Sevgili dostum Kenan Sertalp bey ‘hocam yaz’ dedi, yazdık.
Hoş bulduk.
Şirketlerin yönetim, sermaye ve organizasyon yapılarına bakıldığında karşımıza üç başlıkta toplanabilecek işletmeler çıkıyor.
Kurumsal şirketler
Kurumsal aile şirketleri
Aile şirketleri
*
Kurumsal kültür
Kurumsal şirketlerde CEO’lar ya da genel müdürler öne çıkarak yönetim kurulunun önünde geniş yetki ve sorumluluklar alarak işletmeleri sevk ve idare ederler.
Bu yönetim yapısı içerisinde beyaz yakasından mavi yakasına, herkes rolünü bilir.
Oluşturulan kültür, yönetimlerdeki netlikten, tedarik ve satış politikalarına kadar düzen, disiplin ve ahengi beraberinde getirir.
Yöneticiler değişse bile kurumsal kültür hükmünü sürdürmeye devam eder.
*
Aile şirketlerinde kurumsallaşmayı başarmış firma sayısının çok olduğunu söylemek fazla iyimserlik olur! Bunu başaramayanların daha fazla olduğu ayan beyan ortada…
Aile şirketlerini CEO’lardan ziyade baba, oğul, kardeş, abi, anne, dayı ve amcalar yönetiyorlar ve ‘Büyük patron’ adını alıyorlar.
Ancak büyük patronların sektörel bilgi seviyesi, işletmenin sermaye yapısı, yönetim kapasitesi, ülke erkiyle olan ilişkileri gidişatı ve ömürlerini belirliyor…
*
Aile şirketleri ve handikapları
Aile şirketlerimizin ömürlerini Avrupa şirketlerinin ömürleriyle kıyasladığımızda karşımıza aleyhte bir durum çıkıyor.
Kurumsallaşmayı başaramayan aile şirketlerimiz, aile içerisindeki gelişme ve çekişmelerden etkilenip, hele kurucu patron aradan çıktıktan sonra ayakta kalmakta zorlanıp dağılma veya kapanma süreçlerine giriyorlar.
Bu bizim sanayicimizin en zayıf yanı ve handikabı bu...
Tabii ki üzüntü veriyor.
*
Örnek vermeye gerek var mı?
Gerek var diyorsanız bir holding ismi verelim; merhum Halis Toprak ve Toprak Holding.
İlaçtan seramik’e birçok sektörde iyi durumda olan holding şu veya bu sebeplerden dolayı bugün yok mesela…
*
Karşılaşılan sorunlar
Kurumsallaşmaya ve kurumsal kültürü oluşturmak gerekiyor.
Bunu gerçekleştiremeyen işadamlarımız bu defa başka sorunlarla da baş etmeye çalışıyorlar.
*
İşadamları, piyasaların oynaklığını ve krizleri sevmezler. Önlerini görmek, üretim, planlama, tedarik ve satışlarını, gelir ve giderlerini sakin piyasa şartlarında yapmak isterler. Ve her zaman artıda, karda ve pozitifte kalmayı beklerler.
Üretimin kahramanları, yürekli insanları;
Döviz, faiz, finans
Kredi, teminat, ipotek
Yatırım, teşvik, destek
Üretim, teknoloji, AR-GE
Enerji
Satış ve Pazar işlerinde rahat, oturmuş ve sakin alanda faaliyet göstermenin huzurunu yaşamak isterler.
*
İsterler ama bu her zaman mümkün olmuyor!
Gün içinde bile birkaç kez fiyatlamanın yapıldığı ürün tedarik piyasası şartlarında bir sanayicinin önünü görmesi, bağlantı yapması, sipariş alması, üretmesi, satması ve çarkı döndürmesi elbette kolay değil.
Ya da üretim planları ve terminleri doğrultusunda makinalar tıkır tıkır çalışması gerekirken, aniden başlayan enerji kısıtlamaları onları bedenen ve ruhen hırpalıyor.
*
Kurumsal ol rahatla
Kurumsal ve kurumsallaşmayı başarmış aile firmaları sıkıntıları ve krizleri atlatmasını bilirken, klasik aile şirketlerimizin patronları büyük bir stres ve baskı altında kalıp, bocalamaktan kurtulamıyorlar.
‘İş dünyası ve işadamı stresi’ ile karşı karşıya kalıyorlar.
*
Sanayicilerimiz benim gözümde gerçek birer kahramandırlar.
Güçlü, dayanıklı, kuvvetli, inatçı, atak ve girişken halleriyle bildiğimiz iş insanlarımızın sağlık durumları çok iyi değil, maalesef kolay etkileniyorlar.
*
Stresin işverenlere olan maliyetini ve patronların sırtladığı ağır sorumlulukların getirdiği sonuçları sağlık üzerinden gelecek yazımızda irdeleyeceğiz.
Hoşçakalın, sağlıkla kalın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr.Hüseyin H.Serdar
Sanayicilerimiz stres altında
Bu benim EKOMETRE Gazetesi’ndeki ilk makalem.
Sevgili dostum Kenan Sertalp bey ‘hocam yaz’ dedi, yazdık.
Hoş bulduk.
Şirketlerin yönetim, sermaye ve organizasyon yapılarına bakıldığında karşımıza üç başlıkta toplanabilecek işletmeler çıkıyor.
Kurumsal şirketler
Kurumsal aile şirketleri
Aile şirketleri
*
Kurumsal kültür
Kurumsal şirketlerde CEO’lar ya da genel müdürler öne çıkarak yönetim kurulunun önünde geniş yetki ve sorumluluklar alarak işletmeleri sevk ve idare ederler.
Bu yönetim yapısı içerisinde beyaz yakasından mavi yakasına, herkes rolünü bilir.
Oluşturulan kültür, yönetimlerdeki netlikten, tedarik ve satış politikalarına kadar düzen, disiplin ve ahengi beraberinde getirir.
Yöneticiler değişse bile kurumsal kültür hükmünü sürdürmeye devam eder.
*
Aile şirketlerinde kurumsallaşmayı başarmış firma sayısının çok olduğunu söylemek fazla iyimserlik olur! Bunu başaramayanların daha fazla olduğu ayan beyan ortada…
Aile şirketlerini CEO’lardan ziyade baba, oğul, kardeş, abi, anne, dayı ve amcalar yönetiyorlar ve ‘Büyük patron’ adını alıyorlar.
Ancak büyük patronların sektörel bilgi seviyesi, işletmenin sermaye yapısı, yönetim kapasitesi, ülke erkiyle olan ilişkileri gidişatı ve ömürlerini belirliyor…
*
Aile şirketleri ve handikapları
Aile şirketlerimizin ömürlerini Avrupa şirketlerinin ömürleriyle kıyasladığımızda karşımıza aleyhte bir durum çıkıyor.
Kurumsallaşmayı başaramayan aile şirketlerimiz, aile içerisindeki gelişme ve çekişmelerden etkilenip, hele kurucu patron aradan çıktıktan sonra ayakta kalmakta zorlanıp dağılma veya kapanma süreçlerine giriyorlar.
Bu bizim sanayicimizin en zayıf yanı ve handikabı bu...
Tabii ki üzüntü veriyor.
*
Örnek vermeye gerek var mı?
Gerek var diyorsanız bir holding ismi verelim; merhum Halis Toprak ve Toprak Holding.
İlaçtan seramik’e birçok sektörde iyi durumda olan holding şu veya bu sebeplerden dolayı bugün yok mesela…
*
Karşılaşılan sorunlar
Kurumsallaşmaya ve kurumsal kültürü oluşturmak gerekiyor.
Bunu gerçekleştiremeyen işadamlarımız bu defa başka sorunlarla da baş etmeye çalışıyorlar.
*
İşadamları, piyasaların oynaklığını ve krizleri sevmezler. Önlerini görmek, üretim, planlama, tedarik ve satışlarını, gelir ve giderlerini sakin piyasa şartlarında yapmak isterler. Ve her zaman artıda, karda ve pozitifte kalmayı beklerler.
Üretimin kahramanları, yürekli insanları;
Döviz, faiz, finans
Kredi, teminat, ipotek
Yatırım, teşvik, destek
Üretim, teknoloji, AR-GE
Enerji
Satış ve Pazar işlerinde rahat, oturmuş ve sakin alanda faaliyet göstermenin huzurunu yaşamak isterler.
*
İsterler ama bu her zaman mümkün olmuyor!
Gün içinde bile birkaç kez fiyatlamanın yapıldığı ürün tedarik piyasası şartlarında bir sanayicinin önünü görmesi, bağlantı yapması, sipariş alması, üretmesi, satması ve çarkı döndürmesi elbette kolay değil.
Ya da üretim planları ve terminleri doğrultusunda makinalar tıkır tıkır çalışması gerekirken, aniden başlayan enerji kısıtlamaları onları bedenen ve ruhen hırpalıyor.
*
Kurumsal ol rahatla
Kurumsal ve kurumsallaşmayı başarmış aile firmaları sıkıntıları ve krizleri atlatmasını bilirken, klasik aile şirketlerimizin patronları büyük bir stres ve baskı altında kalıp, bocalamaktan kurtulamıyorlar.
‘İş dünyası ve işadamı stresi’ ile karşı karşıya kalıyorlar.
*
Sanayicilerimiz benim gözümde gerçek birer kahramandırlar.
Güçlü, dayanıklı, kuvvetli, inatçı, atak ve girişken halleriyle bildiğimiz iş insanlarımızın sağlık durumları çok iyi değil, maalesef kolay etkileniyorlar.
*
Stresin işverenlere olan maliyetini ve patronların sırtladığı ağır sorumlulukların getirdiği sonuçları sağlık üzerinden gelecek yazımızda irdeleyeceğiz.
Hoşçakalın, sağlıkla kalın.