SON DAKİKA
Hava Durumu

Merkez bankalarının sözlü yönlendirmeleri yeniden önem kazandı

Yazının Giriş Tarihi: 08.03.2021 17:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.03.2021 17:32

Uzun vadeli tahvil faizlerinde yaşanan artış finansal koşulların sıkılaşmasına yol açan bir gelişme olurken, bu durum 2020 yılından itibaren ekonomileri desteklemeye yönelik adımlar atan merkez bankalarını rahatsız eden ve ekonomik toparlanma ile genişlemeci politikaların etkilerini baskılayabilecek bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Yaşanan faiz artışlarına bağlı olarak ilk müdahale geçen hafta başında Avustralya Merkez Bankası’ndan geldi. Avrupa Merkez Bankası (ECB) üyelerinden gelen açıklamalarda tahvil getirilerindeki istenmeyen yükselişe karşı harekete geçilebileceği ve pandemi acil tahvil alım programını kullanarak getirilerin aşağı çekilebileceği mesajları verildi. ECB üyeleri güçlü bir sözlü yönlendirme ile faizlerdeki yükseliş eğilimini kontrol altına almaya çalışırken, geçen hafta perşembe günü konuşma gerçekleştiren Fed Başkanı Powell’ın da bu yönde bir yönlendirme de bulunacağına ilişkin beklentiler güç kazandı. Tahvil faizlerindeki yükselişe ilişkin olarak Powell, tahvil piyasasındaki oynaklığın dikkatini çektiğini belirtirken, "Fed, varlık alımlarını azaltarak insanları şaşırtmak istemiyor. Piyasalardaki düzensiz koşullar endişe duymak için bir sebep. Finansal koşulların sürekli sıkılaşmasından endişe duyacağım. Küresel düşük enflasyon ortamı yakın zamanda değişmeyecektir" dedi. Güvercin tondaki mesajların devam ettiği ve kısa vadede genişlemeci politikada bir değişiklik olmayacağına ilişkin vurgular ön plana çıksa da Fed Başkanı Powell konuşmasında tahvil faizlerindeki artışa dair piyasaların görmek istediği ifadelere yer vermedi. Powell’ın getiri eğrisi kontrolü konusunda mesaj vermekten kaçınması, tahvil faizlerinde yükselişe, dolarda değer kazanımına ve küresel risk iştahının baskılanmasına neden oldu. Yeni haftada 11 Mart Perşembe günü Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz kararı ile ECB Başkanı Lagarde’ın vereceği mesajlar piyasalar açısından oldukça önemli olacaktır. Özellikle Lagarde’ın son dönemde artan tahvil getirilerine ilişkin değerlendirmeleri yakından izlenecektir. İlerleyen süreçte merkez bankalarının sözlü yönlendirmeleri ve getiri eğrisi kontrolünü gündeme alarak tahvil piyasasına yönelik olası müdahaleleri küresel piyasaların yakından takip edeceği gelişmeler arasında yer alacaktır.

Yurt içinde reform paketine ilişkin açıklama bekleniyor

25 Şubat’ta Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, "Makroekonomik İstikrar Politikalarını ve Yapısal Politikaları içeren 'Ekonomik Reform' çalışmalarımızda sona geldik. Reform politikalarımızın detaylarını Sayın Cumhurbaşkanımız Mart ayının ikinci haftasında kamuoyuyla paylaşacak. 2021 yılı reformlar yılı olacak" açıklamasında bulundu. Kasım ayındaki ekonomi yönetimindeki değişimler ve devamında gelen ekonomi politikalarında gözlenen değişimlerle birlikte yapısal reform mesajları piyasalar tarafından olumlu karşılanmıştı. Bu hafta içerisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanması beklenen reform paketi ve paketin içeriği yurt içi piyasaların yakın takibinde yer alacaktır. Piyasaların paketin içeriğini olumlu karşılaması TL varlıklarda pozitif ayrışmayı ve değer kazanımlarını gündeme getirebilir.

TCMB’ye yönelik faiz artırım beklentileri güç kazanıyor

Enflasyon endişeleri ve ABD uzun vadeli tahvil faizlerinde gözlenen yükseliş, doların küresel çapta değer kazanmasına ve gelişmekte olan ülke para birimlerinin değer kaybetmesine neden oluyor. Şubat ayının son haftasında değer kayıplarının görüldüğü Türk Lirası’nda mart ayının ilk haftasında da beklentilerin üzerinde gelen enflasyon rakamları ve Powell’ın konuşması sonrasında faizlerde etkili olan yükseliş nedeniyle değer kaybı devam etti. Geçen hafta açıklanan şubat ayı TÜFE rakamı aylık bazda %0,91 oranında artış kaydetti ve %0,75 artış yönünde olan konsensüs beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Yıllık enflasyon rakamı %14,97 seviyesinden %15,61 seviyesine yükseldi. Son aylarda beklentilerin üzerinde gelen ve dirençli bir görünüm ortaya koyan enflasyon rakamları ile son haftalarda TL’de etkili olan değer kayıpları piyasalarda faiz artırım beklentileri güç kazanmasına neden oluyor. Mart’taki PPK toplantısında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz kararı hem kasım ayından itibaren kazanılan kredibilitenin korunması hem de enflasyonla mücadele konusunda atılan güçlü adımlara yönelik güvenin devam etmesi açısından kritik önem taşımaktadır. TCMB’nin faiz artırımına giderek güçlü duruşunu pekiştirmesi Türk Lirası’nda yeniden değer kazanımlarının güç kazanmasına katkı sağlayabilir. Ancak özellikle TCMB toplantısına kadarki süreçte Türk Lirası’nın seyri üzerinde ABD tahvil faizlerindeki gelişmeler, doların küresel çaptaki görünümü ve yurt içinde açıklanması beklenen reform paketi etkili olacaktır.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.