SON DAKİKA
Hava Durumu

İsveç’te ne oldu?

Yazının Giriş Tarihi: 16.02.2023 17:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.02.2023 17:05

Haziran 2022 NATO Madrid Zirvesinde Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğini onaylaması için gereken şartları içeren bir Mutabakat Zaptını NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in şahitliğinde ilgili taraflarla imzaladı. Söz konusu Ahitname bu iki ülkenin sınırları dâhilinde barınan PKK, YPG ve FETÖ militanları başta olmak üzere terör örgütlerine vermekte olduğu finansal ve operasyonel desteği kesmesini ve Türkiye’nin ilettiği iade listesini esas alarak teröristleri geri göndermesini ihtiva etmekteydi. 

Finlandiya başından itibaren bu konuda sicili fazla kabarık olmayan bir ülke olduğu için sempatiyle bakılan ancak İsveç’le beraber NATO’ya üye olmak istediği için bekleme listesine alınan bir ülkeydi. Ne var ki İsveç ise Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle “terörün kuluçka merkez” konumundaydı. Hatta sosyal demokrat hükümeti Amina Kavakabeh isimli İran asıllı bir PKK’lı desteğiyle rehin almış durumdaydı.

Bilahare hükümetin değişmesi ve PKK ile doğrudan irtibatı olmayan Ulf Kristersson başkanlığında bir siyasi kadronun İsveç’i yönetmeye başlaması üyelik sürecinde Türkiye-İsveç ilişkileri bakımından bir şans olarak belirdi. Öyle ki bu yeni hükümet terörle mücadele yasasını değiştirerek ülkesindeki teröristleri Türkiye’ye teslim edebilecek bir hukuki zemin hazırladı.

Ne olduysa bundan sonra oldu. Önce cumhurbaşkanımızın maketi Belediye binasının önünde hakaretamiz sloganlar eşliğinde yakıldı. PKK ve YPG’li teröristler İsveç polisinin koruması altında Türkiye aleyhine üst üste nümayişler sergiledi. İsveç mahkemeleri başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarla istediği FETÖ’cü Bülent Keneş başta olmak üzere dört teröristin iadesine mani oldu.

Bilahare İsveç’in NATO’ya üyeliğini tehlikeye atacak son derece provokatif eylemler birbiri ardınca gerçekleşmeye başladı. Bunların başında İsveç Türk Büyükelçiliğinim önünde Rasmus Paludan adındaki bir ırkçı eylemcinin Kuran-ı Kerimi yakması gelmekteydi. Bu insanlığa karşı işlenen nefret eylemi gene İsveç polisinin koruması altında birkaç kez daha tekrarlandı. İşte bu durum bardağı taşıran son damla oldu ve farklı yorumların ortaya atılmasına yol açtı. Öncelikle İslam dinin kutsal değerlerini hedef alan bu menfur teşebbüsün her ne kadar tüm İslam dünyasına yönelik bir saldırı olsa da, özellikle Türk karar alıcı mekanizmayı kışkırtmaya yönelik bir eylem olduğu oldukça aşikârdı.

Haliyle Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere kör güzüne parmağım diye ifade edilecek bu yaklaşım tüm yetkililer tarafından şiddetle kınandı, İsveç’in müzakere süreci askıya alındı ve İsveç ve Türk Meclis başkanlarının görüşmesi ileri bir tarihe ertelendi. Sonuç itibarıyla Türkiye, Finlandiya’nın üyelik sürecine yeşil ışık yakarak –birtakım çevrelerin iddiasının aksine- NATO’nun genişleme perspektifime karşı olmadığını göstermiş oldu. Türkiye’nin itirazı NATO’ya üye olmak isteyen ve birlikte güvenlik mimarisini oluşturma iddiasında olan bir ülkenin Türkiye’yi doğrudan tehdit eden terör örgütlerine verdiği destekti.  

Ne var ki Türk düşmanı Henry Barkey gibi bazı kişiler ve Batı basınının önemli bir kısmı Türkiye’yi NATO karşıtı bir aktör olarak göstererek Rusya gibi uluslararası camiadan dışlama niyetlerini gizlemediler. Öyle ki bu mahfillere göre Türkiye, NATO’yu sekteye uğratan, Rus ambargosuna uymayan, S400 alarak NATO’yu tehdit eden ve Doğu Akdeniz ve Kafkasya başta olmak üzere pek çok bölgede Avrupa’nın çıkarlarına aykırı hareket eden hasım bir güç mesabesindeydi. Hâlbuki uluslararası hukuka göre Türkiye’yi NATO’dan çıkaracak bir mekanizma söz konusu değildir ve Türkiye, NATO tehdidinden korunmak için NATO’nun içinde bulunmaya mecburdur. Aksi takdirde -Cihat Yaycı paşanın da ifade ettiği gibi- Türkiye’nin kendi isteğiyle çıkması durumunda Güney Kıbrıs ve İsrail behemehâl NATO’ya dâhil edilecektir. Buna ilaveten Yunanistan’a ya da Suriye’ye muhtemel bir Türk operasyonu, Kuzey Kıbrıs’taki mevcudiyeti ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri nedeniyle NATO’nun beşinci maddesi hayata geçirilmek suretiyle Türkiye, NATO’nun topyekûn/kolektif askeri saldırısına maruz bırakılacaktır.  

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.