Trump’ın Gazze’ye çökme planı, bölge gerçekleriyle ne kadar örtüşüyor?
Yazının Giriş Tarihi: 17.02.2025 12:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.02.2025 12:17
Gazze’de 471 gün süren ve ünlü tıp dergisi Lancet’in çalışmasına göre 118 bin Gazzeli’nin hayatını kaybettiği soykırımın akabinde - kırılgan da olsa devam eden - ateşkesin beşinci aşaması gerçekleşti. Ne var ki bundan sonra bu sürecin devamı akamete uğratılmış durumda.
Süreci akamete uğratan öncelikle ateşkes şartlarına riayet etmeyen İsrail. Yeterli gıda ve yardım girişine izin vermeyen, Batı Şeria’da ciddi bir soykırıma devam eden İsrail, ateşkesi bozmak için bahane arayışında. Öte yandan esir ailelerini baskısı ve uluslararası toplumun zorlaması İsrail’i bir nebze durdurmakta.
Ancak tüm bunların ötesinde ateşkesi tehdit eden en büyük aktör, Trump’ın bizatihi kendisidir. Zira ateşkesin geleceğini garanti altına alamayacağını söyleyen ABD Başkanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından savaş suçlusu ilan edilen Netanyahu’yu ilk yurtdışı misafiri olarak kabul etmiştir. Beden dili ve sözleriyle katil Netanyahu’yu taltif eden Trump, Netanyahu’yu bile şaşkınlığa düşürecek bir teklifi görüşme sonrası basın toplantısında deklare etmiştir.
Bu teklif kısaca Filistinlilerin Filistin’den arındırılması projesidir. Bu plana göre Gazzeliler Mısır’a, Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler ise Ürdün’e zorla göçe yani tehcire tabi tutulacaktır. Uluslararası anlaşmalara göre tehcir, insanlığa karşı işlenmiş en büyük cürümlerden birisidir.
Bu cürmü işlemek için işe koyulan Trump, Gazzenin hoş havası ve deniz kıyısının mükemmelliği üzerinden bu coğrafyanın büyük devletler tarafından bir Riviera’ya, turizm cennetine dönüştürüleceğini pişkince ifade etmiştir. Bunun gerçekleşebilmesi için İsrail, yerle bir olmuş bu coğrafyayı tamamen temizleyecek, binlerce tonluk enkazı temizleyecek ve en nihayet bölgeyi ABD’ye devredecektir.
Devir teslim işleminden sonra ABD, Doğu Akdeniz’de sınırı olan en büyük güç olarak trilyonlarca dolarlık hidrokarbon kaynaklarına el koyacaktır. Güney Kıbrıs’ı askeri üs haline getiren ABD, Yunanistan’a yaptığı yığınağı daha kolay tahkim edecektir. Böylelikle bağımsız ve milli politikaları hayta geçirerek bölgedeki istikrarı bozduğuna inandığı Türkiye’yi daha kolay kontrol edebilecektir. Aynı zamanda Ukrayna ile savaş halinde olan Rusya’nın nefesini kesmek de bu planla daha mümkün hale gelecektir.
Trump’ın asıl hedefi ise üstünlüğünü Rusya, Çin ve Türkiye’ye kaybettiği Afrika kıtasının değerli madenlerine, bitip tükenmek bilmeyen enerji kaynaklarına ve nadir elementlerine uzanabilmektir. Bu sayede tedricen kaybetmeye başladığı hegemonyayı da yeninden kazanma hususunda önemli bir ivme yakalayacaktır.
Hepsinden önemlisi Kanada, Grönland ve Panama üzerinden insan havsalasına sığmayan maksimalist taleplerde bulunan Trump, Gazze’de de aynı metodu izleyerek günden değiştirmektedir. Trump’ın bu deli saçması planını açıklamasının akabinde bugün nerdeyse hiçbirimiz İsrail’in yaşadığı utanç verici hezimeti konuşmuyoruz. Elon Musk’la beraber Trump’ın ABD’de insanları isyana sürükleyen hukuk dışı faaliyetlerinden de bahsetmiyoruz. Öte yandan Hamas’ın 7 Ekimden daha da güçlenerek çıktığını gösteren esir takaslarında yansıttığı göz kamaştırıcı tabloyu da göz ardı ediyoruz.
Sonuç itibarıyla şiddetin soykırımın yarattığı açlık ve mahrumiyet şartlarında bile vatanını terk etmeyen Gazzeliler asla topraklarını terk etmeyeceklerdir. Öte yandan ekonomik sıkıntı içerisindeki Ürdün ve Mısır da bu tehcir planına uymamak için elinden geleni yapacaktır. Bu iki ülkeye gerekli para verilse bile halklarının desteğinden mahrum olan Mısır diktatörü ve Ürdün Kralı, ülkelerinde hâlihazır demografiyi bozacak ve özgürlük hareketini başlatma potansiyeli taşıyan bir Filistin nüfusunu kendileri açısından bir beka meselesi olarak göreceklerdir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Prof. Hüsamettin İnaç
Trump’ın Gazze’ye çökme planı, bölge gerçekleriyle ne kadar örtüşüyor?
Süreci akamete uğratan öncelikle ateşkes şartlarına riayet etmeyen İsrail. Yeterli gıda ve yardım girişine izin vermeyen, Batı Şeria’da ciddi bir soykırıma devam eden İsrail, ateşkesi bozmak için bahane arayışında. Öte yandan esir ailelerini baskısı ve uluslararası toplumun zorlaması İsrail’i bir nebze durdurmakta.
Ancak tüm bunların ötesinde ateşkesi tehdit eden en büyük aktör, Trump’ın bizatihi kendisidir. Zira ateşkesin geleceğini garanti altına alamayacağını söyleyen ABD Başkanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından savaş suçlusu ilan edilen Netanyahu’yu ilk yurtdışı misafiri olarak kabul etmiştir. Beden dili ve sözleriyle katil Netanyahu’yu taltif eden Trump, Netanyahu’yu bile şaşkınlığa düşürecek bir teklifi görüşme sonrası basın toplantısında deklare etmiştir.
Bu teklif kısaca Filistinlilerin Filistin’den arındırılması projesidir. Bu plana göre Gazzeliler Mısır’a, Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler ise Ürdün’e zorla göçe yani tehcire tabi tutulacaktır. Uluslararası anlaşmalara göre tehcir, insanlığa karşı işlenmiş en büyük cürümlerden birisidir.
Bu cürmü işlemek için işe koyulan Trump, Gazzenin hoş havası ve deniz kıyısının mükemmelliği üzerinden bu coğrafyanın büyük devletler tarafından bir Riviera’ya, turizm cennetine dönüştürüleceğini pişkince ifade etmiştir. Bunun gerçekleşebilmesi için İsrail, yerle bir olmuş bu coğrafyayı tamamen temizleyecek, binlerce tonluk enkazı temizleyecek ve en nihayet bölgeyi ABD’ye devredecektir.
Devir teslim işleminden sonra ABD, Doğu Akdeniz’de sınırı olan en büyük güç olarak trilyonlarca dolarlık hidrokarbon kaynaklarına el koyacaktır. Güney Kıbrıs’ı askeri üs haline getiren ABD, Yunanistan’a yaptığı yığınağı daha kolay tahkim edecektir. Böylelikle bağımsız ve milli politikaları hayta geçirerek bölgedeki istikrarı bozduğuna inandığı Türkiye’yi daha kolay kontrol edebilecektir. Aynı zamanda Ukrayna ile savaş halinde olan Rusya’nın nefesini kesmek de bu planla daha mümkün hale gelecektir.
Trump’ın asıl hedefi ise üstünlüğünü Rusya, Çin ve Türkiye’ye kaybettiği Afrika kıtasının değerli madenlerine, bitip tükenmek bilmeyen enerji kaynaklarına ve nadir elementlerine uzanabilmektir. Bu sayede tedricen kaybetmeye başladığı hegemonyayı da yeninden kazanma hususunda önemli bir ivme yakalayacaktır.
Hepsinden önemlisi Kanada, Grönland ve Panama üzerinden insan havsalasına sığmayan maksimalist taleplerde bulunan Trump, Gazze’de de aynı metodu izleyerek günden değiştirmektedir. Trump’ın bu deli saçması planını açıklamasının akabinde bugün nerdeyse hiçbirimiz İsrail’in yaşadığı utanç verici hezimeti konuşmuyoruz. Elon Musk’la beraber Trump’ın ABD’de insanları isyana sürükleyen hukuk dışı faaliyetlerinden de bahsetmiyoruz. Öte yandan Hamas’ın 7 Ekimden daha da güçlenerek çıktığını gösteren esir takaslarında yansıttığı göz kamaştırıcı tabloyu da göz ardı ediyoruz.
Sonuç itibarıyla şiddetin soykırımın yarattığı açlık ve mahrumiyet şartlarında bile vatanını terk etmeyen Gazzeliler asla topraklarını terk etmeyeceklerdir. Öte yandan ekonomik sıkıntı içerisindeki Ürdün ve Mısır da bu tehcir planına uymamak için elinden geleni yapacaktır. Bu iki ülkeye gerekli para verilse bile halklarının desteğinden mahrum olan Mısır diktatörü ve Ürdün Kralı, ülkelerinde hâlihazır demografiyi bozacak ve özgürlük hareketini başlatma potansiyeli taşıyan bir Filistin nüfusunu kendileri açısından bir beka meselesi olarak göreceklerdir.