SON DAKİKA
Hava Durumu

Dahiler ve Üstün Yetenekliler

Yazının Giriş Tarihi: 17.04.2025 15:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.04.2025 16:01

Bilinen bir analizdir, dünya nüfusunun ve doğal olarak ülkelerin nüfusunun da aynı şekilde %2’si dahi ve üstün zekalı (IQ 130 ve üstü) olarak kabul edilir. %1’i geçmeyecek şekilde de yetenekli, yani spor, resim, sanat vb. gibi dallarda nüfusun olduğu öngörülmektedir. Dünyayı ve ülkeleri ileri götüren, bu %3 ile kurulan ilişkidir.

1986 yılı ağustos ayında, Jamaika’nın kırsal bir köyünde dünyaya gelen Usein, köyün bakkalı da olan Bolt ailesinin küçük çocuğuydu. Çocukluğu, ilkokul dahil sokaklarda kriket ve futbol oynayarak geçti. İlkokul öğretmeninin çocukların oyunlarını gözlemesi sayesinde koşuya başlatıldı. 1998 yılında, 12 yaşında, ildeki bütün okullar arasında 100 metrede birinci oldu. 2001 yılında ülkesinde 22.04 ile en hızlı 200 metreyi koştu. 2002 yılında 16 yaşında gençler dünya şampiyonu oldu. Bilindiği gibi Usein Bolt 200 metrede, 19.19 yani 20 saniyenin altında, hala kırılamamış dünya rekoruna sahip. Girdiği olimpiyatlarda tüm altın madalyaları (8 madalya) almış olup sporu yakın zamanda bırakmıştır. Jamaika kendi üstün yeteneğini bulup olimpiyat şampiyonu yapabilmiştir.

Genç Türkiye Cumhuriyeti de üstün yetenekli ve zeki evlatlarını bulup, imkanları kısıtlı olanları milletin kaynakları ile vatan hizmetine katmakta idi. Bu kadar uç bir örnek olmamakla birlikte, bu bulunan ve desteklenen binlerce evlattan birisi de benim. 1979-80 eğitim öğretim döneminde, Denizli Acıpayam ilçesine bağlı Yazır kasabasındaki ilkokul 5’inci sınıflar arasında öğretmenlerin takibi sayesinde sınavlara kaydım yapıldı. Benim gibi bu konuda hiçbir bilgisi de olmayan 20 kadar başarılı arkadaşım ile Devlet Parasız Yatılılık sınavını kazanarak, Yeşilköy Ortaokulu’nda eğitimime devam ettim. 1980 yılından başlayarak 1986 yılına kadar ortaokul ve liseyi Denizli il merkezinde parasız yatılı olarak okudum. Gündüzlü veya kendi imkanları iyi olan Paralı yatılı öğrenciler ile birlikte tamamladığım bu iyi eğitim sayesinde 1986 yılında, 15 yaşımda Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’ni kazandım ve 20 yaşında çok iyi bir İngilizce ile iş hayatına atıldım.

Bu yazıyı yazmadan önce okul arkadaşlarımdan öğretmenlik yapan bir dostuma da tekrar sorduğumda, son on yıldır, artık bu üstün nitelikli öğrencileri seçim mekanizmasının çok daraldığını, Parasız Yatılı mekanizmasının ortaokulda hiç kalmadığını belirtti. (İllerde birkaç YBO yani Yatılı Bölge Ortaokulu kalmış) (https://ybo.meb.gov.tr/www/ybo-web-adresleri/icerik/58 ) Denizli’de üç tane var ve kontenjanları çok az. En son Devlet Parasız Yatılı sınavı ise 2016 yılında yapılmış. (https://www.meb.gov.tr/meb_sinavindex.php )

Bir önceki yazımda da bahsetmiş olduğum 4+4+4 sistemi yüzünden artık sadece proje liselerde ve çok daha az kapasitede yatılı kısmı olan bir sisteme geçilmiş. Her ne kadar internet ve teknoloji, bilgiye erişimi demokratik hale getirse de daha ilkokul ve orta okul sıralarında maddi imkanları yüksek ailelerin çocukları artık bu sınavlarda daha başarılı olmaktalar. Yani maddi durumu zayıf fakat üstün yetenekli ve nitelikli çocukların bu sistemde öne geçebilecekleri bir alan kalmamış. Bu durumda ülkemiz, kendi %3’ünün ciddi bir miktarını israf etmekte.

Gelişen dünya ise eğitim sistemi 20 yüzyılın tek tip bilgi transferi için kurgulanmış okullarından, birlikte çalışmak ve birlikte öğrenmeyi öğrenmek metoduna geçmiştir. İskandinav ülkeleri bu konuda başı çekiyor ve en başarılısı da Finlandiya görünüyor. (https://www.icesturkey.com/finlandiya-egitim-sistemi-ve-basarisinin-sirlari ) Finlandiya’ da eğitim 9 yıl zorunlu ve derslerde sınav yok. Yani ülkemizdeki 12 yıl zorunlu eğitim maalesef ilk kurtulmamız gereken zincir halkası diyebiliriz. Ayrıca öğretmenlere yatırım yapan, başarılı öğrenci gibi, başarılı öğretmenleri de ayıran ve güçlendiren yapılar kurgulamamız gerekirken, biz hala eski sistemde ısrar ediyoruz. Son yaşadığımız, proje liselerde öğretmen rotasyonu sorunu ise, bana ünlü yazar Ayn Rand’ın ütopik romanı “Atlas Silkindi” kitabındaki çürüyen eşitlikçi üretim sistemi mekanizmasını akla getiriyor. 1930’lu yılların dikteci ve tektipçi eğitimine niye geri dönelim ki?

Uzun sohbetimizi, yıllarını öğrencilerine ve çocuklarına vermiş eğitimci arkadaşım Ercan Akkaya;

“Ulusların geleceğini, iyi yetiştireceği öğrenciler belirler.”

Diye bitirdi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.