SON DAKİKA
Hava Durumu

Küresel ısınma kaç reyting alır?

Yazının Giriş Tarihi: 05.06.2017 18:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.06.2017 18:46

Paris İklim Anlaşması, sera gazları salınımını azaltmaya yönelik önlemleri içeren bir anlaşma. Anlaşma 195 üye ülke tarafından imzalanması bakımından, dünya tarihinde iklim değişikliği ile ilgili en geniş kabul gören anlaşma. Sera gazı salınımını azaltmak amacıyla anlaşmaya katılan ülkeler, 100 milyar dolar fonun gelişmekte olan ülkelere aktarılmasını hedeflemekte. Kasım 2016’da yürürlüğe giren anlaşma kapsamında fonda 10 milyar dolar toplanmış durumda.

ABD, Paris anlaşmasından çekildi

Trump’un seçim kampanyasındaki vaatlerinden biri Paris anlaşmasından çekilmekti. Trump’a göre, küresel ısınma Çin'in ABD'nin önünü kesmek için uydurduğu bir yalandı. (ABD anlaşmadan çekilmiş olsa da anlaşmanın yasal hükümlerine göre, ABD ancak Kasım 2020’de anlaşmadan çekilmiş olacak.)

Trump’a göre anlaşma, üretimin daha pahalı yapılmasına sebep olacak önlemler içeriyor. Kömür kullanımının azaltılması anlaşmanın ana maddelerinden biri. Türkiye’nin de kabul ettiği anlaşmaya göre fosil yakıt kullanımında düzenlemeye gidilmesi gerekiyor. Dünyayı en çok kirleten ülkelerden biri olan Çin, Trump’ın ön kesme iddiasının aksine AB ile birlik olup anlaşmayı imzalamış durumda.

Çin’in bu anlaşmaya uyması ise global bir ekonomik krizi tetikleyecek güçte bir pahalanmaya sebep olabilecek kapasitede. Bu yüzden aslında anlaşmayı kimsenin doğru dürüst uygulayacağı da yok! Çünkü anlaşmada uygulamanın kalitesini denetleyecek bir mekanizma yok. Tamamen iyi niyet üzerine kurgulanmış bir anlaşma. Sonunda dünya için iyi şeyler olacak olsa da planlanan süre içinde bu iyileşmenin gerçekleşmesi pek mümkün görünmüyor. Belki de ABD’nin çekilmesi, denetimsizlikten kaynaklı olarak kendilerinin uygulayacağı önlemleri diğerlerinin uygulayıp uygulamayacağının belirsiz olması. Örnek olarak Türkiye’nin nükleer enerji üretimi, gazı, petrolü kendine yeter olmadığına göre kendi toprağından kazıp çıkarttığı kömürü kullanmaması ekonomik olarak ne kadar mümkün olabilir? Kömür yerine daha çok doğal gaz ile enerji üretmenin bize vereceği ekonomik zararı kim karşılayacak? Hepimizin çevreciliği maalesef fani hayatlarımızdaki günlük refah seviyesi beklentimiz ile doğru orantılı…

Televizyon izleme alışkanlıkları üzerine

Twitter hesabımda 1 Haziran tarihli reyting sonuçlarını AB grubu ve total izlenmeye göre yan yana koyup yayınlayınca kızılca kıyamet koptu. Son dönemdeki siyasi ayrışmayı işaret ettiğim reyting sonuçlarına gelen yorumlarda aynı çerçevede siyasi bölünmüşlüğü işaret etti. Herkes kendine göre haklı sebepler ile bu analize eleştirilerde bulundu. Sonuçlara geçmeden önce reyting ölçüm sistemi hakkında genel hatları ile bilgi vereyim:

Deneklerin evlerine yerleştirilen reyting ölçüm cihazları ile deneklerin izlediği yapımlar takip edilmekte. Yapılan ölçümlerde denekler gruplara bölünmüş durumda. Buna göre; AB grubu olarak nitelendirilen grup eğitim seviyesi yüksek olanlar, Total olarak isimlendirilen grup ise toplam izlenmeyi vermekte.

Reklam veren açısından AB grubu eğitim seviyesi ve buna paralel alım gücü açısından daha verimli görüldüğü için kıymetli. Ancak AB grubunu genel nüfusa oranlarsak ülkenin sadece %10’luk bir kısmını temsil ettiğini unutmamak gerekiyor.

Yayınladığım reyting raporunda 1 Haziran’da AB grubunda “Vatanım Sensin” birinci, Total grupta ise birinci Survivor. Total grupta “Nihat Hatipoğlu ile iftar” üçüncü sıradayken, AB grubunda aynı program sekizinci sırada. “Fatih Portakal ile FOX haber” AB grubunda tüm günde dördüncü, Total grupta ise sekizinci olduğu görülüyordu. AB grubunun geçmiş tarihli reyting raporlarında ise ATV’nin ilk ona az yapım sokabildiği görülüyordu.

Tabii bir de hiç televizyon izlemeyenler var ki onlar bu sonuçları çok anlamsız buluyor ve TV izleyen birinin eğitim seviyesinin ayrıca incelenmesini talep ediyorlar. Ama TV izlemeyen bu kesimin sayısal çoğunluğu genel nüfusa oranla etki edecek seviyede değil.

Buna benzer onlarca sonuç reyting ölçümlerinden kolayca analiz edilebilir. Özetle siyasi ayrışma TV izleme alışkanlıklarını da etkiler duruma gelmiş.

Şunu da unutmamak gerekiyor ki televizyondaki yapımları izleyiciler seçemiyorlar. Önlerine sunulanlar arasından izleyip izlememe olarak sonraki yapımlara yön verebiliyorlar. Bu açıdan bilindik televizyonculuğun sonu geldikçe insanların değerli vaktini neye harcadığını daha iyi anlayabiliyor olacağız. O güne kadar kriterimiz reklam gelirlerinin döndüğü reytingler.

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.