Beyrut’taki patlamanın Lübnan’ın iç ve dış politikası için anlamı nedir?
Yazının Giriş Tarihi: 06.08.2020 15:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.08.2020 15:49
Beyrut’taki patlamanın Lübnan’ın iç ve dış politikası için anlamı nedir?
4 Ağustos Çarşamba günü Lübnan’ın başkenti Beyrut’un şehir merkezinde 100 ölüme ve 4,000 ağır yaralanmaya yolaçanve şehrin yarısına zarar veren bir patlama gerçekleşti.
Birçok haber başlığı meydana gelen son patlamanın Lübnan’a iç savaş günlerini hatırlattığını yazarak patlamanın Lübnan’ın savaş dönemindeki fraksiyonların ülke’nin iç, dış politikası ve ekonomisi üzerindeki süregelen etkisini dünyaya hatırlattığını ifade etmiş.
Bu patlama 1975-1990 yılları arası uzun soluklu bir iç savaş geçiren ve iç Savaş’ta yer alan birçok tarafın halen varlık ve operasyonlarını sürdürdüğü Lübnan için ne ifade ediyor olabilir?
Savaştan önce Lübnan Sünni ve Şii Müslümanlar ve Hıristiyanların birlikte yaşadıkları birçok din ve mezhebi bünyesinde barındıran bir toplumdu. 1920 ve 1943 yılları arasında Fransız kolonisi olduğu dönemde ülkede politik ve ekonomik olarak güçlü olan topluluk Hıristiyanlardı. Fakat, İsrail Devleti’nin kurulmasıyla birlikte Ortadoğu’da güçlenen Arap milliyetçiliği ve Lübnan’a yüksek miktarda Filistinlinin göç etmesi ülkedeki güç dengesini Müslümanlar lehine değiştirdi. Bir yandan Filistin Kurtuluş Örgütü bir yandan İsrail’in desteklediği Maruniler ve bir yandan da İran’daki İslami Devrim’in etkisiyle ortaya çıkan ve Şii İslam’ı destekleyen terör örgütü Hizbullah veFilistin Kurtuluş Örgütü’nün Lübnan içindeki etkisini kontrol etmek amacıyla Lübnan’ın bir kısmını işgal eden Suriye Lübnan’ın iç savaşını oluşturan taraflardı. Bu iç savaş resmi olarak 1989’da imzalanan Taif Anlaşmasıyla sona erdi. Fakat savaşın beslediği ayrımlar savaş sonrasında da ülkenin siyaseti ve ekonomisinde etkisini gösterdi.
İç savaş boyunca İsrail ve Hizbullah arasında gerçekleşen çatışmalardan en az 1400 Lübnanlı sivilin öldüğü biliniyor. Maalesef bu çatışmalar iç savaş sonrasında da Lübnan’da etkisini sürdürdü. Al-monitor yayını patlamalardan sadece iki gün önce Lübnan’ın güney sınırlarında Hizbullah ve İsrail’in güçleri arasında çatışmaların meydana geldiğini belirtmiş.
Kimliğini gizleyen İsrailli bir istihbaratçı New York Times’a İsrail’in 4 Ağustos’ta gerçekleşen patlamadan sorumlu olmadığını belirtmiş. Ayrıca birçok yayın İsrail’in dolaylı yollarla Lübnan’a patlama sonrasında tıbbi insani yardım teklif ettiğini yazmış.
Fakat bununla birlikte patlamanın Suriye’nin Lübnan’daki varlığının en büyük muhalifi olan ve iç savaş sonrasında Lübnan’ı kalkındırdığı düşünülen eski LübnanBaşbakanı Refik Hariri’nin 2005’de öldürülmesinin ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından kurulan Özel Mahkeme’nin Hariri’yi kimin öldürdüğüne ilişkin vereceği karardan iki gün önce gerçekleşmesiikinci patlamanın bu kararı etkilemek adına gerçekleştiğiyle ilgili spekülasyonlar yarattı.
2007 yılında Birleşmiş Milletler ve Lübnan arasında yapılan bir anlaşmada Lübnan Devleti süreç boyunca egemenliğine saygı duyulması şartıyla Özel Mahkeme’nin yapacağı soruşturmayı kabul etti.
Özel Mahkeme’nin Hariri’nin suikastının İran’ın desteklediği Hizbullah grubunun yaptığına dair güçlü kanıt bulduğunu açıklamasıyla birlikte 2010 yılında bazı Hizbullah üyeleri Hariri suikastında bir paylarının bulunmadığını savunarak İsrail’in 1993’den beri Libya’da Suriye karşıtı bir ortam yaratarak ülkenin birliğini ve düzenini bozmak için Hariri’yi öldürmek adına çalışmalar yürüttüğünü açıklamış.
Hizbullah soruşturmaların başlangıcından beri Birleşmiş Milletler tarafından kurulan mahkemeyi tanımadığını açıklayarak Hariri’nin suikastına ilişkin suçlamaları reddetti.
Hariri’nin ölümünden bugüne Lübnan çatışmalar, halkın yoksulluk seviyesini gün geçtikçe arttıran bir ekonomik kriz ve açlık ile birlikte küresel pandemiye karşı mücadele etmekte. Yukarıda da tartıştığımız gibi ne yazık ki sebebi hala bilinmemesine rağmen geçtiğimiz günlerde yaşanan patlama 15 yıl önce Hariri’nin ölümüne sebep olan patlama gibi Lübnan’ın ülke olarak kuruluşundan bu yana gelen siyasi karışıklıklarının kalıcı bir çözüme ulaşmamasının bir belirtisi olabilir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Ekometre’ye veda
21.10.2024 11:58
Sevgili okurum,
Bu ayki yazım diğerlerinden biraz farklı.
Sizlere ve Ekometre’ye veda ederken birkaç teşekkür etmek için bu köşeyle başlayan serüvenimden bahsetmek istiyorum.
2018’de Ekometre’yle tanıştığımda Kuzey İngiltere’deki Durham Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler lisansımı yapı
Kasım’da gerçekleşecek ABD seçimleri yaklaşıyor. Biden’ın Demokrat parti için Başkanlık yarışından geri çekilmesinden sonra partinin yeni adayı Kamala Harris, ilk kez bir münazara için 10 Eylül’de Cumhuriyetçi parti adayı Donald Trump’la karşı karşıya geldi.
Biden’ın yarıştan geri çekilmeden önce
Birleşik Krallık’ın Southport şehrinde üç kız çocuğunun bıçaklanarak öldürülmesinin ardından sosyal medyada hızlıca yayılan yanlış haberler temmuz ayının sonunda itibaren ülkenin Müslüman, göçmen ve farklı etnik gruplarını hedef alan şiddet eylemlerine yol açtı.
Southport cinayetlerinin failini
Ay başında gerçekleşen Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine dair en çok konuşulan şey aşırı sağ partilerin yükselişe geçmesi oldu.
Merkez sağ, AP’da da çoğunluğunu korusa da bundan sadece birkaç sene önce marjinal siyasi bir grup olarak görülen aşırı sağın Avrupa siyasetinde bu denli nüfuslanma
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 5-10 Mayıs arasında geçtiğimiz beş senenin ilk Avrupa ziyaretini gerçekleştirdi., Dünya’nın en büyük ikinci ekonomisi Çin’in Avrupa pazarları üzerindeki etkisi ve Pekin’in Ukrayna savaşındaki yeri Şi Ciping’in Avrupa liderleriyle görüşmelerinin ana temalarını oluşturdu
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ekometre
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Serra Yedikardeş
Beyrut’taki patlamanın Lübnan’ın iç ve dış politikası için anlamı nedir?
Beyrut’taki patlamanın Lübnan’ın iç ve dış politikası için anlamı nedir?
4 Ağustos Çarşamba günü Lübnan’ın başkenti Beyrut’un şehir merkezinde 100 ölüme ve 4,000 ağır yaralanmaya yolaçanve şehrin yarısına zarar veren bir patlama gerçekleşti.
Birçok haber başlığı meydana gelen son patlamanın Lübnan’a iç savaş günlerini hatırlattığını yazarak patlamanın Lübnan’ın savaş dönemindeki fraksiyonların ülke’nin iç, dış politikası ve ekonomisi üzerindeki süregelen etkisini dünyaya hatırlattığını ifade etmiş.
Bu patlama 1975-1990 yılları arası uzun soluklu bir iç savaş geçiren ve iç Savaş’ta yer alan birçok tarafın halen varlık ve operasyonlarını sürdürdüğü Lübnan için ne ifade ediyor olabilir?
Savaştan önce Lübnan Sünni ve Şii Müslümanlar ve Hıristiyanların birlikte yaşadıkları birçok din ve mezhebi bünyesinde barındıran bir toplumdu. 1920 ve 1943 yılları arasında Fransız kolonisi olduğu dönemde ülkede politik ve ekonomik olarak güçlü olan topluluk Hıristiyanlardı. Fakat, İsrail Devleti’nin kurulmasıyla birlikte Ortadoğu’da güçlenen Arap milliyetçiliği ve Lübnan’a yüksek miktarda Filistinlinin göç etmesi ülkedeki güç dengesini Müslümanlar lehine değiştirdi. Bir yandan Filistin Kurtuluş Örgütü bir yandan İsrail’in desteklediği Maruniler ve bir yandan da İran’daki İslami Devrim’in etkisiyle ortaya çıkan ve Şii İslam’ı destekleyen terör örgütü Hizbullah veFilistin Kurtuluş Örgütü’nün Lübnan içindeki etkisini kontrol etmek amacıyla Lübnan’ın bir kısmını işgal eden Suriye Lübnan’ın iç savaşını oluşturan taraflardı. Bu iç savaş resmi olarak 1989’da imzalanan Taif Anlaşmasıyla sona erdi. Fakat savaşın beslediği ayrımlar savaş sonrasında da ülkenin siyaseti ve ekonomisinde etkisini gösterdi.
İç savaş boyunca İsrail ve Hizbullah arasında gerçekleşen çatışmalardan en az 1400 Lübnanlı sivilin öldüğü biliniyor. Maalesef bu çatışmalar iç savaş sonrasında da Lübnan’da etkisini sürdürdü. Al-monitor yayını patlamalardan sadece iki gün önce Lübnan’ın güney sınırlarında Hizbullah ve İsrail’in güçleri arasında çatışmaların meydana geldiğini belirtmiş.
Kimliğini gizleyen İsrailli bir istihbaratçı New York Times’a İsrail’in 4 Ağustos’ta gerçekleşen patlamadan sorumlu olmadığını belirtmiş. Ayrıca birçok yayın İsrail’in dolaylı yollarla Lübnan’a patlama sonrasında tıbbi insani yardım teklif ettiğini yazmış.
Fakat bununla birlikte patlamanın Suriye’nin Lübnan’daki varlığının en büyük muhalifi olan ve iç savaş sonrasında Lübnan’ı kalkındırdığı düşünülen eski LübnanBaşbakanı Refik Hariri’nin 2005’de öldürülmesinin ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından kurulan Özel Mahkeme’nin Hariri’yi kimin öldürdüğüne ilişkin vereceği karardan iki gün önce gerçekleşmesiikinci patlamanın bu kararı etkilemek adına gerçekleştiğiyle ilgili spekülasyonlar yarattı.
2007 yılında Birleşmiş Milletler ve Lübnan arasında yapılan bir anlaşmada Lübnan Devleti süreç boyunca egemenliğine saygı duyulması şartıyla Özel Mahkeme’nin yapacağı soruşturmayı kabul etti.
Özel Mahkeme’nin Hariri’nin suikastının İran’ın desteklediği Hizbullah grubunun yaptığına dair güçlü kanıt bulduğunu açıklamasıyla birlikte 2010 yılında bazı Hizbullah üyeleri Hariri suikastında bir paylarının bulunmadığını savunarak İsrail’in 1993’den beri Libya’da Suriye karşıtı bir ortam yaratarak ülkenin birliğini ve düzenini bozmak için Hariri’yi öldürmek adına çalışmalar yürüttüğünü açıklamış.
Hizbullah soruşturmaların başlangıcından beri Birleşmiş Milletler tarafından kurulan mahkemeyi tanımadığını açıklayarak Hariri’nin suikastına ilişkin suçlamaları reddetti.
Hariri’nin ölümünden bugüne Lübnan çatışmalar, halkın yoksulluk seviyesini gün geçtikçe arttıran bir ekonomik kriz ve açlık ile birlikte küresel pandemiye karşı mücadele etmekte. Yukarıda da tartıştığımız gibi ne yazık ki sebebi hala bilinmemesine rağmen geçtiğimiz günlerde yaşanan patlama 15 yıl önce Hariri’nin ölümüne sebep olan patlama gibi Lübnan’ın ülke olarak kuruluşundan bu yana gelen siyasi karışıklıklarının kalıcı bir çözüme ulaşmamasının bir belirtisi olabilir.
Ekometre’ye veda
21.10.2024 11:58Sevgili okurum, Bu ayki yazım diğerlerinden biraz farklı. Sizlere ve Ekometre’ye veda ederken birkaç teşekkür etmek için bu köşeyle başlayan serüvenimden bahsetmek istiyorum. 2018’de Ekometre’yle tanıştığımda Kuzey İngiltere’deki Durham Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler lisansımı yapı
Harris ve Trump’ın ilk ve son münazarası
23.09.2024 11:35Kasım’da gerçekleşecek ABD seçimleri yaklaşıyor. Biden’ın Demokrat parti için Başkanlık yarışından geri çekilmesinden sonra partinin yeni adayı Kamala Harris, ilk kez bir münazara için 10 Eylül’de Cumhuriyetçi parti adayı Donald Trump’la karşı karşıya geldi. Biden’ın yarıştan geri çekilmeden önce
Birleşik Krallıkta aşırı sağ hareketlerin akıbeti
19.08.2024 22:26Birleşik Krallık’ın Southport şehrinde üç kız çocuğunun bıçaklanarak öldürülmesinin ardından sosyal medyada hızlıca yayılan yanlış haberler temmuz ayının sonunda itibaren ülkenin Müslüman, göçmen ve farklı etnik gruplarını hedef alan şiddet eylemlerine yol açtı. Southport cinayetlerinin failini
Kim bu Avrupa’da yükselen aşırı sağ?
18.06.2024 21:51Ay başında gerçekleşen Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine dair en çok konuşulan şey aşırı sağ partilerin yükselişe geçmesi oldu. Merkez sağ, AP’da da çoğunluğunu korusa da bundan sadece birkaç sene önce marjinal siyasi bir grup olarak görülen aşırı sağın Avrupa siyasetinde bu denli nüfuslanma
Şi Cinping’in 5 sene sonra ilk Avrupa ziyareti
20.05.2024 12:46Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 5-10 Mayıs arasında geçtiğimiz beş senenin ilk Avrupa ziyaretini gerçekleştirdi., Dünya’nın en büyük ikinci ekonomisi Çin’in Avrupa pazarları üzerindeki etkisi ve Pekin’in Ukrayna savaşındaki yeri Şi Ciping’in Avrupa liderleriyle görüşmelerinin ana temalarını oluşturdu