SON DAKİKA
Hava Durumu

Yeni yüzyıla girerken

Yazının Giriş Tarihi: 17.01.2023 12:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.01.2023 12:23

 

Bundan otuz bir yıl önce, bir faktoring şirketinde çalışırken hiç anlaşamadığım bir yönetim kurulu üyesi vardı. O kadar ki, bir keresinde bana, “Seni burada müdür yardımcısı yapacaklar, bunu engelleyemem, sen benim yanımda çaycı bile olamazdın (kelimeler onun) ama ben de senin performansınla oynayacağım.” demişti. Bunun üzerine istifaya hazırlanırken çok sevgili genel müdür yardımcım ve genel müdürümün desteği ile kaldım. İyi ki de kalmışım. Birkaç ay sonra o kişi değiştirildi, yerine daha sonra yıllarca keyifle birlikte çalıştığım bir yönetici geldi. Bu değişiklik yıl başında olmuştu. Şirketin üzerindeki kara bulutlar dağılmış, yerine pırıl pırıl bir güneş çıkmıştı sanki. 2023 yılının giden yılları aratmayacağı, güneşin ülkemizin üzerinde pırıl pırıl parlayacağı bir yıl olmasını temenni ederim.

 

Mektepten bir sınıf arkadaşım, Konyalı… Adı ile hitap ettiğinizde bakmaz, lakabı Konyalı, geçenlerde benden daha anlaşılır yazmamı istedi. Bu ay elimden geldiğince anlaşılır olmaya çalışacağım. Ama sizler yine de benim yazılarımı okurken, tabi okuyorsanız, biraz düşünün olur mu?

 

Bizim Fatih Ağabey’i biliyorsunuz, sanal arkadaşım Büdü’nün babası, daha önce bahsetmiştim. Sitemizin yöneticisi. Önümüzdeki aylarda yönetici seçimi olacak. Fatih Ağabey normalde kendisine yakın hissettiği komşulara site hesabından bir şeyler alırdı zaman zaman. Bu kez baktık site bütçesinden herkes için küçük küçük bir şeyler yapmakta. Mesela dairelere özel çöp kutularını ve posta kutularını kaldırtmıştı, çok kızıyorduk kendisine. Şimdi yeni posta kutuları yaptırmış. Eşeği semeriyle gasp edip, semeri iade etmek gibi oldu bu iş. O bunu hep yapıyor. Böylece sempatik görüneceğini sanıyor. Bazılarına görünüyor da.  Allah bilir kısa bir süre sonra paralar yetmiyor diye aidatları daha da artıracaktır.

 

Anılara ara verip biraz ekonomiye bakalım. Eğer yazılarımı okuyorsanız Cumhuriyet tarihimizde bir rekora gitmekte olduğumuzu her ay yazmakta olduğumu hatırlarsınız. Bir de tahminde bulunmuştum. Sanırım haklı çıktım. İhracatta rekor kırdık, ithalatta çok daha büyük rekor kırdık, böylece Türkiye’nin dış ticaret açığı tüm zamanların rekorunu kırdı ve cumhuriyetimizin yüzüncü yılına girerken 110.2 milyar dolar oldu. Ki bu veri normalde son derece önemlidir ve aslında merak edene ülkede olup bitmekte olan pek çok şeyi açıklar. Bu rakamı yıldaki gün sayısına böldüğünüzde de ortalama olarak her gün ne kadar kaybımız olduğunu görebilirsiniz, günlük 302 milyon dolar. Ne yazık ki hizmet karlarımız İngiltere ve ABD gibi olmadığı için bu açığı kapatma şansımız olamıyor. TUİK’in dış ticaret verilerinden çıkan bir başka sonuç daha var. Kimileri bunu da VAHİM olarak nitelendirebilir. Cumhuriyetin ilk seksen yılındaki toplam dış ticaret açığı 246.8 milyar dolar olmuşken, son yirmi yıllık dönemde bu rakama 1258.6 milyar dolar daha ilave edilmiş (beş katı) ve cumhuriyet tarihi toplam dış ticaret açığının %83.6’sı son yirmi yılda oluşmuş. Bunları gerçekleştirerek Türkiye’mize onarılmaz zararlar veren dış güçleri hep birlikte kınıyoruz.

 

Bu arada TÜİK enflasyon rakamını da açıkladı. Geçtiğimiz günlerde enflasyonun da düşeceğinden ve bunun bir başarı gibi aktarılacağından söz etmiştik. TÜİK enflasyonunun düşük çıkmasının birkaç sebebi var. Bunlardan bazıları herkesçe malum. Genelde bilinmeyenlerden birisi memur ve emekli maaşlarının bu ilan edilecek orana bağlı olduğu. Ama öte yandan hakikaten enflasyon oranında bir düşüş var. Mesela bir önceki yıl enflasyon %100 olmuş ise 100 liralık malın fiyatı 200 TL olmuş demektir. Sonraki sene çok daha fazla artsa bile mesela 120 TL’lik artışla bu sefer fiyat 320 lira olsa enflasyon rakamı %60 çıkar. Matematik böyle ve buna baz etkisi deniyor. Yiyenler için (yani her söylenene inananlar olarak burayı açıklamak gerek) büyük başarı olarak lanse edilebilir. TÜİK’in doğru kabul edilmesi beklenen verilerine göre Aralık 2020’de 100 lira olan bir malın üreticiye yansıyan bugünkü maliyeti 355,67 TL, tüketiciye ise benzeri bir mal 223.5 TL’ye ulaşıyor. O aradaki fark ne oluyor bilemiyoruz. Mesela zincir marketler seçime kadar manevi borçlarını bir nebze ödeyip zamları yansıtmamaya çalışacaklar. Aslında ne olduğunu veya önümüzdeki aylarda, özellikle seçimden sonra neler olacağını düşünmek dahi istemiyorum. Bir lastiği aşağıya doğru gerip bekleyin ve daha sonra bırakın. Ne olur?

 

Ki yukarıdakiler TÜİK verileri… Fitili çekilip bırakılmış bir el bombası gibi. Ama maaşlar bu rakamlara göre ayarlanacak. Belki büyük fedakarlıklar yapılıp önümüze üç beş kuruş daha konulabilir. (Yazı hazırlanırken %16 küsürlük memur/emekli maaş farkı, önce %25, sonra da %30 olarak açıklandı. Yani şimdi insanın sorası geliyor, TÜİK yanlış bilgi mi veriyor ki fark rakamı daha fazla açıklanmak zorunda kalındı.)

 

Beş kişilik bir ailenin aynı yorgan altında yattığını düşünelim. Başlangıçta çok büyük olan bu yorganın, güveler tarafından kenarlardan yenmekte olduğunu var sayalım. Güveler yorganı yedikçe yorgan küçülmekte. Zaman içerisinde malum yorgan soğuk havada tüm ailenin üzerini kapatmaya yetmiyor. Üşüyen aile bireyi feryat ediyor, yorganı oraya doğru çekiyorlar. Üşüyenin üzeri kapanıyor ama bu sefer bir başkası üşüyor. O feryat ediyor, yorgan diğer tarafa çekiliyor. Bu kenarlarda yatan dört birey için böyle devam edip gidiyor. Ailenin bir üyesi ise tam ortaya konduğu için yorgan nereye çekilirse çekilsin hep sıcakta kalıyor. Çok kısa ısınmalar fayda etmediği için, günün sonunda her gece ailenin dört bireyi soğuk geceler geçirirken birisi güvelerin varlığından ve yorganın küçüldüğünden hiç haberdar olmuyor rahat rahat uyuyor. Elbette güveler yorganı yemeye devam edip bir gün yorgan iyice küçülünce ortadaki kişi de üşüyecek ve en büyük yaygarayı o koparacak.

 

Güvelerin yorganı yemesi dış ticaret açığı benzeri yüksek ekonomik açıklar ve enflasyon nedeniyle ekonominin zorluklarına, paranın yetmemesine benzetilebilir. Ortadaki kişi, şimdilik kayırılan ve ekonomiden pay almaya devam edebilen kesimi temsil edebilir. Yorganı yiyen güveler ise kişisel çıkarları için ülkemizin ekonomisine zarar veren güçler olabilir. Enflasyon ve dış ticaret açığı böyle devam ettikçe maliyetlerdeki artış durmayacak asgari ücretteki, emekli maaşlarındaki minör artışlar sadece çok kısa süre işe yarayacaktır. Üşüyen üşümeye, sıcakta kalanlar da yorgan iyice küçülene kadar rahatına devam eder. Soğuktaki sıcakta olanı görür ama sıcaktaki üşüyenin halini anlayamaz. Herkes kendi ısınmasını düşündüğü için yorganın büyütülmesi kimsenin umurunda değil şimdilik. Keşke kendimizi kandırmak ısınmamızı sağlayabilse…

 

Bu kadar ekonomi yeter. Zaten çok fazla ekonomiden bahsedip moralleri bozmamak gerek. İnsanlar mutsuz olmasın. Faktoring konusunda da ya bir gelişme yok ya da olup bitenden haberimiz olmuyor. Ama son zamanlarda TCMB tarafından alınan bir karar var ki, faktoringin her düzeyde Türkiye’de ne kadar yanlış tanındığının ve hiç anlaşılmadığının bir kanıtı. “Faktoring şirketleri tarafından kullandırılan kredilerin…” diye başlayan veya içerisinde faktoring şirketlerinin alacaklarına FAİZ uyguladığını içeren her cümle özünde faktoring açısından önemli yanlışlar barındırmakta. Ama bunun için yanlış tanıyanı mı yoksa faktoringi böyle tanıtanı mı suçlamak gerek bilemedim. Herhalde en kötüsü faktoringi öyle olmadığı halde bir kredi olarak tanıtıp sonra bunun sonuçlarından şikayet etmek olurdu.

 

Son olarak da geçmişten bir hatıra paylaşımı yapalım. 1993 yılıydı yanılmıyorsam. Yerel seçimler yaklaşıyordu. Sivil toplum örgütleri yükselen Refah Partisine karşı birlikte hareket etmek istediler. Bir platform kuruldu. Aydın görünen tüm sivil toplum kuruluşlarından ikişer üçer kişi bu platforma katıldı. Sanırım üçüncü toplantıda dağıldılar. Zira kendilerini birbirlerine ispat etme çabaları ortak vizyon oluşmasına fırsat tanımamıştı. Hala da birbirlerini yiyor olabilirler.

 

Sadece bugünü yaşayanın geçmişle ve gelecekle ilgisi olmaz. Ne verirsen yer. Yeter ki o an karnı doysun. Tecrübe insanın aldığı derslerin bütünü ise, kendimiz, ailemiz ve eğer umurumuzda ise ülkemizin bugünkü ve gelecekteki gücü, huzuru ve refahı için geçmişi unutmamak gerek.

 

 

Tekrar sağlıklı, mutlu, huzurlu bir 2023 yılı dilerim.

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.