SON DAKİKA
Hava Durumu

Zelenski neden geldi?

Yazının Giriş Tarihi: 19.03.2024 13:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.03.2024 13:31

Zelenski neden geldi?

Türkiye, bundan tam iki sene önce Rusya-Ukrayna savaşı başladığından itibaren eşsiz bir rol oynayarak hem bölgeye ve hem de tüm insanlığa faydalı olacak bir siyaset benimsedi. “Aktif tarafsızlık” olarak tanımlanan bu politika mucibince Türkiye, hem Rusya’yı egemen bir ülkeye saldırdığı için işgalci bir güç olarak tanımlıyor ve hem de Rusya’nın hukukunu koruyarak bu ülkeyle irtibatı koparmıyordu. Bu sayede Türkiye, hem Putin’le ve hem de Zelenski’yle görüşebilen tek ülke konumunu kazandı.

Kazanılan bu yeni rol, Antalya’da her iki tarafın dış işleri bakanını bir araya getirerek barış ümitlerini yeşertti. Bilahare taraflar İstanbul Dolmabahçe Ofisinde bir araya geldiler ve savaşın ikinci ayında savaşı sonlandıracak ortak bir uzlaşma noktası buldular. Ne var ki antlaşmanın yapılacağı günün gecesinde dönemin İngiliz başbakanı Boris Johson’ın telefonuyla Ukrayna anlaşmadan çekildi.

Öte yandan Ukrayna ve Rusya’nın istihbarat şefleri Ankara’da bir araya gelerek savaş sürecinde nükleer silah kullanımı hususunda ortak bir angajman geliştirdiler. Bu anlaşma, sadece bölgenin değil, insanlığın büyük bir nükleer tehdit altında kalmasından kurtulması anlamına gelmekteydi.

Buna ilaveten Ukrayna ve Rusya tahılının Karadeniz üzerinden Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’ya ulaştırılması için bir Tahıl Koridorunun açılmasını Birleşmiş Milletlerle müzakere ederek mümkün kılan ülke, gene Türkiye oldu. Öyle ki bu koridor sayesinde Afrika başta olmak üzere insanlığın önemli bir kısmı açlık tehdidinden kurtulmuş oldu.

Tüm bunlar kadar önemli olan bir diğer husus da Türkiye’nin boğazlar rejimini tanzim eden 1936 tarihli Montrö Anlaşmasını tavizsiz uygulaması oldu. Savaşan taraflarının gemilerini Türk ve Rus barış gölü haline gelen Karadeniz’e sokmamayı vaz eden bu anlaşma, Türkiye’yi savaşa girme tehdidinden kurtarmış oldu. Nitekim Türkiye zayıf bir ülke olsaydı, taraf olmak mecburiyetinde kalacaktı. 

Dünyayı enerji ve gıda konusunda ciddi bir kıtlığa doğru götüren ve tedarik zincirlerini bozan savaş, Türkiye’nin bölgedeki tarafsız ama aktif siyasetiyle daha az zararla tesirini önemli ölçüde yitirdi. Ayrıca esir takası, Zaporijya nükleer tesislerinin güvenliği, Mariupol’da sıkışıp kalan Azov Taburlarının ve sayısı yüz bini bulan sivilin sağ salim bölgeden çıkarılması gibi daha pek çok insani hususta Türkiye, bir başka ülkenin altına atamayacağı büyük başarılara imza attı.

Ne var ki İngiltere ve ABD’nin teşkil ettiği Anglosakson İttifakı ve Avrupa Birliği, bu süreçte Rusya’yı ekonomik olarak yıpratmayı, Rus halkını huzursuz etmeyi ve Putin’in devrilmesi için altyapı hazırlamayı asıl hedef olarak ortaya koymuştu. Bununla birlikte Rusya’yı uluslararası bankacılık sisteminden çıkaran, Rus bankacılık dünyasını swift sisteminin haricinde bırakan, Rus gazına ambargo koyan ve Rus halkına hava sahasını kapatan Avrupa, belirlediği hedeflerin hiçbirisine ulaşamadı. 

Türkiye’nin aktif tarafsızlık politikasından ve NATO üyesi olmasına rağmen Putin’le görüşebilme imtiyazından faydalanmasına rağmen Atlantik İttifakı, yukarıda saydığımız hedeflere ulaşamamasındaki en büyük sorumlu olarak gene Türkiye’yi görmeyi tercih etti. Zira Türkiye son iki yılda Rusya ile ticaretini artırdı, yatırımlarını çeşitlendirdi, turizmde yeni zirvelere ulaştı ve Akkuyu Nükleer Tesisi ve Trakya’da Gaz Dolum Santrali gibi dev projelere imza attı. 

Ne var ki Türkiye’nin en başta Kaan savaş uçağı olmak üzere savunma sanayiinde attığı adımlar, PKK ve FETÖ terörüyle amansız mücadelesii ve bölgesel bir güç olmaktan küresel bir aktör olmaya dönük aktif dış politikası Batı’yı oldukça rahatsız etmeye başladı. Rusya’yı alt edememenin, Ukrayna’ya gerekli desteği verememenin ve cephede sıkışmışlığın hıncını Türkiye’den çıkartmaya çalışan Batı, Türkiye hakkında negatif bir gündem/algı oluşturmaya başladı.

ABD Kongresi Cumhuriyetçilerin baskısıyla Ukrayna’ya vermesi gereken 65 milyar doları veremiyor, Avrupa Birliği Putin’in en yakın dostu ve Macaristan Başbakanı Victor Orban’ın vetosunu aşamadığından dolayı 50 milyar Avroluk desteği iletemiyor ve Ukrayna’nın yaz aylarında beklenen taarruzu başarıyla tamamlayamamış olması Avrupa halklarında bıkkınlık yaratıyordu.  

Tam da bu esnada ABD, iki yıldır vermeyi reddettiği F-16 uçakları için yeşil ışık yakıyor, hatta F-35’in verilmesi için zemin yoklaması yapmayı ihmal etmiyordu. Bu durum ABD ile Türkiye arasında sahte bir baharın yaşanmasına yol açmıştı. Hâlbuki FETÖ ile ülkemizi bölmeye çalışan ve PKK’nın Suriye kolunu hem Suriye ve hem de Irak’ta devlet haline getirmeyen çalışan ABD, bu olumlu sayılan politikalarında hiç de samimi değildi. Zira Türkiye hala hasım olarak kabul edilerek CAATSA yaptırımlarına tabi tutulmaya devam edilmekteydi.

Nitekim en son çare olarak Batı’dan silah ve mali destek almayan Ukrayna’nın çalacak tek kapısı olarak Türkiye kalmıştı. Batılı sözde müttefiklerimiz Ukrayna’nın büyük bir hezimet yaşamaması için Türkiye’den medet umar hale gelmişti. Savaşın hiçbir boyutunda yer almayan, bu kirli savaşın çıkmasında en küçük bir dahli bile bulunmayan Türkiye’nin Avrupa için kendini feda etmesi beklenmekteydi.

Zelenski Türkiye’den silah alacak, para alacak ve böylelikle Türkiye de Rus karşıtı bir tutum benimseyerek kendini Rus husumetine açık hale getirecekti. Yani Zelenski ziyaretinin tek bir amacı vardı: Terör örgütleriyle Türk düşmanlığını varoluş sebebi olarak gören Atlantik İttifakı’nın habis menfaati için Türkiye’nin kendini Rusya’nın önüne atması ve savaşın tarafı haline gelerek Avrupa için kendini feda etmesi…   

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.