SON DAKİKA
Hava Durumu

Öğrenci olmayan kalmasın

Yazının Giriş Tarihi: 21.12.2023 19:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.12.2023 19:04

Bu ay açık öğretim ara sınavları vardı. Neden mi ilgileniyorum? Öğrenciyim de ondan.

Öncelikle sistem tamamen ezber üzerinde duruyor. Terimlerin tanımlarını ezberlerseniz geçmenizi engelleyen bir şey yok. Kitapta yazan tanımı aynen bilmeniz gerek ama. Mesela “bir ürünün elde edilmesinde kullanılan gerekli bileşenlerin işlenip ürüne döndürülmesinden önceki durumunu ifade eden” terime “Yarı Mamul” derseniz gitti 6.25 puanınız. “İşlem öncesi stoklar” diyeceksiniz. 20 soru var dört yanlış bir doğruyu götürüyor. Kısmi puan almak diye bir şey de yok. Tek çare, ezberle geç. Pandemi sürecinde sınavlar çevrim içi yapılmıştı ve başarı oranı son derece yüksek olmuştu. Doksanın üzerinde not aldığım derslerden AA alamamıştım da seksenli bir not aldığım istatistikten AA almıştım. Harf notları genel ortalamaya bakılarak verilmekte. Evde olunca insanlar daha çok ezber yapabiliyor sanırım. O dönemde kayıt yenilememeyi tercih etmiştim, notlarım düşmesin diye. Zannediyorum kimin nasıl geçtiği pek de kimsenin umurunda değil. Zira bize öğrenci adedi lazım.

Sınavda geçmek aslında çok kolay. Eski soruları yapmaya çalış, yanlışların olacak ilk başta. Yanlışlarının doğrusunu ezberle. Kitaptan çalışmaya hiç gerek yok. Hep aynı sorular sorulduğu için geçer notun neredeyse garanti. Sonra da “ben üniversite mezunuyum” diye ortada dolaş. Bu kadar basit. Tıpkı matematik sorularını yanıtlardan giderek çözmek gibi.

Sonra sana mezun olduğun okul ile alakası olmayan bir iş teklif edilsin. Kendini gerçekten üniversite mezunu sandığın için kabul etme; ve yarattıkları işsizliği gölgelemeye çalışanlar “gençler iş beğenmiyor” diye eleştirsinler.

Tanım ezberleyerek üniversiteden mezun olmak, sadece kelime ezberleyerek yabancı dil öğrenmeye benziyor. Hatırında tutabiliyorsan bir sürü şey biliyorsun ama nasıl ve nerede, hepsinden önemlisi neden kullanıldığını bilmediğin için karar veremiyorsun ve öğrendiklerin hiçbir işine yaramıyor.

Ekonomide Durum

Hayatta her zaman tahminlerimiz doğru çıkmıyor. Bir konuda daha yanlış tahminde bulunduğumu görüyorum. Bu yıl dış ticaret açığında yine rekora gittiğimizi ve geçen yılın 110 milyar dolarlık tüm zamanlar rekorunu bu sene yine kıracağımızı söylüyordum. Kasım ayı sonu itibariyle 99.836 milyar dolar açık açıkladı Ticaret Bakanlığı. Bu rakam geçen yılın aynı döneminin üzerinde olmakla beraber, Şimşek yönetiminin fren izine bakarsak 106 milyar dolar civarında kapatacağız yılı. Yani tüm zamanların ikinci büyük rakamı olacak. Yine “ekonomi iyiye gidiyor” diye açıklamalar yapılacak, tüm zamanların rekorunu kıramadığımız için. Pek çoğumuz da inanır gibi görünüp alkışlayacak. Zaten onlar her şeyi alkışlıyor. Kimse düşünmüyor günde 300 milyon dolardan daha fazla para kaybettiğimizi.

Bir konuda da tahminim doğru çıktı. Emekliler ve çalışanlar olarak semeri ile birlikte kaybettiğimiz merkebin semerini Sn. Cumhurbaşkanımızın inayeti ile alabileceğimizi yani 5.000 TL ikramiyenin çalışan emeklilere de verileceğini tahmin etmiştim, hem de konu ilk açıklandığında. Yakın bir gelecekte bunun gerçekleşeceği açıklandı. Yirmi küsur yıldan sonra pek çok şey öngörülebilir oluyor artık. Asgari ücret ve emekli zamları için gerçekten çok üzgünüm. Talimatlı TÜİK enflasyonunu dahi yakalayabilirlerse çok sevinmek gerek. Çünkü yapılabilecek bir şey yok artık. Dış borçların kayyumlar sayesinde ödenmeleri gerekiyor. Halkta para olmaması lazım. Yepyeni vergilere ve yabancılara toplu arazi satışlarına da hazırlıklı olmak gerek.

Yerel Seçimler

 

Gelecek yerel seçimler için muhalefet de üzerine düşen görevi fazlasıyla yapmakta ve her bir parti oyları yeterince bölebilmek için tek başına seçimlere girecek muhtemelen. Ak Partinin platin çağına hazır olmak gerek artık. Kimin kemikleşmiş, takım tutar gibi parti tutan üye sayısı daha çok ise o parti yerel seçimlerde belediyeleri toplar. Yani Yargıtay rakamlarına göre Ak Parti’nin üye sayısı 11 milyon 241 bin olduğuna göre bir şekilde desteklenmekte ve kayırılmakta olan bunun en az iki katı seçmen vardır. Bu seçmenler yarınlarını değil bugünlerini düşünürler, nüfusun yaklaşık %95’i gibi. Geri kalan romantik vatansever veya ideolojistler yarın ile ilgilenirler. Her parti seçime kendi başına girerse, bireysel başarıya dayalı tercih yapılan yerler dışında %30 kemikleşmiş ve bir şekilde sürekli desteklenen oy potansiyeli olan parti tüm önemli belediyeleri alır. Elbette bu iktidar ve muhalefetin geçmiş 5 seçimdeki performanslarını izlediğim için sadece kendi düşüncem. Mevcut muhalefet yapısına ve yaklaşımlara baktığımda trafo kedilerine ve yazılım farelerine ihtiyaç kalmayacağını düşünüyorum.

Millet düşünce felci geçirirken geçtiğimiz ay yazdığım bir konu bir kez daha gerçekleşti. Telefon operatörüm inanamayacağım bir fatura çıkarttı. İtiraz ettim tabi. Mecburen bu ayki yüksek tutarı ödeyeceğim ama sonraki iki ay hiçbir şey ödemeyeceğim. Kim bilir kaç kişiye aynısını yapmışlardır. Önüne her konanı yiyen kişiler acaba neler neler ödüyor?

“Yat” Sahibi Olmak

Bu arada Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı üç tarafı denizlerle ve cennet koylarla çevrili güzel ülkemizde amatör denizciliği yaygınlaştırmaya çalışadursun, Çevre Bakanlığı, marinalar ve servis sağlayıcılar deniz aşığı tekne sahiplerine fahiş fiyatlar/cezalar uygularken Hazine ve Maliye Bakanlığı da alaydan geri kalmak istemedi ve torba yasaya örneğin benim ve benim gibi gelir düzeyi malum kişilerin muhtemelen mütevazı teknelerini satma kararı vermesine neden olacak bir madde attı. Bu darbenin altından kalkılamayacaktır. Bu vesile ile yanlış bilinen iki noktaya parmak basmakta yarar var. Vergisiz yakıt çok büyük, tonlarca yakıt alan ve bunları yurt dışında harcayacak olan büyük yatlara verilmekte, normal teknelere değil. O da onların kaşı gözü için değil, o yakıt ihraç edildiği için. İkincisi de bu tür büyük yatların sahipleri ile emekli olup yazlık ev yerine mütevazı bir tekne almış kişileri ki binlercedir, aynı sınıfta düşünebilmek için bilgisizliğin dibine vurmak gerekir. Ne yazık ki “bilgili” dediğimiz belediye başkanları veya parti başkanları bile bu tür konuşmalar yapabiliyor.

Ben de sizlere Polat ailesinden, eski futbolcuların finansal hikayelerinden falan bahsedip halinize şükretmenizi sağlayabilirdim. Zenginlik başa bela işte. Boş verelim bütün bunlara. Bundan sonra ilacımız günde üç kez, yemeklerden sonra aşçıların programı, akşam yemeği sırasında da olup bitenlerden ziyade komik kliplerin gösterildiği ana haber bültenleri.  Bakın nasıl keyifli kalıyorsunuz.

Nedense aklıma kurbağanın haşlanma öyküsü geldi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.