SON DAKİKA
Hava Durumu

Akademide yeniden markalandırma

Yazının Giriş Tarihi: 17.08.2022 16:57
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.08.2022 16:57

Geçtiğimiz son birkaç yılda akademiyi batı merkeziyetçilikten uzaklaştırmak adına süregelen bir sürü çalışma ele alınıyor.  Bu çabaların merkezine oturan konulardan biri ise kendimizi batıya konumlandırmadan “Ortadoğu” ya nasıl hitap edebileceğimiz üstüne yapılan tartışmalar. Çünkü isimlerinin de açık bir şekilde ifade ettiği gibi, günümüzde kullandığımız birçok coğrafi bölge ismi, Avrupa’nın, dünyanın merkezinde olduğu varsayılarak jeopolitik bir amaçla, yani belli siyasi menfaatler güdülerek oluşturulmuş. Ortadoğu ve Uzak Doğu gibi bölgeler, Avrupa’ya nazaran bulundukları yönler bazında isimlerini almışlar.

 

Ortadoğu, bu bölge isimleri arasında siyasi emellerin belki de en çok kendini açığa çıkardığı yer. Çünkü bugün Ortadoğu denilince, çoğu zaman içine Afganistan’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanan bir bölgeden bahsediyoruz. Aslında bakıldığında, tek bir “Ortadoğu” kategorisi altında incelemeye çalıştığımız koca coğrafya, içinde sayısız dini etnik ve kültürel grupları barındırıyor. Birçoğunun tek ortak noktası, geçmişlerindeki batı sömürgeciliği ve bu geçmişin devam eden etkileri. Şimdi, Kuzey Amerika ve Avrupa’da bölge üstüne çalışan akademisyenler yavaş yavaş bu sorunsalı tanıyıp, akademideki sömürgeci kafa yapısını değiştirmek için bölgeye hitapta alternatifler aramaya başladılar. Bugünlerde, sömürgeci karşıtı akademik çevrelerde, ortaya atılan yeni isimlerden en çok kabul görmüş olanı Güney Batı Asya ve Kuzey Afrika. Bölge, bu tanımla en azından içinde bulunduğu kıta üzerinden isimlendirilmiş oluyor. Fakat, bu hitap yönteminin de bölge hakkında yapılan tehlikeli genellemeleri ve bölge adına süregelen homojen algıyı kıramadığı kabul ediliyor.

 

Ben, bu yaz, yüksek lisansımın bir parçası olarak öğrendiğim Arapçıyı geliştirmek için Ürdün’de öğrenim görüyorum. Burada, Ürdünlü dil öğretmenimiz ve sınıfımız arasında geçen ve yukarıda bahsettiğim tartışmalara katkıda bulunabileceğini düşündüğüm bir diyaloğu paylaşacağım sizlerle.

 

Öğretmenimiz, sınıfa tek tek üniversite de araştırma yaptıkları alanları soruyordu. Sınıfta birçok kafadan “Ortadoğu Tarihi” cevabı çıktı. Öğretmenimiz dikkatlice herkesi dinledikten sonra bizlere döndü ve “Sizi bir konuda düzeltmek istiyorum. Açıkçası, sizlere akademik ilgi alanlarınızı sorduğumda Ortadoğu bilmem nesi cevabını almak gerçekten küçük düşürücü. Öncelikle zaten Ortadoğu jeopolitik ve modern bir kavram değil mi? Sizlere akademi de çalıştığınız alan sorulduğunda bu şekilde genellemelerden kaçının. Ortadoğu uzmanı diye bir şey olabilir mi hiç? Uzmanlaştığınız alan hakkında belirgin olun. Ortadoğu demek yerine, Arap Dünyası’nı mı çalışıyorsunuz, modern veya orta çağ İslam dünyasını mı araştırıyorsunuz ya da Osmanlı İmparatorluğu tarihi üstüne mi uzmanlaşıyorsunuz onu belirtin. Kimse bütün bunların uzmanı değil ve bu bölgenin tarihi, hep birlikte Ortadoğu olarak ele alındığında Birinci Dünya Savaşı’nın gerisine gitmiyor. Kimseyi, hatta önce kendinizi kandırmayın.” dedi.

 

Belki de bu öneri doğrusunda, akademik departmanları küçük parçalara ayırmak bürokratik olarak çok sancılı bir süreci barındıracak. Ayrıca, tabi ki de yukarıda bahsettiğim sömürge geçmişinin bölge ülkelerinin siyasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal yapıları üzerinde bıraktığı benzer izler sebebiyle, karşılaştırılmalı çalışmalar son derece değerli. Fakat, burada önemli olan bölgenin tarihinin ve değerlerinin bu geçmişe indirgenmemesi ve bunun ötesindeki çalışma alanlarının da bir bu kadar değerli olduğunun tanınması belki de hem akademide hem de birçok başka alanda batı merkeziyetçilikten uzaklaşmak adına atılabilecek büyük bir adım olacaktır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.