7 Ekim’den beri her cumartesi günü Londra sokakları Filistin’de ateşkes ve bağımsızlık için haykıran yüz binlerle doluyor. Geçtiğimiz Cumartesi 11 Kasım günü, bir milyona yakın kişi saatlerce süren bir protestoda Amerika Büyükelçiliğine yürüdü. Bu İngiltere’de Filistin için düzenlenmiş en büyük protesto olarak tarihe geçti.
Gazze’deki savaşı kınamak için ülkenin dört bir yanından Londra’ya akın eden kalabalık, dünyaya Birleşik Krallık kamuoyunun, Rishi Sunak hükümetinin Gazze savaşındaki İsrail yanlısı duruşunu desteklemediğini gösteriyor.
Fakat, bu geniş çaplı hoşnutsuzluğa rağmen Muhafazakâr parti hükümeti savaştaki tutumunda geri adım atmıyor. Bunun yerine, hükümet, protestocuları, her hafta sonu Yahudi toplumunun içine korku salan küçük bir azınlık olarak tanımlayarak kınamayı seçiyor.
11 Kasım’daki protestoların Birleşik Krallığı’n Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden İtilaf devletleri askerlerini andığı Ateşkes gününe denk gelmesi hükümet içinde tartışmalara yol açtı. İçişleri bakanı Suella Braverman, “nefret yürüyüşleri” olarak adlandırdığı protestoların Ateşkes gününde gerçekleşmesine izin verdiği için Londra polisini taraf tutmakla suçladı.
İçişleri Bakanı’nın polise karşı eleştirisel tutumu, birçok Muhafazakâr parlamento üyesi tarafından tepkiyle karşılandı. Braverman’ın açıklamalarının, polisin operasyonlarının bağımsızlığına bir saldırı nitelinde olduğunu düşünen Muhafazakâr partililer, Ateşkes gününe yaklaşırken Başbakan Sunak’a İçişleri bakanını görevden alması için çağrıda bulunuyordu.
Haliyle Cumartesi gün ki protestoların nasıl geçeceği de merak konusuydu. Gösterilerin her hafta olduğu gibi olaysız geçmesi Breverman’ın işine gelmeyecekti tabi ki de. Bu durum göstericiler arasında da endişeye yol açtı. Breverman kendini haklı çıkartmak için gösterilere şiddet eylemi karıştıran gruplar sokar mıydı?
Beklenilenin tersine, Londra sokaklarında şiddete başvuran tek grup Brevarman’ın açıklamalarından cesaret bularak polise saldıran aşırı sağ bir grup karşı protestocuydu. 11 Kasım akşamı tüm Birleşik Krallık medyası, Breverman’ı, halk arasındaki farklılıkları fişeklediği için, eleştiren açıklamalarla doldu. Şimdi gözler Breverman’ın geleceği için Sunak’ın üzerinde.
Cumartesi günü sonunda yaptığı açıklamada Sunak, şiddete başvuran aşırı sağ grupları ve Hamas’ı yücelten protestocuları kınadı. Pazartesi sabahı, Suella Breverman İçişleri Bakanlığından alındı. Breverman’ın pozisyonunu Dışişleri Bakanı James Cleverly devralırken, Dışişleri Bakanlığını eski Başbakan David Cameron üstlendi. Cameron’un yedi senelik bir aradan sonra siyasete geri dönüşü Muhafazakâr parti içindeki kırılmaları birleştirici nitelikte olması bekleniyor.
Görüldüğü üzere, Muhafazakâr parti, Gazze’de ateşkes için çağrıda bulunmak bir yana, ateşkes isteyen halkının protesto düzenleyip düzenlememesi gerektiğinin tartışmasını sürdürüyor. Bir kez daha siyasetçiler rant uğruna savaşlara ve Filistin’de bir asrın üzerinde süregelen insani yıkımın en canlı resmine sırtlarını dönerken İsrailliler ve Filistinliler arasında kalıcı bir çözüm olasılığından gittikçe uzaklaşılınıyor.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Serra Yedikardeş
Londra'da Filistin yürüyüşleri
Gazze’deki savaşı kınamak için ülkenin dört bir yanından Londra’ya akın eden kalabalık, dünyaya Birleşik Krallık kamuoyunun, Rishi Sunak hükümetinin Gazze savaşındaki İsrail yanlısı duruşunu desteklemediğini gösteriyor.
Fakat, bu geniş çaplı hoşnutsuzluğa rağmen Muhafazakâr parti hükümeti savaştaki tutumunda geri adım atmıyor. Bunun yerine, hükümet, protestocuları, her hafta sonu Yahudi toplumunun içine korku salan küçük bir azınlık olarak tanımlayarak kınamayı seçiyor.
11 Kasım’daki protestoların Birleşik Krallığı’n Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden İtilaf devletleri askerlerini andığı Ateşkes gününe denk gelmesi hükümet içinde tartışmalara yol açtı. İçişleri bakanı Suella Braverman, “nefret yürüyüşleri” olarak adlandırdığı protestoların Ateşkes gününde gerçekleşmesine izin verdiği için Londra polisini taraf tutmakla suçladı.
İçişleri Bakanı’nın polise karşı eleştirisel tutumu, birçok Muhafazakâr parlamento üyesi tarafından tepkiyle karşılandı. Braverman’ın açıklamalarının, polisin operasyonlarının bağımsızlığına bir saldırı nitelinde olduğunu düşünen Muhafazakâr partililer, Ateşkes gününe yaklaşırken Başbakan Sunak’a İçişleri bakanını görevden alması için çağrıda bulunuyordu.
Haliyle Cumartesi gün ki protestoların nasıl geçeceği de merak konusuydu. Gösterilerin her hafta olduğu gibi olaysız geçmesi Breverman’ın işine gelmeyecekti tabi ki de. Bu durum göstericiler arasında da endişeye yol açtı. Breverman kendini haklı çıkartmak için gösterilere şiddet eylemi karıştıran gruplar sokar mıydı?
Beklenilenin tersine, Londra sokaklarında şiddete başvuran tek grup Brevarman’ın açıklamalarından cesaret bularak polise saldıran aşırı sağ bir grup karşı protestocuydu. 11 Kasım akşamı tüm Birleşik Krallık medyası, Breverman’ı, halk arasındaki farklılıkları fişeklediği için, eleştiren açıklamalarla doldu. Şimdi gözler Breverman’ın geleceği için Sunak’ın üzerinde.
Cumartesi günü sonunda yaptığı açıklamada Sunak, şiddete başvuran aşırı sağ grupları ve Hamas’ı yücelten protestocuları kınadı. Pazartesi sabahı, Suella Breverman İçişleri Bakanlığından alındı. Breverman’ın pozisyonunu Dışişleri Bakanı James Cleverly devralırken, Dışişleri Bakanlığını eski Başbakan David Cameron üstlendi. Cameron’un yedi senelik bir aradan sonra siyasete geri dönüşü Muhafazakâr parti içindeki kırılmaları birleştirici nitelikte olması bekleniyor.
Görüldüğü üzere, Muhafazakâr parti, Gazze’de ateşkes için çağrıda bulunmak bir yana, ateşkes isteyen halkının protesto düzenleyip düzenlememesi gerektiğinin tartışmasını sürdürüyor. Bir kez daha siyasetçiler rant uğruna savaşlara ve Filistin’de bir asrın üzerinde süregelen insani yıkımın en canlı resmine sırtlarını dönerken İsrailliler ve Filistinliler arasında kalıcı bir çözüm olasılığından gittikçe uzaklaşılınıyor.