Türkiye ekonomisi 2018 yılı 3. çeyreğinde yıllık bazda %1,6 ile %2,0 civarında olan piyasa beklentisinin bir miktar altında büyüme kaydetti. Açıklanan veriyle birlikte bu yılın ilk çeyrek yıllık büyüme rakamı %7,3’ten %7,2’ye; ikinci çeyrek yıllık büyüme rakamı da %5,2’den %5,3’e revize edildi. Son 4 çeyrek rakamlarıyla yıllıklandırılmış büyüme rakamı 3Ç18 itibariyle %5,2’ye geriledi. Özel tüketimdeki yavaşlama ve yatırımlardaki daralmaya karşın kamu harcamaları ve net ihracat büyüme rakamlarını destekleyen unsurlar oldu. 3. çeyrekte gözlenen yavaşlamada yüksek seviyelerdeki faizler ve TL’deki sert değer kayıplarının belirleyici olduğu söylenebilir. Diğer taraftan, turizm gelirlerindeki iyileşme ve net ihracat tarafından gelen pozitif katkı daha düşük büyüme rakamları görülmesinin önüne geçti denilebilir. 3. çeyrek sonu itibariyle %5,2 olan son dört çeyreğe ait büyüme rakamının da dördüncü çeyrekte açıklanmasını beklediğimiz negatif rakamlar ile yılsonunda %3 civarına gerileyeceğini düşünüyoruz.

TCMB faizlerde değişikliğe gitmedi

TCMB, beklenildiği gibi politika faizinde herhangi bir değişikliğe gitmeyerek beklentilerle uyumlu olarak %24,00 seviyesinde sabit tuttu. Son aylarda enflasyonda görülen düşüş ve TL varlıklardaki oynaklığın azalmasının ek sıkılaşma gereksinimini ortadan kaldırması nedeniyle TCMB’nin karar metninde sadeleşmeye gittiğini düşünüyoruz. Sadeleşme olsa da sıkı para politikası vurgusunun sürdürülmesi de kısa vadede bir faiz indirimi beklenmediğini işaret ediyor. Metinde, ithal girdi maliyetleri ve iç talep gelişmeleri kaynaklı görünümünde bir miktar iyileşme gözlendiği ancak, fiyat istikrarına yönelik risklerin devam ettiği ifade edildi. Mevcut politika duruşunda herhangi bir değişikliğe gidilmemesinin ana gerekçesi olarak fiyat istikrarına yönelik riskler olarak gösterildi. En az bunlar kadar önemli olan bir diğer noktanın da, TCMB’nin enflasyonda belirgin bir iyileşme sağlanana kadar sıkı parasal duruşunu sürdüreceğini net bir şekilde tekrar vurgulaması olduğu söylenebilir.

Fırat’ın doğusuna operasyon mesajı

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta çarşamba günü yaptığı açıklamada birkaç gün içinde Fırat’ın doğusuna yönelik operasyonun başlayacağını ifade etmesi jeopolitik risklerde artışa neden olurken, özellikle ilk fiyatlamalarda TL varlıklar üzerinde satış baskısını artırdı. Uzun süredir Suriye’deki gelişmeleri göz ardı eden piyasalar için bu açıklama sürpriz olurken, operasyonun hazırlık ve gerçekleşme süreci TL varlıklar üzerinde baskı oluşturmaya devam edebilir. Özellikle bölgede askeri varlığı bulunan ABD’den gelebilecek mesajlar ve devamında verilecek karşılıklar bu süreçte yakından takip edilmeli. Geçen haftanın ikinci yarısında olduğu gibi haber akşına bağlı olarak volatilitede artış olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Sanayi üretiminde ve işsizlik oranlarında zayıf seyir devam ediyor

Yeni haftanın ilk gününde yurt içinde sanayi üretimi ve işsizlik oranları açıklandı. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,7 azaldı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi de ekimde bir önceki aya kıyasla yüzde 1,9 düşüş kaydetti. Beklenti aylık bazda değişim olmaması, yıllık bazda % 4,3 düşmesi yönündeydi. Takvim etkisinden arındırılmış sanayinin alt sektörlerine bakıldığında ise madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6,1 artarken, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 6,5, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 1,2 azalış kaydetti. Ekim ayı sanayi üretimi ile yılın son çeyreğine ilişkin ilk sanayi üretim verisi açıklanmış oldu. Yılın son çeyreğinde ekonomide daralma beklenirken önümüzdeki süreçte açıklanacak sanayi üretimi verileri bu taraftaki daralma beklentilerini de şekillendirecek. İşsiz sayısı 2018 yılı Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 330 bin kişi artarak 3 milyon 749 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 0,8 puanlık artış ile %11,4 seviyesinde gerçekleşti. Beklenti %11,6'ydı.

Yeni haftada merkez bankaları toplantıları ön planda

Fırat’ın doğusuna planlanan operasyon ile ilgili gelişmeler ve jeopolitik riskler TL varlıkların seyri üzerinde belirleyici olmaya devam edecek. Bu nedenle ekonomik veri akışlarının yanında haber akışlarının da yakından takip edilmesi yararlı olacaktır. Yeni haftada da merkez bankalarının toplantıları ön plana çıkıyor. 19 Aralık Çarşamba günü Amerikan Merkez Bankası (Fed) toplantısı ile 20 Aralık Perşembe günü Japonya Merkez Bankası (BoJ) ile İngiltere Merkez Bankası (BoE) toplantıları gerçekleşecek. Küresel piyasaların en önemli gündem maddesini 19 Aralık Çarşamba günü sonlanacak Fed toplantısı ve faiz kararı oluşturacak. Fed’in aralık ayında faiz oranlarında 25 baz puan artışa gitmesi bekleniyor. Kasım ayı içerisinde Fed Başkanı Powell’ın 2019 yılına ilişkin risklere dikkat çekmesi ve nötr faiz oranlarına yakın seviyelerde bulunduklarını kaydetmesi, Fed’in 2019 yılında kademeli faiz artırımlarını yavaşlatacağına dair beklentileri güçlendirmişti. Bu kapsamda 19 Aralık’taki Fed toplantısında faiz kararının yanında 2019 yılı için ortaya konulacak yol haritası ve projeksiyon güncellemeleri yakından takip edilecek. Aynı zamanda Fed Başkanı Powell’ın mesajları da önemli olacak. Ekonomik verilerin yanında son günlerde anlaşmasız Brexit’e yönelik endişeleri artıran gelişmeler de yakından izlenmeye devam edilecek. Aynı zamanda İtalya ve AB arasında devam eden bütçe sürecine yönelik gelişmeler de küresel piyasaların takip edeceği konu başlıkları arasında yer alıyor. Ayrıca küresel ticaret savaşlarına dair gelişmeleri fiyatlamalar üzerindeki yüksek etkisi devam ederken son günlerde oluşan iyimser havanın korunup korunmayacağı da önemli konu başlıkları arasında yerini alıyor.