Daralan çek karnesi limitleri piyasayı nefessiz bırakmaya başladı.
Çek bu ülke için "Sermayenin paylaşım" aracı anlamını taşıyor. Diğer ülkelerdeki kullanıma benzemez!
Keşideci, cirantalar, hamil ve banka arasındaki sermaye paylaşım döngüsünü çek sağlanıyor.
Ancak Bankacılık Sistemi verdiği Çek karnesini, kredi olarak kabul ediyor. Bu durum Firmanın genel kredi limitlerini de etkiliyor.
Oysa ki;
Çek bizim nakit akış hızımız.
Çek bizim can suyumuz.
Çek bizim "proje finansman” aracımız. Firmalar yeni projelerini finanse ederken ellerindeki çek karnelerine güveniyorlar.
Bir firma yatırım kararı verdiyse, o yatırım için gelişmiş ülkelerde proje finansmanı yapabilecek nitelikte finansal destekler var ama bizim ülkemizde, proje finansmanı için yeterli finansal uygulanabilirlik yok. Yani yeni yatırımlara kolay kolay kredi verilmiyor. Hal böyle olunca; firmalar birbirini uzun vadeli çekler ile destekliyor. Piyasa kendi çözümünü kendi yaratıyor. Reel sektör kendini finanse ediyor. Bu çeklere kimisi bağlantı çeki diyor, kimisi finansman çeki. Adının ne olduğu önemli değil, sistem içindeki işlevi önemli. Al sana proje finansmanı! Gel gör ki, bu çeklerin de tahsilat için uğradığı son adres yine bankalar oluyor. Kimi zaman kredi teminatı için bu çekler sunuluyor, kimi zaman sadece tahsilat için. Bankacılık bu çeklerden korkuyor, doğmuş ticaretin çekini teminata istiyor. Bankacılık yatırımın en başında çek karnesini vermeyerek bozduğu piyasayı, ardından son aşamada teminata çekleri almayarak bozmaya devam ediyor.. Çünkü bankacılık sistemi sadece geçmişi finanse ediyor. Geçmiş mali verilere bakıyor ve geçmiş performans için kredi veriyor.
Adet ve tutar olarak Bankacılık Sistemi’nde ödenen çeklere bakarsak ;
Bu tablo bize sistemdeki daralmayı anlatıyor. Piyasa çek yaprağı bulamadığı için çekin üzerine yazdığı tutarı artırıyor ve toplu ödemelerini bölüp taksitlendiremiyor. Her ay ödemesi gereken tutar artıyor. Ödeme güçlüğü yaşanmaya başlıyor. Bu durum tüm eko sistemi bozuyor. Ekosistem içerisinde herkes yerini almalı. Bankacılık sisteminin artık kıpırdayacak alanı kalmadıysa yeni modeller faaliyete geçirilmelidir. Öncelikler doğru belirlenmelidir.
2017 Temmuz itibari ile piyasaya kullandırılan toplam kredi 2.025.117.696,50 TL dir.
En büyük payı 1. sırada 489.004.943 TL ile “Bireysel Krediler almıştır “(Tüketim ekonomisi açıkça görülmektedir)
2. sırada Perakende sektör 298.326.108 TL
3. sırada İnşaat sektörüne verilen 184.252.678 TL lik kredi
7. sırada yer alan tarıma 83.315.000 TL kredilendirilmiştir.
19. sırada Makina sanayi 21.460.294 TL ile yer almaktadır.
27. sırada Eğitime sadece 8.500.000 TL kredilendirilmiştir.
Ekonomi içerisinde en büyük sorunumuz önceliklendirme sorunudur. Bankacılık sistemi kredilerinde bile yoğunlaşma oluşturmuştur.
Karlı Büyüme için inovasyon, Ar-ge ve yatırımlara, ardından markalaşarak satış ve pazarlamaya ihtiyacımız var. Tüm bu ihtiyaçlar finans sistemi devre de olmadan çözülemez. Finans Sistemi, ya reel ekonominin bulduğu çözümlere ayak uyduracak , yada yeni bir ekosistem kurulacak. Yapısal önlemler için bence çok vaktimiz yok .
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sinem Toplan
Çek karnemiz yok!
Bankalardan çek karnesi almak zorlaştı.
Daralan çek karnesi limitleri piyasayı nefessiz bırakmaya başladı.
Çek bu ülke için "Sermayenin paylaşım" aracı anlamını taşıyor. Diğer ülkelerdeki kullanıma benzemez!
Keşideci, cirantalar, hamil ve banka arasındaki sermaye paylaşım döngüsünü çek sağlanıyor.
Ancak Bankacılık Sistemi verdiği Çek karnesini, kredi olarak kabul ediyor. Bu durum Firmanın genel kredi limitlerini de etkiliyor.
Oysa ki;
Çek bizim nakit akış hızımız.
Çek bizim can suyumuz.
Çek bizim "proje finansman” aracımız. Firmalar yeni projelerini finanse ederken ellerindeki çek karnelerine güveniyorlar.
Bir firma yatırım kararı verdiyse, o yatırım için gelişmiş ülkelerde proje finansmanı yapabilecek nitelikte finansal destekler var ama bizim ülkemizde, proje finansmanı için yeterli finansal uygulanabilirlik yok. Yani yeni yatırımlara kolay kolay kredi verilmiyor. Hal böyle olunca; firmalar birbirini uzun vadeli çekler ile destekliyor. Piyasa kendi çözümünü kendi yaratıyor. Reel sektör kendini finanse ediyor. Bu çeklere kimisi bağlantı çeki diyor, kimisi finansman çeki. Adının ne olduğu önemli değil, sistem içindeki işlevi önemli. Al sana proje finansmanı! Gel gör ki, bu çeklerin de tahsilat için uğradığı son adres yine bankalar oluyor. Kimi zaman kredi teminatı için bu çekler sunuluyor, kimi zaman sadece tahsilat için. Bankacılık bu çeklerden korkuyor, doğmuş ticaretin çekini teminata istiyor. Bankacılık yatırımın en başında çek karnesini vermeyerek bozduğu piyasayı, ardından son aşamada teminata çekleri almayarak bozmaya devam ediyor.. Çünkü bankacılık sistemi sadece geçmişi finanse ediyor. Geçmiş mali verilere bakıyor ve geçmiş performans için kredi veriyor.
Adet ve tutar olarak Bankacılık Sistemi’nde ödenen çeklere bakarsak ;
ÇEKLER ADET TUTAR ORTALAMA 1 ÇEK YAPRAĞI
ÜZERİNDEKİ TUTAR
2009 Ödenen 24.271.642 265.162.000.000 TL 10.925 TL
2016 Ödenen 20.406.385 679.881.000.000 TL 33.317 TL
2017/7 Ödenen 12.815.666 488.731.000.000 TL 38.135 TL
Bu tablo bize sistemdeki daralmayı anlatıyor. Piyasa çek yaprağı bulamadığı için çekin üzerine yazdığı tutarı artırıyor ve toplu ödemelerini bölüp taksitlendiremiyor. Her ay ödemesi gereken tutar artıyor. Ödeme güçlüğü yaşanmaya başlıyor. Bu durum tüm eko sistemi bozuyor. Ekosistem içerisinde herkes yerini almalı. Bankacılık sisteminin artık kıpırdayacak alanı kalmadıysa yeni modeller faaliyete geçirilmelidir. Öncelikler doğru belirlenmelidir.
2017 Temmuz itibari ile piyasaya kullandırılan toplam kredi 2.025.117.696,50 TL dir.
En büyük payı 1. sırada 489.004.943 TL ile “Bireysel Krediler almıştır “(Tüketim ekonomisi açıkça görülmektedir)
2. sırada Perakende sektör 298.326.108 TL
3. sırada İnşaat sektörüne verilen 184.252.678 TL lik kredi
7. sırada yer alan tarıma 83.315.000 TL kredilendirilmiştir.
19. sırada Makina sanayi 21.460.294 TL ile yer almaktadır.
27. sırada Eğitime sadece 8.500.000 TL kredilendirilmiştir.
Ekonomi içerisinde en büyük sorunumuz önceliklendirme sorunudur. Bankacılık sistemi kredilerinde bile yoğunlaşma oluşturmuştur.
Karlı Büyüme için inovasyon, Ar-ge ve yatırımlara, ardından markalaşarak satış ve pazarlamaya ihtiyacımız var. Tüm bu ihtiyaçlar finans sistemi devre de olmadan çözülemez. Finans Sistemi, ya reel ekonominin bulduğu çözümlere ayak uyduracak , yada yeni bir ekosistem kurulacak. Yapısal önlemler için bence çok vaktimiz yok .