SON DAKİKA

Madencilik çevreye nasıl zarar vermez?

Yazının Giriş Tarihi: 21.07.2025 12:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.07.2025 11:27

1985 yılında 3213 sayılı yasa ile Türkiye’de madencilik ciddi anlamda yeni bir boyuta taşındı. Önceden büyük oranda devletin yürüttüğü madencilik işleri özel sektöre de açıldı. Bu aşamadan sonra, özellikle çevreciler birçok boyutuyla kanunu ve uygulamalarını protesto etmeye devam ediyorlar. Ülkemiz madenler açısından çok zengin olmasa da mevcut yeraltı kaynaklarına da muhtaç bir ülke.

Maden Mühendisi değilim.

Çevre Mühendisi hiç değilim.

Ama iyi bir mühendislik eğitimi aldım ve 34 yıldır dünyaya mühendislik gözlüğü ile bakıyorum.

Haziran’ın ilk iki haftasında teknoloji alanında iki fuar için İngiltere’de idim. Arada Leeds ve York civarında 3-4 gün vakit geçirme şansım oldu. Benim gibi koşu ve yürüyüş meraklısı bir arkadaşım ile iki gün doğa yürüyüşü yaptık. (https://maps.app.goo.gl/wvTcervovvJMuMjt9) Gittiğimiz doğa parkında yüzlerce kuş ve değişik bitkiler göletler arasında yürüyenler, bisiklete binenler, ata binenler vardı. Leeds’e yakın St. Aidan bölgesindeki bu parkın ilginç bir hikayesi varmış. Yıllarca açık maden olarak işletilen bölge, uzun bir süre sular altında kaldıktan sonra bir STK (Sivil Toplum Kuruluşu) RSPB (Royal Society for the Protection of Birds) liderliğinde doğal bir park haline getirilmiş. RSPB, doğal hayatı koruma konusuyla ilgilenen binlerce gönüllü, bağışlar ve devletin projelere verdiği desteklerle çalışan bir organizasyon. Kuruluş yılı ise daha ilginç: 1889. Yani 136 yıl önce kurulmuş. Maden işletmesi açık madenciliği 2002 yılında bitirmiş. 2013 yılında park açıldığında büyük bir haber olmuş. Maden için kullanılan bir vinç, o günleri hatırlatmak için parkın içinde bırakılmış ve şimdilerde bir kafe olarak işletilmekte. https://www.bbc.com/news/uk-england-leeds-22640107

Türkiye’de ise bu tür bir örnek maalesef göremiyoruz. Maden ruhsatı alan işletmeler, hem işletme esnasında doğaya kontrolsüz bir şekilde zarar vermekte, hem de işletme sonrasında doğayı ilk haline getirme işini savsaklamakta ve baştan savma göstermelik şekilde yapmaktalar. Zaten yapılan itirazlar, protestolar bu iki alanı adresliyor. Burada ingiltere’deki model örnek alınarak, devlet sürece ilgili tarafları tam olarak dahil etmeli, yerel halkın ileri gelenlerinin de içinde bulunacağı sivil toplum kuruluşlarını da sürece katmalı ve yaratılan tahribat minimum olacak şekilde madencilik yapılmasını sağlamalıdır.

Madencilik kanunumuzda son yapılan değişiklikler aslında bu süreçte iyileştirmeler içeriyor. (https://www.aa.com.tr/tr/politika/enerji-ve-maden-alanlarina-yonelik-duzenlemeler-iceren-kanun-teklifi-tbmmde/3597057) Maden alanının restorasyonu vb. için gerekli fonları ayırmak artık şart haline getirilmiş. Fakat burada sorun, madencilik işletmesi ve devletin iki taraf olarak süreci şeffaf bir şekilde değil, kendi içinde yürütmeyi planlaması. İçinde çıkar çatışması olan, oto kontrol mekanizması sağlayan STK ayağı resme dahil edilmediği müddetçe sistemin düzgün çalışmayacağını tahmin etmek zor değil. Öyle ya, Kanadalı veya Ankaralı fark etmez, bir şirketin gelip örneğin Çanakkale’nin dağlarında, ovalarında maden işletip, işi bitince restorasyon düzenlemesinin kontrolünü de Ankara’daki bir bürokrasi ekibinin inisiyatifine bıraktığınızda olan Çanakkale’ye olacaktır büyük ihtimalle.

Madencilik faaliyetini düzenlesin diye yetki verdiğimiz devletin, yetkiyi verenleri devreden çıkararak süreci yönetmesi kabul edilemez.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Ekometre En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.