Koronavirüs salgını ve küresel resesyon kaygıları şubat ayından itibaren risk iştahı üzerinde ciddi bir baskı yaratırken, riskli varlıklarda da sert değer kayıplarının yaşanmasına neden oldu. Bununla birlikte son haftalarda gerek merkez bankalarından gerekse hükümetlerden ekonomiyi desteklemeye yönelik gelen adımlar önem taşıyor. Atılan bu güçlü adımlarla birlikte küresel ölçüde salgınla mücadele için alınan önlem ve teşvik paketlerinin toplamı küresel ölçüde 10 trilyon dolar gibi rakamlarla ifade edilmeye başlandı. Son dönemde salgının yayılma hızının yavaşlama kaydetmesi de salgın konusunda en kötünün geride kalacağına ilişkin iyimser beklentileri güçlendiriyor. Likidite koşullarının genişlemesi ve güç kazanan iyimser beklentilerin etkisiyle son haftalarda risk iştahında ve küresel piyasalarda toparlanma çabasının güç kazandığı görülüyor. En kötünün geride kalacağı beklentilerine paralel önümüzdeki süreçte ekonomilerin kısmi olarak da olsa yeniden açılabileceğini ilişkin öngörüler de ön plana çıkıyor. Geçen hafta Avrupa’da koronavirüs tedbirlerinin gevşetilmeye başlanacağı haberi ile ABD Başkanı Trump’ın ABD’deki virüs önlemlerini 3 aşamalı olarak gevşetmeyi planlandığına ilişkin açıklaması bu öngörü ve beklentileri destekliyor. Salgının yayılma hızındaki gelişmeler, tedbirlerin gevşetilmesi konusunda atılacak adımlar ve ekonomilerin kısmen de olsa yeniden açılması piyasaların takip edeceği en önemli gelişmeler olacaktır. Bu konularda yaşanacak olumlu gelişmeler ve açıklamalar risk iştahını ve piyasaları desteklemeye devam edebilecektir. Ancak aşağı yönlü risklerin varlığını sürdürdüğü bu süreçte salgın konusunda yaşanabilecek olumsuz gelişmelerin de satış baskısının tekrar artış kaydetmesine neden olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca ekonomik veriler ve 2020 yılının ilk çeyreğine ait açıklanacak finansal sonuçlar da risk iştahının seyri üzerinde etkili olacaktır. Yeni haftada yurt içinde TCMB’nin faiz kararı ve ABD ile Euro Bölgesi’nde açıklanacak nisan öncü PMI verileri önemli ekonomik veri akışını oluşturacaktır.

ABD endeksleri lokomotif olmaya devam ediyor

 Salgın her ülkede farklı bir şiddette etkili olsa da hisse senetleri piyasalarını büyük oranda yönünü ABD endekslerine göre tayin etmeye çalışıyor. Volatilitenin oldukça yüksek seyretmesine karşın ABD endekslerinde son haftalarda oldukça iyi bir performans sergilendi. Bu süreçte gördüğü dip seviyelere göre %30’u aşan yükselişler sergileyen ABD hisse senedi endekslerinde, bu yükselişle aynı zamanda şubat ayında başlayan düşüşün %50’den fazlası da geri alınmış oldu. Tüm dünyada merkez bankaları ve hükümetlerden gelen genişlemeci adımların yanında, Avrupa ve ABD’de vaka sayılarındaki artış hızının yataylaşmaya başlaması ve ekonomilerin tekrar canlandırılmasına yönelik mesajlar bir süredir aşırı satılmış olan hisse senetleri piyasalarında heyecana sebep oldu. Bu heyecanın da büyük bir kısmının bahsettiğimiz performanslarda da görüldüğü üzere son haftalarda fiyatlara girdiğini söylemek mümkün. Bu nedenle yükselişlerin devamı için yeni veri ya da haberlere ihtiyaç duyulabilir. Bununla birlikte salgına yönelik endişelerin halen yüksek seyrediyor olması da borsalardaki bu olumlu havayı gölgeleyebilir. Bu çerçevede trende karşı durmamak gerekirken, mevcut trendin bir tepki hareketi olarak kalmasına karşı da mutlaka bir strateji oluşturmakta fayda var.

Yurt içinde TCMB faiz kararı önemli olacak

Yurt içinde 22 Nisan Çarşamba günü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) nisan ayı PPK toplantısı takip edilecek. Koronavirüs salgının olumsuz etkilerini azaltmak ve ekonomileri desteklemek adında küresel çapta merkez bankalarının faiz indirimine gittiği bu dönemde, TCMB’nin de faiz indirimine gitmesi olası görülüyor. Salgın dolayısıyla gelişmekte olan ülkelerden yaşanan fon çıkışları ve dolara olan ilginin artış kaydetmesi gelişmekte olan ülke para birimlerinin değer kaybetmesine neden oluyor. Bu tarafta kur cephesindeki yükselişler enflasyon üzerinde bir miktar baskı oluşturabilecek bir durum olarak değerlendirilse de iç talepteki zayıflama ve düşen emtia fiyatları ile enerji maliyetleri kurdaki yükselişlerin olumsuz etkisini sınırlandıracaktır. Ekonomik aktivite üzerindeki ciddi aşağı yönlü riskleri ve küresel çapta atılan güçlü genişleyici adımları dikkate alarak, TCMB’nin 22 Nisan’daki planlı PPK toplantısında da faiz indirimlerine devam edeceğini düşünüyoruz. Piyasadaki konsensüs beklentiler de TCMB’nin 50 baz puan faiz indirimine gitmesi yönünde şekilleniyor.