SON DAKİKA
Hava Durumu

Seçim öncesinde satış baskısı devam edebilir

Yazının Giriş Tarihi: 19.06.2018 13:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.06.2018 13:36

Yeni hafta ile birlikte seçim öncesinde son düzlüğe girdik. 24 Haziran Pazar günü gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimi öncesinde, seçime ve seçim sonrasındaki politikalara ilişkin belirsizlikler yurt içi piyasalardaki satış baskısının devam etmesine neden olabilir. Geçen haftalarda seçimin yaratmış olduğu belirsizlik ve Türkiye özelinde risk fiyatlamasının etkili olması nedeniyle TL varlıklarda düşüşlerin hız kazandığı ve yurt dışı piyasalara kıyasla negatif ayrıştığımızı görmüştük. Yeni haftada da seçime kadar negatif ayrışmanın devam ettiğini izleyebiliriz.  24 Haziran’daki seçim milletvekilliği için nihai olmakla birlikte, cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylardan birinin %50 oy oranını aşamaması durumunda, 8 Temmuz’da cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu gerçekleştirilecek. Bu durumda seçimin ikinci tura kalmış olmasıyla belirsizliğin uzaması ve mecliste ortaya çıkan aritmetik de piyasa fiyatlaması üzerinde etkili olacaktır. Seçim sonuçlarının belirsizliğin devam ettiğini göstermesi Türk Lirası’nda ve Borsa İstanbul’da satış baskısının devam etmesine yol açabilecektir. Bu tarafta belirsizliklerin ortadan kalkması son aylarda yaşanan düşüşle birlikte getiri potansiyeli artış kaydeden ve hem kendi tarihsel ortalamalarına hem de emsallerine kıyasla düşük çarpanlarla fiyatlanan Borsa İstanbul tarafında toparlanmanın etkili olduğunu görebiliriz. Ancak her iki yönde de sert hareketler görülebilme ihtimalinin bulunduğunu not etmekte fayda var. Seçim sonuçları netlik kazanana kadar portföylerde korumacı stratejilerin takip edilmesi portföylerini muhafaza etmek isteyen yatırımcılar için önem taşımaktadır.

Önemli Merkez Bankası Toplantılarını Geride Bıraktık

Geçen hafta küresel piyasaların takibinde yer alan Fed ve ECB toplantılarını geride bıraktık. Bu tarafta merkez bankalarından gelen kararların beklentiler ile genel olarak uyumlu olduğunu gördük. Amerikan Merkez Bankası (Fed),  13 Haziran’da sona eren toplantısında piyasadaki beklentilerle uyumlu olarak,

25 baz puan faiz artırımına gitti ve politika faizini yüzde 1,75-2,00 aralığına yükseltti. Bununla birlikte ABD ekonomisindeki güçlü görünüm ve enflasyon tarafındaki toparlanma göz önüne alındığında Fed toplantısında 2018 yılına ilişkin büyüme ve enflasyon beklentilerinin yukarı yönlü revize edildiğini izledik.  Ayrıca küresel piyasaların odağında yer alan bir diğer önemli konu Fed’in 2018 yılında planladığı faiz artırım sayısıydı. Fed 2018 için faiz artırım beklentisini 3’ten 4’e yükseltti. Böylece Fed’in yılın geri kalanında iki kez daha faiz artırarak, 2018 yılında toplam 4 faiz artışı planladığını gösterdi.

Fed’in genel olarak şahin tavrını koruduğunu izlerken, dolar başta gelişen ülke varlıkları olmak üzere küresel piyasalarda değer kazanımlarını devam ettirdi. Fed’in ardından bir diğer odak noktası Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) toplantısı idi. Perşembe günü toplanan ECB,

Beklentilerle uyumlu olarak faiz oranlarında değişikliğe gitmezken, ECB varlık alım programının bu sene Aralık ayında sonlandıracağını belirtirken Eylül sonrası aylık alımların mevcut 30 milyar eurodan, Aralık sonunda sona ermek üzere, 15 milyara düşürüleceğini açıkladı. Vadesi gelen kıymetlerin anapara ödemeleri ise aralık sonrası dönemde, bol likiditeyi desteklemek adına ihtiyaç duyulduğu süre boyunca, yatırıma döndürülmeye devam edileceği açıklandı. Faiz artırım ile ilgili olarak ise 2019 yılının ikinci yarısı işaret edildi.

Hem faiz artırım ihtimalinin ötelenmesi hem de yapılan açıklamalarda güvercin tonun tercih edilmesi euroyu önemli para birimleri karşısında baskıladı. Her ne kadar euronun ECB sonrası değer kaybettiği izlense de, ECB’nin normalleşme yönünde attığı adımlar ve Fed’in şahin duruşunu koruması ileriye yönelik gelişmekte olan ülkeler açısından çok olumlu bir görünüm sunmamakta. Şu an için küresel likidite koşullarında bir daralma izlemesekte, ECB’nin ilerleyen dönemlerde bilançosunu daraltamaya başlaması, bol likidite döneminin sonuna yaklaşıldığına dair çok daha net bir sinyal verecektir. Bununla birlikte küresel ekonomiler ile gelişen ülkelerdeki yüksek borçluluk dikkate alındığında, sıkılaşan likidite koşulları ve artan borçlanma maliyetleri gelişen ülke varlıklarına yönelik algının değişmesine ve bu ülkelerden portföy çıkışlarına neden olmaktadır.

Trump Ticaret Savaşlarını Tekrar Gündeme Taşıdı

Yurt içi piyasaların Ramazan Bayramı nedeniyle kapalı olduğu cuma gününde ticaret savaşlarına ilişkin önemli gelişmeler kaydedildi. ABD Başkanı Trump, Çin’den ithal edilen ve toplam ticari hacmi 50 milyar dolar olan bazı teknolojik ürünlere gümrük vergisi getirdi. Değeri toplam 50 milyar dolara ulaşacak gümrük vergilerinin uygulanacağı ürünlerin nihai listesi ise ABD Ticaret Temsilciliği (USTR) tarafından açıklandı. ABD, Çin'in savunma, teknoloji, havacılık ve otomotivini hedef aldı. Trump’ın bu hamlesine Çin’den de karşılık gecikmedi. Pekin yönetimi, 50 milyar değerinde ABD menşeli 659 ürüne yüzde 25 ek vergi getireceğini açıkladı. 6 Temmuz'dan itibaren 36 milyar dolarlık 545 ürüne vergiler yürürlüğe girecek. Çin’in misillemeye gitmesinin ardından ABD'nin 100 milyar dolarlık ikinci bir liste hazırladığı ve 60 gün içinde bu listeyi de devreye sokacağı uyarısı yapılmakta. Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında yaşanan gelişmeler ve karşılıklı adımların ticaret savaşlarının fitilini ateşlediği şeklinde yorumlanırken, gelişmeler küresel piyasalarda tedirginliği artırıyor. ABD’nin gümrük vergileri konusundaki tutumu ticaret ortaklarıyla olan ilişkisinin bozulmasına yol açarken (AB, Kanada, Meksika gibi), artan tedirginliğin risk iştahını baskıladığı ve yatırımcıların güvenli liman (altın, Japon yeni, ABD ve Almanya tahvilleri) talebini artırdığını izliyoruz. Düşen risk iştahı son dönemde sıkılaşma eğiliminde olan likidite koşullarının yanında gelişen ülke varlıkları üzerinde etkisini göstermekte. Ticaret savaşlarına yönelik artan endişeler gelişen ülkelerden portföy çıkışlarının hız kazanarak bu portföylerin güvenli limanlara doğru yönelmesine neden olabilecektir. Bu nedenle karşılıklı adımların ticaret savaşına doğrudan taraf olmasalar da gelişen ülkeler tarafından yakından takip edilmesi faydalı olacaktır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.