EKOMETRE 21 yıldır Türkiye ekonomisinin nabzını tutuyor.
Ne mutlu okuyana, yazana…
Çok güzel deniz manzaralı tepelerin üzerinde araba ile gidiyoruz. Hangi ülke bilemedim. Yol üzerinde çitlerle çevrili uçsuz bucaksız arazisi olan malikaneler var. Denize hakim bölgeler ve kıyılarda ise ultra lüks oteller. Kıyılar otellerin. Her otelin önünde mega yatlar görülüyor.
“Bu bölge Katarlıların” diyor rehberimiz.
5-10 km sonra aramızdaki kadınların başlarının örtülmesini istiyor. Suudi Arabistanlılar’ın bölgesine girmişiz. Aynı manzara devam ediyor. Geniş arazili malikaneler ve kontrol kameraları. Sahildeki otellerin yüzme alanları görünmüyor. Kapalı yüzme havuzu gibi dizayn edilmişler. Ama lüks ve ihtişam had safhada.
Biz önünden geçmedik ama başka böyle bölgeler de varmış.
“Ülke çok para kazanıyordur bu bölgelerden?” diye sordum rehbere. “Yok ağabey” dedi. “Buralar yandıktan sonra turizm bahanesiyle birkaç kişiye üç paraya satıldı. Onlar da Ortadoğu’nun zenginlerine buraları sattılar. Bütün gelir satın alanlara gidiyor.”
“Yazık” dedim, “neresi burası?”
“Tanımadın mı Ağabey, Marmaris”
Demesiyle yataktan fırlamam bir oldu. Kabus tabi. Ancak muz cumhuriyetlerinde gerçekleşebilecek böyle bir olayın cennet ülkemizde olması mümkün mü?
Çıktım etrafıma bir baktım. Gökyüzüne baktım. Bir nefes çektim. Marmaris tarafından gelenlerle birleşmiş Bodrum tarafından gelen yanık ahşap kokusu ciğerlerimi doldurdu. Ciğerim yandı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yüce Uyanık
2021 Ağustos rüyası
EKOMETRE 21 yıldır Türkiye ekonomisinin nabzını tutuyor.
Ne mutlu okuyana, yazana…
Çok güzel deniz manzaralı tepelerin üzerinde araba ile gidiyoruz. Hangi ülke bilemedim. Yol üzerinde çitlerle çevrili uçsuz bucaksız arazisi olan malikaneler var. Denize hakim bölgeler ve kıyılarda ise ultra lüks oteller. Kıyılar otellerin. Her otelin önünde mega yatlar görülüyor.
“Bu bölge Katarlıların” diyor rehberimiz.
5-10 km sonra aramızdaki kadınların başlarının örtülmesini istiyor. Suudi Arabistanlılar’ın bölgesine girmişiz. Aynı manzara devam ediyor. Geniş arazili malikaneler ve kontrol kameraları. Sahildeki otellerin yüzme alanları görünmüyor. Kapalı yüzme havuzu gibi dizayn edilmişler. Ama lüks ve ihtişam had safhada.
Biz önünden geçmedik ama başka böyle bölgeler de varmış.
“Ülke çok para kazanıyordur bu bölgelerden?” diye sordum rehbere. “Yok ağabey” dedi. “Buralar yandıktan sonra turizm bahanesiyle birkaç kişiye üç paraya satıldı. Onlar da Ortadoğu’nun zenginlerine buraları sattılar. Bütün gelir satın alanlara gidiyor.”
“Yazık” dedim, “neresi burası?”
“Tanımadın mı Ağabey, Marmaris”
Demesiyle yataktan fırlamam bir oldu. Kabus tabi. Ancak muz cumhuriyetlerinde gerçekleşebilecek böyle bir olayın cennet ülkemizde olması mümkün mü?
Çıktım etrafıma bir baktım. Gökyüzüne baktım. Bir nefes çektim. Marmaris tarafından gelenlerle birleşmiş Bodrum tarafından gelen yanık ahşap kokusu ciğerlerimi doldurdu. Ciğerim yandı.