TCMB geçen hafta gerçekleşen eylül ayı politika toplantısında politika faizini 200 baz puan artırarak %10,25 seviyesine yükseltti. Mevcut durumda bir hafta vadeli repo ihalelerinin faizi %10,25 seviyesine, Merkez Bankası'nın borç verme faizi %11,75, geç likidite penceresi faizi %13,25 seviyesine yükseldi. PPK sonrası yapılan değerlendirme küresel ekonomide, ülkelerin attığı normalleşme adımlarıyla üçüncü çeyrekte kısmi toparlanma sinyallerinin gözlenmekle beraber toparlanmaya ilişkin belirsizliklerin yüksek seyrettiği vurgulandı. Piyasada faiz artırımı bekleyenler olsa da genel görüş TCMB’nin politika faizini sabit bırakarak, fonlama yapısındaki değişikliklerle ağırlıklı fonlama maliyetini kademeli olarak yükseltmeye devam edeceği yönündeydi. Yapılan faiz artışı normalleşme ve TCMB için yeni politika alanı açılması olarak değerlendirildi ve başta bankalar olmak üzere borsada alımlara kurlarda da hızlı bir geri çekilmeye neden oldu. Kısa vadede pozitif etkilerini gördüğümüz bu kararın ardından cuma günü kurlarda yaşanan düşüşlerin yatırımcılar tarafından yeni alım fırsatı olarak değerlendirildiği görüldü. İlerleyen günlerde ise TL varlıklarda TCMB kararından ziyade yurt dışı etkisini hissetmeye devam edebiliriz.

Yurt içinde jeopolitik gelişmeler ön planda

Doğu Akdeniz konusundaki gelişmeler ve konu ile ilgili taraflardan gelen açıklamalar yurt içi piyasaların takip ettiği konu başlıkları arasında yer alıyor. Türkiye Akdeniz'de yeni Navtex ilan ederken, 29 Eylül'de Rodos ve Meis arasında atış eğitimi yapılacağı duyuruldu. Türkiye ve Yunanistan’dan karşılıklı görüşmenin sağlanması için mesajlar gelirken, Doğu Akdeniz’de yaşanan sorunların diplomasi yoluyla çözümü için genel çağrılar devam ediyor. Ayrıca bu hafta 1 ve 2 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek AB Liderler Zirvesi’nden gelecek açıklamalar önem taşıyacaktır. Doğu Akdeniz’deki gelişmeler yanında hafta sonu Ermenistan-Azerbaycan cephe hattında, Ermeni güçlerinin Azerbaycan sivil yerleşim birimlerine ateş açması üzerine çatışmalar başladığı haberleri takip edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırısına ilişkin, "Türk milleti her zaman olduğu gibi bugün de tüm imkânlarıyla Azerbaycanlı kardeşlerinin yanındadır." ifadelerini kullandı. Bölgedeki gelişmeler, iki ülke arasındaki tansiyon ve Türkiye’nin bu konudaki açıklamaları ve yaklaşımı piyasaların da takibinde yer alacaktır.

Haftanın gündemi…

Ekonomilerde gözlenen toparlanma ve aşı kaynaklı iyimser beklentiler, son aylarda küresel risk iştahını ve piyasaları destekleyen temel gelişmeler olarak karşımıza çıkmaktaydı. Ancak tedbirlerin gevşetilmesinin doğal bir sonucu olarak yaz aylarından itibaren vaka sayılarında gözlenen artışın, son haftalarda mevsimsel etkiler nedeniyle de hız kazanması dikkatlerin bu tarafa çevrilmesine neden oluyor. Dünya çapında vaka sayılarındaki artış ivme kazanırken, özellikle Avrupa’da açıklanan vaka sayıları kritik eşik seviyelerine ulaşmış bulunuyor. Geçen hafta artan vaka sayılarına bağlı olarak Avrupa’da bir dizi yeni tedbir açıklandı. Şu an için alınan tedbirler, mart – nisan aylarındaki tedbirlere nazaran daha hafif olsa da salgın kaynaklı gelişmeler tedbirlerin boyutunu belirleyecektir. Vaka sayılarında hız kazanan artış, salgın kaynaklı endişeleri ve daha sıkı tedbirler gelebileceğine ilişkin korkuları gündeme taşıyor. Bu tarafta artan endişelerin ve korkuların küresel risk iştahı ve riskli varlıklar üzerinde baskı oluşturduğu görülüyor. Öte yandan ABD – Çin arasındaki gerilim genel hatlarıyla devam ediyor. ABD Başkanı Trump’tan TikTok anlaşması ile ilgili karışık mesajlar gelirken, ABD’deki seçim tarihi yaklaştıkça iki ülke arasındaki ilişkilerin seyri daha da önem kazanacaktır. Salgın kaynaklı endişeler ve ABD – Çin arasındaki gerilim aşağı yönlü risk unsurları olarak izlenmeye devam ediliyor. Son zamanlarda Fed Başkanı Powell’ın da altını çizdiği gibi ekonomik toparlanma konusunda salgın kaynaklı endişelere bağlı olarak belirsizliklerin artış kaydettiği görülüyor. Toparlanmanın devamlılığı risk iştahının gücünü koruması açısından büyük önem taşırken, toparlanmanın yavaşlaması (en kötü ihtimalle terse dönmesi) riskli varlıklarda satışların derinleşmesine yol açabilir. Bu durumda piyasaların merkez bankaları ve hükümetlerden yeni destek beklentileri artış kaydedebilir. ABD’deki mevcut teşvik paketine ilişkin görüşme ve gelişmeler de piyasaların takibinde yer alacaktır. Hafta genelinde yurt içinde 30 Eylül Çarşamba günü ağustos ayı dış ticaret dengesi ile 1 Ekim Perşembe günü eylül ayı imalat PMI rakamı ön plana çıkacak. TCMB’nin faiz kararının ardından pozitif bir fiyatlamanın izlendiği yurt içi piyasalarda, küresel çaptaki gelişmeler fiyatlamalar üzerinde etkili olacaktır. Euro Bölgesi’nde ise perşembe günkü imalat PMI rakamı ile Cuma günü açıklanacak eylül ayı TÜFE rakamları önemli olacak. Artan vaka sayıları nedeniyle son günlerde Avrupa varlıkları baskı altında kalırken, önümüzdeki süreç açısından ekonomik toparlanmanın seyri ve hızı önemli olacaktır. ABD tarafında ise hafta içerisinde açıklanacak ekonomik veriler genel olarak piyasaların takibinde yer almakla birlikte, cuma günü açıklanacak tarım dışı istihdam raporu piyasalar ve fiyatlamalar açısından önemli olacaktır.