Yangın, kaybolan ağaçlar ve kuruyarak çölleşen iklim...
Dünya tarihinde bugüne kadar Her savaş sonrasında ekonomik canlanma yaşanırken, savaş süresince yaşanan dibe vuruşun acısını gariban halk ödemiştir.
Bugün yaşanılan;
İklim savaşları
Göç savaşları
Pandemi savaşları ve
Sıcak savaşlar yine yeni dünya düzeni için başlangıçlar yaratıyor ve tabi ki yeni zenginler doğuyor.
Tüm dünyanın popüler kültür ile ekonomiyi canlı tutma eylemleri, moda endüstrisi, yeni dijital akımlar, teknolojik gelişimler ile desteklense de ekonominin besin kaynağı borçlanma oluyor.
Bugün geçmiş çağlarda olduğu gibi salgınla, yangınla, fırtınayla, kuraklıkla bilimsel olarak mücadele edenler zengin oluyor, diğerleri fakirleşiyor. Sistemini doğru kurgulamış ülkeler öncü oluyor, değer üretmeyen ülkeler sistem dışına itiliyor ve yoksulluğa doğru yol alıyor.
Ama yakın gelecekte açlık riskini öngörenler kazanan taraf olacaklar!
Sel, dolu, yangın, fırtına, hortum, kuraklık gibi büyük sorunlarla insanoğlu önce maddi felaketler ile sınav verecek. Sonrası ise açlık ve kaos.
Açlık ve kaos mücadelesi yaşamamak için çözüm odaklı acil politikalara ihtiyacımız var.
İyi tarımı unutan ekonomiler, sağlıklı beslenme, doğa dostu ürün kullanımı gibi konulara da uzak kaldı.
Halbuki yeni çağın problemi açlıkla mücadele olmalı. Biz açları doyurma hedefi yerine, tok olanlardan arta kalanı, aç olana pay etme derdine düştük. Toktan kalan, açlara yetmedi tabii!
*Gelişmiş ekonomilerin problemi durgunluk
*Gelişmekte olan ülkelerin problemi, yeterli borç para ya da sermaye gibi kaynak bulamamak
*Geri kalmış ülkelerin problemi yoksulluk olarak gündemden düşmezken , asıl problemin doğayla mücadele ederken yaşamda kalmak olduğu unutuldu.
İklim krizleri ile ekonomiler büyük savaş vermeye başladı. Yangınlar gelişmiş ve gelişmemiş her ülkede büyük hasar verdi.
Ne sigorta sistemi kaybolan doğayı geri getirebilir ne de finans piyasası..
Göç dalgası büyüyerek devam edecek.
Kuraklık, yoksulluk, umutsuzlukla mücadelede zorlanan kişiler daha iyi coğrafyalara ve daha güçlü ekonomilere doğru göç hareketi başlatıyor.
Göç, ev sahibi ülkenin nüfusunu artırır. Ya bu nüfus artışı ekonomik olarak desteklenemezse?
Küresel ısınma nedeniyle 2050 yılına kadar bitki ve hayvan türlerinin dörtte birinin yok olacağı tahmin ediliyorsa ülkelerin şimdiden kilometrekareye düşen insan sayısını, insan tüketim ve ihtiyaçlarını, üreme ve göç yoluyla artacak nüfus sayılarını kontrol etmeleri gerekiyor.
Aksi halde işsizlik, kuraklık ve açlık en temel sorun olarak yer alacak!
Tarım arazilerinin imara açılmaması
Dikey tarım yöntemlerinin geliştirilmesi
Deniz suyunun kullanılabilir hale gelmesi
Yeraltı sularının verimli kullanılması en önemli şartların başında geliyor.
Tüm dünya ekonomileri bugün artan enflasyona karşı nasıl bir tutum sergileyeceğini hesaplarken gıda enflasyonu evrenin ekonomik sınavı olarak karşımıza çıkabilir .
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sinem Toplan
Çöl mü, göç mü bizim mücadelemiz?
Yangınlar bizi çöle çeviriyor,
Çöl ekonomisinin kaderinde ise göç var!
Yangınların sebebi Küresel ısınma!
Ve tüm bu sürecin tek sorumlusu insanoğlu...
Yangın, kaybolan ağaçlar ve kuruyarak çölleşen iklim...
Dünya tarihinde bugüne kadar Her savaş sonrasında ekonomik canlanma yaşanırken, savaş süresince yaşanan dibe vuruşun acısını gariban halk ödemiştir.
Bugün yaşanılan;
İklim savaşları
Göç savaşları
Pandemi savaşları ve
Sıcak savaşlar yine yeni dünya düzeni için başlangıçlar yaratıyor ve tabi ki yeni zenginler doğuyor.
Tüm dünyanın popüler kültür ile ekonomiyi canlı tutma eylemleri, moda endüstrisi, yeni dijital akımlar, teknolojik gelişimler ile desteklense de ekonominin besin kaynağı borçlanma oluyor.
Bugün geçmiş çağlarda olduğu gibi salgınla, yangınla, fırtınayla, kuraklıkla bilimsel olarak mücadele edenler zengin oluyor, diğerleri fakirleşiyor. Sistemini doğru kurgulamış ülkeler öncü oluyor, değer üretmeyen ülkeler sistem dışına itiliyor ve yoksulluğa doğru yol alıyor.
Ama yakın gelecekte açlık riskini öngörenler kazanan taraf olacaklar!
Sel, dolu, yangın, fırtına, hortum, kuraklık gibi büyük sorunlarla insanoğlu önce maddi felaketler ile sınav verecek. Sonrası ise açlık ve kaos.
Açlık ve kaos mücadelesi yaşamamak için çözüm odaklı acil politikalara ihtiyacımız var.
İyi tarımı unutan ekonomiler, sağlıklı beslenme, doğa dostu ürün kullanımı gibi konulara da uzak kaldı.
Halbuki yeni çağın problemi açlıkla mücadele olmalı. Biz açları doyurma hedefi yerine, tok olanlardan arta kalanı, aç olana pay etme derdine düştük. Toktan kalan, açlara yetmedi tabii!
*Gelişmiş ekonomilerin problemi durgunluk
*Gelişmekte olan ülkelerin problemi, yeterli borç para ya da sermaye gibi kaynak bulamamak
*Geri kalmış ülkelerin problemi yoksulluk olarak gündemden düşmezken , asıl problemin doğayla mücadele ederken yaşamda kalmak olduğu unutuldu.
İklim krizleri ile ekonomiler büyük savaş vermeye başladı. Yangınlar gelişmiş ve gelişmemiş her ülkede büyük hasar verdi.
Ne sigorta sistemi kaybolan doğayı geri getirebilir ne de finans piyasası..
Göç dalgası büyüyerek devam edecek.
Kuraklık, yoksulluk, umutsuzlukla mücadelede zorlanan kişiler daha iyi coğrafyalara ve daha güçlü ekonomilere doğru göç hareketi başlatıyor.
Göç, ev sahibi ülkenin nüfusunu artırır. Ya bu nüfus artışı ekonomik olarak desteklenemezse?
Küresel ısınma nedeniyle 2050 yılına kadar bitki ve hayvan türlerinin dörtte birinin yok olacağı tahmin ediliyorsa ülkelerin şimdiden kilometrekareye düşen insan sayısını, insan tüketim ve ihtiyaçlarını, üreme ve göç yoluyla artacak nüfus sayılarını kontrol etmeleri gerekiyor.
Aksi halde işsizlik, kuraklık ve açlık en temel sorun olarak yer alacak!
Tarım arazilerinin imara açılmaması
Dikey tarım yöntemlerinin geliştirilmesi
Deniz suyunun kullanılabilir hale gelmesi
Yeraltı sularının verimli kullanılması en önemli şartların başında geliyor.
Tüm dünya ekonomileri bugün artan enflasyona karşı nasıl bir tutum sergileyeceğini hesaplarken gıda enflasyonu evrenin ekonomik sınavı olarak karşımıza çıkabilir .