SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ekonomi

Ekometre - Ekonomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekonomi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Terra Pizza İnsan ve Kültür Direktörüne Best People ödülü Haber

Terra Pizza İnsan ve Kültür Direktörüne Best People ödülü

Great Place To Work® metodolojisi esas alınarak hazırlanan program, Türkiye’de insan ve kültürü kurumların stratejik önceliği haline getiren liderleri görünür kılmayı amaçlıyor. 30 Eylül itibarıyla tamamlanan başvuruların ardından, farklı sektörlerden isimler objektif ve veriye dayalı kriterler çerçevesinde değerlendirildi. Kurum kültürü alanında örnek teşkil eden liderler seçildi Araştırma, “Harika iş yerlerinin arkasında kültürü şekillendiren güçlü liderler vardır” yaklaşımı doğrultusunda oluşturuldu. Best People & Culture Leaders™ 2025 listesi; Çalışan deneyimi ve kurum kültürü alanında yenilikçi uygulamalar geliştiren,Organizasyonlarında pozitif ve sürdürülebilir dönüşümlere öncülük eden,Sektör standartlarını yukarı taşıyan liderleri, ulusal çapta tanıtmayı ve referans haline getirmeyi hedefliyor. Bu kapsamda Gold, Silver ve Bronz kategorilerinde yapılan değerlendirmede, Terra Pizza İnsan ve Kültür Direktörü Bahar Güler “Silver” ödülün sahibi oldu. “Çalışanlarımızı kurumumuzun en önemli değeri olarak görüyoruz” Ödüle ilişkin değerlendirmede bulunan Terra Pizza İnsan ve Kültür Direktörü Bahar Güler, Terra Pizza’nın çalışan odaklı kurum kültürü yaklaşımını şu sözlerle ifade etti: “Bu ödül, Terra Pizza’da çalışan deneyimini stratejik bir öncelik olarak ele alan yaklaşımımızın sektör genelinde karşılık bulduğunu göstermesi bakımından büyük önem taşıyor. Çalışanlarımızı kurumumuzun en değerli unsuru olarak kabul ediyor; onların deneyimini sürekli geliştirmeyi Terra Pizza'nın sürdürülebilir başarısının temel bileşenlerinden biri olarak görüyoruz. GPTW sertifikalı şirketler arasında yapılan değerlendirmede Silver kategoride yer almak, kurum kültürü vizyonumuzun doğruluğunu teyit eden değerli bir göstergedir.” Değerlendirme yalnızca GPTW sertifikalı şirketlerdeki liderler arasında yapıldı Program kapsamında yapılan değerlendirme, yalnızca Great Place To Work® sertifikasına sahip kuruluşlarda görev yapan İnsan ve Kültür liderleri arasında gerçekleştirildi. Bu yönüyle, liste sektör için güvenilir ve etkili bir referans niteliği taşıyor.

İhracatçılar dezavantajlı konuma düşüyor Haber

İhracatçılar dezavantajlı konuma düşüyor

ABD’nin, AB ürünlerinde ek gümrük vergilerini yüzde 15 olarak belirlerken, Türkiye’ye uyguladığı vergileri artırması; tekstil, mobilya ve otomotiv tedarik sanayinde pazar kaybı korkusunu büyüttü. Tekstilde vergi yükü %34’e ulaştı. Mobilyaya ekimde ayında yüzde 25’e çıkarılan ek vergi, yılbaşından itibaren %30’a yükselecek. Otomotiv yan sanayinde çelik ve alüminyum içeren ürünlere getirilen yüzde 50 ek vergi ise ihracatı durma noktasına taşıyor. Tablonun giderek ağırlaştığına işaret eden ihracatçılar, her iki tarafl a acilen yeni bir müzakere zemini tesis edilmesini istiyor. Aysel Yücel'in haberine göre Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, ABD ve AB arasında 21 Ağustos’ta imzalanan ABD ve AB arasında 21 Ağustos’ta imzalanan “Karşılıklı, Adil ve Dengeli Ticaret Çerçeve Anlaşması’nın Türkiye açısından ağır sonuçlar doğuracağını söyledi. Gültepe, “Anlaşmaya göre ABD, otomobiller de dahil olmak üzere AB’den gelen ürünlerin büyük bölümüne en fazla yüzde 15 gümrük vergisi uygulamayı kabul etti. Buna karşılık AB, ABD’den ithal edilen sanayi ürünlerinde tarifeleri tamamen kaldırdı ve tarım ürünlerine yönelik belirli kotalar açtı. Ancak çelik, alüminyum ve bakır ithalatına uygulanan yüzde 50 seviyesindeki yüksek ABD tarifeleri kapsam dışı bırakılarak yürürlükte kalmaya devam etti. Ayrıca AB, anlaşma çerçevesinde ABD’den 750 milyar dolarlık enerji ürünü ve 40 milyar dolarlık yapay zekâ çipi satın almayı, bunun yanında ABD’de 600 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirmeyi taahhüt etti. Türkiye için minimum verginin yüzde 15’e yükseltilmesi ve AB’nin birçok üründe maksimum yüzde 15 tavan tarife hakkı elde etmesi, özellikle otomotiv, ticari araçlar, kimya, ilaç, tekstil, hazır giyim ve mobilya gibi ABD’ye ihracat gerçekleştiren sektörlerimizi rekabet açısından dezavantajlı konuma taşıyor” diye konuştu. En ağır etkinin ticari araç ve otomotiv yan sanayinde görülmesi beklenirken, AB’nin bu alanda yüzde 15’lik tavan tarifeden yararlanacak olması, Türkiye’nin ABD pazarındaki uzun süredir devam eden avantajlı konumunu büyük ölçüde ortadan kaldırarak ihracat üzerinde baskı yaratacak bir yapı oluşturuyor. İlaç ve kimyasal girdilerdeki tarife sabitlemelerinin ise küresel hammadde ve ilaç fiyatlarını artırması bekleniyor. Mobilyada, AB ile vergi farkı iki katına çıkacak Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleç, ABD ile AB arasındaki anlaşmanın mobilya sektöründe büyük tedirginlik yarattığını söyledi. Güleç, “Maalesef ABD’ye mobilya ihracatında AB ülkelerine karşı sahip olduğumuz avantajlı konu kaybettik. Türkiye’den ABD’ye ihracatta ek gümrük vergisi ağustosta yüzde 15 olarak belirlenmişti. Ancak ABD yönetimi, ekim ayında Türkiye’den mobilya ithalatında ek gümrük vergisini yüzde 15’ten yüzde 25’e çıkardı. Ocak 2016’da yüzde 30’a çıkarılacak. Mutfak ürünleri ihracatında ise gümrük vergisinin yüzde 50’ye çıkarılacağı söyleniyor. Bu durum maliyet artışları ve döviz kuru nedeniyle rekabet gücü aşınan sektörümüzün ABD pazarını tamamen kaybetmesine yol açabilir. ABD, sektörümüz için önemli bir pazar, Türkiye’nin ABD ile müzakereleri hızlandırması gerekiyor” diye konuştu. ABD ihracatında kritik eşikteyiz Dışyönder Başkanı Dr. Hakan Çınar, Türkiye’nin ABD pazarını kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, “Türkiye’nin ABD’ye ihracatında kritik bir eşikteyiz. ABD ile Avrupa Birliği arasında Ağustos ayında imzalanan ve karşılıklı vergileri sınırlayan çerçeve anlaşması sonrasında AB menşeli ürünler ABD pazarına önemli vergi avantajlarıyla giriş yaparken, Türkiye aynı ürünlerde gümrük tarifeleriyle yüzde 15–35’e varan oranlarda vergi ödemeye devam edecek. Bu durum, başta tekstil ve mobilya sektörlerimiz olmak üzere birçok sanayi kolu için ciddi bir rekabet dezavantajı beraberinde getirecek. ABD ile acilen ikili bir ticareti kolaylaştırma ve vergi indirimi mekanizması kurulmalı. Öte yandan tekstil, mobilya ve sanayi ürünlerinde Türkiye’nin ABD pazarında dezavantajlı duruma düşmesini engelleyecek geçici koruma mekanizmaları devreye alınmalı. Türkiye’nin en büyük alternatif pazarı olan ABD’nin kaybedilmesi, sadece ilgili sektörlerin değil, dış ticaretimizin geneli açısından önemli bir kayba neden olacak” açıklamasını yaptı. Tekstilde, Gümrük Vergisi %34’E ÇIKTI! Tekstil sektörü temsilcileri de ABD pazarını kaybetme endişesi taşıyor. Tekstilciler, ABD’ye ihracatta yüzde 15 olan ek gümrük vergisinin, yüzde 9 ila yüzde 30 arasında zaten mevcutta olan gümrük vergilerine ekleneceğini hatırlatarak, “Bunun ortalaması yaklaşık yüzde 19. Bu yüzde 19’un üzerinde yüzde 15’i eklediğimiz zaman yüzde 34 yapıyor” uyarısında bulundu İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, ABD’nin hayata geçirdiği gümrük duvarları sebebiyle Türkiye’nin rakip ülkelere kıyasla daha düşük ek gümrük vergilerine sahip olmasının Türkiye için bir avantaj gibi gözükse de dolaylı olarak sektör ihracatını etkilediğini dile getirdi. Öksüz, “2025 yılı Ocak – Temmuz döneminde ABD’nin tekstil ithalatı yüzde 3 oranında gerileyerek 17 milyar dolar değerinde gerçekleşti. Bu dönemde ABD’nin Çin Halk Cumhuriyeti’nden ithalatı yüzde15 oranında gerilerken; Türkiye’den ithalatı yüzde 0,6 oranında arttı. ABD’de pazar payımızı artırırken yüksek gümrük duvarları sebebiyle ABD’ye ihracat gerçekleştiremeyen ülkeler, hedef noktasını Türkiye’nin ana ihracat pazarı Avrupa Birliği ülkeleri olarak belirledi. 2025 yılı Ocak – Temmuz döneminde Türkiye’nin AB’ye ihracatı yüzde 2,2 oranında gerilerken AB’nin Çin’den ithalatı yüzde 11,7 oranında arttı. Dolayısıyla maliyet artışları ve kur baskısı ile mücadele eden sektörümüz; aynı zamanda rekabetçilikte de dar boğazdan geçiyor” diye konuştu. Öksüz, “Ocak – Ekim döneminde ABD’ye olan ihracatımız tekstil sektörümüzde 650 milyon doları geçti ve ABD’nin 8. büyük tedarikçisi konumundayız. Bu veriyi tekstil sektörünün de dahil edileceği tercihli ticaret anlaşmasıyla birlikte daha da yukarılara taşıyabiliriz. Ticaret Bakanlığımızın başta ilave gümrük vergilerinin düşürülmesi olmak üzere ABD ile Serbest Ticaret Anlaşması, Tercihli Ticaret Anlaşması imzalanması gibi gündem maddelerini sürekli sıcak tutarak girişimlerde bulunmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu dönemde ABD ile Türkiye’nin arasında sektörlerimizi içerecek şekilde imzalanacak bir Tercihli Ticaret Anlaşması; sadece zor bir dönemden geçen tekstil ve hazır giyim sektörlerimizin nefes almasını sağlamaz; aynı zamanda sürdürülebilir ihracat başarısı sağlanmasına yönelik de sektörümüze büyük bir alan açılmış olur” açıklamasını yaptı. “Otomotivde pazar tamamen kaybedilebilir” TOBB Otomotiv Tedarik Sanayi Meclis Başkanı Alper Kanca, ABD’nin yayımladığı ‘232 Çelik Türevleri Tarife Listesi’nin motor, şanzıman, krank, dişli gibi neredeyse tüm temel parçaları kapsadığını vurgulayarak, “Eskiden yüzde 2,5 olan vergiye yüzde 50 eklendi. Sadece otomotiv değil, başka döküm parçalarının da işi çok zor” açıklamasını yapmıştı. Otomotiv Tedarik Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TOSB) Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu da, “2025 itibarıyla ‘Reciprocal Tariff ’ kapsamında Türk ihraç ürünlerine önce yüzde 10, ardından yüzde 5 olmak üzere toplam yüzde 15 gümrük vergisi getirildi. Ayrıca 1 Ağustos 2025 itibarıyla ‘Section 232’ kapsamında uygulamaya başlayan yüzde 25 + yüzde 25 ek gümrük vergisi, otomotiv parça ihracatını bitirme noktasına getirdi. Bu vergi yükleri tedarik sanayimizin altından kalkabileceği yükler değildir. Eğer kaldırılmazsa ABD pazarı fiilen kapanmış olacak” diye konuşmuştu. ABD’ye ihracat ekimde %10 düştü TİM verileri, ABD pazarındaki zorluğun rakamlara da yansıdığını gösteriyor. Ekim ayında Türkiye’nin ABD’ye ihracatı yüzde 10 azalarak 1, 9 milyar dola olurken, Ocak–Ekim dönemindeki düşüş yüzde 2,5 olarak gerçekleşti ve 10, 8 milyar dolara geriledi. Türkiye, 2024 yılında ABD ile 33 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında varılan 100 milyar dolarlık ticaret hedefini hatırlatan sektör yetkilileri, ek vergilerin düşürülmemesi halinde bu hedefe ulaşmanın mümkün olmayacağı görüşünde.

2026'da ekonomide umut ışığı var mı? Haber

2026'da ekonomide umut ışığı var mı?

Uzmanlara göre sonuçlar, ‘geçiş dönemi’ niteliğinde ve 2026 için umut vadediyor. Bankacılık ve sigortacılık güçlü bilançolarla öne çıkarken, reel sektörde yüksek finansman maliyetleri tabloyu sınırladı. Analistler, enflasyon muhasebesinin etkisinin azalmasıyla toparlanmanın hız kazanabileceğini belirtiyor. Borsa İstanbul'da üçüncü çeyrek bilanço dönemi, beklentilerin büyük ölçüde karşılandığı, sektörel ayrışmaların belirginleştiği ve kademeli bir toparlanmanın sinyallerini verdiği bir tabloyla geride kaldı. Piyasa analistlerine göre, ikinci çeyreğe kıyasla operasyonel kârlılıklarda iyileşme görülse de yüksek finansman giderleri özellikle sanayi şirketlerinin net kârları üzerinde baskı oluşturmaya devam etti. Uzmanlar, olumlu bilançoların hisse fiyatlarına yansıması makroekonomik belirsizlikler nedeniyle gecikse de beklentileri aşan sonuçların 'en kötünün geride kaldığı' bir geçiş dönemine işaret ettiğini ve 2026 yılı için önemli bir umut ışığı olduğunu vurguluyor. 2026 için umut ışığı oldu İnfo Yatırım-Yatırım Danışmanı Tunç Safa Altunsaray, üçüncü çeyrek bilanço dönemine ilişkin yaptığı değerlendirmede, ikinci çeyreğe göre toparlanmaların olduğunu ve olumlu bir dönem geçirildiğini belirtti. Beklentilerin altında kalabileceği düşünülen dönemin sonuçlarının pozitif olduğuna dikkat çeken Altunsaray, “Özellikle borsada ağırlığı yüksek olan şirketlerde gelen beklenti üzeri olumlu bilançolar, 2026 yılı için umut ışığı oldu diyebiliriz” dedi. Sektörel bazda bankacılık ve sigortacılığın öne çıktığını ifade eden Altunsaray, “XBANK tarafında özel bankların beklenti üzeri bilançolar açıklamasının, genel görünüm açısından olumlu olduğunu söylemek mümkün. Sigortacılık tarafında primlerin güzel gitmesi ve yeniden değerlemelerin devreye gitmesi bilançoları olumlu etkiledi” diye konuştu. Reel sektörde finansman baskısı Reel sektör bilançolarında kısmi toparlanmalar görülse de yüksek finansman maliyetlerinin ve rekabetin kâr marjlarını baskıladığını aktaran Altunsaray, bu durumun sanayi tarafında bilançoların baskılı gelmesine yol açtığını kaydetti. Altunsaray, bu sektördeki toparlanma için “Bu tarafın birazcık daha finansman maliyetinin düşmesiyle bilançoların toparlanacağını düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı. Fiyatlara neden yansımadı? Olumlu bilanço sonuçlarının henüz hisse fiyatlarına yansımadığını vurgulayan Altunsaray, “Bunun sebebi ise dezenflasyon süreci ile faiz indirim hızımızın yavaşlaması. Özellikle dezenflasyon sürecinin ve faiz indirimlerinin hızlanmasının fiyatlamaya hızlı yansıyacağını düşünüyorum” dedi. Gelecek döneme ilişkin beklentilerini de paylaşan Altunsaray, “Gelecek bilançolarda enflasyon muhasebesinin etkisinin azalacağını düşünecek olursak toparlanmaların devam edeceğini, en kötünün ise 2. çeyrek bilançolarında kaldığını söylemek doğru olacaktır” dedi. Finansman giderleri İntegral Yatırım Ekonomik Araştırmalar Müdürü Seda Yalçınkaya Özer ise üçüncü çeyrek finansal sonuçlarının önceki çeyreklerden çok farklı ayrışmadığını belirterek, “Genel olarak finansman gideri baskısı devam etti. Enflasyon muhasebesi uyumu bazı şirketlerde daha fazla hissedildi” dedi. Reel bazda kâr marjlarını koruyan şirketlerin yeniden güçlü tarafta ayrıştığını ifade eden Özer, bazı şirketlerin operasyonel verimliliğe verdiği hassasiyetle bilanço yapılarını güçlü kılmakta başarılı olduğunu kaydetti. Özer, “Özellikle maliyet yönetimi ile birlikte brüt kârlılığın daha güçlenmesi, dikkatimizi çeken unsur oldu” diye konuştu. Açıklanan finansallar üzerinden bir analiz de paylaşan Özer, “Tüm endeks dikkate alındığında cirosu, FAVÖK’ü, EFK’sı ve net kârını artıran 62 şirket var” dedi. Sektörel ayrışmalar Bilanço döneminde pozitif ayrışan sektörlere de değinen Özer, şu değerlendirmeyi yaptı: “3. çeyrek bilanço döneminde perakende, telekomünikasyon ve sigorta sektörleri güzel bilançolar açıkladı. Otomotiv sektöründe ise çeyreklik toparlanma izlendi. Çimento sektöründe sınırlı bir toparlanma olurken, demir çelik ve beyaz eşya sektörü zayıf diyebileceğimiz sonuçlar açıkladı.” Özer, piyasanın beklentileri aşan kârlılıklara rağmen durgun seyrini ise “Piyasada hem şirketlerin zayıf kâr dönemi hakim olurken hem de Merkez Bankası’nın faiz indirimi vitesini düşürdüğü fiyatlanıyor” sözleriyle açıkladı. 2025 yılının finansallar açısından zayıf bir yıl olarak kayıtlara geçtiğini belirten Özer, 2024 yılı ikinci çeyreğinde başlayan zayıf bilanço döneminin 2026'da sona ermesi beklentisini paylaştı. Özer, sözlerini şöyle tamamladı: “Merkez Bankası mart ayında faiz indirim döngüsüne başlasaydı muhtemelen 2026 yılı 1. çeyrek sonuçlarda çok daha güçlü bir toparlanma görecektik. Defter değerinin altında fiyatlanan sanayi şirketlerinin 2026 yılında iyi bir fırsat sunabileceğini düşünüyorum.” Toparlanma ve geçiş dönemi Marbaş Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Erdem Yıldız, üçüncü çeyrek bilanço döneminde iç dinamiklerdeki değişimle oluşan kademeli toparlanma sürecinin devam ettiğini belirtti. Enflasyondaki aşağı yönlü eğilim ışığında, bilançolar üzerindeki faaliyet gideri, finansman gideri ve net parasal pozisyon kaynaklı baskıların zayıfladığı bir dönemin geride bırakıldığını söyleyen Yıldız, “Bilanço beklentilerinde ise büyük ölçüde beklentilere paralel ya da üzerinde sonuçlar açıklandığını takip ettik. Sonuç olarak beklentiler dahilinde kademeli toparlanma sürecinin devam ettiğini ve geçiş dönemi içerisinde bulunduğumuzu görüyoruz” dedi. Kırılgan yapı sürüyor “2025 ikinci çeyrek itibarıyla sektörel anlamda en kötünün geride kaldığını izlerken üçüncü çeyrek bilançolarında da kademeli toparlanmanın etkilerini takip ettik” diyen Yıldız, buna karşın hem içeride hem de dışarıda PMI verilerinin hâlâ zayıf ve kırılgan yapının sürdüğünü gösterdiğini vurguladı. Yıldız, “Özetle ikinci çeyrek itibariyle en kötü geride kaldı demek mümkün fakat hâlâ sektörel toparlanmaların istenilen seviyelerde olmadığını da belirtmek isteriz” diye konuştu. Hangi sektörler öne çıktı? Bilanço döneminde ön plana çıkan sektörleri sıralayan Erdem Yıldız, bu ayrışmanın arkasındaki dinamikleri şöyle özetledi: - Telekom: Güçlü ARPU büyümesinin devamı ve müşteri kazanımının güçlü sürmesi. - Taahhüt: Backlog büyümesinin güçlü ve sürdürülebilir devam etmesi, döviz bazlı kârlılık kazanımı. - Gıda perakende: Dezenflasyon sürecine rağmen sektörün diri kalması ve operasyonel anlamda büyümenin sürmesi. - Enerji üretim: Özellikle kapasite artışına giden ve hikayesi olan şirketlerde artan enerji üretimi eşliğinde sürdürülebilir kârlılık. - Sigorta: Hayat tarafının düşük baz etkisiyle canlanmaya devam etmesi ve hayat dışı özelinde iştahın sürdürülebilir hale gelmesi. - Banka: Kamu öncülüğünde sektörde net faiz gelirlerinde düşük baz etkisiyle birlikte gözle görülür artışlar. - Sağlık: TTB’nin bileşik yüzde 44 zammı çerçevesinde sağlık turizminin olumsuz etkisine rağmen iştahın artış göstermesi. - Madencilik: Altın fiyatlarının yüksek seyretmesine karşın üretim maliyetlerinin yatay seyretmesi, tenör artışı ve üretim artışı.

Dünya Bankası'ndan 554,4 milyon avroluk finansman desteği Haber

Dünya Bankası'ndan 554,4 milyon avroluk finansman desteği

Kaynak, acil durum kapasitesinin güçlendirilmesi ve afetlere dayanıklı kamu binalarının inşasında kullanılacak. Böylece, Türkiye'nin bu yıl uluslararası kuruluşlardan sağladığı uygun koşullu finansman tutarı yaklaşık 14,7 milyar dolara ulaştı. Dünya Bankasından İstanbul genelinde acil durum hazırlık ve müdahale kapasitesinin güçlendirilmesi, afetlere dayanıklı ve enerji verimli kamu binalarının inşa edilmesi amacıyla 554,4 milyon euroluk finansman temin edildi. Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan edinilen bilgilere göre, Türkiye'nin yurt dışından uygun koşullu dış finansman temin çalışmaları devam ediyor. İstanbul'un afet ve iklim dirençliliğinin artırılmasına yönelik tasarlanan İstanbul Kentsel Dirençlilik Projesi, 8 Ağustos'ta Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu tarafından onaylanmıştı. Proje kapsamında 554,4 milyon euro tutarında finansman sağlanmasına ilişkin anlaşma bugün imzalandı. Söz konusu proje, İstanbul Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Birimi tarafından yürütülecek. Projeyle İstanbul genelinde acil durum hazırlık ve müdahale kapasitesinin güçlendirilmesi, afetlere dayanıklı ve enerji verimli kamu binalarının inşa edilmesi amaçlanıyor. İstanbul için 1,9 milyar dolar dış finansman Böylece, Türkiye'nin bu yıl uluslararası kuruluşlardan sağladığı uygun koşullu dış finansman tutarı yaklaşık 14,7 milyar dolara ulaştı. Dünya Bankası finansmanı da dahil olmak üzere İstanbul'un afetlere karşı dirençliliğinin artırılmasına yönelik sağlanan dış finansman tutarı da 1,9 milyar dolara yükseldi. Ayrıca, 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş merkezli depremden etkilenen illerin yeniden inşası amacıyla sağlanan finansman tutarı da yaklaşık 7,5 milyar doları buldu. Şimşek: Dünya Bankası ile güçlü ortaklığımız sürecek Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası ile uzun yıllara dayanan işbirliğinin olumlu sonuçlarının alındığını belirterek, "Dünya Bankası ile işbirliğimiz çerçevesinde, afet risklerinin azaltılması, iklim değişikliğine uyum ve sürdürülebilir şehircilik alanlarında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu güçlü ortaklık önümüzdeki dönemde de kararlılıkla sürdürülecektir. Sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refahı önceleyen ekonomi programımız doğrultusunda, Orta Vadeli Program çerçevesinde İstanbul'un depreme hazırlık süreci, afet yönetimi kapasitesi ve kentsel dirençliliğin artırılmasına yönelik kamu yatırımlarına desteğimiz güçlü şekilde devam edecektir" dedi.

Vestel zarar üstüne zarar ediyor Haber

Vestel zarar üstüne zarar ediyor

Şirketin zararı geçen yılın aynı dönemindeki 4 milyar TL’ye göre arttı, ancak ikinci çeyrekteki 7,8 milyar TL’lik kaybın altında kaldı. Yılın ilk dokuz ayındaki toplam net zarar 18 milyar tl'ye ulaştı Yılın ilk dokuz ayında toplam net zarar 18 milyar TL’ye ulaşarak yıllık bazda yüzde 218 artış gösterdi. Zayıf operasyonel performans, TOGG başta olmak üzere iştiraklerden gelen zararlar ve artan finansal giderler, şirketin kârlılığını olumsuz etkiledi. 2024'ün son çeyreğinden bu yana aralıksız zarar açıklıyor Vestel’in 2025 üçüncü çeyrek bilançosu, aslında birkaç çeyrektir devam eden olumsuz seyrin yeni bir halkası. Şirket, 2024’ün son çeyreğinden bu yana aralıksız zarar açıklıyor. Zararın nedenleri 2023’te başlayan Avrupa talep daralması, 2024 boyunca süren yüksek enflasyon ve faiz ortamıyla birleşince beyaz eşya ve televizyon ihracatında keskin düşüş yarattı. Aynı dönemde Togg’un üretim sürecindeki yatırım maliyetleri, Vestel’in konsolide sonuçlarına ek yük getirdi. Enerji, lojistik ve işçilik maliyetlerindeki artış, kur farkı zararlarıyla birleşince şirketin kârlılığı neredeyse tamamen eridi. 2025 yılı itibarıyla Vestel’in brüt marjı son beş yılın en düşük seviyesine, borçluluk oranı ise tarihi zirvesine çıktı. Bu tablo, kısa vadeli piyasa dalgalanmalarının ötesinde, Vestel’in rekabet gücü ve yatırım stratejisi açısından yapısal bir sorgulamayı da beraberinde getiriyor. Gelirler yıllık yüzde 23 düştü Gelirler, yıllık yüzde 23 düşüşle 35 milyar TL’ye gerilerken, bu rakam piyasa beklentilerine paralel gerçekleşti. Beyaz eşya ihracatındaki zayıflama ve televizyon talebindeki düşüş nedeniyle hem yurt içi hem de yurt dışı gelirlerde daralma yaşandı. FAVÖK, bir önceki yıla göre yüzde 80 düşüşle 788 milyon TL seviyesinde gerçekleşti. Döviz paritelerindeki artışın sınırlı olumlu etkisine rağmen, lojistik ve işçilik maliyetleri kâr marjlarını aşağı çekti. Net borcu 82 milyar TL'ye yükseldi Şirketin net borcu 82 milyar TL’ye yükselirken, net borç/FAVÖK oranı 451 seviyesine çıktı. Uzmanlara göre bu tablo, Vestel için önümüzdeki dönemde finansal risklerin artabileceğine işaret ediyor Sonuçlar VESTEL için negatif olarak değerlendiriliyor. Zayıf operasyonel performans ve yüksek finansal giderlerin önümüzdeki dönemde kârlılık üzerinde baskı yaratmaya devam etmesi bekleniyor.

Türkiye’de üretim biterken Çin uzayda üretim yapacak Haber

Türkiye’de üretim biterken Çin uzayda üretim yapacak

Çin'li mühendisler tarafından geliştirilen sistem ile artık uzayda fabrika çağı başlıyor. Peki bu fabrika nedir ve nasıl çalışacaklar?Uzay fabrikası, uzaya fırlatıldıktan sonra yörüngede şişirilip açılarak devasa bir iş alanına dönüşen yeni bir modül geliştirdi. Bu modül, şişirilebilir ve yeniden şekillendirilebilir yapısıyla, uzayda bir üretim tesisi oluşturmanın temelini oluşturacak. Çin Bilimler Akademisi’ne bağlı Institute of Mechanics’in Uzay Uçuş Bilimi ve Teknolojisi Merkezi’nden sorumlu yönetici Yang Yiqiang, 'Bu teknoloji sayesinde Çin, uzaydaki üretim kapasitesini deneysel aşamadan gerçek mühendislik seviyesine taşıyacak. Artık uzay ortamında doğrudan üretim yapabilecek, kendi kaynaklarımızı bağımsız şekilde kullanabileceğiz' dedi. Yapılan açıklamaya göre, bu 'esnek ve yeniden yapılandırılabilir yörüngede üretim platformu' biyofarmasötikler, 3 boyutlu baskı ürünleri ve yeni malzemeler gibi yüksek teknoloji üretimlerinde kullanılabilecek. Dünyanın en kalabalık ve süper gücü olma yolunda ilerleyen Çin, bu modülü test etmek için birkaç ulusal araştırma kuruluşuyla işbirliği yaparak başarılı sonuçlar elde etti. Uzayda fabrika konsepti, hem devlet hem de özel sektör için yeni bir yatırım alanı haline geldi. Öte yandan Amerike Birleşik Devletleri merkezli Varda Space Industries gibi girişimler, 2023’te 'dünyanın ilk uzay fabrikası' olarak W-Series 1 uydu projesini hayata geçirmişti. Çin’in geliştirdiği bu modül ise, uzayda üretim yarışında önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Vergi vermeyen pişmanlıktan faydalanacak Haber

Vergi vermeyen pişmanlıktan faydalanacak

Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan edinilen bilgilere göre, Gelir İdaresi Başkanlığı, 2024 yılında kira, ücret, menkul sermaye iradı ile değer artışı kazancı geliri elde eden ancak bu gelirlerine ilişkin beyanda bulunmayan mükelleflere yönelik çalışmalarını yoğunlaştırdı. Başkanlık, beyan dönemi öncesinde bu mükelleflerin tespit edilmesi ve zamanında beyanname vermeleri için yoğun bilgilendirme çalışması yürüttü. Bu kapsamda, 1 Mart-7 Nisan tarihlerini kapsayan beyan döneminde rekor sayıdaki 2 milyon 248 bin mükellef beyanname verdi. Böylece, 857,6 milyar lira matrah ve 267,3 milyar lira vergi beyan edildi, 473 bin mükellef de kira, ücret, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlara ilişkin olarak ilk defa beyanname doldurdu. Bu dönemde, süresinde beyanname vermeyen mükelleflere de pişmanlıkla beyanname verme imkanı tanındı ve SMS ile hatırlatma yapıldı. Bu hatırlatmanın da etkisiyle, beyan dönemi sonrasında kira, ücret, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlara ilişkin 136 bin mükellef tarafından beyanname verilerek 49,6 milyar lira matrah ve 2,8 milyar lira ödenecek vergi beyan edildi. Beyanname vermeyenler vergi dairelerine bildirildi Tüm bu hatırlatma ve bilgilendirmelere rağmen beyana tabi gelirini bildirmeyen mükellefler için harekete geçildi. İlk aşamada, beyana tabi kar payı kaynaklı menkul sermaye iradı elde etmesine rağmen beyanname vermeyen ve yaklaşık 500 milyon lira vergiyi ziyaa uğrattığı tespit edilen 2 bin 335 mükellef vergi dairelerine bildirildi. Beyanname vermesi gereken mükellefler söz konusu gelirlerine ilişkin bilgilere, Hazır Beyan Sistemi'nden ya da Dijital Vergi Dairesi'ndeki "mali bilgilerim" menüsünden ulaşabiliyorlar, beyannamelerini de Hazır Beyan Sistemi üzerinden elektronik ortamda vererek vergilerini sistem üzerinden banka ya da kredi kartı ile ödeyebiliyorlar. Bakan Şimşek: Teknolojinin sağladığı imkanlardan yararlanıyoruz" Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin kararlılıkla sürdürüldüğüne işaret ederek, şunları kaydetti: "Teknolojinin sağladığı tüm imkanlardan faydalanarak kayıt dışı kalan gelirlerin tespit edilmesi ve gönüllü uyum seviyesinin artırılmasına yönelik çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Gelirlerini zamanında beyan etmeyen mükelleflerimizin de vergi dairelerimiz harekete geçmeden pişmanlıkla beyanname verebileceğini hatırlatmak istiyorum."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.