EKOMETRE’nin 19 yıldır başarı ile sürdürdüğü ekonomi yayıncılığında ben de birkaç yıldır yer bulma şansına nail oldum. Bu ailenin parçası olduğum günden itibaren dikkatimi çeken en önemli unsurlar; günceli ve tarafsızlığı yakalamasıdır. Haber çeşitliliği ve geniş vizyonu ile daha da uzun yıllar nice başarılara imza atacağına gönülden inanıyorum. Çünkü EKOMETRE; yaşayan, yaşatan, yorumlayan, bilgilendiren bir mecraya sahip… ‘Haberiniz olsun.’
Eylül ayı enflasyonu bir önceki yılın aynı ayına göre %9,26 artış gösterdi. Böylelikle uzun bir aradan sonra tek haneli enflasyonu görmüş olduk. Aslında baz etkisi ile böylesine yüksek oranda bir düşüşü bekliyorduk. Baz etkisi nedir? Baz etkisi, geçen senenin aynı ayındaki değişimin total enflasyona tesiri demektir. Bir önceki yılın yani 2018’in Eylül ayı enflasyonu aylık %6,30’du. Bu senenin Eylül ayı aylık enflasyonu ise %0,99 çıktı. Yani geçen sene baz alındığında Eylül ayı özelinden kaynaklanan yıllık enflasyon baz etkisi ile düştü. Sene sonunda %12-%14 bandında bir yerlerde enflasyona noktayı koyarız diye düşünüyorum. Çünkü geçen senenin son aylarında görülen (-) enflasyon bu defa baz etkisi ile yukarıya taşınacaktır. Peki enflasyon nasıl hesaplanıyor? Türkiye İstatistik Kurumu tarafından oluşturulmuş bir sepet var. Bu sepette 418 kalem alıyor. Hepsinin ay içindeki belli günlerde seyri belirlenip bir istatistik oluşturuluyor. Her ay başında da bir önceki ayın enflasyonu açıklanıyor. Geriye doğru 12 ayın toplamı da yıllık enflasyonu veriyor.
Enflasyon sepetinin ağırlığı hangi ana gruplardan oluşuyor? %23,29 Gıda ve alkolsüz içecekler, %7,24 giyim ve ayakkabı, %15,16 konut ve konut giderleri, %16,78 ulaştırma, %7,86 lokanta ve oteller diye uzayan bir liste var. Yukarıda da belirttiğim gibi 400’ün üzerinde alt kalemler yer alıyor. Bu sepet ne kadar gerçekçi, ya da alt gelir grubuna ne kadar hitap ediyor, burası tartışılabilir. 3000 TL maaş alan birinin konut kirası, elektrik-su-doğalgaz faturaları bütçesinin %15’i midir? Tabi ki hayır. Çok daha fazlasının söz konusu olduğu aşikar. Ya da gıda harcamaları sadece %23 müdür? Bu da tartışılır. Dolayısıyla aslında enflasyon verileri sadece trendi izlemek için bir fikir veren veri setidir. Çünkü her kişinin, her ailenin enflasyon sepeti kendi özelinde gerçekleşir. Enflasyon sepetinde ilginç kıyaslamalar yapabiliriz. Örneğin; sepetin içinde mücevher alımları oranı %1,19 iken zeytinyağının oranı %0,28’dir. Baklavanın oranı %0,35 iken, makarnanın oranı %0,13’dür. Yani pırlantanın fiyatı %10 düşse, makarnanın fiyatı %10 artsa, son tahlilde enflasyon düşmüş olacak. Halbuki dar gelirli bir ailenin bu örnekteki reel enflasyonu artmış olacaktır.
Eylül 2019 enflasyon sepetini incelerken, doğrudan kullandığım ve 2018 Eylül’ü ile karşılaştırabileceğim bir örneğe rastladım. Sağlık sigorta poliçelerimi her yılın Eylül ayında yaptırıyorum. Her Eylül’de bütün sigorta şirketlerinden teklifleri alıp en uygununu seçiyorum. Bir elimde 2018 Eylül’de aldığım en düşük fiyatlı teklif, diğer elimde bu yıl Eylül’de aldığım en düşük fiyatlı teklif, karşımda da enflasyon sepetinde yer alan sağlık sigortası karşılaştırması var. Enflasyon sepeti diyor ki, 2019 Eylül’de 2018 Eylül’e göre sağlık sigortası enflasyonu % (-) 37,09; yani ucuzlamış. Elimdeki tekliflere bakıyorum, %42 artış var. Her iki senede de en düşük fiyatlı sağlık sigortası poliçe karşılaştırmalarında, sepetle benim gerçeğim arasında fark değil uçurum var. Dolayısıyla enflasyon düştü mü , çıktı mı, %10 mu %20 mi gibi noktalara artık bakmamaya karar verdim. Ezcümle; herkesin enflasyonu şahsına münhasır…
Gelelim önümüzdeki 3 yılın enflasyon hedeflerine. Bu seneyi %12 civarında kapatacağımız yönünde hükümetin hedefi var. 2020’de %8,5 – 2021’de %6 – 2022’de de %4,9 enflasyon hedefleri yer alıyor. Diğer yandan ise büyüme hedefleri her seneye %5 olarak belirlenmiş. Şimdi buradan çıkan sonucu paylaşayım sizinle. Hükümet bu hedefleri tutturursa, döviz kurunda düşüş olmuş demektir. Başka bir söylemle, döviz kurunda yaşanan her kademeli artış, bu hedeflerden uzaklaşmaya sebep olacaktır. Bu sonuca nasıl ulaştığımı önümüzdeki yazılarda açıklamaya çalışacağım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yılmaz Velioğlu
Enflasyon Analizi
EKOMETRE’nin 19 yıldır başarı ile sürdürdüğü ekonomi yayıncılığında ben de birkaç yıldır yer bulma şansına nail oldum. Bu ailenin parçası olduğum günden itibaren dikkatimi çeken en önemli unsurlar; günceli ve tarafsızlığı yakalamasıdır. Haber çeşitliliği ve geniş vizyonu ile daha da uzun yıllar nice başarılara imza atacağına gönülden inanıyorum. Çünkü EKOMETRE; yaşayan, yaşatan, yorumlayan, bilgilendiren bir mecraya sahip… ‘Haberiniz olsun.’
Eylül ayı enflasyonu bir önceki yılın aynı ayına göre %9,26 artış gösterdi. Böylelikle uzun bir aradan sonra tek haneli enflasyonu görmüş olduk. Aslında baz etkisi ile böylesine yüksek oranda bir düşüşü bekliyorduk. Baz etkisi nedir? Baz etkisi, geçen senenin aynı ayındaki değişimin total enflasyona tesiri demektir. Bir önceki yılın yani 2018’in Eylül ayı enflasyonu aylık %6,30’du. Bu senenin Eylül ayı aylık enflasyonu ise %0,99 çıktı. Yani geçen sene baz alındığında Eylül ayı özelinden kaynaklanan yıllık enflasyon baz etkisi ile düştü. Sene sonunda %12-%14 bandında bir yerlerde enflasyona noktayı koyarız diye düşünüyorum. Çünkü geçen senenin son aylarında görülen (-) enflasyon bu defa baz etkisi ile yukarıya taşınacaktır. Peki enflasyon nasıl hesaplanıyor? Türkiye İstatistik Kurumu tarafından oluşturulmuş bir sepet var. Bu sepette 418 kalem alıyor. Hepsinin ay içindeki belli günlerde seyri belirlenip bir istatistik oluşturuluyor. Her ay başında da bir önceki ayın enflasyonu açıklanıyor. Geriye doğru 12 ayın toplamı da yıllık enflasyonu veriyor.
Enflasyon sepetinin ağırlığı hangi ana gruplardan oluşuyor? %23,29 Gıda ve alkolsüz içecekler, %7,24 giyim ve ayakkabı, %15,16 konut ve konut giderleri, %16,78 ulaştırma, %7,86 lokanta ve oteller diye uzayan bir liste var. Yukarıda da belirttiğim gibi 400’ün üzerinde alt kalemler yer alıyor. Bu sepet ne kadar gerçekçi, ya da alt gelir grubuna ne kadar hitap ediyor, burası tartışılabilir. 3000 TL maaş alan birinin konut kirası, elektrik-su-doğalgaz faturaları bütçesinin %15’i midir? Tabi ki hayır. Çok daha fazlasının söz konusu olduğu aşikar. Ya da gıda harcamaları sadece %23 müdür? Bu da tartışılır. Dolayısıyla aslında enflasyon verileri sadece trendi izlemek için bir fikir veren veri setidir. Çünkü her kişinin, her ailenin enflasyon sepeti kendi özelinde gerçekleşir. Enflasyon sepetinde ilginç kıyaslamalar yapabiliriz. Örneğin; sepetin içinde mücevher alımları oranı %1,19 iken zeytinyağının oranı %0,28’dir. Baklavanın oranı %0,35 iken, makarnanın oranı %0,13’dür. Yani pırlantanın fiyatı %10 düşse, makarnanın fiyatı %10 artsa, son tahlilde enflasyon düşmüş olacak. Halbuki dar gelirli bir ailenin bu örnekteki reel enflasyonu artmış olacaktır.
Eylül 2019 enflasyon sepetini incelerken, doğrudan kullandığım ve 2018 Eylül’ü ile karşılaştırabileceğim bir örneğe rastladım. Sağlık sigorta poliçelerimi her yılın Eylül ayında yaptırıyorum. Her Eylül’de bütün sigorta şirketlerinden teklifleri alıp en uygununu seçiyorum. Bir elimde 2018 Eylül’de aldığım en düşük fiyatlı teklif, diğer elimde bu yıl Eylül’de aldığım en düşük fiyatlı teklif, karşımda da enflasyon sepetinde yer alan sağlık sigortası karşılaştırması var. Enflasyon sepeti diyor ki, 2019 Eylül’de 2018 Eylül’e göre sağlık sigortası enflasyonu % (-) 37,09; yani ucuzlamış. Elimdeki tekliflere bakıyorum, %42 artış var. Her iki senede de en düşük fiyatlı sağlık sigortası poliçe karşılaştırmalarında, sepetle benim gerçeğim arasında fark değil uçurum var. Dolayısıyla enflasyon düştü mü , çıktı mı, %10 mu %20 mi gibi noktalara artık bakmamaya karar verdim. Ezcümle; herkesin enflasyonu şahsına münhasır…
Gelelim önümüzdeki 3 yılın enflasyon hedeflerine. Bu seneyi %12 civarında kapatacağımız yönünde hükümetin hedefi var. 2020’de %8,5 – 2021’de %6 – 2022’de de %4,9 enflasyon hedefleri yer alıyor. Diğer yandan ise büyüme hedefleri her seneye %5 olarak belirlenmiş. Şimdi buradan çıkan sonucu paylaşayım sizinle. Hükümet bu hedefleri tutturursa, döviz kurunda düşüş olmuş demektir. Başka bir söylemle, döviz kurunda yaşanan her kademeli artış, bu hedeflerden uzaklaşmaya sebep olacaktır. Bu sonuca nasıl ulaştığımı önümüzdeki yazılarda açıklamaya çalışacağım.