SON DAKİKA
Hava Durumu

Yaz biterken başka neler bitiyor?

Yazının Giriş Tarihi: 23.09.2022 13:21
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.09.2022 13:21

Gazeteniz Ekometre’nin 22. yılındaki bu yazıma bir rekor haberiyle başlamak isterim.

 

TÜİK’in açıkladığı dış ticaret verilerine göre dış ticaret açığında 2011 yılındaki 105 milyar dolarlık rekorumuzu bu yıl kırabilme ihtimalimiz oluştu. 1923 ile 2002 yılı arasındaki 80 yılda toplam dış ticaret açığımız yaklaşık 300 milyar dolar olmuş, bu rakamın üçte biri kadar dış ticaret açığı da yakın geçmişte sadece bir senede, 2011’de gerçekleşmişti. Bu seneki açık muhtemelen Türkiye tarihinde gerçekleşen en yüksek yıllık dış ticaret açığı olacak. Günlük yaklaşık 300-350 milyon dolarlık kaybımız artarak devam ediyor. “ABD’de de dış ticaret açığı çok yüksek” cevabı işe yaramıyor, çünkü adamların hizmet gelirleri o açığı çok büyük ölçüde karşılamakta. Biz ise açıkları artık borç da alamadığımız için toprak ve gayrimenkul satışları ile kapatmaya çalışıyoruz.

 

Son zamanlarda gelişen bazı olaylardan anlaşılacağı gibi ekonomideki artık herkesin kabul etmekte olduğu kötü gidişattan çok fazla bahsedilmemesi ve bununla ilgili konuşmalar yapılmaması arzu edilmekte. Biz de ekonominin uzman ellerde olduğuna inanıp başka konulardan bahsetmeye devam edelim.

 

Emekli maaşıyla geçinmeye çalışan, ek gelirlerle (varsa) geçinebilen, eski birikimlerinden yiyen, hasbelkader almış olduğu teknesinde yazı geçiren, yüzlerce deniz karavancısından birisiyim malum. Hani şu mazotu ucuz aldığı zannedilen ve yüz binde birlik payı ile deniz kirliliğinin tek sebebiymiş gibi işlem gören ve ne fiyat versen sorgusuz ödeyecek olduğu var sayılan “kotra” sahiplerinden…

 

Bu yaza ait bazı izlenimlerimden söz edelim. Önce güzel haberler:

 

30 Ağustos Coşkusu

 

Bu yıl 30 Ağustos Zaferinin 100. yılını kutladık, dış güçlere karşı yılmadan mücadele ederek vatanı kurtaran Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını andık. Kutlamalar denizde de amatör denizcilerin katılımıyla yurdun pek çok noktasında gerçekleşti. Tüm Türkiyede iki binin üzerinde üyesi olan Açık Deniz Yat Kulübü (ADYK) da pek çok lokasyonda kutlamalar düzenledi. Biz de bu organizasyonlardan birisinde idik. Hisarönü Körfezindeki İnbükü, Çubucak, Orhaniye, Turgut ve Selimiye’yi kapsayan kortej geçişi kıyıdakilerle bütünleşme açısından muhteşemdi. Yaşamak gerek.

 

Çubucak

 

Çubucak, Hisarönü Körfezinin dibinde çok güzel bir kamp alanı. Deniz karavancıları, gönlü zengin amatör denizciler, zaman zaman tekneleri ile kıyıya Demir atıp orada yolun karşısına kurulan pazardan alışveriş yapar, kampta bulunan dostlarını ziyarete gider, gelen misafirlerini oradan alırlardı. Geçmiş zamanı kullanıyorum. Daha önce Tarım ve Orman Bakanlığına ait olan kamp alanı özelleşmiş. Gelen geçenden günübirlik parası alıyorlar, olabilir. Esas mesele, Kıyı Kanunu’na tamamen aykırı olarak deniz kıyısını da sahiplenmişler. Yani şişme botunuzla sahile çıkamıyorsunuz. Birisi geliyor ve sizi denize geri gönderiyor. Elbette tesisin arazi sınırları olabilir ama bu sınır hiçbir şekilde deniz kıyı kenar çizgisini de içine alamaz. Belki Datça Liman Bölgesindeki bu işgali kimse farketmez diye düşünmüşlerdir.

 

Selimiye

 

Selimiye’ye son zamanlarda gelmeyi pek sevmiyordum. Sükunet arayan gönlü zengin denizciler için pek hoş bir yer değil. Çok kalabalık ve çok pahalı. Bunların yanında hemen kıyıya demirleyen süper lüks tekneler hem kıyıdakilerin yüzmesini engelliyordu, hem de tekne sahiplerini gece kıyıya çıkartan ve alan gemiciler çok süratli botları ile büyük tehlike yaratıyorlardı. Bu yıl liman başkanlığının bir düzenleme ile kıyıda yüzme alanlarını artırdığını ve büyük yatları biraz uzaklaştırdığını görüyoruz. Ancak Selimiye Koyunun tamamında hız sınırı 7 mil/saat iken uçarcasına vızır vızır dolaşan motoryat ve gulet botları çok büyük tehlike arz etmeye devam ediyor. Kahin değilim ama yakında bir felaket haberi duyabiliriz.

 

Denizcilik Atıkları Uygulaması (DAU)

 

Kehanet demişken… Şubat 2021 tarihli yazımda gönlü zengin bir amatör denizci olarak en büyük kabusumun düzgün hazırlanmamış DAU genelgesinin kurbanı olmak olduğunu belirtmiştim. Hatta şöyle bir bölüm var: “Diyelim ki barınağınızdasınız ve sabah denize çıkıyorsunuz, akşam dönüyorsunuz. Yani hiç atığınız oluşmuyor. Deniz üzerinde iken Sahil Güvenlik kontrol yaptığında eğer 15 gün içerisinde alınmış bir Atık Transfer Formu gösteremezseniz cezanız 24.123 Lira”. Şimdi bu ceza 32.855 lira oldu. Ve bu kehanet Alaçatı’da gerçekleşti. Bir marina teknesi günübirlik bir çıkışında denetlendi ve 15 günde bir atık verdiğini belgeleyemediği için ceza aldı. Mahkemenin bu cezayı iptal edeceği neredeyse %100, ama önce idare mahkemesi, sonra istinaf, önce parayı öde, sonra avukat tut, bekle, uğraş babam uğraş. Çünkü DAU genelgesi yoruma son derece açık bir şekilde düzenlenmiş durumda ve o yazımda da belirttiğim gibi denetim elemanının yorumuna göre ceza alıyorsunuz ya da almıyorsunuz. Çevre Bakanlığının bu uygulama ile ilgili tekne denetimlerini başlatmadan önce genelgeyi net ve dünya ile uyumlu hale getirmesi, uygulama kapsamına giren kaç tekne olduğunu saptaması, atık alım tesilerinin adet, lokasyon ve işlerliklerinin bunu karşılamaya yeterli olup olmadığını kontrol etmesi, atık alımı “haraçlarını” standart hale getirmesi daha makul görünüyor. Yoksa daha çok kişinin canı yanacak.

 

Marina, Sigorta ve Servis Sağlayıcılar

 

Ekonominin değişmeyen kurallarından birisi toplam değerin sabit olduğu ama bunun dağılımının farklılaşabildiğidir. Örneğin geçtiğimiz iki on yıllık dönemde değer önemli ölçüde bir kesimden çok dar bir başka kesime transfer edildi ve elindeki para ile ne yapacağını bilemeyen bir grup oluştu. Hükümet geçtiğimiz dönemlerde “Bir Milyon Amatör Denizci” kampanyası başlatmış ve amatör denizci belgesi alımını kolaylaştırmıştı. Pandemi nedeniyle otellerde tatil yapmak istemeyen bir kesim tekne almaya karar verdi. Artan bu taleple çeşitli ülkelerden Türkiye’ye önemli miktarda yeni tekne girişi oldu. Buna karşılık marina, barınak ve çekek yerleri sabit kaldı. Çok para kazandığı için kendini çok bilgili olarak konumlandıran ve kendine yatırımı durduran bu YENİ grup tekne sahipleri yaptıkları kural hataları nedeniyle süratli tekneleri ile kayalara çıkmaya, direklerini kırmaya başka teknelere çarparak onlara zarar vermeye başladılar. Artan tazminatlar nedeniyle işin tekniğini iyi hesaplayamayan sigorta şirketleri, pirimlerini orantısız bir şekilde eski teknelere yönelik olarak çok artırdılar (Euro bazında üç kat gibi), Marina fiyatları ortalama euro bazında %50-100 arası arttı. Elindeki anahtarla cıvata sıkan ustalar da Euro olarak fiyat vermeye, yerine göre fiyatları artırmaya devam etti. Aslında çok normal, çünkü talep arttı ve her şeyi bildiğini zanneden, çünkü dayıları sayesinde çok kazanan ve parasını nereye koyacağını bilemeyen kesim bu fiyat artışlarına hiç ses çıkartmadı. Ne istendi ise ödedi ve ödüyor. Olan gerçek amatör denizcilere oluyor. Korkarım yakında amatör denizcilerden gelirleri bu fahiş artışları karşılamaya yeterli olmayan bir kısmı, kendi teknelerini satacak ve profesyonel kaptan olarak, teknesinin arkasındaki koltuğunda oturarak seyahat eden ve denizcilikten hiç anlamayan patronların teknelerinde çalışacak. Bunu yapmak istemeyenler de okuma alışkanlığı yok edildiği ve yazacaklarını okuyacak kimse kalmadığı için kitap falan yazmayacak, bilgi değersizleştirildiği için bilimsel hiçbir üretimde bulunmayacak, evlerinde çiçek falan yetiştirecekler. İnşallah bu kehanet de gerçekleşmez.

 

Neyse ben bunlardan da daha fazla bahsetmeyeyim ki canınız sıkılmasın, her şey çok güzel MİŞ gibi yapalım.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.