SON DAKİKA
Hava Durumu

#İhracat

Ekometre - İhracat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İhracat haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İhracatçılar dezavantajlı konuma düşüyor Haber

İhracatçılar dezavantajlı konuma düşüyor

ABD’nin, AB ürünlerinde ek gümrük vergilerini yüzde 15 olarak belirlerken, Türkiye’ye uyguladığı vergileri artırması; tekstil, mobilya ve otomotiv tedarik sanayinde pazar kaybı korkusunu büyüttü. Tekstilde vergi yükü %34’e ulaştı. Mobilyaya ekimde ayında yüzde 25’e çıkarılan ek vergi, yılbaşından itibaren %30’a yükselecek. Otomotiv yan sanayinde çelik ve alüminyum içeren ürünlere getirilen yüzde 50 ek vergi ise ihracatı durma noktasına taşıyor. Tablonun giderek ağırlaştığına işaret eden ihracatçılar, her iki tarafl a acilen yeni bir müzakere zemini tesis edilmesini istiyor. Aysel Yücel'in haberine göre Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, ABD ve AB arasında 21 Ağustos’ta imzalanan ABD ve AB arasında 21 Ağustos’ta imzalanan “Karşılıklı, Adil ve Dengeli Ticaret Çerçeve Anlaşması’nın Türkiye açısından ağır sonuçlar doğuracağını söyledi. Gültepe, “Anlaşmaya göre ABD, otomobiller de dahil olmak üzere AB’den gelen ürünlerin büyük bölümüne en fazla yüzde 15 gümrük vergisi uygulamayı kabul etti. Buna karşılık AB, ABD’den ithal edilen sanayi ürünlerinde tarifeleri tamamen kaldırdı ve tarım ürünlerine yönelik belirli kotalar açtı. Ancak çelik, alüminyum ve bakır ithalatına uygulanan yüzde 50 seviyesindeki yüksek ABD tarifeleri kapsam dışı bırakılarak yürürlükte kalmaya devam etti. Ayrıca AB, anlaşma çerçevesinde ABD’den 750 milyar dolarlık enerji ürünü ve 40 milyar dolarlık yapay zekâ çipi satın almayı, bunun yanında ABD’de 600 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirmeyi taahhüt etti. Türkiye için minimum verginin yüzde 15’e yükseltilmesi ve AB’nin birçok üründe maksimum yüzde 15 tavan tarife hakkı elde etmesi, özellikle otomotiv, ticari araçlar, kimya, ilaç, tekstil, hazır giyim ve mobilya gibi ABD’ye ihracat gerçekleştiren sektörlerimizi rekabet açısından dezavantajlı konuma taşıyor” diye konuştu. En ağır etkinin ticari araç ve otomotiv yan sanayinde görülmesi beklenirken, AB’nin bu alanda yüzde 15’lik tavan tarifeden yararlanacak olması, Türkiye’nin ABD pazarındaki uzun süredir devam eden avantajlı konumunu büyük ölçüde ortadan kaldırarak ihracat üzerinde baskı yaratacak bir yapı oluşturuyor. İlaç ve kimyasal girdilerdeki tarife sabitlemelerinin ise küresel hammadde ve ilaç fiyatlarını artırması bekleniyor. Mobilyada, AB ile vergi farkı iki katına çıkacak Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleç, ABD ile AB arasındaki anlaşmanın mobilya sektöründe büyük tedirginlik yarattığını söyledi. Güleç, “Maalesef ABD’ye mobilya ihracatında AB ülkelerine karşı sahip olduğumuz avantajlı konu kaybettik. Türkiye’den ABD’ye ihracatta ek gümrük vergisi ağustosta yüzde 15 olarak belirlenmişti. Ancak ABD yönetimi, ekim ayında Türkiye’den mobilya ithalatında ek gümrük vergisini yüzde 15’ten yüzde 25’e çıkardı. Ocak 2016’da yüzde 30’a çıkarılacak. Mutfak ürünleri ihracatında ise gümrük vergisinin yüzde 50’ye çıkarılacağı söyleniyor. Bu durum maliyet artışları ve döviz kuru nedeniyle rekabet gücü aşınan sektörümüzün ABD pazarını tamamen kaybetmesine yol açabilir. ABD, sektörümüz için önemli bir pazar, Türkiye’nin ABD ile müzakereleri hızlandırması gerekiyor” diye konuştu. ABD ihracatında kritik eşikteyiz Dışyönder Başkanı Dr. Hakan Çınar, Türkiye’nin ABD pazarını kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, “Türkiye’nin ABD’ye ihracatında kritik bir eşikteyiz. ABD ile Avrupa Birliği arasında Ağustos ayında imzalanan ve karşılıklı vergileri sınırlayan çerçeve anlaşması sonrasında AB menşeli ürünler ABD pazarına önemli vergi avantajlarıyla giriş yaparken, Türkiye aynı ürünlerde gümrük tarifeleriyle yüzde 15–35’e varan oranlarda vergi ödemeye devam edecek. Bu durum, başta tekstil ve mobilya sektörlerimiz olmak üzere birçok sanayi kolu için ciddi bir rekabet dezavantajı beraberinde getirecek. ABD ile acilen ikili bir ticareti kolaylaştırma ve vergi indirimi mekanizması kurulmalı. Öte yandan tekstil, mobilya ve sanayi ürünlerinde Türkiye’nin ABD pazarında dezavantajlı duruma düşmesini engelleyecek geçici koruma mekanizmaları devreye alınmalı. Türkiye’nin en büyük alternatif pazarı olan ABD’nin kaybedilmesi, sadece ilgili sektörlerin değil, dış ticaretimizin geneli açısından önemli bir kayba neden olacak” açıklamasını yaptı. Tekstilde, Gümrük Vergisi %34’E ÇIKTI! Tekstil sektörü temsilcileri de ABD pazarını kaybetme endişesi taşıyor. Tekstilciler, ABD’ye ihracatta yüzde 15 olan ek gümrük vergisinin, yüzde 9 ila yüzde 30 arasında zaten mevcutta olan gümrük vergilerine ekleneceğini hatırlatarak, “Bunun ortalaması yaklaşık yüzde 19. Bu yüzde 19’un üzerinde yüzde 15’i eklediğimiz zaman yüzde 34 yapıyor” uyarısında bulundu İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, ABD’nin hayata geçirdiği gümrük duvarları sebebiyle Türkiye’nin rakip ülkelere kıyasla daha düşük ek gümrük vergilerine sahip olmasının Türkiye için bir avantaj gibi gözükse de dolaylı olarak sektör ihracatını etkilediğini dile getirdi. Öksüz, “2025 yılı Ocak – Temmuz döneminde ABD’nin tekstil ithalatı yüzde 3 oranında gerileyerek 17 milyar dolar değerinde gerçekleşti. Bu dönemde ABD’nin Çin Halk Cumhuriyeti’nden ithalatı yüzde15 oranında gerilerken; Türkiye’den ithalatı yüzde 0,6 oranında arttı. ABD’de pazar payımızı artırırken yüksek gümrük duvarları sebebiyle ABD’ye ihracat gerçekleştiremeyen ülkeler, hedef noktasını Türkiye’nin ana ihracat pazarı Avrupa Birliği ülkeleri olarak belirledi. 2025 yılı Ocak – Temmuz döneminde Türkiye’nin AB’ye ihracatı yüzde 2,2 oranında gerilerken AB’nin Çin’den ithalatı yüzde 11,7 oranında arttı. Dolayısıyla maliyet artışları ve kur baskısı ile mücadele eden sektörümüz; aynı zamanda rekabetçilikte de dar boğazdan geçiyor” diye konuştu. Öksüz, “Ocak – Ekim döneminde ABD’ye olan ihracatımız tekstil sektörümüzde 650 milyon doları geçti ve ABD’nin 8. büyük tedarikçisi konumundayız. Bu veriyi tekstil sektörünün de dahil edileceği tercihli ticaret anlaşmasıyla birlikte daha da yukarılara taşıyabiliriz. Ticaret Bakanlığımızın başta ilave gümrük vergilerinin düşürülmesi olmak üzere ABD ile Serbest Ticaret Anlaşması, Tercihli Ticaret Anlaşması imzalanması gibi gündem maddelerini sürekli sıcak tutarak girişimlerde bulunmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu dönemde ABD ile Türkiye’nin arasında sektörlerimizi içerecek şekilde imzalanacak bir Tercihli Ticaret Anlaşması; sadece zor bir dönemden geçen tekstil ve hazır giyim sektörlerimizin nefes almasını sağlamaz; aynı zamanda sürdürülebilir ihracat başarısı sağlanmasına yönelik de sektörümüze büyük bir alan açılmış olur” açıklamasını yaptı. “Otomotivde pazar tamamen kaybedilebilir” TOBB Otomotiv Tedarik Sanayi Meclis Başkanı Alper Kanca, ABD’nin yayımladığı ‘232 Çelik Türevleri Tarife Listesi’nin motor, şanzıman, krank, dişli gibi neredeyse tüm temel parçaları kapsadığını vurgulayarak, “Eskiden yüzde 2,5 olan vergiye yüzde 50 eklendi. Sadece otomotiv değil, başka döküm parçalarının da işi çok zor” açıklamasını yapmıştı. Otomotiv Tedarik Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TOSB) Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu da, “2025 itibarıyla ‘Reciprocal Tariff ’ kapsamında Türk ihraç ürünlerine önce yüzde 10, ardından yüzde 5 olmak üzere toplam yüzde 15 gümrük vergisi getirildi. Ayrıca 1 Ağustos 2025 itibarıyla ‘Section 232’ kapsamında uygulamaya başlayan yüzde 25 + yüzde 25 ek gümrük vergisi, otomotiv parça ihracatını bitirme noktasına getirdi. Bu vergi yükleri tedarik sanayimizin altından kalkabileceği yükler değildir. Eğer kaldırılmazsa ABD pazarı fiilen kapanmış olacak” diye konuşmuştu. ABD’ye ihracat ekimde %10 düştü TİM verileri, ABD pazarındaki zorluğun rakamlara da yansıdığını gösteriyor. Ekim ayında Türkiye’nin ABD’ye ihracatı yüzde 10 azalarak 1, 9 milyar dola olurken, Ocak–Ekim dönemindeki düşüş yüzde 2,5 olarak gerçekleşti ve 10, 8 milyar dolara geriledi. Türkiye, 2024 yılında ABD ile 33 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında varılan 100 milyar dolarlık ticaret hedefini hatırlatan sektör yetkilileri, ek vergilerin düşürülmemesi halinde bu hedefe ulaşmanın mümkün olmayacağı görüşünde.

2025 yılında Türkiye'nin ihracatı rekor seviyeye ulaştı Haber

2025 yılında Türkiye'nin ihracatı rekor seviyeye ulaştı

Kullanıcı deneyimi, teknik yeterlilik ve içerik kalitesi hiç olmadığı kadar önem kazandı. Growify Ajans Kurucusu ve CEO’su Ahmet Kemal A., bu dönüşümün sektöre etkilerini değerlendirdi. TÜİK'in 2025 yılı Temmuz ayı verilerine göre, e-ticaret hacmi geçen yıla oranla %18 artış gösterdi. Aynı dönemde, Google arama sonuçlarında yapay zekâ özetleri kullanıcı davranışlarını kökten değiştirdi. Semrush verilerine göre, ABD’deki aramaların %13’ünde AI özetleri görülürken, sıfır tıklama oranları bazı ürün kategorilerinde %70’e yaklaştı. Bu trend, Türkiye’deki dijital pazarlamacılar için de kritik uyarılar içeriyor. Sektördeki bu gelişmeler üzerine Growify Ajans Kurucusu ve CEO’su Ahmet Kemal A.’ya mikrofonumuzu uzattık. Ahmet Kemal A., şu değerlendirmede bulundu: "SEO artık sadece Google için değil, kullanıcı yolculuğu için optimize edilmelidir. Yapay zekâ destekli sonuçlar, bilgiye ulaşımı hızlandırırken, markaların görünürlüğünü azaltabiliyor. Bu yeni dönemde kalite, otorite ve deneyim kazandıran içerikler en büyük farkı yaratacaktır." ‘Algoritmalar değişti, SEO bakışı da değişmeli’ dedi Search Engine Land ve Semrush tarafından yayınlanan 2025 analizlerine göre, Google’ın yeni yapay zekâ destekli yapısı, klasik SEO anlayışını kökten değiştirdi. Özellikle bilgi odaklı sorgularda, kullanıcılar herhangi bir bağlantıya tıklamadan arama sonuçlarından ayrılabiliyor. Bu durum, yüzeysel içeriklerin etkisini azaltırken, teknik SEO’nun yanında kullanıcı niyeti odaklı içerik stratejilerini öne çıkarıyor. *A.Kemal, bu gelişmelerin SEO uzmanlarını daha stratejik düşünmeye zorladığını belirtiyor: "Kullanıcının sadece ne aradığı değil, neden aradığı da önemli hale geldi. Biz Growify Ajans olarak her bir projede bu amacı merkeze alıyoruz. Özellikle Beylikdüzü’ndeki ofisimizde yürüttüğümüz eğitimlerde, genç SEO uzmanlarını bu dönüşüme hazırlıyoruz." Sektördeki yapay zekâ devrimi rekabeti artırdı 2025 itibariyle SEO çalışmaları, yalnızca arama motorlarında değil, aynı zamanda sosyal platformlarda da yürütülmeye başladı. Google’ın "Perspectives" özelliği ile sosyal medya içeriklerinin SERP’te daha fazla yer bulması, markaları çok formatlı içerik üretmeye yöneltti. Z kuşağının bilgi arama davranışları değişirken, video ve UGC içerikler giderek daha değerli hale geldi. ‘Sektördeki yerimizi daha da güçlendireceğiz’ dedi Growify Ajans, 2025 yılı itibariyle dijital pazarlama sektöründe önemli adımlar attı. Özellikle SEO ve web tasarım alanında uzmanlaşan marka, Beylikdüzü merkezli operasyonlarıyla birçok e-ticaret sitesine danışmanlık verdi. Ahmet Kemal A. bu gelişmeleri şöyle özetledi: "Growify Ajans olarak 360 derece dijital pazarlama yaklaşımımızla müşterilerimize hem stratejik hem teknik destek sağlıyoruz. SEO’nun geleceği, yalnızca sıralama almak değil, markayı dijital dünyada doğru konumlandırmaktır. Eğitim faaliyetlerimizle sektöre bilgili ve dürüst profesyoneller kazandırıyoruz. 2026 yılında yeni alt markalarla dijital dönüşüme öncülük etmeyi hedefliyoruz."

Mevcut gelişmeler nedeniyle alternatif pazarlar aranıyor Haber

Mevcut gelişmeler nedeniyle alternatif pazarlar aranıyor

TİM Başkanı Mustafa Gültepe, İran'daki gerginlik nedeniyle Türk ihracatçıların risklerini çeşitlendirerek alternatif pazarlara yönelmesi gerektiğini belirtti. Gültepe, "İran, Türkiye için tarihi ve coğrafi yakınlığıyla önemli bir ticaret partneri ancak mevcut gelişmeler nedeniyle ihracatçılarımızın risklerini çeşitlendirmesi gerekiyor." dedi. Gültepe, yaptığı açıklamada, İran'ın çok önemli bir pazar olduğunu belirtti. Geçen yıl 5 bin 500'e yakın firmanın İran'a ihracat gerçekleştirdiğini ifade eden Gültepe, "İran riyalindeki değer kaybı, özellikle dayanıklı tüketim malları (beyaz eşya/elektronik), otomotiv, tekstil ve demir-çelik sektörleri açısından tehlike arz ediyor." diye konuştu. Gültepe, 2024’te İran'a en çok ihracat yapan ilk 5 sektörün sırasıyla kimya, tekstil, mobilya, kağıt ve orman ürünleri, makine sektörleri olduğunu aktararak, geçen yıl Türkiye'nin İran'a toplam ihracatının 3,2 milyar doları aştığını bildirdi. İran'a bu yılın ilk 5 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 düşüşle 1,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirildiği aktaran Gültepe, şunları kaydetti: "İhracatçılarımızın halihazırda ciddi bir rekabetçilik sorunu var. Bu sorunun üstüne, karşı ülkelerde alım gücünün zayıflaması durumunda ister istemez alıcılar alternatif tedarikçi arayışlarını hızlandırıyor. Bu noktada firmalarımızın mevcut ürün portföylerinde varsa daha uygun fiyatlı ürünleri alıcılara teklif edebilmesi önemli. Türk ihracatçısı, dinamik yapısıyla her türlü küresel ve yerel gelişmeye hızla uyum sağlayabilme yeteneğine sahip. Elbette ki kur dalgalanmaları gibi dışsal etkiler, tüm ihracatçıların gündeminde önemli yer tutuyor." Gültepe, bu doğrultuda hem TİM olarak kendileri hem de ilgili kamu kurumlarının, ihracatçıların finansal risklerini minimize etmeye yönelik çeşitli alternatif modeller ve destek araçları üzerinde çalışmalar yürüttüğünü belirterek, "Amacımız, öngörülebilirliği artırmak ve ihracatçımızın rekabet gücünü koruyacak mekanizmaları hayata geçirebilmek. Geçmişte kur riskine dair ihracatçılarımıza kapsamlı eğitimler sunduk. İhracatçı birliklerimiz dönem dönem bu eğitimleri firmalarımıza sunmaya devam ediyorlar." diye konuştu. "İRAN PAZARI TÜRKİYE İÇİN HEM TARİHİ HEM DE COĞRAFİ YAKINLIK AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR TİCARET PARTNERİ" Gültepe, İran pazarının Türkiye için hem tarihi hem de coğrafi yakınlık açısından önemli bir ticaret partneri olduğunun altını çizerek, "Ancak mevcut konjonktürel gelişmeler doğrultusunda ihracatçılarımızın risklerini çeşitlendirmesi ve alternatif pazarlara daha fazla yönelmesi gerektiğinin de farkındayız." değerlendirmesinde bulundu. Bu doğrultuda TİM olarak hem bölgesel hem de sektörel bazda yeni pazar arayışlarını desteklediklerini kaydeden Gültepe, ticaret ve alım heyetleriyle bu geçiş sürecini kolaylaştırmaya çalıştıklarını belirtti. Gültepe, "İhracatçılarımızın pazar çeşitliliğini artırarak sürdürülebilir büyüme sağlaması için gerekli tüm adımları atmaya devam edeceğiz. Sürecin çok taze olduğunun da altını çizmek istiyorum." ifadelerini kullandı. Şu ana kadar büyük bir olumsuzlukla karşılaşmadıklarını belirten Gültepe, süreci dikkatle takip ettiklerini ve Türk ihracatçısının lehine olabilecek tüm adımları atmaya hazırlandıklarını sözlerine ekledi.

Yumurta ihracatında muafiyet düzenlemesi Haber

Yumurta ihracatında muafiyet düzenlemesi

Türk Silahlı Kuvvetleri, dış temsilcilikler ve insani yardım amaçlı ihracatlar kapsamında gerçekleştirilecek tüm yumurta ihracatları, kilogram başına 1,5 dolar olarak uygulanan destekleme ve fiyat istikrar fonu kesintisinden muaf olacak. Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ticaret Bakanlığından konuya ilişkin yapılan açıklamada, 2024'ün son çeyreğinde yaşanan kuş gribi salgınının yumurta üretimini önemli ölçüde azalttığı, artan iç talebin, fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturduğu vurgulandı. Vatandaşın uygun fiyatla yumurtaya erişimini sürdürülebilir kılmak amacıyla, 25 Şubat'ta sofralık yumurta ihracatına kilogram başına 0,5 dolarlık destekleme ve fiyat istikrar fonu uygulanmaya başlandığı anımsatılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Ancak iç piyasada fiyat artışlarının devam etmesi üzerine bu kesinti, 25 Mart'ta 1,5 dolara yükseltildi. Diğer yandan, arzın yeniden artmaya başlaması, yeni sürülerden elde edilen 53 gram altı 'small' yumurtalara yönelik iç talebin zayıf kalması ve organik yumurta ihracatının tekrar başlatılmasına yönelik sektör talepleri, Bakanlık tarafından değerlendirmeye alınarak, bu doğrultuda, ilgili karar çerçevesinde, ⁠Türk Silahlı Kuvvetleri, dış temsilcilikler ve insani yardım amaçlı ihracatlar kapsamında gerçekleştirilecek tüm yumurta ihracatının fon kesintisinden muaf tutulabileceği değerlendirilmiş ve gerekli düzenleme yapılmıştır." Açıklamada, Bakanlık olarak gelecek dönemde de ilgili kurumlarla işbirliği içinde, gıda arz ve güvenliğini sağlamak, fiyat istikrarını korumak ve spekülatif hareketlerin önüne geçmek amacıyla tüm politika araçlarının kararlılıkla uygulanmaya devam edileceği belirtildi.

Limon'un ihracat engeli kalktı Haber

Limon'un ihracat engeli kalktı

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, limon ihracatına getirilen geçici kısıtlamanın kaldırıldığını duyurdu. Mersin, Adana ve Antalya başta olmak üzere önemli üretim merkezlerinden gelen sektör temsilcileriyle bir araya gelen Bolat, ihracatın yeniden serbest bırakılması kararının alındığını bildirdi. Bakan Bolat, bu kararın, limon piyasasında arz ve talep dengesini gözeterek üretici ve tüketici çıkarlarını en iyi şekilde koruma amacı taşıdığını vurguladı. İç piyasada fiyat istikrarının sağlanması için denetimlerin titizlikle sürdürüleceği de belirtildi. Bakan Bolat, X üzerinden yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: "Bu sabah ayağımızın tozuyla Abu Dhabi’den döndüğümüz Ankara'da, Ticaret Bakanlığımızda, Bakan Yardımcılarım, Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Gümen, AK Parti Adana Milletvekili Abdullah Doğru, AK Parti Mersin Milletvekilleri Ali Kıratlı, Havva Sibel Söylemez, AK Parti Mersin İl Başkanı Adem Aldemir, Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara, Mersin, Adana ve Antalya illerimizin yanı sıra Erdemli, Silifke, Tarsus, Finike ve Kozan'dan gelen limon üreticilerimiz, çiftçilerimiz, ihracatçılarımız, Ticaret ve Ziraat Odaları Başkanlarımız ile bir araya geldik. Toplantıda limon üreticilerimizin, ihracatçılarımızın talep ve beklentilerini, piyasada arz güvenliği yanında, arz ve talep arasında fiyat dengesinin sağlanması noktasında atılacak adımları ve önümüzdeki döneme ilişkin yol haritasını ele aldık. Söz konusu toplantıda ayrıca, limonda halkımızın makul fiyatlardan ürüne erişiminin devamlılığı için yeni hasada kadar spekülatif faaliyetlere karşı müsaade edilmeyeceği ve fiyat istikrarının sağlanacağı hususlarında değerli katılımcılarla mutabık kaldık. Bu çerçevede, limon ihracatındaki geçici kısıtlama kaldırılmış olup, önümüzdeki süreçte de iç piyasadaki fiyat gelişmeleri kararlılıkla yakından takip edilecek ve denetimlere devam edilecektir. Hükümet olarak, çiftçimizi, üreticilerimizi, ihracatçılarımızı, esnafımızı ve tüketicilerimizi korumaya ve desteklemeye devam edeceğiz.

Şişecam'ın 2024 net satışları 186 milyar TL seviyesinde gerçekleşti Haber

Şişecam'ın 2024 net satışları 186 milyar TL seviyesinde gerçekleşti

Bu dönemde şirketin toplam satışları içerisindeki uluslararası satışların payı yüzde 59 seviyesinde gerçekleşirken, toplam yatırımları 30 milyar TL ve ihracatı 962 milyon dolar olarak kaydedildi. Şişecam 2024 yılına ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Bu dönemde konsolide net satışları 186 milyar TL, Türkiye'den yapılan ihracatla Türkiye dışı üretim tesislerinden yapılan satışların toplamını ifade eden uluslararası satışların konsolide satışlar içindeki payı ise yüzde 59 seviyesinde gerçekleşti. Şişecam'ın 2024 yılı toplam yatırımları 30 milyar TL, ihracatı ise 962 milyon dolar oldu. Bu dönemde 5,6 milyon ton cam üreten Şişecam, 4,6 milyon ton soda külü ve 3,8 milyon ton endüstriyel hammadde üretimi gerçekleştirdi. Şişecam Genel Müdürü Görkem Elverici, Şişecam’ın finansal sonuçları ile ilgili şu açıklamayı yaptı: “2024 ekonomik dalgalanmalar ve küresel zorluklarla geçen bir yıl oldu. Enflasyonist baskılar, yüksek faiz oranları, sıkı para politikaları, dalgalanan enerji fiyatları ve jeopolitik gerilimlerle şekillenen 2024’e, Çin'deki düşük büyüme ve birçok ülkede ancak özellikle de ABD'deki seçim belirsizliği konuları damga vurdu. Bizim gibi ihracat odağı yüksek ve çoklu coğrafyada varlık gösteren kuruluşlar üzerinde baskı yaratan önemli bir diğer başlık ise; Türkiye'deki döviz kurları ile enflasyon oranı arasındaki farklılaşma oldu.   Bu farklılaşmanın ihraç pazarlarındaki ve iç pazarda ithalata karşı rekabetçilik açısından yarattığı etkileri göz önüne alarak stratejik planlarımızı ve bütçelerimizi Şişecam’ın rekabetçiliğini koruyacak şekilde güncelledik. İvedilikle hayata geçirdiğimiz aksiyonların ve planlarımızın 2025 yılından başlayarak rakamlarımıza olumlu yönde katkı sağlamasını bekliyoruz. Ekonomik döngünün düşük seviyesinde olduğumuz bu dönemde, temkinli ve fırsat odaklı bir yaklaşım uygulamanın elzem olduğuna inanıyoruz. Şişecam olarak, bir yandan mevcut zorluklara karşı risk ve maliyet yönetimi odaklı önlemler alıp kararlılıkla uygularken, bir yandan da döngünün yukarı yönlü seyredeceği dönem için hazırlıklarımızı yapıyoruz. Uzun vadeli stratejilerimize yönelik çalışmalarımıza da kontrollü ve gerçekçi bir şekilde devam ediyoruz. Kontrolü elimizde tutmanın önemini ve katkısını hissediyoruz Şişecam için 2024'ün önemli hamlelerinden biri ABD'deki doğal soda külü yatırımımız Pasifik Projesi’nin tek sahibi haline gelmemiz oldu. Aynı hamle ile Wyoming'deki operasyonel tesisimizde de çoğunluk hisse sahibi konumuna geldik. Şişecam bugün soda külü alanında dünyada ilk 3 arasında yer alıyor. Pasifik Projesi tamamlandığında ise liderlik yolunda önemli bir kapasite kazanmış olacak. Yine tüm operasyonlarımızın tek sahibi ya da hâkim ortağı konumunda olduğumuz Rusya’da da kontrolü elimizde tutarak, son yıllarda yaşanan geçiş dönemi de dahil olmak üzere faaliyetlerimizi uzun yıllardır başarılı bir biçimde sürdürüyoruz. 2024 yılında yaşanan jeopolitik belirsizliklere rağmen performansını istikrarla devam ettiren Rusya operasyonlarımızı, bölgesel jeopolitik dalgalanmaların etkisini en aza indirmeye odaklanarak yönetmeye devam ediyoruz.   Büyüme hedeflerimize ulaşmak için dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve yenilikçi ürün geliştirme gibi stratejik önceliklerimize yatırım yapmayı sürdürüyoruz. Bu anlamda gerçekleştirdiğimiz ve payımızı arttırdığımız ICRON ortaklığı, veri odaklı karar alma ve operasyonel mükemmeliyet konusundaki yeteneklerimizi güçlendiriyor. 2024 yılında duyurduğumuz, Şişecam’ın bilgi birikimi ve uzmanlığını tedarikçi ve teknoloji sağlayıcılarının yetkinlikleriyle bir araya getirmeyi amaçlayan “Plant of the Future” platformu ile yenilikçi fikirlerden somut çözümler üretmeyi hedefliyoruz.  Etkin bir yapıyla sürdürülebilir büyüme sağlamak stratejimizle uyumlu şekilde 2020 yılında çok büyük bir adım atarak tüm faaliyetlerimizi ‘Tek Şişecam’ çatısı altında toplamıştık. Uzun dönem stratejilerimiz ve küresel piyasalardaki rekabetçi hedeflerimiz doğrultusunda; faaliyet modeli dönüşümü ve teknolojik dönüşüm planlamamızı da devreye almıştık. 2024 yılı sonu itibariyle, tüm coğrafyalarımızı ve faaliyet alanlarımız kapsayan büyük ve kapsamlı bu iki programı başarıyla tamamlamış durumdayız. Yeni faaliyet modelimiz ve teknolojik alt yapımızın stratejik ve operasyonel seviyede önemli kazanımlar sağlayacağını öngörüyoruz.  Hissedar değerini artırmak için gerekli adımları atıyoruz Hissedar değerini artırmak Şişecam’ın birincil odağı. Kuruluşumuzun ve ilerlememizin 90’ıncı yılı olan 2025'in ilk yarısında önceliklerimizi; maliyet ve gider yapımızı optimize etmek, yatırım harcamalarımızı dikkatle yönetmek ve nakit akışımız için daha da sağlam bir temel oluşturmak olarak belirlemiş durumdayız. Tüm kararlarımızı bu önceliklere uygun olarak almaya devam ediyoruz. Düz cam Avrupa satışlarımızın son iki yıldır beklentilerimizin altında gerçekleşmesi sebebiyle, Kuzey İtalya Düz Cam Fabrikamızdaki fırının soğuk tamir sürecini öne çekme kararımız bu minvalde aldığımız kararlardan biriydi. Kamuoyu ve yatırımcılarımızla paylaştığımız üzere bu tesisteki float ve lamine hatlarımızı bir süre durdurma kararımızın Şişecam’a EBIT seviyesinde yaklaşık 8-10 milyon EUR'luk olumlu bir katkı sağlamasını bekliyoruz. Bununla birlikte önümüzdeki günlerde devreye almayı planladığımız aksiyonların da performansımıza olumlu yönde katkı sağlayacağına dair inancımız tam. 2025 yılında dönemin zorluklarını yönetmeye ve hissedarlarımız için değer yaratacak adımları atmaya hızla ve kararlılıkla devam edeceğiz. Diğer yandan uzun vadeli güçlü büyüme hedeflerimizden uzaklaşmayacak, bu yöndeki adımlarımızı da ölçülü, gerçekçi ve kararlı bir şekilde atmayı sürdüreceğiz.”

Çin'in Aralık ayı ihracatı yüzde 10,7 arttı Haber

Çin'in Aralık ayı ihracatı yüzde 10,7 arttı

ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın göreve geldikten sonra uygulamakla tehdit ettiği daha yüksek tarifeleri aşmak için siparişlerin öne alınması Çin'in Aralık ayındaki ihracatının beklentilerin üzerinde bir artış göstermesini sağladı. İhracat bir yıl öncesine göre yüzde 10,7 arttı. Ekonomistlerin beklentileri ihracatın yaklaşık yüzde 7 artacağı yönündeydi. İthalat yıllık bazda yüzde 1 arttı. Analistler ithalatın yaklaşık yüzde 1,5 küçülmesini bekliyordu. Trump, Çin mallarına uygulanan tarifeleri artırma ve ihracatçıların ürünlerini ABD'de daha ucuza satmak için kullandıkları bazı boşlukları kapatma sözü verdi. Planları yürürlüğe girerse, muhtemelen Amerika'daki fiyatları artıracak ve Çinli ihracatçıların satışlarını ve kar marjlarını sıkıştıracaktır. İhracatın ithalatı geride bırakmasıyla Çin'in ticaret fazlası 104,84 milyar dolara çıktı. Yılın ilerleyen dönemlerinde ihracat zayıflayabilir Capital Economics'ten Zichun Huang, işletmelerin potansiyel olarak daha yüksek tarifeler öncesinde siparişlerini daha erken döneme çekmeye çalışmasıyla Çin'in ihracatının yakın vadede güçlü kalmaya devam edeceğini söyledi. Zichun Huang, "Giden sevkiyatların yakın vadede dayanıklı kalması muhtemel, zayıf gerçek efektif döviz kuru sayesinde küresel pazar payındaki daha fazla kazanımla destekleniyor" değerlendirmesinde bulundu ve Trump'ın tarifeler uygulama tehdidini yerine getirmesi durumunda ihracatın yılın ilerleyen dönemlerinde zayıflayacağını da vurguladı.

e-dış ticarette dengeler tersine döndü Haber

e-dış ticarette dengeler tersine döndü

Birbiri ardına getirilen kısıtlamalara ve artırılan vergilere rağmen, yerli kartlarla yurt dışından yapılan alışveriş tutarının yurt dışı kartlarla Türkiye’den yapılan alışverişi aşmasıyla, online mecralardaki dış ticarette açık oluştu. Türkiye, son yıllarda online dış ticarette önemli bir büyüme yaşadı. Ancak 2024’ün Ocak-ekim dönemine ilişkin veriler, bu büyümenin dengeli olmadığını gösteriyor. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre Türkiye’nin e-ihracatı anlamına gelen yabancı kartlar ile yurt içinden yapılan online ticaretin değeri 137 milyar TL olarak gerçekleşirken, e-ithalat anlamına gelen yerli kartlar ile yurt dışından yapılan online ticaretin değeri ise 174 milyar TL’ye ulaştı. Bu tablo, son dönemde artan vergi ve kısıtlamalarla Türkiye’nin yüksek e-ihracat hedeflerine rağmen online ticarette de net ithalatçı konumuna geçildiğini gösteriyor. Kısıtlamalar genişliyor Pandemi sonrası hacmi hızla artan online ticaret, özellikle Temu, Shein ve Aliexpress gibi Çinli oyuncuların etkisi ile hızla büyüdü. Özellikle Temu’nun ücretsiz kargo ve uygun fiyatlı hızlı sevkiyat gibi özellikleri ile piyasaya agresif girmesi, birçok ülkede yerli oyuncuların pazar paylarını negatif etkiledi. Önlem alan birçok ülke gibi Türkiye de 20 Ağustos’tan itibaren yurt dışından yapılan online alışveriş limitini 150 Euro’dan 30 Euro’ya düşürdü, vergi oranı ise AB’den yapılan alışverişte yüzde 18’den 30’a, AB dışından yapılan alışverişte ise da yüzde 30’dan 60’a çıkarıldı. Geçen hafta yeni bir değişiklik ile söz konusu 30 Euro’luk limite kargo ücreti de dahil edildi. Önlemler yeterli olmadı Ancak Türkiye’deki yüksek fiyatlama davranışı, enflasyonist baskı ve gelir erozyonu düzenlemenin etkisinin sınırlı kalmasına yol açtı ve e-ithalattaki artışı dizginlemeye yetmedi. BKM’nin Ekim ayı verilerine göre, yerli kartlar ile yurt dışından yapılan işlem sayısı geçen yılın 10 aylık döneminde 208 milyon iken bu yıl aynı dönemde yüzde 17 artarak 242 milyona yükseldi. Aynı dönemde yabancı kartlar ile yurt içinden yapılan alışveriş sayısı ise 32,6 milyondan 31 milyon 613 bine geriledi. Asıl fark ise alışverişin değerinde yaşandı. Yine BKM verilerine göre, 10 ayda e-ithalat tutarı 173 milyar 907 milyon TL olurken, yabancı kartlar ile yurt dışında yapılan alışveriş 137 milyar 710 milyon TL oldu. Ekonomim'den Yener Karadeniz'in haberine göre, 10 aylık online dış ticaret açığı 36,2 milyar TL'ye ya da 1,1 milyar dolara ulaştı. Geçen yılın 10 aylık döneminde e-ithalat 90 milyar TL iken e-ihracat ise 95 milyar TL idi. Ocak ekim döneminde e-ithalat yüzde 92 artarken e-ihracattaki artış yüzde 44’te kaldı. 2023 e-ihracat hedefi 8 milyardı Ticaret Bakanı Ömer Bolat, 2024’ün ilk 8 ayında e-ihracatın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 94 artarak 4,16 milyar dolara, toplam mal ihracatı içindeki payının da yüzde 2,7’ye yükseldiğini belirterek “2024’ün sonuna kadar 8 milyar dolar e-ihracata ulaşmayı hedefliyoruz” açıklamasını yapmıştı.

Türkiye tarımda dışa bağımlı hale geldi Haber

Türkiye tarımda dışa bağımlı hale geldi

Bir zamanlar tarımda kendi kendine yeten Türkiye artık neredeyse dışa bağımlı hale geldi. TÜİK’e göre geçen yıl 14 milyar dolarlık tarım ürünü ithal edildi. Tarımda dışa bağımlılık o kadar yükseldi ki Türkiye Kazakistan’dan soğan, İspanya ve İran’dan salça, Madagaskar ile Brezilya’dan da börülce ithal eder hale geldi. Sözcü'den Veli Toprak'ın haberine göre CHP Edirne eski Milletvekili ve Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Okan Gaytancıoğlu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı 2023 dış ticaret verilerinden yola çıkarak paylaştığı rakamlar ile Türkiye’de tarımın geldiği son noktayı gözler önüne serdi. ‘Kabul edilemez’ “Mehmet Şimşek ülke ülke gezip borç para arayacağına Türk çiftçisine destek verilse ithalat azalır, dövizimiz de ülkede kalırdı” diyen Gaytancıoğlu, Türkiye’nin tarım ürünü ithal ettiği ülkeler arasında Zimbabve, Şili, Madagaskar, Peru, Kostarika, Gana, Kotdivuar, Myanmar’ın da yer aldığını söyledi. İthal edilen ürünlerden bazılarının bir zamanlar Türkiye’de yetiştirildiğini anımsatan Gaytancıoğlu, “İthalatın temel nedeni, nitelikli bir tarım politikası uygulanmaması ve üreticiye destek verilmemesinden kaynaklanıyor. İthalat ve döviz artışı nedeniyle gıda enflasyonunu düşüremeyen bir ülke haline geldik” dedi. Tarımda ithalata ödenen para ile dış borç faiz ödemesini de karşılaştıran Gaytancıoğlu, “Türkiye’nin 2023’te dış borç faiz ödemesi için 28.3 milyar dolar ödediği dikkate alındığında, ülkemizin her yerinde rahatlıkla yetişen tarım ürünlerini ithal etmesi ve karşılığında bir yılda 14 milyar dolara yakın döviz ödemesi kabul edilemez’’ diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.