1955-80 arası; bilge meslek adamı ‘’Sobacı Vehbi Usta’’ toplumun iş alanındaki terbiyecisi imiş gibi iş dünyasına ayar verirdi.. Daima hayatı anlatır, varoluşun manasını, vatanı korumanın gerekçesini, insan olmanın erdemini, Dinimizin derinliklerdeki ihmal edilmiş yönlerini vurgulamaktan asla vazgeçmezdi.. Hele ki; kızdığı zaman “çalışmayan milletler, başka milletlerin esiri ve eğlencesi olurlar” deyip gürlerdi. Karşısındakinin saygı ve utanç içerisinde başını öne eğdiğine defalarca şahit olduğum çıraklık dönemimi unutmam mümkün değildir. Sakin olduğunda ise; “iyi insan, iyi sanatkâr olun; iyileri herkes sever, kötüleri kötüler bile sevmez’’ dediğinde babacan tavrının karşısında daima saygı ile hürmet edenleri bugün bile hatırlarım.
· Toplumların millet oluşu ve bu milletin vatanını koruyup yüceltmesi; kendine ait ihtiyaçları temsil eden mal, hizmet ve emtianın dünya standardında üretilmesi ile mümkündür. Devamında ise; ihracat yoluyla dış gelir elde etmekle beraber; insanların dışarıdan gelen mallara özenmesini gerektirmeyecek kadar kaliteli ürün, kaliteli pazarlama ve kaliteli iş davranışı gerektirir. Bütün bunların ülkemizdeki durumuna bakarak yerlerde serildiğimizi üzülerek görmekteyiz. Devletin politikaları yasalarla belirlenmiş olmasına rağmen; yetersiz kalan ve geç gelişen yasalar sebebiyle (insan davranışlarının dejenere olması) birleştiğinde bu günkü aciz durumumuzun sebebi açıkça anlaşılmaktadır!!
· “İyi Meslek Eğitimi’’ beraberinde; iyi Ahlâklı insanı getirir! Endüstri Meslek Liselerimizin öğretmenlerinin otoritesini ezen (Anne, Baba şiddeti) ortada iken neresinden tutalım biz bu işin? Teknik Öğretmen eğitimine ait Kadim Gazi Üniversitesi nasıl oldu da yerle bir durumuna düştü? İyisiyle kötüsüyle öğretmen fakültelerini bitirenlerin devlet tarafından sebebini bilmediğimiz bir şekilde ciddiye alınmamasına dayalı temel hatayı kanun yapıcılar birgün incelediğinde “İHMAL’’ virüsünün içimizi kemirdiğini acıklı bir şekilde öğreneceğiz!! ama; bu gün olduğu gibi, yine geç kalmış olduğumuzu da göreceğiz! Kısacası ‘’Y.Y.Y.’’ çalışmıyor ülkemizde! Yasama; noksanları ile birlikte yürüyor! Yürütme; aşırı noksanları sebebiyle yürüyemiyor! Yargı; konusuna hâkim, yargıç ve savcıların Yüksek Öğretimde mesleklendirilmemesinden (mühendis hukukçu, hekim hukukçu vs.) doğan paradoks ile bugünkü sonuçlar, uzayan davalara ve haksız sonuçlara sebep olmaktadır… Çünkü; benim gibi “Alman Sistemi’’ beraberinde varlık gösteren (o günlerin) Meslek okullarından gelmiş olanlar ile; yine benim gibi üniversite tahsilini gündüz çalışıp gece okumakla yapabilen kişilerin “ATA terbiyesinin” mirasından doğan hızımızla, şimdiki ortalama değerdeki varlığımızı ve iyi derecede ki başarımızı izah edebiliriz..!!
· Bu kadar lafı sıralayan kişi olarak acil ve tek çözümümüzün Bursa ilindeki 33.yılını ikmal eden BEGEV-BUTGEM modeli eğitimin olduğunu ısrarla savunurum. Herşeyi devlet yapmaz! Özel sektörün girişimcileri vakıflaşma yoluyla “Hayat boyu eğitim merkezleri’’ kurmalıdır. Devletten destek beklemeyecek, herşeyin bedelini kendisi ödeyecek! İşte o zaman hızlı ve isabetli eğitim nasıl olurmuş görülecek!! Çünkü; Sn. sanayicilerimiz parayı kendisi verince kontrolünü, müfredatını, verimliliğini işini takip ettiği şekilde takip edecektir! Bu disipline göre ülkemizin en önde gelen, milli serveti olan yeterli iş gücü zamanında geliştirilecektir.
· Nasıl olacak bu? : EML mezunlarının Yüksek tahsil yapma şansları %1,5-2 arasındadır. Kalanlar dökülmektedir! Morali bozulan bu evlatların meslek yetenekleri çok çok az olduğu için endüstriyel hayatları olamıyor. 2 yıllık MYO meslek eğitiminin sonunda bile; (tercihen) AVM’ lerde işbaşı şansı veriliyor! Yazık yaa! Vicdanlarımız nerede bizim?
· Sonuç; Devlet bu durumlardan ne anlıyor, neyi planlıyor, ne zaman harekete geçer bunu kimse bilemez. Benim bu konudaki umudum, tarihten beri zayıf olarak gelmiştir. Dünyada bu konudaki Hayat boyu eğitim merkezleri incelenmek istenirse eğer; ilk elde hemen 30-40 ülke ismi verebilirim. İSTEYEN VAR MI?
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Kendine söz vermek
21.10.2019 15:23
Bu sütunlardaki çok sayıda yazılarımla aydınlanma gayretlerimi ortaya koymaktan yorulmamıştım. Bugün son yazımla bana verilen köşemdeki yerime vedâ ediyorum. Aynı zamanda Ekometre gazetemizin 19. yılına ulaştığını ve kamuya çok sayıda mesajlarını yaydığı açık bir gerçektir. Dilerim ki; daha nice u
Bir insan düşünün; alçak gönüllü ve bilgili olsun.. Bir diğeri; üretken ve yardımsever olsun.. Bir başkası ise; hem iyi yürekli hem de çalışkan! “Bu zamanda olabilecek şey mi bu” demeyin lütfen; içimizde yakın ve uzak köşelerde bu insanlar mutlaka vardır. Bu insanlar üstelik çok sevilir ve saygı gör
Uzun senelerdir değişik kurumlarda memur olarak çalıştıktan sonra, son defa kendi kendine serbest bir işe atılan bir tanıdığa geçenlerde işinin nasıl olduğunu sormuştum. Bana her an korku içinde olduğunu söyledi ve korkularından bazılarını anlattı. Hepsi de saçma şeylerdi. Her hafta, bir dahaki sef
Uzun senelerdir değişik kurumlarda memur olarak çalıştıktan sonra, son defa kendi kendine serbest bir işe atılan bir tanıdığa geçenlerde işinin nasıl olduğunu sormuştum. Bana her an korku içinde olduğunu söyledi ve korkularından bazılarını anlattı. Hepsi de saçma şeylerdi. Her hafta, bir dahaki sef
Böylesi bir halk sözünü genç nesil duymamış olabilir ama taşıdığı ifadenin önemini ve gereğini satırlara aktarmayı uygun buldum. Tam 36 yıl önce; 1983 yılında “Liberalizm” diye bir kapitalist düzen uzantısı ile birdenbire buluşturulduk! Dönemin insanları yorucu 70’li yıllar sonrasında, (yaz ortasınd
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ekometre
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Fahrettin Gülener
İşsizlik değil; mesleksizlik!
1955-80 arası; bilge meslek adamı ‘’Sobacı Vehbi Usta’’ toplumun iş alanındaki terbiyecisi imiş gibi iş dünyasına ayar verirdi.. Daima hayatı anlatır, varoluşun manasını, vatanı korumanın gerekçesini, insan olmanın erdemini, Dinimizin derinliklerdeki ihmal edilmiş yönlerini vurgulamaktan asla vazgeçmezdi.. Hele ki; kızdığı zaman “çalışmayan milletler, başka milletlerin esiri ve eğlencesi olurlar” deyip gürlerdi. Karşısındakinin saygı ve utanç içerisinde başını öne eğdiğine defalarca şahit olduğum çıraklık dönemimi unutmam mümkün değildir. Sakin olduğunda ise; “iyi insan, iyi sanatkâr olun; iyileri herkes sever, kötüleri kötüler bile sevmez’’ dediğinde babacan tavrının karşısında daima saygı ile hürmet edenleri bugün bile hatırlarım.
· Toplumların millet oluşu ve bu milletin vatanını koruyup yüceltmesi; kendine ait ihtiyaçları temsil eden mal, hizmet ve emtianın dünya standardında üretilmesi ile mümkündür. Devamında ise; ihracat yoluyla dış gelir elde etmekle beraber; insanların dışarıdan gelen mallara özenmesini gerektirmeyecek kadar kaliteli ürün, kaliteli pazarlama ve kaliteli iş davranışı gerektirir. Bütün bunların ülkemizdeki durumuna bakarak yerlerde serildiğimizi üzülerek görmekteyiz. Devletin politikaları yasalarla belirlenmiş olmasına rağmen; yetersiz kalan ve geç gelişen yasalar sebebiyle (insan davranışlarının dejenere olması) birleştiğinde bu günkü aciz durumumuzun sebebi açıkça anlaşılmaktadır!!
· “İyi Meslek Eğitimi’’ beraberinde; iyi Ahlâklı insanı getirir! Endüstri Meslek Liselerimizin öğretmenlerinin otoritesini ezen (Anne, Baba şiddeti) ortada iken neresinden tutalım biz bu işin? Teknik Öğretmen eğitimine ait Kadim Gazi Üniversitesi nasıl oldu da yerle bir durumuna düştü? İyisiyle kötüsüyle öğretmen fakültelerini bitirenlerin devlet tarafından sebebini bilmediğimiz bir şekilde ciddiye alınmamasına dayalı temel hatayı kanun yapıcılar birgün incelediğinde “İHMAL’’ virüsünün içimizi kemirdiğini acıklı bir şekilde öğreneceğiz!! ama; bu gün olduğu gibi, yine geç kalmış olduğumuzu da göreceğiz! Kısacası ‘’Y.Y.Y.’’ çalışmıyor ülkemizde! Yasama; noksanları ile birlikte yürüyor! Yürütme; aşırı noksanları sebebiyle yürüyemiyor! Yargı; konusuna hâkim, yargıç ve savcıların Yüksek Öğretimde mesleklendirilmemesinden (mühendis hukukçu, hekim hukukçu vs.) doğan paradoks ile bugünkü sonuçlar, uzayan davalara ve haksız sonuçlara sebep olmaktadır… Çünkü; benim gibi “Alman Sistemi’’ beraberinde varlık gösteren (o günlerin) Meslek okullarından gelmiş olanlar ile; yine benim gibi üniversite tahsilini gündüz çalışıp gece okumakla yapabilen kişilerin “ATA terbiyesinin” mirasından doğan hızımızla, şimdiki ortalama değerdeki varlığımızı ve iyi derecede ki başarımızı izah edebiliriz..!!
· Bu kadar lafı sıralayan kişi olarak acil ve tek çözümümüzün Bursa ilindeki 33.yılını ikmal eden BEGEV-BUTGEM modeli eğitimin olduğunu ısrarla savunurum. Herşeyi devlet yapmaz! Özel sektörün girişimcileri vakıflaşma yoluyla “Hayat boyu eğitim merkezleri’’ kurmalıdır. Devletten destek beklemeyecek, herşeyin bedelini kendisi ödeyecek! İşte o zaman hızlı ve isabetli eğitim nasıl olurmuş görülecek!! Çünkü; Sn. sanayicilerimiz parayı kendisi verince kontrolünü, müfredatını, verimliliğini işini takip ettiği şekilde takip edecektir! Bu disipline göre ülkemizin en önde gelen, milli serveti olan yeterli iş gücü zamanında geliştirilecektir.
· Nasıl olacak bu? : EML mezunlarının Yüksek tahsil yapma şansları %1,5-2 arasındadır. Kalanlar dökülmektedir! Morali bozulan bu evlatların meslek yetenekleri çok çok az olduğu için endüstriyel hayatları olamıyor. 2 yıllık MYO meslek eğitiminin sonunda bile; (tercihen) AVM’ lerde işbaşı şansı veriliyor! Yazık yaa! Vicdanlarımız nerede bizim?
· Sonuç; Devlet bu durumlardan ne anlıyor, neyi planlıyor, ne zaman harekete geçer bunu kimse bilemez. Benim bu konudaki umudum, tarihten beri zayıf olarak gelmiştir. Dünyada bu konudaki Hayat boyu eğitim merkezleri incelenmek istenirse eğer; ilk elde hemen 30-40 ülke ismi verebilirim. İSTEYEN VAR MI?
Kendine söz vermek
21.10.2019 15:23Bu sütunlardaki çok sayıda yazılarımla aydınlanma gayretlerimi ortaya koymaktan yorulmamıştım. Bugün son yazımla bana verilen köşemdeki yerime vedâ ediyorum. Aynı zamanda Ekometre gazetemizin 19. yılına ulaştığını ve kamuya çok sayıda mesajlarını yaydığı açık bir gerçektir. Dilerim ki; daha nice u
Güvenilmek en büyük erdem
02.09.2019 01:10Bir insan düşünün; alçak gönüllü ve bilgili olsun.. Bir diğeri; üretken ve yardımsever olsun.. Bir başkası ise; hem iyi yürekli hem de çalışkan! “Bu zamanda olabilecek şey mi bu” demeyin lütfen; içimizde yakın ve uzak köşelerde bu insanlar mutlaka vardır. Bu insanlar üstelik çok sevilir ve saygı gör
Hayat vazgeçmeyenleri sever
16.08.2019 22:59Uzun senelerdir değişik kurumlarda memur olarak çalıştıktan sonra, son defa kendi kendine serbest bir işe atılan bir tanıdığa geçenlerde işinin nasıl olduğunu sormuştum. Bana her an korku içinde olduğunu söyledi ve korkularından bazılarını anlattı. Hepsi de saçma şeylerdi. Her hafta, bir dahaki sef
Hayat vazgeçmeyenleri sever
16.08.2019 22:59Uzun senelerdir değişik kurumlarda memur olarak çalıştıktan sonra, son defa kendi kendine serbest bir işe atılan bir tanıdığa geçenlerde işinin nasıl olduğunu sormuştum. Bana her an korku içinde olduğunu söyledi ve korkularından bazılarını anlattı. Hepsi de saçma şeylerdi. Her hafta, bir dahaki sef
Herkes ağa, inekleri kim sağa?
15.07.2019 17:36Böylesi bir halk sözünü genç nesil duymamış olabilir ama taşıdığı ifadenin önemini ve gereğini satırlara aktarmayı uygun buldum. Tam 36 yıl önce; 1983 yılında “Liberalizm” diye bir kapitalist düzen uzantısı ile birdenbire buluşturulduk! Dönemin insanları yorucu 70’li yıllar sonrasında, (yaz ortasınd