SON DAKİKA
Hava Durumu

Kısa vadeli riskler ağır basıyor

Yazının Giriş Tarihi: 26.04.2021 19:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.04.2021 19:13

TL varlıkların emsallerinden negatif ayrıştığı bir haftayı geride bıraktık. Bu ayrışmada birçok olumsuz etkinin üst üste gelmesi etkili oldu. TCMB’deki görev değişiminin ardından yabancıların son dönemdeki ilgisizliğinin devam ediyor olması, Merkez Bankası’nın rezervlerine yönelik tartışmalar, salgına yönelik endişeler ve son dönemde yeniden artışa geçen jeopolitik ve uluslararası siyasetteki riskler, yurtdışı piyasalardaki iştahın azalıyor olması TL varlıkların görece olarak zayıf kalmasındaki ana başlıklar olarak sayılabilir. Bunun yanında yeni halka arzlar ve bedelli sermaye artırımları gibi yeni kaynak gerektiren adımların yoğunlaşması mevcut yatırımcı tercihlerinde etkili olan diğer unsurlar olarak sıralanabilir. Saydığımız bu olumsuz gelişmelerin yanında gerek içeride gerekse yurtdışında önemli bir beklenti olmaması da yeni alıcı gelmesini sınırlıyor. Bu durum işlem hacimlerindeki düşüşte de net bir şekilde görülüyor. Tüm bu gelişmeler Borsa İstanbul üzerinde satış baskısına neden olurken, bir süredir denge oluşturmaya çalışan TL’nin de haftanın ikinci yarısında değer kaybının hızlandığını gördük. Beklendiği gibi ABD Başkanı Biden’ın 24 Nisan açıklamasında soykırım ibaresini kullanması da yeni haftaya başlarken kurlarda yukarı yönlü hareketlerde etkili oluyor.

Uluslararası ilişkiler ve jeopolitik yeniden ön planda

Türkiye’nin son yıllarda iyi ilişkiler geliştirdiği Ukrayna ile yine son dönemde çeşitli alanlarda stratejik iş birlikleri yapılan Rusya arasındaki gerilimin Karadeniz’e ve hatta global boyuta taşınması bölge ülkeleri için risk oluşturmaya başladı. ABD ve İngiltere’den Rusya’ya karşı yapılan açıklamalar ve Karadeniz’e savaş gemileri gönderileceğine dair söylemler, ilerleyen günlerde Türkiye’nin de bu krizde taraf olma zorunda kalabileceği beklentisine neden olurken, bu durum risk iştahını baskılıyor. Her iki blokla da ekonomik, siyasi ve jeopolitik açıdan ilişkileri bulunan Türkiye için denge siyasetini olumsuz etkileyecek açıklamalar piyasalarda yeni gerilimlere neden olabilir. Bu nedenle gerek içeriden gerekse dışarıdan bu krizle ilgili gelecek açıklamalar yakından takip edilmeli. Diğer taraftan son günlerde Suriye’de artan iç çatışmaları da bu gündemle eş anlı olarak takip etmekte fayda olduğunu düşünüyoruz.

Salgının seyri önemli bir etken

Ramazan ayının ilk iki haftası için uygulamaya konulan önlemler salgında artış hızını yavaşlatsa da vaka ve ölüm sayılarında istenilen gerilemeyi sağlayamadı. Alınan tedbirlere rağmen vaka ve ölüm sayıları zirvelerde seyretmeye devam etti. Bu durum Ramazan ayının son iki haftası ve Ramazan Bayramı sürecinde çok daha sıkı tedbirlerin alınma ihtimalini artırdı. Bu beklenti ile birlikte alınması beklenen tedbirlere rağmen vaka sayılarının kontrol edilememe endişesi yaz sezonuna girerken özellikle turizm etkisi ile ekonomide istenilen ivmeden uzaklaşma senaryolarını gündeme getiriyor. Rusya, Avrupa Birliği’nden bazı ülkeler ve ABD’den gelen seyahat uyarıları ve kısıtlamaları da bu endişeleri artıran unsurlar oldu. Bugün gerçekleşecek kabine toplantısı ardından verilecek mesajlar bu açıdan oldukça önemli olacaktır.

Aşı yarışı devam ederken gelişmekte olan ülkeler için risk artıyor

Pfizer ve BioNTech'ten yapılan açıklamada, daha önce yapılan anlaşmayla kararlaştırılan 500 milyon dozun üzerine AB'ye 100 milyon doz daha aşı tedarik edileceği belirtildi. Açıklamada, 100 milyon doz aşının 2021'de dağıtılmasının beklendiği kaydedildi. ABD, İngiltere ve son olarak devreye giren Avrupa tarafında aşılamalar hız kazanırken dünyanın geri kalanında aşıya erişmede ciddi sıkıntılar devam ediyor. Bu durum ülkeler için toparlanma beklentilerde ciddi ayrışmalara neden olabilir. Önceki hafta St Louis Fed Başkanı James Bullard’dan da tahvil alımlarıyla ilgili dikkat çekici bir açıklama gelmişti. Bullard, ABD'de aşılamanın %75'e ulaşmasının tahvil alımlarına yönelik tartışmaya olanak sağlayabileceğine dikkat çekerken, ABD'de bu aşılama oranına ulaşılmasının salgının sonuna gelindiğini işaret edeceğini, bunun da Fed'in tahvil alım programını gözden geçirmesi için gerekli bir unsur olduğunu belirtmişti. Geçtiğimiz hafta da uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, gelişmekte olan ülke notlarında aşağı yönlü baskının sürdüğünü belirtti. Kırılgan sınır piyasalarının Fed varlık alımlarını azaltmaya başlaması riskine açık olduğuna inanıldığı belirtilen açıklamada, gelişmekte olan piyasalarda sistemsel bir şokun ise muhtemel olmadığı aktarıldı. Bugünden yarına olmasa bile bu riskin konuşulmaya başlanması özellikle dış finansman ihtiyacı yüksek olan ülkelere yönelik algıyı olumsuz etkileyebilir. Türkiye’ye yönelik de açıklamaları olan Fitch Ratings, Türkiye'nin makroekonomik bakımından iyi bir performans gösterdiğini belirterek Türk bankaları için asıl riskin pandemi değil dış finansman koşulları, kur oynaklığı, enflasyon ve para politikası olduğunu belirtti.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.