Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2019 yılı başında avans kar payı dağıtımı ile Hazine’ye önemli bir nakit girdisi sağlamıştı. Merkez Bankaları nasıl kâr eder, kâr dağıtımı neden erken yapılır gibi sorular o dönemde sıkça sorulmuştu. Şimdilerde Merkez Bankası Başkanı’nın değişmesi ve faiz indirim beklentileri ile yeni bir gündemin içine giriyoruz. 25 Temmuz’daki toplantıda faiz indirimi yapılacağı kesin gözüyle bakılmakla birlikte, bunun hangi boyutta olacağı merakla bekleniyor. Bugün analiz edeceğimiz konu; TCMB’nin nasıl kâr ettiği ve bunun döviz kurları ile ilişkisi yönünde olacaktır. İlk bakışta bu iki karşılaştırma birbirinden bağımsız gibi görünse de konunun derinlerine indiğimizde belki de adı konulmamış bir MB politikasını fark edeceğiz.
Öncelikle TCMB’nin 2017 ve 2018 yıllarındaki kârlarına bir bakalım. 2017 yılı sonunda TCMB’nin vergi öncesi kârı 21,4 milyar TL’dir. 2018 yılı sonunda ise bu kâr; 66,8 milyar TL olmuş. Bir yıl içinde üç katından fazla bir kâr nasıl elde edilmiş? Şimdi bunu görelim.
Merkez Bankası; bankalara kredi vererek, para basıp senyoraj geliri elde ederek, döviz alıp-satıp aradaki farktan kazarak kâr elde eder. Analizlerimde döviz alım-satımından yani kambiyo faaliyetlerinden elde ettiği kârın çok yüksek olduğu sonucuna ulaşıyorum. 2017 yılında 21,4 milyar TL’lik kârın 13,9 milyar TL’si net Yabancı Para alım satımından gelmiş. 2018 yılında ise 66,8 milyar TL’lik vergi öncesi kârın 66,6 milyar TL’si yani aslında kârın tamamı döviz alım satımından oluşan kârdır. Bildiğiniz üzere MB’larının asıl amacı kâr elde etmek değildir. Amaçları fiyat istikrarını korumaktır. MB tarihi kâr açıklarken, bunun tamamına yakını kambiyo kârından geliyorsa, avans kâr payı dağıtımı yapılıp, yedek akçesi düşürülüyorsa öyleyse MB politikalarında adı konulmamış bir kâr hedefi var demektir. Bu kâr hedefini de Döviz Alım-Satım ve aradaki farktan kambiyo kârı elde etmek suretiyle gerçekleştiriyor sonucuna ulaşıyorum. Bu tespitten sonra gelelim bu adı konulmamış politikanın döviz kurları ile ilişkisine… Her ne kadar serbest piyasa ekonomisinde döviz kurlarının seviyesini belirleyen birçok etmen, hatta ekonomi dışı birçok etmen olsa da en önemlilerinden birisi faizdir. Faizdeki artış ya da azalış döviz kurlarına doğrudan etki eder. Faizi arttırırsanız kur düşer, milli para değer kazanır. Faizi düşürürseniz kur artar, milli para değer kaybeder. Faiz artışı yabancı parayı ülkeye çekecek, döviz bollaşacak, dövizin değeri düşecek. Faiz indirimi yabancı parayı kovacak, döviz nispeten kıt olacak, dövizin değeri artacak. Peki politika faizini belirleyen kim? Merkez Bankası… Şöyle bir senaryo ortaya çıkıyor. Faizi belirleyen kurum, aslında döviz kuruna da yön veren kurumdur. Aynı zamanda döviz kurundaki hareketten kâr elde eden kurumdur. Öyleyse MB politikalarında gizli bir kâr hedefi varsa; faiz kararı öncesinde döviz rezervlerinde toplantıda alacağı faiz kararına göre pozisyon alıp, karar sonrasında da bunu realize edecektir. Örneğin; bir toplantıda faiz indirme hedefi varsa; sonrasında kurun artacağı malumdur. Toplantı öncesinde döviz rezervlerini düşük kurdan alım yaparak arttırır, karar sonrasında da yüksek kurdan satıp kâr realizasyonu yapabilir. MB böyle bir hesabın peşine düşer mi? Yukarıda da belirttiğim gibi adı konulmamış bir hedef olabilir bu.
Bundan sonraki TCMB toplantı tarihleri; 25 Temmuz 2019 – 12 Eylül 2019 – 24 Ekim 2019 – 12 Aralık 2019 olarak belirlenmiştir. Toplantı tarihlerinden önceki ve sonraki TCMB rezervleri ile toplantılardan çıkacak faiz kararları arasındaki ilişkiyi sıkıca takip edeceğim. 2019 yılı sonunda TCMB’nin kâr tablosunu ve içeriğini merakla bekleyeceğim.
Sonuç olarak; bu bir yatırım tavsiyesi olmamakla birlikte; TCMB toplantı tarihlerinden önce döviz rezervlerinde ‘makul bir artış’ yaşanırsa, kesinlikle faiz indirimi gelecek ve kur artacaktır görüşündeyim. Karar sonrasında da TCMB depoladığı dövizi satacak, hem bundan kâr elde edecek hem de yükselen dövizin ateşini indirmeye çalışacaktır. Kim bilir, belki de Merkez Bankası Başkanı’nın değişikliğinde dahi bu adı konulmamış politikanın genişlemesine yönelik bir hamle olabilir. İzleyip göreceğiz.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yılmaz Velioğlu
TCMB’de adı konulmamış bir politikanın keşfi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2019 yılı başında avans kar payı dağıtımı ile Hazine’ye önemli bir nakit girdisi sağlamıştı. Merkez Bankaları nasıl kâr eder, kâr dağıtımı neden erken yapılır gibi sorular o dönemde sıkça sorulmuştu. Şimdilerde Merkez Bankası Başkanı’nın değişmesi ve faiz indirim beklentileri ile yeni bir gündemin içine giriyoruz. 25 Temmuz’daki toplantıda faiz indirimi yapılacağı kesin gözüyle bakılmakla birlikte, bunun hangi boyutta olacağı merakla bekleniyor. Bugün analiz edeceğimiz konu; TCMB’nin nasıl kâr ettiği ve bunun döviz kurları ile ilişkisi yönünde olacaktır. İlk bakışta bu iki karşılaştırma birbirinden bağımsız gibi görünse de konunun derinlerine indiğimizde belki de adı konulmamış bir MB politikasını fark edeceğiz.
Öncelikle TCMB’nin 2017 ve 2018 yıllarındaki kârlarına bir bakalım. 2017 yılı sonunda TCMB’nin vergi öncesi kârı 21,4 milyar TL’dir. 2018 yılı sonunda ise bu kâr; 66,8 milyar TL olmuş. Bir yıl içinde üç katından fazla bir kâr nasıl elde edilmiş? Şimdi bunu görelim.
Merkez Bankası; bankalara kredi vererek, para basıp senyoraj geliri elde ederek, döviz alıp-satıp aradaki farktan kazarak kâr elde eder. Analizlerimde döviz alım-satımından yani kambiyo faaliyetlerinden elde ettiği kârın çok yüksek olduğu sonucuna ulaşıyorum. 2017 yılında 21,4 milyar TL’lik kârın 13,9 milyar TL’si net Yabancı Para alım satımından gelmiş. 2018 yılında ise 66,8 milyar TL’lik vergi öncesi kârın 66,6 milyar TL’si yani aslında kârın tamamı döviz alım satımından oluşan kârdır. Bildiğiniz üzere MB’larının asıl amacı kâr elde etmek değildir. Amaçları fiyat istikrarını korumaktır. MB tarihi kâr açıklarken, bunun tamamına yakını kambiyo kârından geliyorsa, avans kâr payı dağıtımı yapılıp, yedek akçesi düşürülüyorsa öyleyse MB politikalarında adı konulmamış bir kâr hedefi var demektir. Bu kâr hedefini de Döviz Alım-Satım ve aradaki farktan kambiyo kârı elde etmek suretiyle gerçekleştiriyor sonucuna ulaşıyorum. Bu tespitten sonra gelelim bu adı konulmamış politikanın döviz kurları ile ilişkisine… Her ne kadar serbest piyasa ekonomisinde döviz kurlarının seviyesini belirleyen birçok etmen, hatta ekonomi dışı birçok etmen olsa da en önemlilerinden birisi faizdir. Faizdeki artış ya da azalış döviz kurlarına doğrudan etki eder. Faizi arttırırsanız kur düşer, milli para değer kazanır. Faizi düşürürseniz kur artar, milli para değer kaybeder. Faiz artışı yabancı parayı ülkeye çekecek, döviz bollaşacak, dövizin değeri düşecek. Faiz indirimi yabancı parayı kovacak, döviz nispeten kıt olacak, dövizin değeri artacak. Peki politika faizini belirleyen kim? Merkez Bankası… Şöyle bir senaryo ortaya çıkıyor. Faizi belirleyen kurum, aslında döviz kuruna da yön veren kurumdur. Aynı zamanda döviz kurundaki hareketten kâr elde eden kurumdur. Öyleyse MB politikalarında gizli bir kâr hedefi varsa; faiz kararı öncesinde döviz rezervlerinde toplantıda alacağı faiz kararına göre pozisyon alıp, karar sonrasında da bunu realize edecektir. Örneğin; bir toplantıda faiz indirme hedefi varsa; sonrasında kurun artacağı malumdur. Toplantı öncesinde döviz rezervlerini düşük kurdan alım yaparak arttırır, karar sonrasında da yüksek kurdan satıp kâr realizasyonu yapabilir. MB böyle bir hesabın peşine düşer mi? Yukarıda da belirttiğim gibi adı konulmamış bir hedef olabilir bu.
Bundan sonraki TCMB toplantı tarihleri; 25 Temmuz 2019 – 12 Eylül 2019 – 24 Ekim 2019 – 12 Aralık 2019 olarak belirlenmiştir. Toplantı tarihlerinden önceki ve sonraki TCMB rezervleri ile toplantılardan çıkacak faiz kararları arasındaki ilişkiyi sıkıca takip edeceğim. 2019 yılı sonunda TCMB’nin kâr tablosunu ve içeriğini merakla bekleyeceğim.
Sonuç olarak; bu bir yatırım tavsiyesi olmamakla birlikte; TCMB toplantı tarihlerinden önce döviz rezervlerinde ‘makul bir artış’ yaşanırsa, kesinlikle faiz indirimi gelecek ve kur artacaktır görüşündeyim. Karar sonrasında da TCMB depoladığı dövizi satacak, hem bundan kâr elde edecek hem de yükselen dövizin ateşini indirmeye çalışacaktır. Kim bilir, belki de Merkez Bankası Başkanı’nın değişikliğinde dahi bu adı konulmamış politikanın genişlemesine yönelik bir hamle olabilir. İzleyip göreceğiz.