SON DAKİKA

#Izoder

Ekometre - Izoder haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Izoder haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yangın güvenliği için alınacak önlemler Haber

Yangın güvenliği için alınacak önlemler

Yangın güvenliğini sağlamak amacıyla binaların birbirini tamamlayan aktif ve pasif önlemlerin birlikte ele alınarak tasarlanması gerekiyor. Yangınlarda can güvenliği için olmazsa olmaz pasif önlemlerin başında yangın yalıtımı geliyor. İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, yaşamın her şeyden daha değerli olduğunun altını çizerek binaları yangınlardan korumak için alınacak pasif önlemlerin maliyetinin toplam bina yapım maliyetinin sadece binde 3’ü ila binde 5’i gibi düşük bir paya denk geldiğini söyledi.   Türkiye’de yılda yaklaşık 80 bin yangın meydana geliyor Birçoğumuz günlük hayatta yangın çıkma olasılığını çok düşük görüyoruz. Ev ve işyerlerindeki her tür mobilya, perde, masa, koltuk gibi eşyaların tümü maalesef yanıcı özelliğe sahip. Yangınlar için gereken oksijen ise havada mevcut. Sönmemiş bir sigara, elektrik kontağı, fırın-ocak gibi ısı kaynakları, yangının başlamasına neden olabilir. Yanıcı olan eşyalarımızın ve oksijenin hayatın vazgeçilmez birer parçası olduğu ve yanıcı maddeleri tutuşturabilecek enerji kaynaklarını sağlayabilecek teknolojik aletlerin çevremizi sardığı göz önüne alınırsa yaşanılan mekânlarda yangın çıkma olasılığı sanıldığı gibi düşük değil. Zaten veriler de bunu destekler nitelikte. İstatistikler Türkiye’de yılda yaklaşık 80 bin yangının çıktığını gösteriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’nın verilerine göre; 2024 yılında sadece İstanbul’da 9 bin 610 bina yangını meydana geldi.  Yangın yalıtımı yapılarımızın yangına karşı savunma hattını oluşturuyor   Yanıcı pek çok malzemenin bulunduğu yaşam alanlarında temel hedefin; olası yangınların büyümeden durdurulması, sınırlandırılması ve insanların tahliyesi için zaman kazanılması olduğunu dile getiren İZODER-Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, şunları söyledi: “Yangına karşı alınacak önlemler aktif ve pasif önlemler olarak ikiye ayrılır. Yangın çıktığı anda can ve mal kaybını en az seviyede tutmak, insanların tahliyesine zaman kazandırmak için alınan önlemlere ‘pasif önlemler’ diyoruz.  Aktif önlemleri; gaz ve duman dedektörü, yağmurlama sistemi gibi yangınla birlikte devreye girmesi planlanan sistemler olarak sıralayabiliriz. Pasif önlemleri ise dış cephede yanıcı malzeme kullanılmaması, kaçış koridoru ve yangın merdivenindeki kapının 60 dakikaya kadar yangına dayanıklı olması, baca etrafındaki tesisatların yangın yalıtımlı olması gibi adımlar olarak sayabiliriz. Özetle; pasif korunma önlemleri yapılarımızın yangına karşı savunma hattını, aktif korunma önlemleri ise yapılarımızın yangına karşı hücum hattını oluşturur.” Binaların yangına karşı dayanıklılığı için bir tespit komisyonu kurulmalı “Bolu’da yaşadığımız ve hepimizi kahreden elim olay milat olarak kabul edilmeli ve benzer acıların yaşanmaması için gereken adımlar atılmalı” diyen İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, açıklamalarını şu sözlerle bitirdi. “Londra’da 14 Haziran 2017’de 24 katlı bir binada yangın çıkması sonucu 72 kişi hayatını kaybetti. Bu olayın ardından alınan kararla benzer tüm binalar incelendi. Hatta risk teşkil eden bazı binalar mühürlendi. Özellikle okul, hastane, otel gibi alanlarda Bakanlık ve yerel yönetimler bir çalışma başlatmalı. Binaların yangına karşı dayanıklılığı için bir tespit komisyonu kurulmalı, gerekirse bazı binalar mühürlenerek renovasyon çalışmaları hızlıca yapılmalı. Yaşanan acı olaylardan derslerin çıkarılması ve bundan sonra bir daha böyle bir felaket yaşanmaması için gereken adımların atılması gerekiyor. Bolu’da hayatını kaybeden insanlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabırlar, yaralılara acil şifalar diliyoruz.” Yangın Yalıtımı Nedir? Yangının ve zararlı etkilerinin, bina içinde ve komşu binalara yayılmasını yavaşlatarak kişilerin yangın mahallinden güvenli bir şekilde tahliye edilmesine olanak sağlayan, can ve mal güvenliğini sağlayıcı yapısal önlemlere “yangın yalıtımı” denir.  Yangın Yalıtımı Neden Yapılmalı? Doğru malzeme seçimi ve doğru uygulama ile yapılacak yangın yalıtımı; •    Yangınlarda açığa çıkan ısı ve dumanın yayılmasını geciktirir. Böylece yangının gerçekleştiği binadaki kişiler güvenli şekilde dışarıya çıkabilmek için gerekli zamanı ve imkanı bulabilir. •    Yangının meydana geldiği yerde ısınan gazların yükselmesi sonucu sıcaklık tavanda çok yüksek değerlere ulaşır. Dolayısıyla yangın sırasında açığa çıkan ısıyla bina çökebilir. Yangın yalıtımı, yangınlarda oluşan yüksek sıcaklık etkisi ile yapının kısmen veya tamamen çökmesini engeller. •    Yangınlarda meydana gelen can kayıpları çoğunlukla duman nedeniyle (zehirli gaz soluma ya da karbonmonoksit zehirlenmesi) olmaktadır. Bu sebeple binalarda özellikle yangın kaçış yollarında, yanıcı olmayan ve alev damlacıkları üretmeyen, yangın esnasında zehirli gaz oluşumuna sebep vermeyen malzemelerin kullanılması önemlidir. Yangın yalıtımı; yapı içerisinde yangının dolayısıyla zehirli gazların yayılmasını geciktirerek can ve mal kayıplarının önlenmesini/azaltılmasını sağlar. •    Yangının bina içinde ve civardaki binalara yayılmasını sınırlandırarak itfaiye görevlilerinin daha emniyetli bir şekilde yangına müdahale etmelerine olanak sağlar. Yangın Yalıtımı Nerelere Uygulanır? •    Binanın taşıyıcı kısımlarına •    Güvenli tahliye amacıyla oluşturulan kaçış yollarının duvar, döşeme, tavan, kapı ve varsa pencerelerine •    Bina içerisinde, tavan ve taban döşemesi de dahil olmak üzere her yanı belirli bir süre boyunca yangına karşı dayanıklı olması gereken bölümlere (yangın kompartımanlarına) •    Dışarıdan yangının sıçramaması için çatı ve cephelere •    Kazan dairesi gibi patlama riski olan yerlere •    Duman ve ısının yayılmaması için hava kanalları vb. tesisat elemanlarına ve mekanik tesisat şaftlarına •    Tesisatların duvar ve döşemeleri delip geçtiği bölgelere

Depremlerde yıkılmayacak binalar için  doğru yalıtım şart Haber

Depremlerde yıkılmayacak binalar için doğru yalıtım şart

Dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinde yer alan Türkiye, orta ve büyük ölçekli depremlerin görüldüğü ülkeler arasında da ilk sıralarda yer alıyor. Bu nedenle depreme karşı alınacak önlemler, deprem anında ve deprem sonrasında yapılması gerekenler büyük önem taşıyor. Toplum genelinde farkındalık yaratmak ve deprem bilinci oluşturmak için her yıl 1-7 Mart haftası ‘Deprem Haftası’ olarak anılıyor. Deprem gerçeğinin sadece bu hafta değil sürekli gündemde tutulması gerektiğini belirten İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, “Depremin yıkıcı sonuçlarını yaşatmayacak ve uzun yıllar boyunca güvenli barınma sağlayacak binalar için zemin etüdünün doğru yapılması, yapının tekniğine uygun olarak tasarlanması, iç ve dış etkenlerden yalıtım ile korunması ve bütün süreçlerin yine tekniğine uygun şekilde denetlenmesi gerekiyor. Bir yapı inşa edilirken binaların en büyük düşmanı olan korozyona karşı kalkan görevi gören su yalıtımının, binaların sağlam şekilde ayakta kalması noktasında hayati öneme sahip olduğunu unutmamak gerekiyor” dedi.   İZODER Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, Deprem Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Tüm toplumu acıya boğan ve belleğimizde unutulmayacak izler bırakan Kahramanmaraş merkezli depremler, bir kez daha kentlerimizin depreme hazırlıksız olduğunu gösterdi. Bundan sonraki süreçte bilimi temel alan net bir yaklaşıma ihtiyaç var. Türkiye genelinde mevcut bina stokumuzun uzmanlarca incelenip güvenli olup olmadığının ivedilikle tespit edilmesi gerekiyor. Sonrasında güçlendirilerek güvenli hale getirilebilecek binalar ve yıkılıp yeniden yapılması gereken binalar için hızla harekete geçilmeli… Yeni inşa edilecek binalarda zeminden malzemeye her detay mevzuatlara uygun olmalı ve bu binalar su ve ısı yalıtımıyla korozyona karşı korunmalı.” Yalıtımla korozyondan korunmayan binalar hızla çürüyüp, yıkılıyor Depremlerin yol açtığı büyük yıkımların en önemli nedenlerinden birinin korozyon olduğunu belirten İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, “Düşmanın kim olduğunu bildiğimizde mücadele etmek daha kolaydır. Bilim bize depremde yıkılan binalarda korozyonu işaret ediyor.  Suyun kolonlar, duvarlar gibi taşıyıcı yapı elemanlarına nüfuz etmesi, betonun içindeki demirin paslanmasına yani korozyona neden oluyor. Korozyon ise yapının yük taşıma kapasitesini azaltıyor. Betonarme yapıların sağlıklı bir şekilde, tasarım ömürleri süresince işlevlerini sürdürebilmesi için yapının tamamının standartlara uygun şekilde ısı ve su yalıtımı ile korozyondan korunması gerekiyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Erdoğdu’nun araştırmasına göre; suya maruz kalan bir donatı, 5 yılın sonunda taşıma kapasitesinin yüzde 50’sini, 15 yılın sonunda yüzde 90’ını, 24 yılın sonunda ise tamamını kaybediyor. Yani herhangi bir deprem ya da dış etken olmadan bile sadece donatı korozyonu ile bir yapının çökmesi söz konusu. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından yapılan incelemeler sonucunda, yüzde 79’u hasarlı bulunan 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edilmişti. Yani korozyon yavaş yavaş değil hızla binaları çürütüyor” dedi. Türkiye’de sadece 30 yılda binalar ömrünü tamamlıyor Ömürlük bir yatırım olarak görülen evlerin Türkiye’de sağlıklı kullanım ömrünün ortalama 30 yılla sınırlı olduğunu dile getiren Emrullah Eruslu, şunları söyledi: “Standartlara uygun yapılmış bir binanın ömrü 80 ila 100 yıl olmalıdır. İnsanların büyük emekler vererek sahip olduğu yuvalarının sadece 30 yıllık bir ömre sahip olması kabul edilebilir değil. Ülkemizde binaların kısa ömürlü olmasının en önemli sebeplerinden biri de yalıtımsızlık nedeniyle yaşanan korozyon ve onun olumsuz etkileri… Isı yalıtımında daha iyi bir noktada olsak da su yalıtımlı binalara baktığımızda; Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2018’den itibaren inşa edilen ve zorunlu olarak su yalıtımı yapılan bina sayısı toplam yapı stokunun sadece yüzde 5-5,5’ini oluşturuyor. 10 milyonun üzerinde bina, 30 milyonu aşan hanenin bulunduğu ülkemizde bu düşük oranlardaki su yalıtımı uygulaması maalesef güvenli bina noktasında zayıf bir yerde durduğumuzu gösteriyor. Bundan sonra su yalıtımı ile güçlendirilmiş, en az 100 yıl kullanım ömrü olacak güvenli, sağlıklı ve konforlu yapılar inşa etmemiz büyük önem taşıyor. Bunun için de yeni inşa edilecek binalarda zemin etüdünün doğru yapılması, yapının tekniğine uygun olarak tasarlanması, iç ve dış etkenlerden yalıtım ile korunması ve denetlenmesi gerekiyor.” Kentsel Dönüşüm güvenli yapılaşmada önemli fırsatlar barındırıyor   Özellikle deprem sonrasında ülke genelinde hız kazanan kentsel dönüşüm hareketi kapsamında, Türkiye yapı stoğunda önemli bir yenilenmenin ön görüldüğüne vurgu yapan Eruslu, “Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca yayımlanan Kentsel Dönüşüm Eylem Planı kapsamında dönüştürülmesi gereken 6,7 milyon konuttan acil/öncelikli olarak görülen 1,5 milyon konutun 5 yıl içerisinde dönüşümünün tamamlanması hedefleniyor. Bu doğrultuda 100 bini İstanbul’da olmak üzere her yıl 300 bin konutun dönüşümünün sağlanması öngörülüyor. Yeni inşa edilecek binalarda yönetmeliklere uygun yapılaşma ve denetim, bina dayanıklılığı ve güvenliği açısından kritik öneme sahip. Kentsel dönüşümün bir yandan güvenli kentler sağlarken diğer yandan çevreye duyarlı, enerji verimli, konforlu yapılaşma için de büyük bir fırsat barındırdığını unutmamak gerekiyor” diyerek açıklamalarını bitirdi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Ekometre En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.