Eski bir yöneticim “problemler yoktur, fırsatlar vardır” derdi. Ben de akut bir sorunun tam ortasında gevrek gevrekbu sözleri söylediğinde kendisine çok kızardım. Kendisini yaklaşık yirmi sene sonra çok iyi anladım.
Şimdiye kadar kendimi geliştirmek amacıyla gerçekleştirdiğim bütün atılımlar yaşadığım sorunları çözmek için oldu. Zaten her şey iyi gitse, neyi neden değiştirmek ve geliştirmek isteyelim ki?
Pek çok kişi için ekonomik sorunumuz hiç olmasa da hissedilen enflasyon, kurlar ve işsizlik rakamları ufak tefek problemlerimizin olduğunu gösteriyor. Özellikle gençlerdeki ertelenen işsizliğin daha da ertelenme olanağının kalmaması nedeniyle, bu konunun öncelikle ele alınması önemli.
Öte yandan kimi ekonomistlere göre Türkiye’nin temel problemlerinden birisi hammadde ve know-how olarak dışa bağımlılık olduğuna göre, bir yandan da katma değeri yüksek buluşlarla “minimum girdi-maksimum fayda” ilkesi doğrultusunda hareket etmek için adımlar atılabilir.
Y ve Z kuşağı gençlerinin zihinsel potansiyeli çok yüksek. Ancak şu ana kadar eğitim sistemine müdahaleler ve çeşitli yöntemlerle düşünmeleri engellendiği için neler yapabileceklerinin farkında değiller. Yani böylesi potansiyeli olan gençlerin öz-değer ve öz-güvenleri de bir o kadar düşük (tabi ki istisnalar vardır), bu nedenle de proaktif davranamıyorlar ve geleceğe yönelik adımlar atmak bir tarafa, geleceklerine dair plan dahi yapmıyorlar.
Bunu tek gören bizler değiliz elbette. Bu nedenle çeşitli belediyeler gençlerin farklı alanlarda yetkinliklerinin geliştirilmesi için kurslar düzenliyor ve çalışmalar yapıyor.
Şöyle bir hayalim oldu hep:
İlgi alanlarına göre gençler gruplar halinde ücretsiz bir eğitime alınacak,
Bu gençlere proje geliştirme ve yönetimi üzerine kısa bir eğitim verilecek,
Her grup bir proje üretmek için görevlendirilecek.
Onların bu konudaki toplantılarına işi bilen birisi “sadece” koçluk yapacak,
Gençler ürettikleri projeleri fayda-maliyet analizleri ile sunacaklar,
Beğenilen projeler, bu işi destekleyenlerin de ortaklığı ile küçük şirketlere dönüşecek,
Bir süre sonra şirketler kendi haline bırakılacak.
Bu da elbette aklı başında her yönetim tarafından bilinen ve düşünülebilecek bir yöntem. Ancak bir küçük detay var ki o olmadan bunların hiçbirisi gerçekleşemeyecektir. Öz-değeri ve öz-güveni olmayan gençler, bu konuda da harekete geçecek enerji ve motivasyonu üretemeyecekler, tıpkı yakıtı olmayan muhteşem bir otomobilin hareket edememesi gibi.
Her şeyden önce üniversitelerin çeşitli bölümlerinden mezun olan ve gerçek ilgi alanları belirlenen gençlerin bir kişisel gelişim eğitiminden geçirilip potansiyellerini fark etmelerinin, kendilerini tanımalarının, değerlerinin farkına varmalarının sağlanması ve birer hedef belirlemelerine katkı sağlanması gerekiyor.
Zira hedef olmadan iyi, kötü, önemli, olumlu, faydalı gibi kavramların hiçbir anlamı yok.
O gençler neticede bizim neslin farkında bile olmadığı teknolojik imkanları görüp üretecekleri fikir, yazılım ve teknolojilerle 2000’li yıllarda oluşan 1.1 trilyon dolarlık ve şu anki durumun sorumlusu dış ticaret açığının hızla kapanmasını sağlayacaklar.
Tabi istersek…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
İtlaf
20.05.2025 11:00
Yazılarımı izleyen çok eski bir dostum, söylemek istediklerimi neden doğrudan doğruya dile getirmediğimi soruyor. Ben de konuştuğumuz her seferde yazılarımı okuyan ender sayıda kişilerin son derece akıllı olduklarını ve bir bulmaca çözer gibi uğraşmayı sevdiklerini, böylece güzel, keyifli bir süreç
Yıllar önce satış eğitimleri vermek için çalışmalar yaparken Brian Tracy’nin “ters paranoyak olmak” kavramı çok ilgimi çekmişti. Hiç unutmuyorum. “Paranoyak kişi dünyanın kendisinin kötülüğü için entrikalar peşinde olduğunu düşünür, ama ters paranoyak dünyadaki herkesin onun gelişimine katkı sağlam
“Kanunlar düzgün uygulanmaz ise orman kanunları geçerli olur” derler. Doğru söz. Aylardır yazılarımda halkın zekasını küçümseyerek küçük hilelerle ceplerinden para çalan kurumlardan bahsediyorum. Hep de soruyorum, “bunlar sadece benim başıma mı geliyor?”. Sanırım ben haklarımı korumaya özen gösterd
Sanal arkadaşım Büdü Kirpik’in bir arkadaşının başına gelmiş. Geçen yıl Ocak ayında 15.400 TL emekli maaşı alırken 15.000 TL ile bir ev kiralamışlar. Adam bankaya otomatik ödeme talimatı vermiş. Kirası maaşından ödeniyormuş. Bu yıl Ocak ayında emekli maaşı olarak ona 22.400 lira vermişler, aynı k
Yazıma başlarken 2025’in hiç değilse 2024’ten daha iyi olmasını umutsuzca diliyor, tüm emekli ve çalışanlara geçmiş olsun diyorum.
Emekli maaşları ve asgari ücret ile ilgili olarak Temmuz ve Ağustos 2023 (2024 değil) yazılarımı okumuş olanlar bütün bunların ön görülebilir olduğunu anlayacaklard
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Ekometre
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yüce Uyanık
Umudumuz gençlerimiz
Eski bir yöneticim “problemler yoktur, fırsatlar vardır” derdi. Ben de akut bir sorunun tam ortasında gevrek gevrekbu sözleri söylediğinde kendisine çok kızardım. Kendisini yaklaşık yirmi sene sonra çok iyi anladım.
Şimdiye kadar kendimi geliştirmek amacıyla gerçekleştirdiğim bütün atılımlar yaşadığım sorunları çözmek için oldu. Zaten her şey iyi gitse, neyi neden değiştirmek ve geliştirmek isteyelim ki?
Pek çok kişi için ekonomik sorunumuz hiç olmasa da hissedilen enflasyon, kurlar ve işsizlik rakamları ufak tefek problemlerimizin olduğunu gösteriyor. Özellikle gençlerdeki ertelenen işsizliğin daha da ertelenme olanağının kalmaması nedeniyle, bu konunun öncelikle ele alınması önemli.
Öte yandan kimi ekonomistlere göre Türkiye’nin temel problemlerinden birisi hammadde ve know-how olarak dışa bağımlılık olduğuna göre, bir yandan da katma değeri yüksek buluşlarla “minimum girdi-maksimum fayda” ilkesi doğrultusunda hareket etmek için adımlar atılabilir.
Y ve Z kuşağı gençlerinin zihinsel potansiyeli çok yüksek. Ancak şu ana kadar eğitim sistemine müdahaleler ve çeşitli yöntemlerle düşünmeleri engellendiği için neler yapabileceklerinin farkında değiller. Yani böylesi potansiyeli olan gençlerin öz-değer ve öz-güvenleri de bir o kadar düşük (tabi ki istisnalar vardır), bu nedenle de proaktif davranamıyorlar ve geleceğe yönelik adımlar atmak bir tarafa, geleceklerine dair plan dahi yapmıyorlar.
Bunu tek gören bizler değiliz elbette. Bu nedenle çeşitli belediyeler gençlerin farklı alanlarda yetkinliklerinin geliştirilmesi için kurslar düzenliyor ve çalışmalar yapıyor.
Şöyle bir hayalim oldu hep:
İlgi alanlarına göre gençler gruplar halinde ücretsiz bir eğitime alınacak, Bu gençlere proje geliştirme ve yönetimi üzerine kısa bir eğitim verilecek, Her grup bir proje üretmek için görevlendirilecek. Onların bu konudaki toplantılarına işi bilen birisi “sadece” koçluk yapacak, Gençler ürettikleri projeleri fayda-maliyet analizleri ile sunacaklar, Beğenilen projeler, bu işi destekleyenlerin de ortaklığı ile küçük şirketlere dönüşecek, Bir süre sonra şirketler kendi haline bırakılacak.Bu da elbette aklı başında her yönetim tarafından bilinen ve düşünülebilecek bir yöntem. Ancak bir küçük detay var ki o olmadan bunların hiçbirisi gerçekleşemeyecektir. Öz-değeri ve öz-güveni olmayan gençler, bu konuda da harekete geçecek enerji ve motivasyonu üretemeyecekler, tıpkı yakıtı olmayan muhteşem bir otomobilin hareket edememesi gibi.
Her şeyden önce üniversitelerin çeşitli bölümlerinden mezun olan ve gerçek ilgi alanları belirlenen gençlerin bir kişisel gelişim eğitiminden geçirilip potansiyellerini fark etmelerinin, kendilerini tanımalarının, değerlerinin farkına varmalarının sağlanması ve birer hedef belirlemelerine katkı sağlanması gerekiyor.
Zira hedef olmadan iyi, kötü, önemli, olumlu, faydalı gibi kavramların hiçbir anlamı yok.
O gençler neticede bizim neslin farkında bile olmadığı teknolojik imkanları görüp üretecekleri fikir, yazılım ve teknolojilerle 2000’li yıllarda oluşan 1.1 trilyon dolarlık ve şu anki durumun sorumlusu dış ticaret açığının hızla kapanmasını sağlayacaklar.
Tabi istersek…
İtlaf
20.05.2025 11:00Yazılarımı izleyen çok eski bir dostum, söylemek istediklerimi neden doğrudan doğruya dile getirmediğimi soruyor. Ben de konuştuğumuz her seferde yazılarımı okuyan ender sayıda kişilerin son derece akıllı olduklarını ve bir bulmaca çözer gibi uğraşmayı sevdiklerini, böylece güzel, keyifli bir süreç
Ters Paranoya
15.04.2025 12:50Yıllar önce satış eğitimleri vermek için çalışmalar yaparken Brian Tracy’nin “ters paranoyak olmak” kavramı çok ilgimi çekmişti. Hiç unutmuyorum. “Paranoyak kişi dünyanın kendisinin kötülüğü için entrikalar peşinde olduğunu düşünür, ama ters paranoyak dünyadaki herkesin onun gelişimine katkı sağlam
Bizde böyle, yerse!
19.03.2025 10:45“Kanunlar düzgün uygulanmaz ise orman kanunları geçerli olur” derler. Doğru söz. Aylardır yazılarımda halkın zekasını küçümseyerek küçük hilelerle ceplerinden para çalan kurumlardan bahsediyorum. Hep de soruyorum, “bunlar sadece benim başıma mı geliyor?”. Sanırım ben haklarımı korumaya özen gösterd
Polyanna
17.02.2025 12:20Sanal arkadaşım Büdü Kirpik’in bir arkadaşının başına gelmiş. Geçen yıl Ocak ayında 15.400 TL emekli maaşı alırken 15.000 TL ile bir ev kiralamışlar. Adam bankaya otomatik ödeme talimatı vermiş. Kirası maaşından ödeniyormuş. Bu yıl Ocak ayında emekli maaşı olarak ona 22.400 lira vermişler, aynı k
Modern insan
18.01.2025 13:19Yazıma başlarken 2025’in hiç değilse 2024’ten daha iyi olmasını umutsuzca diliyor, tüm emekli ve çalışanlara geçmiş olsun diyorum. Emekli maaşları ve asgari ücret ile ilgili olarak Temmuz ve Ağustos 2023 (2024 değil) yazılarımı okumuş olanlar bütün bunların ön görülebilir olduğunu anlayacaklard