dijital dünyaya ayak uydurmuş EKOMETRE “iyi ki doğdun”
20. yılın haklı gururu EKOMETRE'ye yakışıyor.
Bu ailede olmak bana da büyük keyif veriyor.
Yeni Ekonomi Planı açıklandı .
Büyüme için yine kredilere başvurulacağı vurgulandı .
Eximbank ve Kalkınma bankası adres olarak gösterildi.
Eximbank ve Kalkınma Bankası kısmen farklılaşmaya çalışsa da, piyasayı fonlama açısından ne yazık ki tatmin edici sonuçlar veremiyorlar.
Evet yapısal değişiklikler oldu .
Her iki bankanın da aktif çalışma modelini tecrübe etmiş biri olarak diyorum ki, bu bankaların iç bürokratik süreçleri aşılmaz ise ticari bankaların yarattığı finansal coşkuyu tek başlarına sağlamaları mümkün görünmüyor.
Kalkınma Bankası’nda değişim biraz daha fazla oldu. Kredi komitelerini Zoom üzerinden randevulu yaparak müşteri ile iletişim kurabiliyorlar. Teknolojiyi iş planlarına alabilmeleri önemli. Ancak bürokrasi halen devam ediyor. Eximbank ise halen iletişimsizlikte başarısızlığını sürdürüyor. İletişim derken şubede çalışan müşteri temsilcisinin telefonu cevaplamasından bahsetmiyorum, yönetimsel iletişimsizlikten bahsediyorum. Cevap alamıyoruz, sonuç alamıyoruz, yavaş kalıyoruz.
Exmbank’a hitaben verilen banka teminat mektuplarında bankalar vade sonuna kadar mektubu yenilemek zorunda olmalı ama fahiş fiyat istemeden!!! Teminat mektup komisyonlarında üst limit zorunlu olmalı.
Açıklanan Yeni Ekonomik Plan , Piyasa gerçeğinden biraz daha uzak kalmış. Neden mi?
Yüksek büyüme beklentisi var. “%5,8 ”. Son 5 yıl büyüme ortalamamız %3,2 olduğu için salgın döneminde bu beklentiyi tekrar düşünmek lazım.
Covid -19 ‘un yarattığı ekonomik daralmaya nasıl müdahale yapıldı?
Yüksek faiz oranları aniden indirildi, indirim şoku yapıldı ve piyasa hareketlendi.
Yüksek faiz hızla düşünce, kredi kanalıyla piyasaya 500 milyar TL büyüme için destek verildi. Ama burada önemli bir detay var. Sadece faiz düştü diye değil, maaş alamıyor diye birçok insan kredi aldı. Çünkü bir anda gelir kaynakları yok oldu. Bu kredilerin ödeme günü yaklaştı, gelir yaratamayan halk, geç ödeme yapınca bankalardan yeni kredi de alamayacak.
Üretici, esnaf, hizmet sektörü hepsini ürün satabilmek ve faaliyet gösterebilmek için paraya ihtiyacı var. Ama ya kaynak nereden sağlanacak?
Ya iç tasarruf, ya dış tasarruflardan sağlamak gerekiyor.
Risk primimiz çok yüksek olduğu için yurt dışı kaynak yaratmakta zorlanıyoruz.
Büyümek demek daha çok satış yapabilmek, daha çok gelir yaratabilmek demektir. Mal satabilmek için, hem malzeme almaya ihtiyacımız varken hem de genel faaliyetleri ödeyebilme gücümüz olmalı .
Oysa ki, Piyasa beklentisi bu yıl büyümeyeceğimiz yönünde. %1,5 daralma şeklinde yer alıyor.
Salgın döneminde dolarizasyon arttı. Kurlar da arttı. Kurlar artınca ne sakıncası var biliyor musunuz?
Futboldaki gibi Küme düşme riskimiz var. Kurlar büyüme rakamlarımızı direkt etkiler.
Futbol gibi düşünün. Herkes 1. Lig’de olmak ister. Eknomide 1. Lig “G20” ülkeleri arasında olmaktır. 1. Ligde futbol takımları puanları ile yer alıyor,ülkeler ise cirolarının toplamıyla..
G20 liginde Herkes USD para cinsinden sıralanıyor. Milli Gelir önemli. Türkiye’de ticaret TL ile yapılır. Ancak Dünyada herkes USD ile kıyaslanıyor. Bu durumda TL 'nin değeri çok önemli bir kriter haline geliyor. Kur ne kadar yüksek ise ligde sıra düşme ihtimalimiz artar. Yani bir örnek Türkiye 700.000.000 TL gelir yarattıysa USD kuru 7 ise 100.000 USD olarak sıralamada yer alacaktır. Ama kur 7,50 ise 93.333.333 usd olarak yer alacaktır. Yani kur arttıkça yarattığımız gelir USD bazında eriyor. G20 sıralaması içerisinde biz 19. sıradayız. Yani küme düşmeye çok yakınız. Elbette mücadele ile toparlarız ama mücadele şart ve koşullar zorlu.
İlk hedef Enflasyon ile mücadele olmalı. Enflasyon, faizi direkt etkiler. Faiz de piyasa karlılığını etkiler. “Kur mu faiz mi piyasayı daha çok zorluyor?” derseniz ben kur derim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sinem Toplan
1.Ligde yükselmeliyiz
Ekonomi kulvarı zor bir kulvardır.
Görsel şovlarla akıp gitmez.
Bilgi ister,teyid ister ,güven ve istikrar ister.
Doğruyu aktarmak , güven sağlamak ,
20 yıl boyunca istikrarı kaybetmemek
EKOMETRE Gazetesi’nin büyük başarısıdır.
Vizyonu ve çizgisinden hiç vazgeçmemiş,
odağı büyüme ve yenilik olmuş,
dijital dünyaya ayak uydurmuş EKOMETRE “iyi ki doğdun”
20. yılın haklı gururu EKOMETRE'ye yakışıyor.
Bu ailede olmak bana da büyük keyif veriyor.
Yeni Ekonomi Planı açıklandı .
Büyüme için yine kredilere başvurulacağı vurgulandı .
Eximbank ve Kalkınma bankası adres olarak gösterildi.
Eximbank ve Kalkınma Bankası kısmen farklılaşmaya çalışsa da, piyasayı fonlama açısından ne yazık ki tatmin edici sonuçlar veremiyorlar.
Evet yapısal değişiklikler oldu .
Her iki bankanın da aktif çalışma modelini tecrübe etmiş biri olarak diyorum ki, bu bankaların iç bürokratik süreçleri aşılmaz ise ticari bankaların yarattığı finansal coşkuyu tek başlarına sağlamaları mümkün görünmüyor.
Kalkınma Bankası’nda değişim biraz daha fazla oldu. Kredi komitelerini Zoom üzerinden randevulu yaparak müşteri ile iletişim kurabiliyorlar. Teknolojiyi iş planlarına alabilmeleri önemli. Ancak bürokrasi halen devam ediyor. Eximbank ise halen iletişimsizlikte başarısızlığını sürdürüyor. İletişim derken şubede çalışan müşteri temsilcisinin telefonu cevaplamasından bahsetmiyorum, yönetimsel iletişimsizlikten bahsediyorum. Cevap alamıyoruz, sonuç alamıyoruz, yavaş kalıyoruz.
Exmbank’a hitaben verilen banka teminat mektuplarında bankalar vade sonuna kadar mektubu yenilemek zorunda olmalı ama fahiş fiyat istemeden!!! Teminat mektup komisyonlarında üst limit zorunlu olmalı.
Açıklanan Yeni Ekonomik Plan , Piyasa gerçeğinden biraz daha uzak kalmış. Neden mi?
Yüksek büyüme beklentisi var. “%5,8 ”. Son 5 yıl büyüme ortalamamız %3,2 olduğu için salgın döneminde bu beklentiyi tekrar düşünmek lazım.
Covid -19 ‘un yarattığı ekonomik daralmaya nasıl müdahale yapıldı?
Yüksek faiz oranları aniden indirildi, indirim şoku yapıldı ve piyasa hareketlendi.
Yüksek faiz hızla düşünce, kredi kanalıyla piyasaya 500 milyar TL büyüme için destek verildi. Ama burada önemli bir detay var. Sadece faiz düştü diye değil, maaş alamıyor diye birçok insan kredi aldı. Çünkü bir anda gelir kaynakları yok oldu. Bu kredilerin ödeme günü yaklaştı, gelir yaratamayan halk, geç ödeme yapınca bankalardan yeni kredi de alamayacak.
Üretici, esnaf, hizmet sektörü hepsini ürün satabilmek ve faaliyet gösterebilmek için paraya ihtiyacı var. Ama ya kaynak nereden sağlanacak?
Ya iç tasarruf, ya dış tasarruflardan sağlamak gerekiyor.
Risk primimiz çok yüksek olduğu için yurt dışı kaynak yaratmakta zorlanıyoruz.
Büyümek demek daha çok satış yapabilmek, daha çok gelir yaratabilmek demektir. Mal satabilmek için, hem malzeme almaya ihtiyacımız varken hem de genel faaliyetleri ödeyebilme gücümüz olmalı .
Oysa ki, Piyasa beklentisi bu yıl büyümeyeceğimiz yönünde. %1,5 daralma şeklinde yer alıyor.
Salgın döneminde dolarizasyon arttı. Kurlar da arttı. Kurlar artınca ne sakıncası var biliyor musunuz?
Futboldaki gibi Küme düşme riskimiz var. Kurlar büyüme rakamlarımızı direkt etkiler.
Futbol gibi düşünün. Herkes 1. Lig’de olmak ister. Eknomide 1. Lig “G20” ülkeleri arasında olmaktır. 1. Ligde futbol takımları puanları ile yer alıyor,ülkeler ise cirolarının toplamıyla..
G20 liginde Herkes USD para cinsinden sıralanıyor. Milli Gelir önemli. Türkiye’de ticaret TL ile yapılır. Ancak Dünyada herkes USD ile kıyaslanıyor. Bu durumda TL 'nin değeri çok önemli bir kriter haline geliyor. Kur ne kadar yüksek ise ligde sıra düşme ihtimalimiz artar. Yani bir örnek Türkiye 700.000.000 TL gelir yarattıysa USD kuru 7 ise 100.000 USD olarak sıralamada yer alacaktır. Ama kur 7,50 ise 93.333.333 usd olarak yer alacaktır. Yani kur arttıkça yarattığımız gelir USD bazında eriyor. G20 sıralaması içerisinde biz 19. sıradayız. Yani küme düşmeye çok yakınız. Elbette mücadele ile toparlarız ama mücadele şart ve koşullar zorlu.
İlk hedef Enflasyon ile mücadele olmalı. Enflasyon, faizi direkt etkiler. Faiz de piyasa karlılığını etkiler. “Kur mu faiz mi piyasayı daha çok zorluyor?” derseniz ben kur derim.