Piyasayı, sosyolojik şartlar belirler. Mesela toplum tüketme eğilimindeyse ve hep çaresizliği konuşuyor ise finansal okuryazarlık anlatmanın çok da anlamı yoktur. Önce kendisi için üretmeyi bilen toplum olmalı ki, kendi finansmanını yönetebilsin. Domates ve soğanın kilosu pahalı diye şikayet etmek ile meşgul iken acaba bahçeye, saksıya tohum ekmek akıllarına geliyor mu? Birey olarak üretmeyi düşünmeyen kişi, yönettiği firması içinde doğru malzemeyi düşünmeyi akıl edemeyecektir. Çünkü odak noktası tüketimdir, hazır bitmiş olanı almaktır. Piyasanın ihtiyacı olanı bulup üretmek aklına gelmemektedir, piyasayı yorumlamayı unutmuştur....
Zamanın parasal değerini hesap etmeyi öğrenmek için sosyal Bilimlerin devreye girmesi gerekmektedir.
Bir apartman gördüm şehrin göbeğinde, bahçesindeki çimenleri kaldırmışlar. Apartman sakinleri ortaklaşa kümes yapıp bahçeye bir sürü tavuk ve horoz bırakmışlar. Üretim fikri oluşmaya başlamış. Umarım bu tip hareketler toplumda bulaşıcı bir etki yaratır. Yoksa ekonomik buhran, tüketim alışkanlıklarımız sebebiyle karşımıza dikilip bizi çok zorlayacak! Sosyolojik faktörler ekonomiye yön verir. Halkın tutum ve davranışları piyasaları yönetir.
Önce piyasa okuryazarlığı için, sonra “Finansal okuryazar” olmak için gayret etmek lazım.
Son günlerde “finansal okuryazarlık” pek moda bir tanım oldu. Hangi piyasada yaşadığını tanımlamadan, kendine finansal okuryazarım desen ne işe yarar ki?
Bizdeki piyasa okuyucuları; öncelikle lüks araç seviyenize bakarlar. Çeklerinizi ödüyorsanız, yüklü miktarda alışveriş yapıyorsanız itibarınızı hemen yükselir. Yaşadığınız mahalle, özel okula giden çocuklar, kıyafetin markası, ayakkabı ve çantanın modası birbirini tamamladığında piyasa için de kabul gören bir varlıksınız demektir. Aslında iyi bir tüketicisinizdir. Tüketici olanlar itibar görmektedir... Piyasa sizi iyiymiş gibi kodlar..
Müşteri son model arabası ile firmayı ziyarete gelmişse iyi müşteridir. Çünkü, lüks arabayı alacak parası vardır, demek ki aldığı malın parasını da ödeyebilir. Ya da tam tersini düşünelim; lüks aracını satıp yerine yeni araba almayan müşterinin acaba işleri mi bozulmuştur?
Kredi notundan önce piyasa notu olmalı insanların... Finans sektörü kendi başına kodlayamaz piyasa notunu.. Çünkü önce şartlar oluşur, ardından finans sektörü ürün geliştirmeye çalışır.. Reel sektör olmadan finans sektörünün bir anlamı yok. Kuralları finans sektörü koymaya başladı, piyasalar da finans sektörüne uymaya başladı.
Sonuç başarılı mı?
Bence değil !
Reel sektör kuralları koymazsa sistem tıkanmış olarak devam edecek ...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sinem Toplan
Finansal okuryazar mısınız?
Ne okur, ne yazarsınız?
Piyasa okuryazarlığını daha çok önemsiyorum ben.
Piyasayı, sosyolojik şartlar belirler. Mesela toplum tüketme eğilimindeyse ve hep çaresizliği konuşuyor ise finansal okuryazarlık anlatmanın çok da anlamı yoktur. Önce kendisi için üretmeyi bilen toplum olmalı ki, kendi finansmanını yönetebilsin. Domates ve soğanın kilosu pahalı diye şikayet etmek ile meşgul iken acaba bahçeye, saksıya tohum ekmek akıllarına geliyor mu? Birey olarak üretmeyi düşünmeyen kişi, yönettiği firması içinde doğru malzemeyi düşünmeyi akıl edemeyecektir. Çünkü odak noktası tüketimdir, hazır bitmiş olanı almaktır. Piyasanın ihtiyacı olanı bulup üretmek aklına gelmemektedir, piyasayı yorumlamayı unutmuştur....
Zamanın parasal değerini hesap etmeyi öğrenmek için sosyal Bilimlerin devreye girmesi gerekmektedir.
Bir apartman gördüm şehrin göbeğinde, bahçesindeki çimenleri kaldırmışlar. Apartman sakinleri ortaklaşa kümes yapıp bahçeye bir sürü tavuk ve horoz bırakmışlar. Üretim fikri oluşmaya başlamış. Umarım bu tip hareketler toplumda bulaşıcı bir etki yaratır. Yoksa ekonomik buhran, tüketim alışkanlıklarımız sebebiyle karşımıza dikilip bizi çok zorlayacak! Sosyolojik faktörler ekonomiye yön verir. Halkın tutum ve davranışları piyasaları yönetir.
Önce piyasa okuryazarlığı için, sonra “Finansal okuryazar” olmak için gayret etmek lazım.
Son günlerde “finansal okuryazarlık” pek moda bir tanım oldu. Hangi piyasada yaşadığını tanımlamadan, kendine finansal okuryazarım desen ne işe yarar ki?
Bizdeki piyasa okuyucuları; öncelikle lüks araç seviyenize bakarlar. Çeklerinizi ödüyorsanız, yüklü miktarda alışveriş yapıyorsanız itibarınızı hemen yükselir. Yaşadığınız mahalle, özel okula giden çocuklar, kıyafetin markası, ayakkabı ve çantanın modası birbirini tamamladığında piyasa için de kabul gören bir varlıksınız demektir. Aslında iyi bir tüketicisinizdir. Tüketici olanlar itibar görmektedir... Piyasa sizi iyiymiş gibi kodlar..
Müşteri son model arabası ile firmayı ziyarete gelmişse iyi müşteridir. Çünkü, lüks arabayı alacak parası vardır, demek ki aldığı malın parasını da ödeyebilir. Ya da tam tersini düşünelim; lüks aracını satıp yerine yeni araba almayan müşterinin acaba işleri mi bozulmuştur?
Kredi notundan önce piyasa notu olmalı insanların... Finans sektörü kendi başına kodlayamaz piyasa notunu.. Çünkü önce şartlar oluşur, ardından finans sektörü ürün geliştirmeye çalışır.. Reel sektör olmadan finans sektörünün bir anlamı yok. Kuralları finans sektörü koymaya başladı, piyasalar da finans sektörüne uymaya başladı.
Sonuç başarılı mı?
Bence değil !
Reel sektör kuralları koymazsa sistem tıkanmış olarak devam edecek ...