Risk iştahı son dönemlerde en sevdiğim kavramlardan bir tanesi. Risk iştahı kavramını bu ay masaya yatıralım istedim.
Risk iştahı nedir? Finans dünyasında, yatırımcı dilinde, risk yönetimi dünyasında sık sık duyduğumuz bir kavram. Aslında en özet haliyle kabul ettiğiniz risk demek. Teorik olarak İki temel unsurdan etkilenmektedir. Makroekonomik düzeyde yaşanan belirsiz, riskten kaçınma tercihi. Tabii biz risk iştahı kavramını finansal dünyadaki karşılığını değil; şirketinizin risk yönetimini icra ederken nasıl dikkate almanız gerekeceği perspektifinden inceleyeceğiz.
Risk yönetiminde risk iştahı ise risk yönetim sisteminin nasıl kurulacağını belirleyen ana faktördür. Ne kadar riske razısınız, riske atacak ne kadar paranız var. Can alıcı soru geliyor; çok para kazanmak için ne kadar risk alırsınız? İşte aslında bütün bu soruların cevabı şirketinizin risk iştahını belirleyen konular.
Risk iştahı kavramını derinleştirmek için sizlere iki uç örnek sunacağım.
Birinci örneğim; riski sevmeyen, risk iştahı çok düşük bir organizasyon. Tüm süreçleri çizilmiş, riskleri belirlenmiş her riske karşı önlem alınmış. Örneğin, muhasebede faturayı A çalışanı giriyor, B çalışanı kontrol ediyor ve C çalışanı onaylıyor. Risk minimizasyonu neredeyse mükemmel. Ya da satın alma görüşmelerini A çalışanı yapıyor, B çalışanı teklifleri inceliyor C çalışanı pazar araştırması yapıp teklifleri tekrar kontrol ediyor ve D çalışanı satın almayı yapıyor. Neredeyse risk yok değil mi? Hadi bir de bu organizasyona yatırım yaptıralım; tam karşılarındaki fabrika acil nakit sıkışıklığından satışa çıkıyor. Bunu duyan A çalışanı yöneticisine bildiriyor. Alınacak fabrikanın tüm finansal kayıtları alınıyor, değerlendiriliyor, bağımsız danışmana inceletiliyor, paranın fırsat maliyeti hesaplanıyor. 7 farklı senaryo üzerinde çalışılıyor ve karar alıcılara bu dosyalar iletiliyor. Karar alıcılar bir karar alıp, yönetim kuruluma sunum yapıyor. Yönetim kurulu “fabrika alınsın çok iyi fırsat “ sonucuna varıyor. Ancak satılık fabrika artık yok. Risk yok, fabrika da yok. Fırsat da yok.
Şimdi de diğer uç örneğimize bakalım. Şirket A, riske bayılıyor. “Risk yoksa para yok” yönetim anlayışıyla işlerini yürütüyor. Faturayı A çalışanı giriyor, A çalışanı ödemeleri yapıyor hatta aynı A çalışanı kontrol aktivelerini de tamamlıyor. Hızlı, çevik ve esnek bir sistem kurduğu için kendiyle övünen şirket yönetimi karşılarındaki fabrika B’nın nakit sıkışıklığı sebebiyle satıldığını duyuyor. Hemen alalım; fırsatı değerlendirelim diyorlar. Gene A çalışanı protokolleri hazırlıyor, karar alıcılara iletiyor. Şirket yönetimi satın alma işlemini yapacaklarken bir bakıyorlar ki banka hesapları boş. A çalışanı da yurtdışına kaçmış. Bu sefer ise risk çok, fabrika yok hatta kendi şirketleri de yok.
Tabii sizin de tahmin edeceğiniz gibi iş hayatında bu uç örnekleri ancak efsane olabilir. Hiç bir şirket “0%” risk iştahı ile iş yönetmezken hiç bir şirket de - bazen bundan emin olamasam da – 100% risk iştahı ile çalışmaz. Nedir bunun dengesi? Doğru risk iştahı nasıl belirlenir?
Temelde risk iştahını şirket yönetimi belirler. Ancak A ya da B örneği olmamak adına bu iştah her zaman doğru çalışan bir risk yönetimi ile dengelemek gerekir. İyi çalışan, doğru kurulmuş üçlü savunma hattı şirketinizi sürekli değerler; doğru iştah seviyesine getirir. Doğru iştah seviyesindeki risk yönetimi ise sizi her zaman başarıya ulaştırır. O yüzden bu ay sizlere tavsiyem “risk yok, para yok” ya da “risk yok, kayıp yok” tarzı günü geçmiş mottoları “ planlanmış risk iştahı, planlanmış kazanç” olarak değiştirmeniz olacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Nazlı Merve Taş
Risk iştahım beni nereye götürür?
Risk iştahı nedir? Finans dünyasında, yatırımcı dilinde, risk yönetimi dünyasında sık sık duyduğumuz bir kavram. Aslında en özet haliyle kabul ettiğiniz risk demek. Teorik olarak İki temel unsurdan etkilenmektedir. Makroekonomik düzeyde yaşanan belirsiz, riskten kaçınma tercihi. Tabii biz risk iştahı kavramını finansal dünyadaki karşılığını değil; şirketinizin risk yönetimini icra ederken nasıl dikkate almanız gerekeceği perspektifinden inceleyeceğiz.
Risk yönetiminde risk iştahı ise risk yönetim sisteminin nasıl kurulacağını belirleyen ana faktördür. Ne kadar riske razısınız, riske atacak ne kadar paranız var. Can alıcı soru geliyor; çok para kazanmak için ne kadar risk alırsınız? İşte aslında bütün bu soruların cevabı şirketinizin risk iştahını belirleyen konular.
Risk iştahı kavramını derinleştirmek için sizlere iki uç örnek sunacağım.
Birinci örneğim; riski sevmeyen, risk iştahı çok düşük bir organizasyon. Tüm süreçleri çizilmiş, riskleri belirlenmiş her riske karşı önlem alınmış. Örneğin, muhasebede faturayı A çalışanı giriyor, B çalışanı kontrol ediyor ve C çalışanı onaylıyor. Risk minimizasyonu neredeyse mükemmel. Ya da satın alma görüşmelerini A çalışanı yapıyor, B çalışanı teklifleri inceliyor C çalışanı pazar araştırması yapıp teklifleri tekrar kontrol ediyor ve D çalışanı satın almayı yapıyor. Neredeyse risk yok değil mi? Hadi bir de bu organizasyona yatırım yaptıralım; tam karşılarındaki fabrika acil nakit sıkışıklığından satışa çıkıyor. Bunu duyan A çalışanı yöneticisine bildiriyor. Alınacak fabrikanın tüm finansal kayıtları alınıyor, değerlendiriliyor, bağımsız danışmana inceletiliyor, paranın fırsat maliyeti hesaplanıyor. 7 farklı senaryo üzerinde çalışılıyor ve karar alıcılara bu dosyalar iletiliyor. Karar alıcılar bir karar alıp, yönetim kuruluma sunum yapıyor. Yönetim kurulu “fabrika alınsın çok iyi fırsat “ sonucuna varıyor. Ancak satılık fabrika artık yok. Risk yok, fabrika da yok. Fırsat da yok.
Şimdi de diğer uç örneğimize bakalım. Şirket A, riske bayılıyor. “Risk yoksa para yok” yönetim anlayışıyla işlerini yürütüyor. Faturayı A çalışanı giriyor, A çalışanı ödemeleri yapıyor hatta aynı A çalışanı kontrol aktivelerini de tamamlıyor. Hızlı, çevik ve esnek bir sistem kurduğu için kendiyle övünen şirket yönetimi karşılarındaki fabrika B’nın nakit sıkışıklığı sebebiyle satıldığını duyuyor. Hemen alalım; fırsatı değerlendirelim diyorlar. Gene A çalışanı protokolleri hazırlıyor, karar alıcılara iletiyor. Şirket yönetimi satın alma işlemini yapacaklarken bir bakıyorlar ki banka hesapları boş. A çalışanı da yurtdışına kaçmış. Bu sefer ise risk çok, fabrika yok hatta kendi şirketleri de yok.
Tabii sizin de tahmin edeceğiniz gibi iş hayatında bu uç örnekleri ancak efsane olabilir. Hiç bir şirket “0%” risk iştahı ile iş yönetmezken hiç bir şirket de - bazen bundan emin olamasam da – 100% risk iştahı ile çalışmaz. Nedir bunun dengesi? Doğru risk iştahı nasıl belirlenir?
Temelde risk iştahını şirket yönetimi belirler. Ancak A ya da B örneği olmamak adına bu iştah her zaman doğru çalışan bir risk yönetimi ile dengelemek gerekir. İyi çalışan, doğru kurulmuş üçlü savunma hattı şirketinizi sürekli değerler; doğru iştah seviyesine getirir. Doğru iştah seviyesindeki risk yönetimi ise sizi her zaman başarıya ulaştırır. O yüzden bu ay sizlere tavsiyem “risk yok, para yok” ya da “risk yok, kayıp yok” tarzı günü geçmiş mottoları “ planlanmış risk iştahı, planlanmış kazanç” olarak değiştirmeniz olacaktır.