SON DAKİKA
Hava Durumu

Peki, peki anladık!

Yazının Giriş Tarihi: 17.08.2022 16:59
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.08.2022 16:59

Memur, arapça kökenden gelen emr-emir yani emredilen anlamına gelir. Yani, bir işle görevlendirilmiş olan manasındadır. Günlük hayattaki karşılığı da kamu sektöründe istihdam edilen, aylıkla çalışan görevlidir. Memur kelimesini duyduğumda hep aklıma rahmetli Turgut Özal’ın o meşhur sözü gelir.

 

Bazı öğretmenler dışında genellikle memurlarla karşılaşma istatistiğime baktığımda pek de hoş anılarım olmadığını görüyorum. Yıllarca özel sektörde dinamik, proaktif bir yapı yaşadığım için kamu sektörü çalışma prensibi bana farklı geliyor olabilir. Öğretmenlere ayrı bir parantez açtım. Çünkü eğitim-öğretim hayatımda çok değerli öğretmenlerle karşılaştım ve örnek aldım. Geçen ay okul kaydı esnasında müdürle yaşadığım sevimsiz (!) görüşmeyi dikkate almazsak, öğretmenlerle memnuniyet istatistiğim gayet iyi sayılır.

 

Paylaşmak istediğim konuyu son 10 gündür yaşıyorum. Henüz sonuçlanmadı, ama olgunluk seviyesine geldiği için yazıya dökebileceğimi düşündüm. Konumuz şu; kamuda iş yapma şekli, kamuda bilgiye ulaşma ve kamuda performans ölçümü ve kamuda liyakat ve kamuda çözüm üretme kabiliyetinin sınırı… diye devam eden ‘ve’ler silsilesi. Girizgahı fazla uzatmadan gelişme kısmına girelim.

 

Sosyal güvenlik kurumuna bir yakınımın başvurusu için gidip geçen aylarda bilgi almıştık. X ilçesindeki bu müdürlüğe 10 gün önce yeniden gidip başvuruyu yapmak istedik. Fakat X ilçe müdürlüğü, bunun kendilerinden değil Y ilçesindeki müdürlükten yapılması gerektiğini söyledi. Ama biz geçen geldiğimizde sormuştuk? Ama Y ilçesi çok uzak? Ama, ama? Sonuç yok, boşuna geldiniz. Peki!

 

Birkaç dakika sonra ALO 170’i aradım. Kimlik kontrolü yapıldı. Sorumu yönelttim. Sorumdan sonra telefon numaraları, adresler vb. bilgiler alındı. Cevap geldi, bu konu için Y sosyal güvenlik müdürlüğünü aramanız gerekiyor… O zaman niye bu kadar bilgimi istedin? İstatistik için… Peki!

 

Y ilçesi sosyal güvenlik müdürlüğünü aradım. Otomatik santral çıktı. Şu iş için 1’e, şu iş için 2’ye basın… Bastım, açan yok. Santrala aktarıldım, açan yok. 5 defa denedim yok. Şu iş için olanlardan 7’ye kadar bastım. Açan yok. 1 saat sonra, 2 saat sonra, 3 saat sonra… Açan yok. Sosyal medyada baktım 3 sene öncesinden gelen Y ilçe sgk müdürlüğü için şikayetler var. Bu işlemi e-devletten şimdilik yapamıyoruz, Y ilçesi çok uzak. Telefonu açmıyorlar. 170 bilmiyor… Peki!

 

 

 

Tamamen alakasız Z sgk müdürlüğünü aradım. Açtılar. Konuyu anlattım. Söylediği şey şuydu: Aslında ilk gittiğiniz X müdürlüğü başvuru dilekçenizi alıp Y’ye iletebilirdi. Boşuna uğraştırmışlar sizi. X’i aradım. Neden başvurumu almadınız, beni uğraştırıyorsunuz dedim. Biz hatalı bir işlem yapmadık dedi, kapattı. Peki!

 

Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürlüğü Ankara’yı aradım. İç denetim birimi ile görüştüm. Teftiş Kurulu ile görüşmem gerektiğini söylediler. Görüştüm. Telefonla şikayet almadıklarını, Cimer vasıtası ile şikayette bulunmam gerektiğini belirtiler. Tabi bu arada Y müdürlüğünü aramaya devam ediyorum. Yaklaşık 200 aramamda, 2 kere açtılar. Biri santraldi, aktarıyorum dedi, kapattı. Biri de başka bir servisti. Dedim ki, bakın o servis telefonları açmıyor. Siz de öyle… Söyler misiniz açsınlar? Cevap: Bu beni aşar… Peki!

 

Cimer’e yazdım. 1 hafta geçti ses yok. Hala Y müdürlüğünü arıyorum. Açan yok. Ankara’yı, teftiş kurulunu yeniden aradım. Durumu tekrar anlattım, resen bir inceleme başlatın dedim. Olmaz dediler. Ama en azından bir bilgi paylaştı. İstanbul ** no’lu Grup Başkanlığı teftiş kurulunun numarasını verdi. Orayı aradım. Biz yardımcı olamayız, ama size Y müdürlüğünün müdürünün doğrudan numarasını verebilirim dedi. Son 10 gün içinde aldığım en iyi haberdi bu. Numarayı aradım. Y müdürü açtı. Numaranızı teftiş kurulu ve sonrasında ** Grup Başkanlığından aldım. Personelleriniz niye telefonları açmıyor diye sordum. Kem küm … Peki!

 

Konuyu anlattım, Y müdürlüğünde konu ile ilgilenen personelinin numarasını verdi. Aradım, teftiş kurulundan ve müdürden aktarıldığımı söyledim. Gayet kibar ve hızlıca bilgi verdi. E-mail adresini aldım. Bu yazıyı kaleme aldığımda konu çözülecek gibi duruyor.

 

Sonuç; aslında söylenecek çok söz var, çok tespit, çok da çözüm önerisi var. Ama anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz. Rahmetli Özal’la başladık, MFÖ ile bitirelim. Peki, peki anladık!

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.