SON DAKİKA
Hava Durumu

Hisarönü’nde atık verebilmek

Yazının Giriş Tarihi: 26.09.2025 10:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.09.2025 10:40

Yaz sezonunun sonlarına geliyoruz. Bu yıl denizlerimizde daha az yabancı tekne, otellerimizde daha az yabancı turist ve ihracat rakamlarımızda azalma görüldü. Bununla beraber Yunan sularında her zamankinden daha fazla Türk teknesi Türkiye’den vaz geçip oralarda tatil yapmayı tercih eden yabancılara katıldı. Hatta turizm bakanımızın teknesi de.

Bu çerçevede Sn. Mehmet Şimşek yıllık dış ticaret açığının 87.5 milyar dolara gerilediğini söyledi. Bu yıl muhtemelen 100 milyar doları aşar ama, Sn. bakanın söylediğine göre dahi ülkemiz her gün 240 milyon dolar dış ticaret açığı vermeye devam ediyor. “ABD’nin de açığı çok fazla” diyenler çıkabilir. Turizm gelir ve giderleri ile ilgili bilgiyi onun için başa koydum. Çünkü bizde hizmet gelirleri, giderleri karşılamakta güçlük çekiyor. Ondan dolayı sorumlular da bu rakamların çok olduğunu bildikleri için arada enerji ve altın giderleri hariç rakamlar söylüyorlar, bu rezil durumda kendilerini iyi hissetmek için.

Para lazım. Hükümete para lazım. En azından denizde gözlemlediğim bazı tezgahlardan söz edeceğim. Yelkenli her tekneyi lüks yat zanneden ve deniz kirliliğinin teknelerden kaynaklandığını sanan tüm okuyucularıma tavsiye ederim.

Her ne kadar deniz kirliliğinin yüzde 90 civarı sebebi karasal atıklar olsa da, bunlarla uğraşmak yerine, şehirlerin lağım sularının denize verildiği yerin mesela hemen yan koyunda tatil yapan iki kişilik bir teknenin atıklarının nasıl verildiği ile ilgileniyor devletimiz. Deniz kirliliği ile ilgileniyor demedim dikkat ederseniz, çünkü ilgili mevzuat atıkların nasıl verileceğine bakıyor. Zira zaten denizlere hiçbir şey atılmaması gerektiğine dair Çevre Kanunu var ve denize atık boşaltmanın, kara için pek uygulanmasa da, her ortam için belirlenmiş zaten bir cezası var.

Önce bütün atık alım tesislerini hazır hale getirip ulaşılabilir olmalarını sağladıktan sonra teknelerden beklentisini belirleyecek yerde, çevre bakanlığı yetkilileri boyu her ne olursa olsun dört metrelik tekneye de 300 metrelik tankere de atık transfer formunu gösteremediğinde özel çevre koruma bölgelerinde 334.090 lira ceza yazıyor. Denizi kirletene daha çok yazılsın, buna kimsenin itirazı olamaz zaten. Bu kağıt sizde varsa ve Sahil Güvenlik elemanlarının gözünün önünde tüm atığınızı denize verseniz 50.000 lira civarında bir cezaya çarptırılıyorsunuz. İşte burada enteresan bir durum oluşuyor.

Atık alım tesisleri adet olarak belirlenmiş. Örneğin Hisarönü Körfezinde üç olanak, Yeşilova Körfezinde benim bildiğim iki olanak var atık vermek için. Biz hep Loçatürk’e veriyorduk ve şimdiye kadar sorun yaşamamıştık. Geçtiğimiz günlerde tam atık verme günümüz yaklaşırken Loçatürk’ün tesislerini bakıma aldığı bilgisi geldi, normaldir. Genelde bulunduğumuz yerler Martı Marina’nın bulunduğu Orhaniye’ye en az 10 mil (2.5-3 saat) mesafede. Orada çalışan ve sponsorlarına ve Selimiye’ye öncelik veren (nereye yetişsin) çok düşük kapasiteli bir atık teknesi var Turmepa’nın. Göcek’te her yerde pek çok atık alım teknesi varken, oldukça kalabalık tekne nüfusuna sahip, bence dünyanın en güzel köşesi olan Hisarönü Körfezinde sadece bir tekne. O kadar da küçük ki çalışanları için tuvaleti bile yok. Ne zaman arasak 3 tonluk kapasitesinin dolduğu bilgisi geliyor. Sabahtan yakalayabilirsek ne ala.

Atık verebilmek için Palmiye Marina’yı aradık. Geçen yıl bilgisayar sistemleri arızalı olduğu için hiç onlara atık verememiştik. Bu sene de sistemleri çalışmıyordu. Turmepa’nın teknesi sistemleri bir gün önce çalışmadığı için bizim bulunduğumuz yere gelmeyi bir gün ertelemek zorunda kaldı. Ama misafirimiz geleceği için bizim gitmemiz gerekiyordu. Mecburi atık alımda Tebliğ’de yazılı 450 lira (7.5 euro+KDV) yerine 1250 liralık fahiş fiyat uygulayan Martı Marina’ya yöneldik. Sabah erkenden gidip atık iskelesinde bekleyecektik. Boş bir iskeleye yanaştık. Diğer tarafımızda tüm bu denetlemeleri yapan Sahil Güvenlik botu. “Mazot alacak mısınız?” diye sordu görevli. “Hayır atık vereceğiz.” “Atık sistemi bozuk, çıkın, müşterim gelebilir” dedi. Dediğine göre bir önceki gün hortumu patlamış atık alım pompasının. Sahil Güvenlik elemanlarına durumu sordum. “Atık alım tesisi olmayan bir yere gitmek zorundayız, misafirler gelecek, atık vermek istiyoruz, birisinin sistemleri bozuk, birisi başka yere gitti zaten, birisi de pompa bozuk diyor. Ben bu atığı veremezsem, yakaladığında cezayı yazacaksın, 20 emekli maaşı kadar o ceza beni öldürür. Ne yapacağız?” Görevli arkadaşlar ne diyebilirlerdi ki? Onlar kendilerine verilen talimatları uyguluyorlar sadece, atık transfer formunu görmez ise 334.090 liralık cezayı yazmak zorunda. Sonradan Martı Marinadaki görevlinin iskeleyi boşaltıp başkalarına mazot vs satışı yapabilmek için bize yalan söylediğini öğrendik, zira başkaları bizden 30 dakika sonra atık verebilmiş, keşke “açıkta bekleyin sonra verirsiniz” dese idi. Biz ne yapmalı idik? 3.5-4 saat mesafede Bozburun var. Bozburun barınağına girebilmek için 1000-1200 lira para ödemek zorundasınız, eğer tipinizi beğenip alırlarsa atık alım ücreti 1800 lira. Yani 3000 lira ödemek zorundasınız. Devlet 450 lira derken. Tuzak ya da kucak. Kırk katır mı kırk satır mı derken tabi ki pek çok amatör denizci 334.090 lira yerine devletin tarifesine rağmen kendilerine dayatılan ücretleri ödemek zorunda kalıyorlar. Ama 20-30 litre atık vermek için 3000 lira almak da kurallara aykırılığı bir tarafa korkunç bir şey. Elbette bunları emekli maaşıyla geçinmeye çalışan gönlü zengin bir amatör denizci olarak yazıyorum. Bunlar parasının hesabını bilmeyen ama denizci de olmayan son dönem zenginleri için hiç önemli değil.

Son iki seferdir Turmepa teknesi bizim kurtarıcımız oldu. Telefonla randevulaştık. Ali Kaptan sağ olsun, teknede olması gereken jeneratörü olmadığı halde başka teknelerden elektrik alarak atığımızı aldı ve bizi acaip cezalar almaktan kurtardı. Halden anlayan birileri de çıkabiliyor.

Sizlere Hisarönü Körfezinde başımdan geçen atık alım rezaletinden bahsettim. Diğer en yakın yer Datça Belediye barınağı. Orada atık için fahiş fiyat almıyorlar 400 lira. Ama aslında yasak olduğu halde ilaveten 1000 lira bağlanma parası vermeden hiçbir şey yapamıyorsunuz. Devlet sıkıştırıyor, fırsatçılar da bundan yararlanıyor. Almak zorunda oldukları halde “sistem bozuk” bahanesi ile atık almayanlar da olabiliyor. Onlar da bakanlığın denetimlerinde ufacık ihmalde cezalı duruma düşmemek için almak zorunda oldukları atıkları almamayı tercih ediyorlar. Yine olan denizi kirletmekle alakası olmayan gönlü zengin denizcilerin genellikle yelkenli teknelerine oluyor. Şükür yaz bitti, kabus da şimdilik sona erdi. Ama bu gidişle gelecek sene işimiz çok daha zor olacak.

Hep eleştirdiğim bir şeyi yapmaya zorluyor bütün bu olanlar. Çünkü bizler için artık çok daha ekonomik ve huzurlu. Yaz başından sonuna kadar Türkiye dışında olmak. İşte en büyük acıyı da bu veriyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.