Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin seyahati uluslararası gündeme bomba gibi düştü. Ukrayna-Rusya savaşı, Gazze’de İsrail’in irtikâp ettiği soykırım ve nihayet Tayvan gerginliği üzerinden safların yeniden teşkil edildiği bir dönemde yapılan bu ziyaret haddizatında Avrupa ve ABD’ye ciddi mesajlar iletmektedir.

Zira Türkiye, AB (Avrupa Birliği) ve ABD (Amerika Birleşik Devletleri) ile ilişkilerinde beklediği ekonomik, siyasi ve diplomatik desteği bihakkın alabilmiş değildir. AB daha önce taahhüt ettiği vize serbestisi, gümrük birliği anlaşmasının güncellenmesi ve ticaretin liberalizasyonu hususlarında gerekli adımları atmamıştır.

ABD ise Türkiye’yi F35 programından çıkarmış, CAATSA yaptırımlarını uygulamış ve aylar öncesinden onaylanan F16 üretimini ise Bakan Fidan’ın Çin ziyaretini gerçekleştirdiği gün ancak onaylayabilmiştir. Bunun yanı sıra Türkiye’nin en büyük düşmanları olan FETÖ, PKK ve YPG terör örgütlerine her türlü desteği sürdürmek hususunda geri adım atmayan ABD, Suriye’de PKK devleti kurmanın ilk adımı olarak teröristlerin yoğun bir biçimde yaşadığı toprakları kantonlaştırarak buralarda seçim yaptırmak gibi hezeyanlara da kapılmaktan da çekinmemektedir.

Bu şartlar altında Çin’de üst düzey bir törenle karşılanan Hakan Fidan, Türkiye’nin BRICS üyeleriyle birlikte Rusya’da düzenlenecek toplantıya katılacağını deklare etmiştir. Buna ilaveten Çin’in pekin ve Londra’yı birbirine bağlayacak Kuşak Yol Projesine tam destek veren Türkiye, Türkmenistan-Azerbaycan üzerinden Hazar geçişli Orta Koridoru canlandırma hususunda Çin’le hemfikir görünmektedir.

Bununla birlikte Nahçıvan’ı Azerbaycan’a bağlayacak olan Zengezur Koridoru ve Fav Limanı, Basra Körfezi ve Irak üzerinden Türkiye’ye uzanan Kalkınma Yolu Projesi de Orta Koridoru destekler mahiyettedir.

Kuzey koridoru Ukrayna savaşıyla, güney koridoru Gazze soykırımıyla kapatılmış olan Çin, Türkiye’nin göbeğinde yer aldığı orta koridora şiddetle ihtiyaç duymaktadır. Tam da bu esnada Türkiye, bu ihtiyacın daha da belirginleştirdiği jeopolitik ağırlığına güvenerek Doğu Türkistan’da zulme maruz kalan Uygur kardeşlerini bu ziyarette gündeme taşımıştır. Özellikle Dışişleri Bakanımızın Sincan’a yaptığı iki günlük ziyarette buradaki Uygur yerleşimlerini “Türk-İslam dünyasının kadim medeniyet havzaları” olarak tanımlaması derin manaları bünyesinde barındırmaktadır.

Sonuç itibarıyla Türkiye’nin Avrupa’nın şer ekseni olarak tanımladığı Çin ve Rusya’yla yakınlaşması ve ekonomik zenginliğin odağı haline gelen BRICS’e üye olabileceğini ima etmesi, şimdiye kadar izlediği “aktif tarafsızlık” politikasını bir kenara bırakabileceği ve Ortadoğu’nun dizaynında Anglosakson İttifakına karşı alternatif bir model ortaya koyabileceği izlenimin doğurmaktadır.