Yerli medyanın haber alma ve özellikle verme imkanlarının yeniden gözden geçirildiği (zam yerine fiyat ayarlaması demek gibi), TÜİK’in kaynağını belirtmeyerek dahi rekor enflasyon açıkladığı, yıllık dış ticaret açığı hedefinin %80’inin 4 ayda gerçekleştiği bu günlerde özellikle bir ekonomi gazetesinde Türkiye’den, kur ve fiyat artış potansiyelinden bahsederek moral bozmak hiç doğru olmayacak. Üzülmesinler diye çocukların yanında kötü şeyler konuşmamak gibi bir şey bu.

En iyisi ben size Marmaris civarına yatlarının geldiği haberleştirilen oligarklardan bahsedeyim. Ama yine de okumanızı tavsiye ederim zaten kısa olacak.

Oligarşi “zümre yönetimi” anlamına geliyor. Yani bir grubun daha büyük başka bir grubu yönetmesi gibi. Bu yönetimin üyeleri de oligark olarak adlandırılıyor.

Oligarklar ilgili ülkedeki tüm artı değeri sıradan insanlardan ziyade kendilerine aldıkları ve paylaştıkları için bir yandan inanılmaz derece zenginleşirken bir taraftan da bu düzenin korunması ve değişmemesi için ellerinden geleni yaparlar. Örneğin daha önce gecekonduda gördüğünüz bir oligark kısa sürede villa, hatta birkaç lüks villa sahibi olabilir. At arabasını dahi hayal edemeyecek birisinin son derece lüks otomobilleri, uçakları ve yatları olabilir. Zira ülkenin yapılan işlerinden elde edilen para çok büyüktür, ana karar mercilerinin paraları dahil bütün elde edilen paralar belli nispetlerde bu yola baş koymuş, lidere tam bağlı oligarklarda toplanmaktadır.

Örneğin Ukrayna Savaşı nedeniyle Rus oligarkların paralarına ve mallarına el konması sadece o kişilere karşı yapılan bir eylem değildir, hükümeti cezalandırma yollarından birisidir.

Oligarklar bir çeşit emanetçi gibidir. Büyük ideallerine ulaşabilmek için gereken parayı bir şekilde paylaşarak ellerinde tutar, aklanması gereken kısımları aklamak için gereğini yapar, genellikle de bu paraları bu işlerin kolay olduğu benzer ülkelerde değerlendirirler. Kim olduklarının, yetkinliklerinin önemi yoktur, davaya bağlı olmaları esastır.

Stalin, Hitler dönemlerinde olduğu gibi düşük profilli olmaları arzu edilen bir durumdur. Çok düşünüp, sorular sorup, liderin önüne geçme potansiyeli olanlar fark edildiklerinden kısa bir süre sonra elimine edilirler. Zira liderin davasına zararlı olabilirler.

Oligarkların bir özelliği de para ile satın alınabilecek seçmenleri bulup, satın alıp, ne söylenirse söylensin, doğruluğuna inanmış gibi görünmelerini sağlamaktır. Örneğin Hitler’in propoganda bakanı Goebbels’in en önemli söylemlerinden birisi yalan söylemenin meşruluğu ve bir yalan ne kadar tekrar edilirse o kadar inandırıcı olacağıdır. Bu nedenle kendisine “Yalanların Büyük Ustası” denmiştir. Goebbels’in bir özelliği de ne olursa olsun Hitler ve çevresindekilerin hiçbir zaman hata yaptıklarını kabul etmeyecek söylemler geliştirmesi, hep hatayı yükleyecek başkalarını bulması olmuştur.

Oligarklar ve onların satın aldığı kişiler, sürekli artan refah düzeyleri sayesinde büyük lideri uzun süre iktidarda tutan kemikleşmiş seçmen kitlesini oluştururlar, dolayısıyla profesyonel seçmenler olarak adlandırılabilirler. Oligarklar zaman içerisinde değişir, ama satın alınanlar kendilerini başkaları satın aldığında veya daha önce almış olanlar yeterince beslemediğinde saf değiştirerek hep var olurlar. Özsaygısı olup kendine değer verenler ise ömürleri boyunca yöneticilerin açıklarını görür, şikayet edip dururlar.

Biraz araştırınca bunları buldum ve paylaşmak istedim. Her zaman da ülkeden bahsedecek değiliz ya…