SON DAKİKA
Hava Durumu

#Türkiye

Ekometre - Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Şimşek: BAE Türkiye için önemli bir ortak stratejik bir dosttur Haber

Şimşek: BAE Türkiye için önemli bir ortak stratejik bir dosttur

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) hızla dönüşen küresel ekonomide birbirini tamamlayan iki güçlü ortak olarak ön plana çıktıklarını belirterek, "Karşılıklı yatırımların arttırılması, ortak AR-GE projeleri, üçüncü ülkelerde kuracağımız işbirlikleri, ülkelerimizin küresel rekabet gücünü daha da arttıracaktır" dedi. Bakan Şimşek, "Türkiye-BAE ekonomik ortaklığının önümüzdeki dönemde yeni bir ivme kazanacağına inanıyoruz" ifadelerini kullandı. 'BAE, Türkiye için hem önemli bir ortak hem de stratejik bir dosttur' BAE'nin kısa sürede dünyada örnek gösterilecek kalkınma ve başarı hikayesi ortaya koyduğunu dile getiren Şimşek, "Etkileyici yükselişin önümüzdeki dönemde de güçlenerek devam edeceğine inanıyoruz. BAE, Türkiye için hem önemli bir ortak hem de stratejik bir dosttur. Siyasi ilişkilerimiz, bugün oldukça güçlü düzeydedir. Son dönemde artan üst düzey temaslar ve etkin kurumsal mekanizmalar sayesinde işbirliğimiz çok daha sonuç odaklı bir yapıya ulaşmıştır" diye konuştu. Şimşek, temmuzda iki ülke liderlerinin eş başkanlığında gerçekleştirilen Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyin ilk toplantısının bunun somut göstergesi olduğunu söyledi. İkili ekonomik ilişkilerin çeşitlendirilmesine ve derinleştirilmesine büyük önem verdiklerine dikkati çeken Şimşek, "Eş başkanlığını yürüttüğüm Karma Ekonomik Komisyonu (KEK), bu anlamda en dinamik ve kapsayıcı platformlardan bir tanesidir. KEK aracılığıyla ticaretten yatırımlara, turizmden tarıma, enerjiden dijital dönüşüme kadar birçok alanda çalışma imkanına sahibiz" ifadelerini kullandı. Küresel ekonomide birbirini tamamlayan iki güçlü ortak Şimşek, bir sonraki KEK toplantısına ev sahipliği yapmayı sabırsızlıkla beklediklerini, ortak menfaatleri somut projelere dönüştürmeyi hedeflediklerini vurguladı. Türkiye ile BAE'nin hızla dönüşen küresel ekonomide birbirini tamamlayan iki güçlü ortak olarak ön plana çıktıklarını vurgulayan Şimşek, "BAE'nin ekonomiyi çeşitlendirme, enerji dönüşümünü hızlandırma, lojistik ağlarını güçlendirme ve yüksek teknolojilere odaklanma vizyonuyla Türkiye'nin güçlü sanayi ve hizmet altyapısı, nitelikli iş gücü ve bölgesel tedarik zinciri kapasitesiyle doğal bir uyum oluşturmaktadır" diye konuştu. 'Ekonomik ortaklığın yeni bir ivme kazanacağına inanıyoruz' Şimşek, küresel belirsizliklerin ve korumacılığın arttığı dönemde bölgesel entegrasyonu, ekonomik dayanıklılığın temel unsurlarından biri gördüklerini dile getirdi. Türkiye'nin Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika ülkeleri ile sahip olduğu yakın ilişkilerin, BAE ile ortak ticareti daha da büyütmek için önemli bir fırsat sunduğuna işaret eden Şimşek, şunları kaydetti: "Bu çerçevede Türkiye Körfez İşbirliği Konseyi Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerinin en kısa sürede sonuçlanmasını bekliyoruz. Yenilenebilir enerji, ileri imalat, savunma sanayisi, yapay zeka, finansal teknolojiler ve temiz teknoloji gibi stratejik alanlarda işbirliğimizi çok daha ileri taşımaya hazırız. Karşılıklı yatırımların arttırılması, ortak AR-GE projeleri, üçüncü ülkelerde kuracağımız işbirlikleri, ülkelerimizin küresel rekabet gücünü daha da arttıracaktır. Türkiye-BAE ekonomik ortaklığının önümüzdeki dönemde yeni bir ivme kazanacağına inanıyoruz. Kısa sürede katettiğimiz mesafe, birlikte çok daha fazlasını başarabileceğimizi gösteriyor. Liderlerimizin ortak vizyonu sayesinde yalnızca ülkelerimizin değil bölgemizin ve daha geniş bir coğrafyanın barışına, refahına ve kalkınmasına katkı sağlayacak önemli adımları birlikte atacağımıza inanıyorum."

Türkiye Bulgaristan'ın gazını kesti Haber

Türkiye Bulgaristan'ın gazını kesti

Reuters'ın haberine göre Bulgaristan Devlet Rezervleri Bakanı Assen Asenov, ülkede 35 günlük benzin, 50 günlük dizel stoğu kaldığını açıkladı. Enerji Bakanı Zhecho Stankov ise daha karamsar bir tablo çizerek mevcut stokların sadece 4-5 günlük tüketimi karşılayabileceğini söyledi. Yaptırımlar nedeniyle Bulgaristan'ın yakıt temin ettiği Lukoil'in boru hatlarının devre dışı kalması, ülkenin dışarıdaki ham petrol ve ürün stoklarına erişimini de riske atıyor. Rafineriyi ayakta tutma çabası Bulgaristan'ın en büyük rafinerisi olan Burgas Rafinerisi, yaptırımlar sonrası kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Bakan Stankov, rafinerinin çalışabilmesi için ABD Hazine Bakanlığı'na bağlı OFAC ile kesintisiz iletişim kurduklarını söylerken, kısa vadede piyasada arz sorunu yaşanmadığını belirtti. Önlemler kapsamında; - Dizel ve havacılık yakıtı ihracatı geçici olarak yasaklandı, - Parlamento, rafinerinin devralınıp satışının gerçekleştirilmesi için hükümete yetki verdi, - Kritik altyapı için ek güvenlik önlemleri uygulandı. Türkiye'ye 4 milyar tl'yi aşan borç: Botaş gazı kesti Bulgaristan'ın enerji krizi yalnızca akaryakıtla da sınırlı değil. Ülkenin kamu doğalgaz şirketi Bulgargaz, Türkiye'den aldığı doğalgazın ödemelerini yapamadığı için BOTAŞ, gaz akışını durdurdu. 2023'te imzalanan ve 13 yılı kapsayan anlaşmaya göre Bulgaristan, her yıl Türkiye'den 1,5 milyar metreküp doğalgaz satın alacaktı. Ancak anlaşmanın üzerinden sadece 1,5 yıl geçmişken Bulgargaz'ın; - 4 milyar lirayı aşan borç biriktirdiği, - Ödemeleri durdurduğu, - Enerji arz güvenliğini tehlikeye attığı ortaya çıktı. Bulgaristan Enerji Bakanı Jeco Stankov ise sözleşmeyi sert sözlerle eleştirerek, "Bu anlaşma devlet şirketimizi dezavantajlı konuma soktu. Bulgargaz adeta 200 yıllık karını Türkiye'ye devretmiş!" ifadelerini kullanmıştı. Stankov ayrıca anlaşmada fesih maddesi bulunmadığını, bu nedenle Türkiye ile yeni bir müzakere sürecinin zorunlu hale geldiğini vurgulamıştı.

Türkiye’de üretim biterken Çin uzayda üretim yapacak Haber

Türkiye’de üretim biterken Çin uzayda üretim yapacak

Çin'li mühendisler tarafından geliştirilen sistem ile artık uzayda fabrika çağı başlıyor. Peki bu fabrika nedir ve nasıl çalışacaklar?Uzay fabrikası, uzaya fırlatıldıktan sonra yörüngede şişirilip açılarak devasa bir iş alanına dönüşen yeni bir modül geliştirdi. Bu modül, şişirilebilir ve yeniden şekillendirilebilir yapısıyla, uzayda bir üretim tesisi oluşturmanın temelini oluşturacak. Çin Bilimler Akademisi’ne bağlı Institute of Mechanics’in Uzay Uçuş Bilimi ve Teknolojisi Merkezi’nden sorumlu yönetici Yang Yiqiang, 'Bu teknoloji sayesinde Çin, uzaydaki üretim kapasitesini deneysel aşamadan gerçek mühendislik seviyesine taşıyacak. Artık uzay ortamında doğrudan üretim yapabilecek, kendi kaynaklarımızı bağımsız şekilde kullanabileceğiz' dedi. Yapılan açıklamaya göre, bu 'esnek ve yeniden yapılandırılabilir yörüngede üretim platformu' biyofarmasötikler, 3 boyutlu baskı ürünleri ve yeni malzemeler gibi yüksek teknoloji üretimlerinde kullanılabilecek. Dünyanın en kalabalık ve süper gücü olma yolunda ilerleyen Çin, bu modülü test etmek için birkaç ulusal araştırma kuruluşuyla işbirliği yaparak başarılı sonuçlar elde etti. Uzayda fabrika konsepti, hem devlet hem de özel sektör için yeni bir yatırım alanı haline geldi. Öte yandan Amerike Birleşik Devletleri merkezli Varda Space Industries gibi girişimler, 2023’te 'dünyanın ilk uzay fabrikası' olarak W-Series 1 uydu projesini hayata geçirmişti. Çin’in geliştirdiği bu modül ise, uzayda üretim yarışında önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

“Öncü TÜRSAB Büyük Türkiye" Haber

“Öncü TÜRSAB Büyük Türkiye"

Türkiye’nin turizm sektöründeki seyahat acentalarını temsil eden TÜRSAB’ta, Kasım ayında gerçekleşecek 26. Genel Kurul öncesi hareketlilik başladı. Turizm sektörünün, özellikle TÜRSAB camiasının çok yakından tanıdığı M. Nezih Hacıalioğlu, 23 Eylül Salı günü İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında TÜRSAB Başkan Adaylığını geniş kapsamlı bir açıklamayla kamuoyuna duyurdu. "1997’de başlayan sektör yolculuğum, bugün bir değişim için yola çıkıyor" Basın mensuplarıyla bir araya gelen M. Nezih Hacıalioğlu, sektördeki deneyimini şu sözlerle ifade etti: "Balıkesir Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu’nda 1997 yılında başladığım eğitim hayatımdan bu güne kadar sektörün farklı alanlarında aktif olarak yer aldım. 1999 yılında transferman olarak Marmaris’de başlayan seyahat acentacılığı deneyimim; 2005 yılında ortağımla kurduğumuz TÜRSAB üyesi seyahat acentamızda halen başta sejour operasyonu ve kültür turları olmak üzere seyahat acentacılığının farklı konularında halen faaliyet gösteriyor. TÜRSAB’da 23.Dönem Yönetim Kurulu Üyesi olarak ülkemizin dört bir yanında TÜRSAB’ın teşkilat yapısının omurgasını oluşturan Bölge Temsil Kurullarından gurur duyarak görev yaptım." “TÜRSAB bir aile şirketi değildir” Hacıalioğlu, başkanlık vizyonunu, eleştirilerini ve çözüm önerilerini basın mensuplarıyla paylaşırken, TÜRSAB’ın mevcut yönetim anlayışının sektörden ve üyelerden koptuğunu, acentaların ve üyelerin artık bu yapıya güvenmediğini ifade etti. M. Nezih Hacıalioğlu “TÜRSAB bir aile şirketi değildir. Bugün, Firuz Bağlıkaya’nın mevcut yönetim anlayışı, TÜRSAB’ın temel misyonundan oldukça uzaklaşmış, Birlik; üyesine destek sağlayan, yol gösteren, onların gücünü artıran bir kurum olmaktan çıkmış, aksine kendi çıkarlarını sürdürmeyi birincil hedef haline getiren, üyelerden kopuk bir yapıya evrilmiştir" sözleriyle mevcut durumu sert bir dille eleştirdi. “TÜRSAB üyesine yabancılaştı, çözümden uzaklaştı” Hacıalioğlu adaylık açıklamasında TÜRSAB’ın mevcut yönetimini şu sözleriyle eleştirdi: "Her yıl kurulan bine yakın acentanın kayıt ücretleri, üyelerin ödediği yıllık aidatlar, TÜRSAB plakasına ödenen fahiş rakamlar üyelerin menfaatine kullanılmak yerine Burdur’da balon uçurmak, Galataport’a tramvay durağı yapmak gibi üye için hiçbir şey ifade etmeyen, sürdürülemeyen, üyelerin parasını israf eden anlamsız projelere harcanmaktadır. Aynı kişilerin katıldığı adı ‘info turu’ olan etkinliklere, Turizm Bakanlığının katıldığı fuarlarda Bakanlıkla bir yarış içinde olduğu belli olan standlara, ‘danışmanlık’ adı altında yapılan ödemelere harcanmıştır." "TÜRSAB’ üyelerin zamanını çalan, işlevsiz bir yapıya dönüştü" TÜRSAB’ın artık işlevsiz bir yapıya dönüştüğünü ifade eden M. Nezih Hacıalioğlu: "15.000 değerli TÜRSAB üyesi meslektaşımız tecrübelerini hiçbir menfaat beklemeden TÜRSAB’a sunmak için beklemekten bıktı. Beceriksiz yönetim anlayışı, sorun çözmekten uzak, yetersiz, sürekli aynı sözleri tekrarlayan bir duruma geldi. Bağlıkaya ve ekibinin yönetim anlayışından memnun olan kimsenin olmadığını hepimiz biliyoruz. Bugün TÜRSAB, koltuk hırsıyla, kişisel menfaatler ve ilişkiler üzerine kurulmuş sağlıksız bir yönetim anlayışıyla üyelerinin sorunlarını anında çözen, projeler üreten, geleceğe ışık tutan bir yapıdan uzaklaşarak adeta bir dernek lokali gibi üyelerimizin zamanını çalan bir havaya büründü. İşte bu yüzden yola çıkma kararı aldık" dedi. Hacıalioğlu, konu yıllarını adamış binlerce emekçi üyemizin geçim derdi, geleceği olunca, hiç bir isim TÜRSAB’ın herhangi bir üyesinden daha büyük olmaz, onun tekeline bırakılamaz diyerek sözlerine devam etti. "Türkiye turizm endüstrisinin temel taşı TÜRSAB, kimsenin tekeline bırakılamaz." Dünya çapında 1,5 milyara yakın uluslararası seyahatin gerçekleştiği, küresel ölçekte yaklaşık 10 trilyon dolarlık ekonomik hacim yaratan turizm sektöründe ülke olarak dünyada ilk 5 destinasyon arasında yer aldığımızı ifade eden TÜRSAB başkan adayı Hacıalioğlu, sözlerine şöyle devam etti. "Hepinizin bildiği gibi bugün 15.000’e yakın üyesiyle, Türkiye’nin turizm endüstrisinde kritik bir rol üstlenen TÜRSAB, sektörün gelişimi, düzenlenmesi ve uluslararası temsili açısından merkezi bir kurum konumundadır. Bugün geldiğimiz noktada bu kadar stratejik önem taşıyan kurumumuzu mevcut yönetim gibi gelişmelere seyirci kalan yapıdan kurtarmak durumundayız. TÜRSAB yönetimi kendisine verilen kredisini çoktan bitirmiş, verilen son şansı da heba etmiştir. Üye artık beklemekten de zaman kaybından da bıkmıştır. Bundan sonra kaybedilecek 1 dakikamız verilecek 1 kuruşluk kredimiz yoktur. TÜRSAB kimsenin tekeline bırakılamayacak kadar yüksek öneme sahip bir kurumdur." TÜRSAB’ta 26. Dönem seçimleri, Kasım ayında İstanbul’da gerçekleştirilecek M. Nezih Hacıalioğlu, bu seçimlerde önümüzdeki üç yıl boyunca birliği yönetecek olan yeni yönetim belirleneceğini, turizm sektörünün geleceği adına stratejik kararlar alacağını söyleyerek bu seçimin önemini vurguladı. TÜRSAB Başkan Adayı Hacıalioğlu: "Kurumumuzun önemli kronikleşmiş temel sorunları var, bunları nasıl çözeceğimizi çok iyi biliyoruz. Üyelerimiz, saha ne istiyor iyi biliyoruz. Üye icraat istemektedir. Üye verdiği aidatın hakkını, sahip çıktığı kurumun projeler üretmesini, önünü açmasını beklemektedir" dedi. "Tüm kronik sorunlara net çözümlerimiz var" TÜRSAB Başkan Adayı M. Nezih Hacıalioğlu, yaklaşan genel kurul öncesinde kapsamlı çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaştı. Mevcut yönetimi eleştiren Hacıalioğlu, “Üyeyi müşterisi gibi gören değil, bu yapının gerçek sahibi olarak kabul eden bir TÜRSAB vizyonu için adayız” diyerek, göreve gelmeleri halinde ilk etapta hayata geçirecekleri projeleri sıraladı. Yeni Yasa, Şeffaf Süreçle Hazırlanacak TÜRSAB yasasının yenilenmesinin şart olduğunu vurgulayan Hacıalioğlu, yeni düzenlemelerin üyelerin talepleri dikkate alınarak, birlikte yapılacağını belirtti. Aidatlar 30 Günde Tarih Olacak Üyelerden gelen en yoğun şikâyetlerden biri olan yüksek aidatlar konusunda net konuşan Hacıalioğlu, “Aidat sorununu ilk 30 gün içinde çözeceğiz. Bu konuda hukuki ve idari altyapımız hazır” ifadelerini kullandı. Fahiş Plaka ve Pul Ücretleri Kaldırılacak Tur ve transfer araçlarında kullanımı zorunlu olan TÜRSAB plakası ve pullarına ödenen yüksek bedellerin kaldırılacağını belirten Hacıalioğlu, “Plakalar ve pullar artık maliyetine verilecek. TÜRSAB, üyesinin cebine elini uzatan bir kurum olmaktan çıkacak. Üye TÜRSAB’ın müşterisi değil, gerçek sahibidir” dedi. Her Üyeye 20.000 TL Destek 2019 yılında alınan ancak bugüne kadar uygulanmayan Genel Kurul ulaşım ve konaklama desteği kararını hayata geçireceklerini söyleyen Hacıalioğlu, şunları ifade etti: “Mazbatayı aldıktan sonra ilk yönetim kurulu toplantımızda bu kararı uygulamaya koyacağız. İstanbul dışından oy kullanmak için gelen her üyemizin hesabına 20.000 TL yatırılacak.” Bölge Temsil Kurulları Özgürleşecek BTK’ların üzerindeki baskıların kaldırılacağını ve yeniden aktif hale getirileceğini açıklayan Hacıalioğlu, “Farklı görüşlere sahip olduğu için baskı gören, kapatılan ya da mobbing uygulanan hiçbir BTK kalmayacak. BTK’lar, üyelerle genel merkez arasında güçlü bir bağ kuracak. Hiçbir başkan düşüncesinden ötürü görevden alınmayacak” dedi. İhtisas Başkanlıklarına Bütçe ve Yol Haritası Mesleki alanlardaki uzmanlaşmanın önemine değinen Hacıalioğlu, “Tüm ihtisas başkanlıklarının bütçesi, planı ve çözüm takvimi olacak. İlgili projelerin önü yasal düzenlemelerle açılacak. Bu başkanlıklar, dünya ile rekabet edecek nitelikte çalışacak” dedi. Tanıtım, Pazarlama ve Dijital Dönüşüm Hamlesi Yeni dönemde dijitalleşme ve tanıtım faaliyetlerine ağırlık verileceğini belirten Hacıalioğlu, şu açıklamalarda bulundu: “Dijital dünyaya, yeni trendlere ve genç kuşaklara uyum sağlamak için tüm üyelerimize eğitim ve altyapı desteği vereceğiz. Yeni pazarlar yaratacağız, fuar katılımlarını destekleyeceğiz. Türkiye’yi sadece beş şehirden ibaret göstermeyeceğiz; 81 ilin turizm potansiyelini ortaya çıkaracak projeler geliştireceğiz.” Ayrıca her yıl TGA’ya 20 büyük proje sunacaklarını belirten Hacıalioğlu, iç turizmi ülke geneline yaymak için de özel çalışmalar yürütüleceğini vurguladı. “TÜRSAB’ı Tek Adamın Değil, Üyenin Birliği Haline Getireceğiz” TÜRSAB Başkan Adayı M. Nezih Hacıalioğlu: "Bu kurumu yeniden güçlü, üretken ve saygın hale getirmek için geliyoruz. Önümüzdeki süreçte başta üyelerimizin hak ve hukuklarını koruma odaklı projelerimizi olmak üzere; seyahat acentacılığı mesleğinin farklı branşları ile ilgili projelerimizi, ülke ve bölge turizmini geliştirme ile ilgili projelerimizi ve TÜRSAB’ın itibarını ve gücünü gerek ülke içinde gerekse uluslararası arenada arttırmaya yönelik projelerimizi de detaylarıyla açıklayacağım. Çıkış mottomuz, ‘ÖNCÜ TÜRSAB, BÜYÜK TÜRKİYE’dir. Ülkemizin petrolü turizmdir. TÜRSAB’da turizmin lokomotifi olarak Büyük Türkiyemizin öncüsü, vazgeçilmez parçasıdır. TÜRSAB üyeleri turizm ve seyahat faaliyetinin tüm halkaları ile doğrudan iç içedir, bu aktörlerin bir araya gelmesini sağlayan, koordinasyonu kuran ve ticarî ilişkilere aracılık eden merkezi kuruluştur. İlgili tüm kurum ve kuruluşlarla uyum içinde üyelerimizin hakları ve geleceği için çalışacağız. Bu vesile ile Kasım ayında gerçekleşecek olan 26.TÜRSAB Genel Kurulu’nda yapılacak olan seçimlerde; TÜRSAB’ın kronikleşmiş sorunlarını çözmek, yeni bir vizyon çizerek üyelerin TÜRSAB üyesi olmaktan gurur duyduğu, çağdaş bir birlik haline getirmek için huzurlarınızda TÜRSAB Başkanlığına adaylığımı üyelerimize ve kamuoyuna en içten saygılarımla açıklıyorum." dedi.

Tarihi Hicaz Demiryolu Hattı yeniden canlanıyor Haber

Tarihi Hicaz Demiryolu Hattı yeniden canlanıyor

Hattın eksik 30 kilometrelik kısmı Türkiye'nin desteğiyle tamamlanacak. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye-Suriye-Ürdün Ulaştırma Bakanlıkları Teknik Toplantısı kapsamında, Hicaz Demiryolu Hattı için ilk adımın atıldığını belirterek, "Türkiye'nin desteğiyle Suriye Hicaz Demiryolları'nın eksik 30 kilometrelik üstyapısının tamamlanması yönünde mutabakata varıldı." ifadesini kullandı. Uraloğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye-Suriye-Ürdün işbirliğiyle tarihi Hicaz Demiryolu Hattı'nın yeniden işlerlik kazanmasına yönelik çalışmalara ilişkin bilgi verdi. Amman'da 11 Eylül'de düzenlenen Türkiye-Suriye-Ürdün Ulaştırma Bakanlıkları Teknik Toplantısı çerçevesinde Hicaz Demiryolu Hattı için ilk adımın atıldığını ve önemli kararlar alındığını belirten Uraloğlu, "Türkiye'nin desteğiyle Suriye Hicaz Demiryolları'nın eksik 30 kilometrelik üstyapısının tamamlanması yönünde mutabakata varılırken, Ürdün tarafı da lokomotiflerin bakım-onarım ve işletilmesine yönelik teknik imkanları araştıracak. Kendi Hicaz Demiryolu lokomotiflerini Şam'a kadar işletme imkanını inceleyecek." ifadesini kullandı. Türkiye, eylem planı hazırlayacak Uraloğlu, 3 ülke heyetlerinin katılımıyla yapılan toplantıda, Türkiye, Suriye ve Ürdün arasında ulaştırma alanında çok yönlü işbirliğini içeren bir mutabakat zaptı taslağı üzerinde uzlaşıya varıldığını bildirdi. Bakanlar seviyesinde yıl içinde yapılması planlanan toplantıda imzalanması öngörülen bu belge kapsamında ilk aşamada kara yolu, demir yolu ve ulaştırma koridorları alanlarında üçlü teknik çalışma grupları oluşturulacağını ifade eden Uraloğlu, mutabakat zaptıyla belirlenecek hedeflerin hayata geçirilmesini sağlayacak bir eylem planı üzerinde de çalışıldığını, söz konusu eylem planı taslağının Türkiye tarafından hazırlanarak diğer taraflarla paylaşılması ve bakanlar toplantısına kadar nihai hale getirilmesi konusunda uzlaşı sağlandığını belirtti. Uraloğlu, orta ve uzun vadede Hicaz Demiryolları'ndan bağımsız olarak 3 ülkenin demir yolu alanında eğitim ile teknik tecrübe paylaşımı yapmayı planladıklarını ifade etti. Karşılıklı kara yolu geçişlerinde kolaylaştırıcı önlemler alınacak Toplantının bir diğer önemli sonucunun ise Türkiye ile Ürdün arasında 13 yıl aranın ardından Suriye üzerinden yeniden kara yolu taşımacılığının başlatılması olduğunu belirten Uraloğlu, şunları kaydetti: "3 ülke olarak, karşılıklı kara yolu geçişlerine ilişkin ulusal düzenlemeler çerçevesinde kolaylaştırıcı önlemler alma konusunda da görüş birliğine vardık. Toplantıda, Türkiye'nin Akabe Limanı üzerinden Kızıldeniz'e bağlantısallığını artıracak ulaştırma koridorları konusu da gündeme geldi. Akabe Limanı başta olmak üzere Suriye ve Ürdün'ün Türkiye üzerinden uluslararası ulaştırma koridorlarına erişiminin geliştirilmesi için ortak teknik çalışmalar yürütülecek."

“Döner”i kaybettik, Almanya'nın oldu! Haber

“Döner”i kaybettik, Almanya'nın oldu!

Türkiye, geçtiğimiz aylarda Avrupa Birliği'ne (AB) döner kebabının tescil edilmesi için resmi başvurusunu gerçekleştirdi. Bu girişim, Türk mutfağının önemli bir parçası olan dönerin korunması amacıyla yapıldı. Türkiye, döner kebabın, yabancı ülkelerde mevcut üretim yöntemleriyle yapılan versiyonlarının "döner kebap" adı altında satışını engellemek için hukuki süreç başlatmıştı. Türkiye'de sıkça tercih edilen döner resmen Almanya'nın oldu. Başvurumuza RED! Son gelişmelere göre, Türkiye'nin Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde "döner kebap" adı altında satılan dönerlerle ilgili başvurusu olumsuz sonuçlandı. İstanbul merkezli Türk Döner Üreticileri Derneği (UDOFED) tarafından yapılan tescil başvurusu, AB tarafından reddedildi. Bu durum, Türkiye'nin döner kebabının sadece geleneksel yöntemlerle üretilen versiyonlarının bu isimle anılmasını sağlamaya yönelik çabalarını etkisiz hale getirdi. Türk usulü dönerin, geleneksel üretim yöntemine bağlı kalınarak yapılmadığında bu isimle anılmamasını talep eden Türkiye'nin arzusuna yanıt verilmedi. Üretim şekilleri farklı olan dönerlerin, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde, özellikle Almanya gibi büyük pazarlar üzerinde "döner kebap" olarak satılmaya devam edecek olması, Türk mutfağı açısından önemli bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Şimdi ne olacak? Davanın gelişimi ile birlikte, döner kebabın başka adlarla anılmasına yönelik eğilimler de artıyor. Örneğin, Almanya'nın Bavyera Eyalet Başbakanı ve CSU Lideri Markus Söder, döner kebabına olan ilgisini kullanarak, alternatif bir ürün olarak 'Söner' adını tescil ettirdi. Bu durum, Türk dönerinin yanında bir de Alman kökenli bir alternatifin piyasaya sunulması anlamına geliyor. Böylece, Türkiye'nin dünya genelindeki döner kebabının tanıtımları ve isimlendirilmesi konusunda ciddi bir rekabet ortaya çıktı. Bu gelişme, sadece Türkiye'de değil, Avrupa genelinde dönerin algısını ve yerel isimlendirmeleri de etkileyebilir. Türkiye'nin döner kebabının uluslararası alanda tanınması ve korunması konusundaki bu dava süreci, gelecekte yeniden gündeme gelebilir. AB ülkelerindeki döner kebap satışlarının durumu, Türk mutfağının temsilinde önemli bir değişim yaratabilir. Eğer Türkiye'nin taleplerinin bir yanıt bulamaması devam ederse, bu durum hem gastronomi açısından hem de kültürel anlamda belirli kayıplara sebep olabilir. Gelecek süreçte, Türkiye'nin döner kebabını koruma çabaları ve bu alandaki hukuki mücadeleleri dikkatle izlenecek. Sonuç olarak, bu dava Türkiye'nin mutfak kültürü ve uluslararası tanınırlığı açısından oldukça kritik bir eşik oluşturuyor.

Çin Yuanı Doların yerini alıyor Haber

Çin Yuanı Doların yerini alıyor

Beş yıl önce Türkiye'de 'yerel para birimleriyle dış ticaret' stratejisiyle başlayan adımların ardından Çin yuanı ihracatta doların yerini almaya başladı. Yüzyıllardır altın ve dövizin nabzını tutan Kapalıçarşı'da artık "yuan" tabelaları çok daha dikkat çekiyor. Döviz bürolarının camekânlarında dolar ve euronun yanına eklenen "CNY" ibaresi, ticaretin yeni dilini sembolleştiriyor. Kapalıçarşı esnafı için artık kasada dolar, euro ve TL'nin yanına bir de Çin yuanı eklenmiş durumda. KOBİ'lerin defterlerinde açılan yeni hesap sütunları, ticaretin yönünü Asya'ya çeviriyor. Uzmanlara göre bu dönüşüm, önümüzdeki yıllarda daha da güçlenecek. Ödemeler CNY ile yapılıyor Sabah'tan Metin Can'ın haberine göre, Asya'ya ihracat yapan KOBİ'ler de bu yeni dönemin öncüleri olmuş durumda... Gaziantep'teki tekstilciden İzmir'deki makine üreticisine kadar birçok işletme, ödemelerini artık yuan üzerinden alıyor. Bir üretici, "Rusya'daki müşterilerimiz Çin bankaları üzerinden ödeme yapıyor, biz de doğrudan yuan kabul ediyoruz" diyerek tabloyu özetliyor. Yeni bir terim çıktı Ekonomistler, Türkiye'nin dış ticaretinde son yıllarda hızla artan yuan kullanımını "dolarizasyonun çözülmesi değil, yeni bir süreç: yuanizasyon" sözleriyle tanımlıyor. Uzmanlara göre bu dönüşüm, önümüzdeki yıllarda daha da güçlenecek. Türkiye'nin 400 milyar doları aşan dış ticaret hacminde yuanın payının birkaç yıl içinde çift hanelere ulaşabileceği öngörülüyor. Çin bankalarının yaptırımlar nedeniyle zaman zaman çekinceli davranması işlemleri yavaşlatsa da Kapalıçarşı'dan KOBİ'lere kadar ticaretin tüm aktörleri, yeni dönemin kapısını aralamış durumda. Yuan rezerv para olur mu? Ticaret savaşlarında en çok gündeme gelen konulardan biri de yuan Çin Halk Bankası tarafından ilk kez 1948'de piyasaya sürüldü. Bugün devler ligine girmiş durumda. ABD doları halen ticarette, yatırımlarda ve rezerv para birimi olarak hakim konumunu sürdürürken Çin hükümeti, yuanın uluslararası ticaretteki kullanımını artırmaya yönelik adımlarla para biriminin etkinliği güçlendirmeyi hedefliyor. Bu nedenle de son 10 yılda 30'dan fazla ülke ile döviz takas anlaşmaları imzalayarak karşılıklı ticarette yerele para birimlerinin kullanımını teşvik etti. Çin ve Hong Kong'un yanı sıra Kore, Malezya, Singapur ve Endonezya gibi ülkelerde de geçerli para birimi olarak kullanılıyor. En son 31 Ağustos'ta Tianjin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi'nde Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeniden buluşmasında verilen mesajlar, Batı'nın yaptırımları karşısında Asya merkezli yeni bir ekonomik düzenin işaret fişeği oldu. Çin'in gövde gösterisi olarak nitelendirilen buluşma, yuanın küresel ticaretteki rolünü güçlendirdi. 8 ayda 168 ülkeye kendi paramızla ihracat yaptık SWAP anlaşmaları sayesinde yerel para birimleriyle ticaret de hızlanmış durumda. TL'yle dış ticaret, yılın 8 ayında geçen senenin aynı dönemine kıyasla yüzde 33.5 artarak 944 milyar 645 milyon liraya ulaştı ve rekor seviyeyi gördü. 8 ayda TL'yle ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.2 yükselişle, 196 milyar 203 milyon liradan 216 milyar 127 milyon liraya çıktı. İthalat da aynı dönemde yüzde 42.5 artışla, 511 milyar 286 milyon liradan 728 milyar 518 milyon liraya ulaştı. Ağustosta 168 ülkeye TL'yle ihracat yapıldı. İlk fonlama 2020'de olmuştu Türkiye-Çin arasında yerel parayla ticaret adımları 2020'de başlamıştı. TCMB ile Çin Halk Cumhuriyeti Merkez Bankası arasında 2019 yılında yenilenen swap (para takası) anlaşması çerçevesinde, Çin Yuanı (CNY) fonlamasının ilk kullandırımları Haziran 2020 tarihinde yapılmıştı. İlgili bankalar aracılığı ile çeşitli sektörlerdeki Türk şirketleri, Çin'den ithalatlarını CNY cinsinden ödeme yaparak gerçekleştirmişti. Geçtiğimiz haziran ayında Çin ile swap anlaşması yenilenmişti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Çin Halk Cumhuriyeti Merkez Bankası arasında imzalanan anlaşmanın 3 yıl geçerli olacağı duyurulmuştu. Anlaşma, iki merkez bankası arasında güncel döviz kurlarını yansıtacak şekilde azami 189 milyar Türk lirası veya 35 milyar Çin yuan ı değerinde yerel para birimi takasına imkân sağlıyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.