Biraz Cuma hutbesine girer gibi gireceğim bu kez yazıma.
“Ey Âdem oğulları! Namaz kıldığınız, ibâdet ettiğiniz her yerde temiz ve güzel elbiselerinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”
A’râf - 31
“Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya hakkını ver; fakat malını israf ederek saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.”
İsrâ – 26-27 Ayet
“Allah’a ortak koşanların, inkârlarına bizzat kendileri şahitlik edip dururken, Allah’ın mescitlerini imar etmeleri düşünülemez. Onların bütün amelleri boşa gitmiştir. Onlar ateşte ebedî kalacaklardır.”
Tevbe – 17. Ayet
Kuran’ı Kerim’de, Müslümanların namaz kıldıkları yer için “Mescit” lafzı kullanılır. Cami kelimesi, çok daha sonra, içinde hutbe okumak için minber bulunan büyük mescitleri tarif etmek için dilimize girmiştir. Yani Arapça ’da ve diğer Müslüman ülkelerde mescit hala geçerli tanımdır. Nitekim günümüzde Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’in kabrinin bulunduğu büyük camiye “Mescid-i Nebevi” denmektedir. Kabe’nin içinde bulunduğu büyük cami yerleşkesine de “Mescid-i Haram” denmektedir. Anlamı da o bölgede zararlı hayvanlar dışında tüm hayvan ve bitkilere zarar vermenin dinimizce yasaklanmış olmasından gelmektedir. Yani Cami, bize has bir sınıflandırmadır.
Ülkemizde 89,157 (TÜİK ve Diyanet İşleri Başkanlığı Kaynakları) adet toplam cami ve mescit bulunmaktadır. Başarsoft harita veri tabanlarında ise yaklaşık 51 bin cami bulunmakta. Bildiğimiz gibi, toplam 40 rekât namaz için, günde 5 kere kullanılan bu camiler, toplamda günde yaklaşık 1,5 ile 2 saat kullanılmaktadır. Elbette ibadethaneler bir verimlilik cetveliyle yönetilmez, ölçülmez, fakat yukarda verdiğimiz ayetler de israfı büyük bir günah olarak tanımlamaktadır.
İslam dininin yoksullara yardım edilmesi emri, ibadet yerleri ile birleştirilebilir ve camilere harcanan tasarruf ve yatırımların günde 2 saatten fazla ve başka amaçlarla kullanılması sağlanabilir. Camilerimizin, özellikle çok kolay ulaşılan yerlerde olanlarında, yoksullar için yemek, elbise vb. yardımları gerçekleştirilebilir. Bu sayede, ortalama günde sekiz saat çalışan bir devlet memuru maaşı alan cami imam ve müezzin kadroları da kazançlarının helal ve daha da bereketli olmasından faydalanabilir. Günde ortalama 8-10 saat kullanılan, hastane, okul, devlet dairesi gibi ortak yatırımlarımıza yakın bir kullanım faydası da yaratılabilir.
Peki bu camilerdeki fakirlere yemek hizmeti, elbise vb. ihtiyaç malzemesi dağıtımı, yönlendirmesi için gerekli kaynaklar nereden sağlanacak? Cami cemaati ve nakdi yardımlar gözle görünür olan bu amaçlar için verildiğinde miktarlarda artış sağlanacaktır, ama bu sorunun bir cevabı da camilerin birçoğunda bulunan bir ticari işletme, market vb. potansiyelidir. Mevcut camilerde, halihazır yerleşim ve kullanım planları buna göre yapılmadığı için kısıtlamaları olacaktır, fakat özellikle yeni yapılan ve yenilenen (deprem, sağlamlık vb. sebepleri ile) camilerde bu tür tip projeler hazırlanır ise, hem camilerin daha hayata katılan bir fonksiyona kavuşması sağlanır, hem de günde sadece 2 saat kullanılmak üzere milli servet harcanmamış olur. Doğası itibarı ile birçok kişinin gelebildiği yerlerde inşa edilen camiler, doğal bir ticari potansiyele de sahiptir.
Bu yazıyı kaleme alma sebebim, memleketimde, Denizli Pamukkale ilçesi Fatih Mahallesi’nde olası orta şiddetli bir depremde yıkılacak sağlamlıkta olmadığı için yenilenen camimizdir. Mahalle camimizin yanında faaliyet gösteren bir market, tüm inşaat maliyetlerini de karşılamak üzere camiyi kendi işlerine de uygun olacak bir tasarımla yaptırmayı teklif etmiş lâkin İl Müftülüğü bu teklifi reddetmiş. Sanırım hem cemaati hem diyaneti hem de marketi mutlu edecek, daha büyük bir resmi maksimum fayda ve sevap ile oluşturabilmek mümkündür. Bu tür ihtimallerin de değerlendirilmesi, cami cemaatinin azaldığının dile getirildiği bu günlerde çok daha elzemdir.
Hem israf önlenir hem yoksullara yardım edilir, hem de camiler sadece ibadet edilen yerler değil, sosyal dokunun güçlendirildiği yerler haline getirilir.
Mümkün.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
Alim Küçükpehlivan
İsraf Haramdır
İsraf Haramdır
Biraz Cuma hutbesine girer gibi gireceğim bu kez yazıma.
“Ey Âdem oğulları! Namaz kıldığınız, ibâdet ettiğiniz her yerde temiz ve güzel elbiselerinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”
A’râf - 31
“Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya hakkını ver; fakat malını israf ederek saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.”
İsrâ – 26-27 Ayet
“Allah’a ortak koşanların, inkârlarına bizzat kendileri şahitlik edip dururken, Allah’ın mescitlerini imar etmeleri düşünülemez. Onların bütün amelleri boşa gitmiştir. Onlar ateşte ebedî kalacaklardır.”
Tevbe – 17. Ayet
Kuran’ı Kerim’de, Müslümanların namaz kıldıkları yer için “Mescit” lafzı kullanılır. Cami kelimesi, çok daha sonra, içinde hutbe okumak için minber bulunan büyük mescitleri tarif etmek için dilimize girmiştir. Yani Arapça ’da ve diğer Müslüman ülkelerde mescit hala geçerli tanımdır. Nitekim günümüzde Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’in kabrinin bulunduğu büyük camiye “Mescid-i Nebevi” denmektedir. Kabe’nin içinde bulunduğu büyük cami yerleşkesine de “Mescid-i Haram” denmektedir. Anlamı da o bölgede zararlı hayvanlar dışında tüm hayvan ve bitkilere zarar vermenin dinimizce yasaklanmış olmasından gelmektedir. Yani Cami, bize has bir sınıflandırmadır.
Ülkemizde 89,157 (TÜİK ve Diyanet İşleri Başkanlığı Kaynakları) adet toplam cami ve mescit bulunmaktadır. Başarsoft harita veri tabanlarında ise yaklaşık 51 bin cami bulunmakta. Bildiğimiz gibi, toplam 40 rekât namaz için, günde 5 kere kullanılan bu camiler, toplamda günde yaklaşık 1,5 ile 2 saat kullanılmaktadır. Elbette ibadethaneler bir verimlilik cetveliyle yönetilmez, ölçülmez, fakat yukarda verdiğimiz ayetler de israfı büyük bir günah olarak tanımlamaktadır.
İslam dininin yoksullara yardım edilmesi emri, ibadet yerleri ile birleştirilebilir ve camilere harcanan tasarruf ve yatırımların günde 2 saatten fazla ve başka amaçlarla kullanılması sağlanabilir. Camilerimizin, özellikle çok kolay ulaşılan yerlerde olanlarında, yoksullar için yemek, elbise vb. yardımları gerçekleştirilebilir. Bu sayede, ortalama günde sekiz saat çalışan bir devlet memuru maaşı alan cami imam ve müezzin kadroları da kazançlarının helal ve daha da bereketli olmasından faydalanabilir. Günde ortalama 8-10 saat kullanılan, hastane, okul, devlet dairesi gibi ortak yatırımlarımıza yakın bir kullanım faydası da yaratılabilir.
Peki bu camilerdeki fakirlere yemek hizmeti, elbise vb. ihtiyaç malzemesi dağıtımı, yönlendirmesi için gerekli kaynaklar nereden sağlanacak? Cami cemaati ve nakdi yardımlar gözle görünür olan bu amaçlar için verildiğinde miktarlarda artış sağlanacaktır, ama bu sorunun bir cevabı da camilerin birçoğunda bulunan bir ticari işletme, market vb. potansiyelidir. Mevcut camilerde, halihazır yerleşim ve kullanım planları buna göre yapılmadığı için kısıtlamaları olacaktır, fakat özellikle yeni yapılan ve yenilenen (deprem, sağlamlık vb. sebepleri ile) camilerde bu tür tip projeler hazırlanır ise, hem camilerin daha hayata katılan bir fonksiyona kavuşması sağlanır, hem de günde sadece 2 saat kullanılmak üzere milli servet harcanmamış olur. Doğası itibarı ile birçok kişinin gelebildiği yerlerde inşa edilen camiler, doğal bir ticari potansiyele de sahiptir.
Bu yazıyı kaleme alma sebebim, memleketimde, Denizli Pamukkale ilçesi Fatih Mahallesi’nde olası orta şiddetli bir depremde yıkılacak sağlamlıkta olmadığı için yenilenen camimizdir. Mahalle camimizin yanında faaliyet gösteren bir market, tüm inşaat maliyetlerini de karşılamak üzere camiyi kendi işlerine de uygun olacak bir tasarımla yaptırmayı teklif etmiş lâkin İl Müftülüğü bu teklifi reddetmiş. Sanırım hem cemaati hem diyaneti hem de marketi mutlu edecek, daha büyük bir resmi maksimum fayda ve sevap ile oluşturabilmek mümkündür. Bu tür ihtimallerin de değerlendirilmesi, cami cemaatinin azaldığının dile getirildiği bu günlerde çok daha elzemdir.
Hem israf önlenir hem yoksullara yardım edilir, hem de camiler sadece ibadet edilen yerler değil, sosyal dokunun güçlendirildiği yerler haline getirilir.
Mümkün.