SON DAKİKA

#Sanayici

Ekometre - Sanayici haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sanayici haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Sanayiciler faize çalıştı Haber

Sanayiciler faize çalıştı

Enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan sıkı para politikalarıyla faiz oranlarının artması, finansmana erişimin zorlaşması, sanayi devlerinin kârını da faize yedirdi. Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine geldiği Haziran 2023’ten bu yana enflasyonda beklenen düşüş yaşanmadığı gibi, yüksek faizin sanayicilere maliyeti de katlandı. Reel büyüme, kârlılık, finansman giderleri gibi birçok parametrede sanayici, 2024’te en zorlu yıllarından birini yaşadı. Hülya Keskin Oruçoğlu'nun haberine göre sanayi devlerinin finansman giderlerinin faaliyet kârına oranı 2023’te yüzde 56.9’du. Bu oran 2024’te yüzde 96.6’ya kadar çıktı. Böylece sanayi devleri, kârlarının neredeyse tamamını finansmana ayırdı ve yatırıma ayırması gereken tutar, faize gitti. İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2024 (İSO 500) araştırması; finansman maliyetlerini geldiği noktayı gözler önüne serdi. 2022’de 277 milyardı Araştırmaya göre İSO 500’ün faaliyet kârı geçen yıl yüzde 31.6 azalarak 937 milyar TL’den 641 milyar TL’ye geriledi. Faaliyet kârlılığı oranı da yüzde 12.5’ten yüzde 6.2’ye indi. Söz konusu oran, 2014-2023 dönemindeki yüzde 10.4 olan ortalamanın oldukça altında kaldı. Araştırmaya göre finansman giderlerinin tutarı 618.9 milyar lirayı buldu. Bu kapsamda finansman giderlerinin faaliyet kârına oranı yüzde 56.9’dan yüzde 96.6’ya kadar çıktı. Söz konusu oran, 2014-2023 ortalaması olan yüzde 60.1’i, 36.5 puan aştı. Finansman giderleri uzun yıllardır İSO 500’ün en dikkat çekici başlıkları arasında yer aldı. 500 devin finansman gideri 2021’de 209 milyar lira, 2022’de 277 milyar lira, 2023’te ise 533 milyar lira oldu. Böylece finansman gideri 2021’den bu yana yüzde 195.7 artarak 618.9 milyar lirayı buldu. Özkaynak artışı borç artışının gerisinde kaldı Kârlılık göstergeleri, son 10 yıl ortalamasının altında kaldı. İSO 500’ün faaliyet kârlılığı 2014-2023 döneminde yüzde 10.4 düzeyinde iken, 2024’te yüzde 6.2’ya geriledi. Satış kârlılığı da geçtiğimiz 10 yılda ortalama yüzde 7.1 düzeyinden, 2024’te yüzde 2.6’ya geriledi. Ayrıca 2024’te bir önceki yıla göre özkaynaklar yüzde 31.6 artarken toplam borçlar yüzde 45.1 oranında yükseliş kaydetmesi dikkat çekti. Borçlar 5.8 trilyon TL’yi aştı İSO 500’de 2023’te yüzde 59.8 artan toplam borçlar 2024’te yüzde 45.1 büyüdü ve 5.8 trilyon TL’yi aştı. Diğer borçlar da 2023’te yüzde 65.9 artışın ardından 2024’te yüzde 51.5 oranında yükseldi. Böylece dördüncü yılda da diğer borçlar mali borçların üzerinde büyüdü. Bu kapsamda; kredi faiz oranlarındaki artış, krediye erişimde yaşanan sıkılaşma ve Merkez Bankası reeskont kredilerinin azalması sonucu sanayinin kredi kullanımındaki büyüme de yavaşladı. 2023’te yüzde 52.9 oranında artan kısa vadeli mali borçlar, 2024’te yüzde 30 oranında büyüdü. Ayrıca 2023’te yüzde 55.5 olan uzun vadeli mali borçlardaki yükseliş, 2024’te yüzde 47.9 ile kısa vadeli mali borçların üzerinde arttı.

Satılık fabrika sayısı yükseliyor Haber

Satılık fabrika sayısı yükseliyor

Mayıs ayının ilk 10 gününde yalnızca İstanbul’da 24 fabrika emlak ofisleri aracılığıyla satışa sunuldu. Satılık fabrikalar artıyor Sahibinden.com verilerine göre, İstanbul’da ikinci el satışta olan fabrika sayısı 257’ye ulaştı. Bu sayıya mayısın ilk 10 gününde eklenen fabrika sayısı ise 24. İlanlara göre, Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan 4. bin 500 metrekare kapalı, 2.131 metrekare açık alana sahip, 26 yıllık üretim tesisi 185 milyon TL’ye satışa çıkarıldı. Avcılar’da ise 30 yaşındaki, toplamda 14 bin 750 metrekare alana sahip bir fabrika 425 milyon TL’ye müşteri bekliyor. İlanlardaki fabrikaların bazıları organize sanayi bölgelerinde, bazıları ise müstakil arsalar üzerinde veya yerleşim alanlarının içinde yer alıyor. Şevval Aydoğan'a konuşan Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu ise sanayicinin sıkıntısını şöyle özetledi:  “Maliyetlerimiz çok arttı. Bunu ihracat fiyatlarına yansıtamıyoruz. Kur baskısı da sürüyor. Fabrikamı kapatıyorum diyen olmadı ama herkes zorluklarını anlatıyor. Yeni yatırım şu ortamda mümkün değil.” Konkordato Takip platformuna göre, sadece nisan ayında 444 şirket koruma talebinde bulundu, bunların 10’u iflas etti. Geçen yılın aynı ayında bu sayı 214’tü. 2024’ün ilk dört ayında konkordato başvurusunda bulunan şirket sayısı ise toplam 1727’ye ulaştı.

Yatırımcı bürokrasiden şikayetçi Haber

Yatırımcı bürokrasiden şikayetçi

Firmaların yatırım iştahı dip seviyeye inerken, yatırım kararı almış sanayiciler teşvik belgesi alımlarında uzayan süreçlerden şikayetçi. Yeni teşvik belgesi başvuru sürecinin 2 aya kadar uzadığını iddia eden sanayiciler, vergi dairelerinden muafiyet yazısı almanın adeta çileye döndüğünü öne sürüyor Yanı sıra teşvik belgesi dosyaları onaylandıktan sonra vergi dairelerinden alınan KDV muafiyeti yazısı konusunda da süreçlerin bir hayli uzadığını iddia eden sanayiciler, geçmişten farklı olarak artık vergi dairelerinin onaylanmış dosyalar üzerinden yorumda bulunarak, değişiklik talep edebildiğini, bunun da süreci yavaşlattığını öne sürüyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkilileri ise süreçlerin olağan akışında yürütüldüğünü söylerken, geçmişten farklı olarak sürelerin uzadığı yönündeki iddiaları reddetti. Merve Yiğitcan'ın haberine göre iş dünyası kaynakları, son zamanlarda yatırım teşvik belgesi alma süreçlerinin çok uzadığını, geçmişte ortalama bir hafta süren yeni teşvik belgesi alma süreçlerinin son dönemde iki aya kadar sarktığı vakalar olduğunu dile getiriyor. Kimya sektöründen ulaştığımız bir sanayici, geçmişte 3 günde tamamlanan yatırım teşvik belgesi süreci olduğunu, ancak son başvurusunun tamamlanmasının 3 haftayı bulduğunu dile getirdi.  Otomotiv sektöründen bir temsilci ise teşvik belgelerinin geciktirildiğini, evraklarının imzalanması için bir aydan uzun süre beklediğini dile getirdi. Yurtdışından bir makine getirdiğini ancak teşvik belgesi olmadığı için gümrükte beklediğini, bundan dolayı ciddi bir gümrük masrafı ve üretim kaybı ile karşı karşıya kaldığını ileri süren iş insanı, teşvik belgesi süreçlerinin daha hızlı olması gerektiğini savundu. Yine hazır giyim üretimi olan bir başka sanayici ise sektörden bu yönde şikayetler aldıklarını, “yatırım yapmanın bu denli zor olduğu bir dönemde yatırımcının bürokrasi ile uğraştırılması yerine önüne adeta kırmızı halı serilmesi gerektiğini” vurguladı. Teşvikli belge sayısı düşüşte Peki yatırım teşvik belgesi verilerinde son durum ne? Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından son olarak Kasım 2024’e ilişkin Yatırım Teşvik Bülteni açıklanmış durumda. Buna göre, Ocak-Kasım 2024 yılında alınan yatırım teşvik belgesi adedi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25 gerileyerek 10 bin 486’ya indi. Aynı dönemde öngörülen sabit yatırım tutarı ise yüzde 38 düşüşle 935,6 milyon TL’ye indi. Bu tutar Ocak-Kasım ayları bazında bakıldığında son 5 yılın en düşük seviyesi olarak dikkat çekiyor ‘KDV muafiyeti yazısı’ da sorun olmaya başladı Ulaştığımız bazı sanayiciler de teşvik dosyaları onaylandıktan sonra vergi dairelerinden alınması gereken KDV muafiyeti yazısının yatırımcı aleyhinde olmaya başladığını iddia ediyor. Konuya yakın bir kaynak, “Bugün Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’nden yatırım teşvik belgesini alıp onaylatmış olmanız yeterli değil, vergi dairesinden de KDV muafiyet yazısı almanız gerekiyor. Bu yazıyı almaya gittiğinizde vergi dairesi yatırım teşvik belgenizi yeniden incelemeye alıyor ve onaylı liste üzerinde yorumlar yapmaya başlıyor. Mesela şu makineyi listeden çıkar, diyebiliyor. Böyle olunca da süreç daha da uzuyor” diyerek uygulamada yaşanan sıkıntıyı anlattı. Bir başka kaynak ise Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın suiistimali engellemek adına işi bir süredir daha sıkı tuttuğunu, ancak sadece bu işle yetkili birimin kadrosunun sayıca az olduğunu, bu nedenle sürecin uzadığını, bu noktada ilgili kadrolarda personel sayısını artırarak süreçlerin rahatlatılması gerektiğini ifade etti. Bakanlık iddiaları reddetti Konuya ilişkin ulaştığımız Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkilileri ise, kamunun yatırım teşvik sistemi ile her zaman sanayicinin yanında olduğunu, yatırım yapmak isteyen sanayicilere zorluk çıkarmak gibi bir yaklaşımın ise kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Bakanlığın ilgili biriminin sadece yeni teşvik belgesi başvurusu almadığını, teşviklere ilişkin farklı başvurular da aldığını hatırlatan yetkililer, ortalama sürelerin ise makul seviyede gerçekleştiğini, geçmişe göre süreçlerin uzadığı yönündeki iddiaların ise gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Bakanlığın yatırım yapmak isteyen sanayicilere yönelik teşviklerini çeşitlendirdiğini, son olarak açıklanan HIT 30 programına ilginin çok yüksek olduğunu, bu nedenle oldukça memnun olduklarını söyleyen yetkililer, yerel kalkınmayı ve ileri teknolojiyi desteklemeyi odağına alan yeni teşvik sisteminin ise en kısa zamanda açıklanacağını sözlerine eklediler.

Türkler güvenli yatırım alanlarını tercih ediyor Haber

Türkler güvenli yatırım alanlarını tercih ediyor

Dünyada 100’den fazla ülkede yatırımımızın olduğunu ve yaklaşık 190 bin kişiye istihdam sağladığımızı vurgulayan DEİK Yurt Dışı Yatırımlar İş Konseyi Başkanı Kübra Orakçıoğlu Kazan, Ticaret Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu "Yurtdışı Yatırım Anketi’ne göre, Türk firmalarının 2023 yılında yaklaşık yüzde 6’lık bir artışla 2146 yatırımı yurt dışında yaptıklarını belirtti. 2023 yılı sonu itibarıyla yurtdışındaki doğrudan yatırımların toplam 57,9 milyar dolar sermaye pozisyonuna ulaştığını ifade eden Kazan, şunları söyledi:  Yatırımlar hizmet sektörüne gidiyor, hedefte stratejik sektörler var "Türkiye’nin yurt dışındaki yatırımlarının çok büyük bir bölümü hizmet sektörünü kapsıyor. Yatırımlarımızın yüzde 82’si hizmetler sektörüne, yüzde 18’i ise sanayi sektörüne yöneldi. Hizmetler sektörü içinde en büyük paya ise bankacılık ve finans sahip. Yatırımların yüzde 67,5'inin bu alana yapıldığını görüyoruz. Coğrafi olarak baktığımızda yatırımların büyük ölçüde Avrupa ülkelerine yoğunlaştığını görüyoruz. Avrupa ülkeleri yatırımların yaklaşık yüzde 65’ini kapsıyor. Türk şirketleri, yurtdışı yatırımlarında coğrafi yakınlık, pazar büyüklüğü ve politik istikrar gibi faktörleri göz önünde bulundurarak Avrupa ve ABD gibi güvenli pazarları tercih ediyor. Özellikle Doğu Avrupa ülkeleri, düşük kurumlar vergisi, işçilik maliyetleri ve AB pazarlarına erişim imkânları nedeniyle Türk yatırımcılar için cazip bölgeler arasında yer alıyor. Bunun yanında Orta Doğu ve Afrika bölgeleri de Türk şirketlerinin yatırım yaptığı önemli bölgeler arasında bulunuyor." Türk şirketlerinin 2025 yılında da küresel yatırım trendlerini yakından takip ederek özellikle stratejik sektörlerdeki yatırımlarını artırmayı hedeflediğinin altını çizen Kazan, "Avrupa Birliği ülkeleri her daim ajandamızda yer alıyor. Çünkü Avrupa ülkeleri halen odak noktamız. Ayrıca, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve ABD gibi ülkeler ise dikkati çeken bölgeler arasında yer alıyor. Bu noktada bizler de rotamızı bu ülkelere çeviriyoruz. Özellikle yenilenebilir enerji, dijital teknoloji ve sağlık sektörlerinde iş birliği fırsatlarına bakıyoruz, bu alanlarda yeni arayışlar içerisindeyiz." dedi. 

Yatırımcı yatırımdan çok maliyet azaltmaya odaklandı Haber

Yatırımcı yatırımdan çok maliyet azaltmaya odaklandı

Yatırım iştahında 2020 yılı başından bu yana süren düşüş eğilimi sürüyor. 2024 yılının son çeyreğinde hafif bir toparlanma yaşanmakla birlikte, yatırım iştahı geçen yılın tamamında bir önceki yıla göre de azalış kaydetti. TCMB, geçen hafta açıkladığı Enflasyon Raporu’nda firmaların yatırım eğilimine ilişkin bir veriye yer verdi. Gelecek 12 aylık dönemdeki yatırım iştahını ölçen “Firmaların Yatırım Duruşu”na ilişkin veriye göre, 2021 yılının ilk çeyreğinde yüzde 55 “olumlu” duruş belirten firmaların oranı, 2024’ün üçüncü çeyreğinde yüzde 30’un altına geriledi. Bu oran, en son 2019 yılının üçüncü çeyreğinde görülmüştü. Raporun kutu bilgisinde, yatırım planı olmayan firmaların gerekçe olarak talep koşullarına ilişkin belirsizlikleri ve finansman maliyetlerini öne çıkardıklarına işaret edildi. Talebi görece olumlu gören ve özkaynak yapısı güçlü firmaların yatırım duruşunda geçen yılın son çeyreğinde kısmi bir hareketlilik gözlendiği belirtilen değerlendirmede, “Yatırım planları içinde verimlilik artırma ve işgücü maliyetini azaltmaya yönelik otomasyon ve modernizasyon yatırımları ön plandadır. Firmaların GES yatırımlarına yönelik ilgisinin azalmaya devam ettiği gözlenmiştir” denildi. Tekstilde atıl kapasite giyimde fiyat baskısı var -Sektörel bazda bakıldığında, imalat sektöründe gıda, metal ve otomotiv yan sanayi sektörlerinde yatırım duruşunun görece olumlu olduğu gözlenmiştir. Tekstil sektöründeki mevcut atıl kapasite, hazır giyimde fiyat tutturamama kaynaklı ihracatta zayıfl amanın sürmesi ve talebin seyrinin öngörülememesi yatırım iştahını olumsuz etkilemektedir. - Yatırım duruşu son dönemde görece olumlu seyreden ticaret ve hizmet sektörlerinde mağaza ve depo gibi yatırım planlarının ön plana çıktığı gözlenmiştir. İnşaat sektöründe yüksek arsa fiyatları ve finansman koşulları yatırım iştahını baskılamaya devam etmiştir. -Firmaların önemli kısmında mevcut istihdam düzeyini koruma eğilimi sürmekle birlikte, talebe ilişkin belirsizlikler ve otomasyon yatırımları istihdam planlarında aşağı yönlü baskı oluşturmaktadır. - Firmalar faaliyetlerini ilave finansman ihtiyacı oluşturmadan sürdürme eğilimini korurken stok, üretim ve satış planlamalarını da bu doğrultuda yönetmeye çalışmaktadır. İşletme sermayesi ihtiyacının ana kaynağını maliyetler oluşturmaya devam etmektedir. “Tahsilat sorunları yönetilebilir düzeyde” Değerlendirmede firmaların alacak tahsilatlarında yaşanan gecikmelere rağmen mevcut tahsilat sorunlarının yönetilebilir düzeyde olduğunu aktarması dikkat çekti. Raporda “Bununla birlikte gelecek dönem için piyasanın geneline yayılabilecek tahsilat riski endişelerine karşın temkinli duruşlarını korumaya çalışan firmaların müşteri seçimlerinde seçici davranmaya, DBS (Doğrudan Borçlandırma Sistemi), kredi kartı, teminat mektubu ve/veya alacak sigortası kullanmaya devam ettiği görülmüştür” denildi.

Sanayici "OVP'ye inandık ama zarar ettik" dedi Haber

Sanayici "OVP'ye inandık ama zarar ettik" dedi

İş dünyası temsilcileri, kur ve enflasyon hedeflerinden uzaklaşılmasının özellikle ihracatçı sektörler ve bu sektörlere hizmet verenler için ciddi zorluklar oluşturduğuna dikkat çekerken, OVP’nin güvenilir çıpa olmaktan çıktığını dile getiriyor. Geçen yılın eylül ayından açıklanan 2024-26 Orta Vadeli Program’ındaki (OVP) en kritik iki hedef olan enflasyon ve kur tahminindeki sapma iş dünyasına zarar yazdırdı. Maliyet hesabını ve fiyatlamasını OVP’deki yüzde 33’lük enflasyon ve 36,8 TL’lik ortalama dolar kuru hedefine göre yapan reel sektör, “OVP’deki hesap çarşıya uymayınca” ilave maliyetlerle yüzleşmek zorunda kaldı. Zira, geçen yıl açıklanan OVP’de 2024 yılı için öngörülen ortalama dolar kuru 36,8 TL idi, ancak bu yıl için geride kalan 11 ayın ortalama dolar kuru 32,5 TL oldu. Şu anki durumda öngörü ve gerçekleşme farkı yüzde 12 civarında. Yine aynı OVP’de 2024 yılı için öngörülen enflasyon hedefi yüzde 33 idi, ancak gelinen noktada yıllık enflasyonun yüzde 44-45 civarında olması bekleniyor. Buradaki farklılık da yaklaşık 12-13 puan seviyesinde. Yani enflasyon yukarı doğru 12 – 13 puan uzaklaşırken, kur ise yüzde 33’lük enflasyona göre belirlenen değerin yaklaşık yüzde 13 altında kaldı. ÇELİK: Üreten ülke kimliğimizden uzaklaşıyoruz Merve Yiğitcan’a  konuşan iş dünyası temsilcileri, bu durumun özellikle ihracatçı sektörler ve bu sektörlere hizmet verenler için ciddi zorluklar oluşturduğunu söylerken, OVP’deki sapmanın en büyük maliyetinin rekabetçilik kaybı olduğunu vurguluyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Otomotiv İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik, OVP’deki sapmanın iş dünyasına ilave maliyet getirdiğine dikkat çekerken, “Beklentimiz OVP’de konulan hedeflere geç de olsa ulaşmak. Aksi takdirde üreten ve ihracat ile büyüyen ekonomi ülkesi kimliğimizden uzaklaşmaktan kurtulamayacağız” ifadelerini kullandı. FAYAT: İnandık ama zarar ettik TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sanayi Meclisi Başkanı Şeref Fayat, hedeflerdeki sapmayı değerlendirirken, “Devletin verisine inandık, ama zarar ettik” dedi. Bütün hesaplamaları OVP’deki kur tahminine göre yaptıklarını vurgulayan Fayat, “Biz müşterilerimize fiyat verirken genelde 5-6 ay sonra yükleyeceğimiz veya parasını tahsil edeceğimiz bir ürünün fiyatını veririz. Dolayısıyla biz OVP’de ekonomi yönetiminin verdiği hedefl er doğrultusunda ileriye dönük fiyatlar verdik. Bugüne geldiğimizde bırakın OVP’deki 37 TL ortalamayı, büyük ihtimalle yılı 32 TL’lerde bitireceğiz. Hedef ile gerçekleşen arasında ciddi fark var. Zaten bizim de mevcut maliyetlerle fiyat tutturamamamızın, işlerimizi kaçırmamızın, yatırımları kesmemizin, hatta yatırımcıların başka ülkelere gitmesinin sebebi işte bu yüzde 15-20 daha değerli TL... Yani biz inandık ama zarar ettik. Özellikle son çeyrekte de zarar derinleşti” dedi. İhracatçıların OVP kaynaklı zararının telafisi için desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Fayat, ihracatçıya verilen yüzde 2 döviz dönüşüm desteğinin en az yüzde 5’e çıkarılması gerektiğini savundu. İÇTEN: Tutmayan hedefler ithalatı da artırıyor Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten, OVP’deki enflasyon ve özellikle de kur tahminlerinin tutmamasının ayakkabı ihracatçısının ciddi anlamda zarar etmesine yol açtığını kaydetti. “Biz sezonluk iş yapıyoruz. Ocak ayında ürünleri gösteriyor ve bir sonraki senenin kışlık ürünlerini eylül ayında teslim ediyoruz” diyen İçten, “Yani 6 ay öncesinden fiyatlama yapmamız gerekiyor. Burada da OVP’ye güvenerek oradaki kur tahminine göre bir hesaplama yapıyoruz. Bu sene o hedeflerin tutmaması dolayısıyla üreticiler verdiği fiyatlarda zarar etti. Bununla beraber yine kur hedefinin tutmaması üretimi pahalı hale getirirken ithalatta da artışa yol açıyor. İthal ürün ucuz hale geliyor. İthalatta da bu anlamda patlama yaşıyoruz. Bu nedenle iki yönlü zararımız var” diye konuştu. 300-400 milyon dolar dış ticaret fazlası veren sektörün 400-500 milyon dolar dış ticaret açığı verir pozisyona geldiğini ifade eden İçten, “Bizim beklentimiz mevcut kur politikasının bu şekilde devam ettiği süre boyunca en azından ithal ayakkabıya karşı ayakkabı sektörünün korunması ve ayakkabı hammadde ve ara mamulündeki vergilerin yeniden gözden geçirilerek üretim maliyetimizin düşürülmesi” şeklinde konuştu. ÖNDER: Sabretmezsek ödediğimiz bu bedeller çöp olabilir Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Kurucu Başkanı ve Qlux IDEAS Genel Müdürü Burak Önder, hem yurtiçinde hem de küreselde zor günlerden geçildiğini söylerken, bu dönemde ekonomi yönetiminin işinin kolay olmadığının farkında olduklarını belirtti. OVP’de arzulanan hedeflere ulaşılamadığına dikkat çeken Önder, “Gömleğin ilk düğmesi olan enfl asyonda hedeflerimizi yukarı yönlü revize ettik. Beklenen faiz indirimlerini yapamadık” dedi. Bu süreçte toplumun tüm kesimlerinin ekonomi yönetimin arkasında olması gerektiğini dile getiren Önder, “Zira önümüzde asgari ücret, emekli maaşları ve ihracatçının döviz kuru beklentisi gibi hassas süreçler var. Bu zamana kadar toplumun tüm kesimleri bedel ödedi. Sabretmezsek ödediğimiz bu bedeller çöp olabilir” dedi. Türkiye’nin üretim ve ihracat kültürünü kaybetmemesi gerektiğine vurgu yapan Önder, “Biz zaten dünyadaki rakiplerimize göre sanayi ve ihracata geç başladık. Üretmeyi ve ihraç etmeyi yeni yeni öğrenirken bu yetenekleri kaybetmek ülkemiz ve geleceğimiz için istenmeyen durum olur. Üretimin ve ihracatın ivme kaybetmemesi gerekiyor. Sınırlı kaynaklarımız var, bunu biliyoruz. Bu sınırlı kaynakların yatırıma ve ihracata aktarılması önemli” ifadelerini kullandı. EROĞLU: Güvenilir çıpa olmaktan çıktı TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı Yavuz Eroğlu, OVP’de hedeflenen enfl asyon tahminin üzerinde, döviz kuru ortalamasının da altında kalındığına dikkat çekerek, bu noktada öngörülebilirlikle alakalı olarak OVP’nin güvenilir bir çıpa olmaktan çıktığını söyledi. Bu noktada iş dünyasında “Neye göre bütçe, neye göre hesap yapılacağına” dair soru işaretleri ortaya çıktığını kaydeden Eroğlu, “Bu hedeflerdeki sapmanın en büyük sonucu da rekabetçiliğin kaybolması oldu. Çünkü o verilen çıpaya göre rekabetçiliği belirleyecek şartlar oluşturulmuştu. Bunların hiçbiri tutmadı. Zaten şu anki enflasyonla mücadele sürecinden dolayı finansa erişim de neredeyse yok. Bir yandan rekabetçiliğin kaybolması diğer yandan finansmanla ilgili sıkıntıların artması sanayiciye ciddi sorunlar yaşatıyor. Bu noktada yapılması gereken rekabetçiliği artacak yönde sanayiyi desteklemek... Özellikle sanayi maliyetlerini dengeli tutacak şekilde bir politika güdülmeli” diye konuştu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Ekometre En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.