Türkiye Ekonomisi 2019 yılı 2. çeyreğinde yıllık bazda beklenti olan %2’nin biraz altında %1,5 daraldı. Bu veriyle birlikte Türkiye Ekonomisi son 3 çeyrek dönemde üst üste daralma gerçekleştirmiş oldu. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH büyümesi 1Ç19’da geçen yılın aynı çeyreğine göre %1,4 daralırken; mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış GSYH bir önceki çeyreğe göre %1,2 büyüdü. Öncü göstergeler hâlen çok güçlü olmasa da, potansiyel ve kalıcı toparlanma 2Y19’da başlayabilir. Yakın dönemde açıklanan öncü büyüme göstergeleri, her ne kadar henüz ikna edici seviyelerde olmasa da, dipten dönüş sinyalleri vermeye devam ediyor. Temmuz ayı sonunda TCMB’nin gerçekleştirdiği güçlü faiz indirimi ile yılın geri kalanında faiz indirimlerini sürdüreceği yönündeki beklentiler finansal koşullardaki sıkılığın azalacağının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. TL’deki görece istikrarlı seyir ile ekonomik büyüme tarafında baz etkilerinin yılın ikinci yarısı itibariyle olumluya dönecek olması gibi gerekçelerle yılın kalan bölümünde büyümede kademeli toparlanma görüleceği yönündeki beklentimizi koruyoruz. Geçen hafta Salı günü ise enflasyon rakamları yakından takip edildi. TÜFE, ağustosta %1,40’lık beklentinin altında kalarak %0,86 oldu. Böylelikle, yıllık TÜFE %16,7’den %15’e geriledi. Yıllık TÜFE’de geçen ay gözlenen geçici artış (vergi indirim teşviklerinin uzatılmaması ve bazı ürünlere yönelik zamlar nedeniyle) sonrasında enflasyondaki aşağı yönlü ana eğilimin korunduğu görüldü. Ayrıca, çekirdek enflasyon göstergelerindeki düşüş eğiliminin de, geçen ayki geçici duraksamanın ardından, devam ettiği görüldü. Ayrıca, yurtiçi ÜFE aylık bazda %0,59 oranında düşüşle; yıllık bazda %21,66’dan, %13,45’e geriledi. Böylelikle, 32 aydır devam eden ÜFE-TÜFE arasındaki ÜFE lehine olan makas kapanmış oldu; diğer bir ifadeyle maliyet enflasyonu, talep enflasyonun altına geriledi. Bu rakamların ardında yüksek baz etkisinin de desteği ile, eylül-ekim döneminde, geçici de olsa tek haneli enflasyon görülebileceğini düşünüyoruz. Geçen yıl ağustos ayında yaşanan kur şokunun etkisiyle Eylül 2018’de aylık enflasyon %6,3 olarak gerçekleşmişti, eylül ÜFE ise aynı dönemde %10,88 artış göstermişti.   Merkez bankalarına yönelik beklentiler ön planda   Yeni haftada TCMB ve ECB’nin toplantıları ve faiz kararları ön plana çıkarken toplantıların fiyatlamalar ve volatilite üzerinde belirleyici olmasını bekliyoruz. Beklentiden daha olumlu gelen enflasyon verisi sonrasında piyasadaki faiz indirim beklentileri güç kazandı. Enflasyon tarafındaki olumlu seyir nedeniyle, temmuz ayındaki toplantısında faiz indirimine giden TCMB’nin eylül ayındaki toplantısında da faiz indirimine gideceğini düşünüyoruz. Aynı zamanda ECB ve Fed’in de eylül ayında faiz indirimine gitmesi beklenirken küresel konjonktür de TCMB’nin faiz indirimi konusunda elini rahatlatan gelişmeler olarak sıralanabilir. TCMB’nin eylül ayı toplantısında piyasadaki beklentilerin 200 – 300 baz puan aralığında değiştiği görülüyor. TCMB’nin faiz kararının takip edileceği perşembe gününde açıklanacak faiz kararı TL varlıkların seyri ve kur cephesindeki volatilite üzerinde belirleyici olacaktır. Yılsonuna kadar piyasanın 300 – 400 baz puan aralığında beklentiye sahip olduğunu görüyoruz. Küresel çapta da ticaret savaşları gibi devam eden belirsizlikler küresel büyüme üzerinde baskı oluştururken 2019 yılında ekonomilerdeki yavaşlama dikkat çekiyor. ECB’nin tekrardan ekonomileri desteklemeye yönelik adım atacağı beklentisi güç kazanmış durumda. ECB’nin eylül ayında faiz indirimine gidebileceğine dair beklentiler de piyasalarda yer alırken ekonomileri desteklemeye yönelik bir paket beklentisi ön plana çıkıyor. Yine tahvil alım programının başlatılması ve kapsamının genişletilmesi de seçenekler arasında yer alıyor. Önceki toplantılar görece daha sakin geçerken eylül ayındaki ECB’nin kararı ve toplantı sonrasında ECB Başkanı Draghi’nin konuşması önemli olacak. Aynı zamanda yeni haftada 18 Eylül’deki Fed toplantısı öncesinde ABD’deki çarşamba ve perşembe günkü enflasyon verileri ön plana çıkıyor.