"21. yılında Ekometre ekonomi gibi spesifik bir alanda çizgisini bozmadan, istikrarlı bir çizgi izlemektedir. İlkelerinden ödün vermeden okuyucuya en doğru ve objektif bilgi ve haberi sunmak ve bunu uzuk soluklu bir biçimde sürdürmek takdire şayan bir başarıdır. Başta Kenan Sertalp bey olmak üzere tüm Ekometre ekibini kutluyorum"  

26 Ağustos 2021 tarihinde Uluslararası Hamid Karzai havalimanının yakın çevresinde peş peşe beş-altı patlama oldu ve kan gölüne dönen havalimanında 170 kişi hayatını kaybetti. Tam da Taliban’ın yönetimi devraldığı, istikrarın sağlanmasının ve yabancı güçlerin çekilmesinin akabinde hükümetin kurulmasının beklendiği bir dönemde bu kabil travmatik bir eylemin ortaya çıkması uluslararası camiayı şoke etti. 

Haddi zatında bir önceki başkan Trump döneminde yapılan anlaşmaya binaen Amerikan askerlerinin 31 Ağustos’a kadar çekilmesi esnasında DEAŞ-Horasan’ın bir eylem yapacağı istihbaratı gelmişti. Sırf bu nedenle Biden G7 Zirvesine katılan ülkelerin ısrarına rağmen çekilme takvimini uzatmayı tercih etmemişti.  Ne var ki ABD çekilirken istihbarat birikimi ve tecrübesini Taliban’a aktarmadı. Üstüne üstlük intihar saldırısı ABD’nin sorumluluk alanı içerisinde meydana geldi. Bu bakımdan bu saldırı Trump’ın Afganistan’dan çekilme politikasını aynen sürdüren Joe Biden’ı çok zor bir durumda bıraktı. Özellikle Biden’ın saldırı sonrası yaptığı açıklamada kullandığı ifadeler ve açıklama esnasında sergilediği tavır, jest ve mimikler bir acziyet ifadesi olarak algılandı. Hâlbuki Biden’ın Afganistan’dan çekilme kararı isabetli ve desteklenmesi gereken oldukça cesur bir adım olmakla beraber şimdiye kadar Amerikan kamuoyuna verilen bilgiler ve küresel terörle mücadele adına uydurulan abartılı hikâyeler bu çekilmeyi -iç politika açısından- riskli hale getiriyordu. Nitekim beklendiği gibi Biden’in çekilme kararı ve çekilme esnasında yaşana aksaklık ve kaos Biden’ın eksi hanesine yazıldı. Hatta bazı cumhuriyetçi senatörler ve demokrat partili karar alıcılar bile Biden’ı istifaya çağırdılar.

İşte tam da bu esnada bu patlamanın olması neo-muhafazakâr, gelenekselci ve petrol ve silah ticaretiyle geçinen çevrelerin ve bunların desteğine muhtaç olan Pentagon ve Amerikan derin devletinin bir icraatı gibi görünmektedir. Çünkü güçlü finansal ağlarına, savunma sanayine ve silah şirketlerine göre ABD sadece ‘savaşmak için savaşmak’ zorundaydı. Yenmek ya da yenilmek hiç de önemli değildi. Savaş baronlarını tatmin etmek için Amerikan askeri Afganistan’da savaşı sürdürmek zorundaydı. Aksi takdirde silah ve savunma sanayiinin çarkları dönmezdi. Ayrıca bu saldırı Biden’a atacağı sonraki politik hamleler hususunda bir ihtar niteliği de taşımaktaydı. Afganistan’dan çekilme politikanı nasıl sabote ettiysek Ortadoğu’dan ve özellikle Irak’tan çekilmeye kalkarsan benzer durumla karşılaşırsın mesajı ABD başkanına açıkça verilmekteydi. Nitekim Biden’in “bu iş oldukça karmaşık” ifadesini kullanması ve olayın failine yönelik direkt bir teşhis koymaması da Amerikan derin devletinin müdahalesini açıkça ortaya koymaktadır.  Zira Ortadoğu’da İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan,  İran ve Türkiye’ye karşı dengeleyici bir unsur olarak ABD askerinin bölgede bulunmasını zaruri görmektedir. Pentagon da dünyada savaşların bitmemesi ve Amerikan tüm savaş alanlarına müdahil olması için elinden geleni yapmaktadır.

Öte yandan bu saldırının mağdurları arasında Taliban da sayılabilir. Zira Taliban havalimanı başta olmak üzere tüm Afganistan topraklarında güvenliği tek başına sağlayabileceğini ve bir hükümet kurma kapasitesine sahip olduğunu ispat etmek ve bir an önce uluslararası camia tarafından tanınmak arayışındaydı. Bu patlama Taliban hakkında da kuşkuların doğmasına yol açtı. Zira ortaya çıkan durum terör örgütleri arasında bir çatışmanın ve çekişmenin/rekabetin -daha ABD tam olarak çekilmeden- başladığını göstermektedir. Ayrıca bu terör saldırısı, tüm Afganistan’a hakim olabilme ve farklı toplum kesimlerini de içine alabilecek kapsayıcı bir devlet yapısı oluşturma hususunda Taliban’ın elini zayıflatmaktadır.