Bir berber, müşterisiyle dükkanında sohbet ederken şöyle der: ‘’Bak şimdi sana mahallenin en ‘saf’ çocuğunu göstereceğim.’’ Sokakta top oynayan afacanı çağırır. Berberin bir elinde gıcır gıcır 5 TL, diğer avucunda da 1 TL vardır. ‘’Hangisini istiyorsun? Söyle bakalım.’’der. Çocuk 1 TL’yi alır, gülümseyerek uzaklaşır. Berber müşterisine döner ve ‘’Görüyor musun, her defasında bunu yapıyor.’’ der ve kahkahayı basar. Yarım saat sonra müşteri dükkandan çıkar, uzaklaşır. Sokağın köşesinde o çocuğu görür. ‘’Gel bakalım, sana bir şey soracağım.’’ der. Neden 5 TL’yi değil de, daha az olan 1 TL’yi aldığını sorar. Çocuk gayet kendinden emin bir şekilde şu cevabı verir. ‘’Ne zaman ki o 5 TL’yi alırım, o zaman bu oyun biter Amca.’’
Zamanın birinde, Hünkar çarşıda dolaşmaya çıkmış. 10-11 yaşlarında bir çocuk taş sokağın kenarında oturmuş tek başına oyun oynuyormuş. Hünkarın dikkatini çekmiş. Yanına gitmiş biraz sohbet etmişler. Sonra Hünkar cebinden bir altın çıkarıp çocuğa uzatmış. ‘’Al bakalım, sana hediyem olsun.’’ demiş. Çocuk bu altını alamayacağını söyleyince Hünkar şaşırmış, sebebini sormuş. Çocuk şöyle cevap vermiş. ‘Altını eve götürdüğümde anneme babama bunu nereden bulduğumu açıklayamam.’ Hünkar, bunu kendisinden aldığını söylemesini, böylelikle anne-babasının bir şey demeyeceğini söylemiş. Çocuk bu defa biraz da tebessümle şu ifadeyi kullanmış: ‘’Buna inanmazlar Hünkarım… Koskoca Hünkar sana sadece bir altın mı verdi derler.’’ Hünkar da tebessüm etmiş ve cebinden bir kese altını çıkartıp çocuğa vermiş ve uzaklaşmış.
Bu hikayeleri özümseyin, bir daha okuyun. Sonra bir daha okuyun. Hayatınızın her alanında mutlaka bir noktayı aydınlatacak ana fikirlere ulaşacaksınız. Ekonomi üzerine koyun mesela bu ana fikirleri. Açıklanan enflasyonla gerçek enflasyon arasındaki farka, faizlerin neden inemediğine ya da hangi koşulda inebileceğine, işsizliğin bir anda nasıl 2,6 puan birden düştüğüne, satılmayan konut ilanına bir ay sonra yeniden baktığınızda fiyatının nasıl oluyor da %10 artmış olduğuna, sahilde, mesire yerlerinde dolaşırken birkaç sene öncesine göre yabancı uyrukluların oranının nasıl da arttığına, ayçiçek yağına neredeyse her ay gelen 10 TL’lik zamma, ilkokula kayıtta zorunlu olmayan ama vermek ‘zorunda’ olduğunuz bağışa, tuvalet eğitimi dahi almamış komşularınızın türemiş olmasına, trafikte, markette, pazarda tahammül ve saygı eşiği düşmüş insanların gülümsemeyi bile unutmuşluğuna, yanan ormanlara, kurtarılamayan canlılara, öldürülen kadınlara, evden kaçan kızların çaresizliğine, ilk defa tatile çıkan genç kızın şarampolden aşağı yuvarlanan otobüste yitip giden hayatına… Örneklerin onlarcasına, yüzlercesine, binlercesine… Berber hikayesini ‘bir berber bir berbere…’ diye okumayın… Ya da hünkar hikayesini, ‘Muhteşem Yüzyıl’ senaryosu gibi görmeyin. Sorgulayın, sorgulatın, sorun… Şunu da unutmayın; her sual mesuliyet doğurur. Duyduklarınızdan, öğrendiklerinizden o anın sonrasında sorumlusunuz.
Karışık bir tebessümle bitirelim.
Ne zaman ki o 5 altını alırım, o zaman bu okul biter Hünkarım !
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yılmaz Velioğlu
İki hikayeden fazlası
Bir berber, müşterisiyle dükkanında sohbet ederken şöyle der: ‘’Bak şimdi sana mahallenin en ‘saf’ çocuğunu göstereceğim.’’ Sokakta top oynayan afacanı çağırır. Berberin bir elinde gıcır gıcır 5 TL, diğer avucunda da 1 TL vardır. ‘’Hangisini istiyorsun? Söyle bakalım.’’der. Çocuk 1 TL’yi alır, gülümseyerek uzaklaşır. Berber müşterisine döner ve ‘’Görüyor musun, her defasında bunu yapıyor.’’ der ve kahkahayı basar. Yarım saat sonra müşteri dükkandan çıkar, uzaklaşır. Sokağın köşesinde o çocuğu görür. ‘’Gel bakalım, sana bir şey soracağım.’’ der. Neden 5 TL’yi değil de, daha az olan 1 TL’yi aldığını sorar. Çocuk gayet kendinden emin bir şekilde şu cevabı verir. ‘’Ne zaman ki o 5 TL’yi alırım, o zaman bu oyun biter Amca.’’
Zamanın birinde, Hünkar çarşıda dolaşmaya çıkmış. 10-11 yaşlarında bir çocuk taş sokağın kenarında oturmuş tek başına oyun oynuyormuş. Hünkarın dikkatini çekmiş. Yanına gitmiş biraz sohbet etmişler. Sonra Hünkar cebinden bir altın çıkarıp çocuğa uzatmış. ‘’Al bakalım, sana hediyem olsun.’’ demiş. Çocuk bu altını alamayacağını söyleyince Hünkar şaşırmış, sebebini sormuş. Çocuk şöyle cevap vermiş. ‘Altını eve götürdüğümde anneme babama bunu nereden bulduğumu açıklayamam.’ Hünkar, bunu kendisinden aldığını söylemesini, böylelikle anne-babasının bir şey demeyeceğini söylemiş. Çocuk bu defa biraz da tebessümle şu ifadeyi kullanmış: ‘’Buna inanmazlar Hünkarım… Koskoca Hünkar sana sadece bir altın mı verdi derler.’’ Hünkar da tebessüm etmiş ve cebinden bir kese altını çıkartıp çocuğa vermiş ve uzaklaşmış.
Bu hikayeleri özümseyin, bir daha okuyun. Sonra bir daha okuyun. Hayatınızın her alanında mutlaka bir noktayı aydınlatacak ana fikirlere ulaşacaksınız. Ekonomi üzerine koyun mesela bu ana fikirleri. Açıklanan enflasyonla gerçek enflasyon arasındaki farka, faizlerin neden inemediğine ya da hangi koşulda inebileceğine, işsizliğin bir anda nasıl 2,6 puan birden düştüğüne, satılmayan konut ilanına bir ay sonra yeniden baktığınızda fiyatının nasıl oluyor da %10 artmış olduğuna, sahilde, mesire yerlerinde dolaşırken birkaç sene öncesine göre yabancı uyrukluların oranının nasıl da arttığına, ayçiçek yağına neredeyse her ay gelen 10 TL’lik zamma, ilkokula kayıtta zorunlu olmayan ama vermek ‘zorunda’ olduğunuz bağışa, tuvalet eğitimi dahi almamış komşularınızın türemiş olmasına, trafikte, markette, pazarda tahammül ve saygı eşiği düşmüş insanların gülümsemeyi bile unutmuşluğuna, yanan ormanlara, kurtarılamayan canlılara, öldürülen kadınlara, evden kaçan kızların çaresizliğine, ilk defa tatile çıkan genç kızın şarampolden aşağı yuvarlanan otobüste yitip giden hayatına… Örneklerin onlarcasına, yüzlercesine, binlercesine… Berber hikayesini ‘bir berber bir berbere…’ diye okumayın… Ya da hünkar hikayesini, ‘Muhteşem Yüzyıl’ senaryosu gibi görmeyin. Sorgulayın, sorgulatın, sorun… Şunu da unutmayın; her sual mesuliyet doğurur. Duyduklarınızdan, öğrendiklerinizden o anın sonrasında sorumlusunuz.
Karışık bir tebessümle bitirelim.
Ne zaman ki o 5 altını alırım, o zaman bu okul biter Hünkarım !