SON DAKİKA
Hava Durumu

#Faiz

Ekometre - Faiz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Faiz haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bankalar kredi faizlerini indirmeyecek mi? Haber

Bankalar kredi faizlerini indirmeyecek mi?

Özellikle ticari kredilerde, sa­nayicilerin kaynak kullanım maliyetini belirgin şekilde düşürecek boyutta bir düşüş henüz görülmüyor. Haziran 2023’te iş başına gelen yeni ekonomi yöneti­minin ilk adım olarak 23 Ha­ziran’da politika faizini yüz­de 8,5’ten yüzde 15’e çıkarma­sı ile fiilen başlayan parasal sıkılaştırma döneminde söz konusu faiz kademeli artış­larla faiz Mart 2024’te yüzde 50’ye kadar çıkarılarak Ara­lık 2025’e kadar bu düzeyde tutulmuş; ekonomide yavaş­lama işaretleri ve sanayi ve diğer sektörlerden gelen ta­lepler doğrultusunda Merkez Bankası aylar sonra yeniden faiz indi­rimine geçmişti. 27 Aralık 2024’te 250 baz pu­anla baş­lanan in­dirim süreci 19 Mart’ta baş­layan siyasilere yönelik yargı süreci ve nisan ba­şında ABD’nin açıkladığı ra­kip ülkelere fahiş oranlar içe­ren sürpriz yeni gümrük ta­rifesinin yol açtığı belirsizlik ve türbülans üzerine kesinti­ye uğramış, Merkez Bankası yeniden artırıma gitmek zo­runda kalmıştı. Küresel ve ulusal ekonomide belirsizlik bulutlarının kısmen dağılma­sı üzerine indirimlere kaldı­ğı yerden devam eden Mer­kez Bankası, nisanda yüzde 46’ya çıkardığı politika faizi­ni 25 Temmuz’da yüzde 43’e ve en son 11 Eylül toplantısın­da yüzde 40,5’e kadar indir­di. Böylece, tepe nokta olan 27 Aralık 2025’e göre toplam in­dirim 950 baz puanı (9,5 pu­an) buldu. Bu dönemde bankaların kredi faizleri politika faizine paralel bir şeyi izlemekle bir­likte, düşüşlerin daha sınır­lı olması nedeniyle aradaki marj varlığını korudu. Ticarideki düşüş 4,2 puan Böylece Merkez Banka­sı’nın dokuz aylık indirim sürecinde gelinen noktada, Merkez Bankası’nın açık pi­yasa işlemleriyle bankacılık sektörünü yıllık yüzde 40,5’le fonluyor. Buna karşılık, sana­yi başta olmak üzere ekono­minin üretim ayağına açılan ticari kredilerin yıllık orta­lama faizi ise Merkez Banka­sı’nın haftalık verilerine gö­re 12 Eylül itibarıyla yüzde 55,46 düzeyinde bulunuyor. Bu oran sektördeki bankala­rın uyguladığı faizlerin orta­lamasını gösteriyor, bunun altında ve üstünde faizle kre­di kullandıran bankalar bu­lunuyor. Yapılan indirimlerle poli­tika faizi 27 Aralık 2024’te­ki düzeyinin 9,5 puan altına inerken, o tarihte yüzde 59,63 düzeyinde bulunan ortalama ticari kredi faizinde 12 Ey­lül’e kadar olan yaklaşık do­kuz aylık dönemdeki toplam düşüşün 4,17 puan olduğu gö­rülüyor. Ortalama ticari kredi faizi bu yıl özellikle martın ikinci yarısından itibaren yüksele­rek yüzde 60’ı geçmiş, nisan sonunda yüzde 62,63 olmuş, politika faizindeki indirim paralelinde temmuz sonunda yüzde 58,71’e, ağustos sonun­da yüzde 53,85’e kadar inmiş­ti. Ortalama ticari kredi faizi­nin 5 Eylül haftasında yüzde 57,26’ya yükseldiği, Merkez Bankası’nın 11 Eylül indiri­minin ertesinde yüzde 55 do­layına gerilediği görüldü. Düşüşler devam edecek mi? Dezenf­lasyon sürecini destekle­mek için politika faizini kade­meli olarak dü­şürmeye devam eden Merkez Bankası, son indirim kararında, enflasyon hedefi doğrultusun­da veri odaklı bir yaklaşımın benimsendiği, ancak sıkı para politikası duruşunu koruduğu­nu vurgulamıştı. Naki Bakır'ın haberine göre, Merkez Bankası Para Politika­sı Kurulu’nun (PPK) yılın kalan döneminde 23 Ekim ve 11 Aralık olmak üzere iki toplantı daha yapacak. Gelecek toplantılar­da yeni indirimler beklenmek­le birlikte, enflasyon ana eğili­mi ve beklentileri be­lirleyici olacak. Bankacılık sektöründe ise Mer­kez Bankası indirimleri mevdu­at faizlerine görece daha fazla yansırken, kredi faizlerinde ise yansıma sınırlı kalıyor. Ekono­mi çevrelerinde ekimdeki PPK toplantısında yeni faiz indirimi gelirse, kredi faizlerinde 0,2- 0,5 puanlık daha düşüş beklen­tisi ağırlıkta. Ancak dezenflasyonun sey­riyle bağlantılı faiz politikasın­da, sanayici ve diğer kesim­lerin finansman maliyetlerini makul düzeylere faiz düzeyi için yıllık enflasyonun yüzde 23 dolayına gerilemesi gerek­tiği ifade ediliyor. İhtiyaç kredisi ortalama faizi yüzde 64,9 Tüketici kredileri cephesine bakıldığında, 27 Aralık’tan bu yana en 5,23 puanla fazla düşüşün, en yaygın segment olan ihtiyaç kredilerinin faizinde olduğu görülüyor. Ancak sektör ortalamasında ihtiyaç kredisi yıllık basit faizi 12 Eylül itibarıyla yüzde 64,85’le hem diğer krediler hem de bankaların Merkez Bankası’ndan borçlanma maliyetinin çok üzerinde bulunuyor. Anılan tarihte yüzde 70,08 olan ihtiyaç kredisi ortalama faizi, politika faizi paralelinde 19 Mart öncesinde yüzde 62’ye kadar indikten sonra patlak veren belirsizlikte yükselerek mart sonunda yüzde 72,45 olmuş, nisan sonunda yüzde 73’ü aşmıştı. Yine politika faizi paralelinde temmuz sonunda yüzde 65,17’ye gerileyen söz konusu faizde Merkez Bankası’nın son indirimi sonrası düşüş ise sınırlı kaldı. Tüketici kredilerinden konut kredisinin 27 Aralık’ta yüzde 40,87 olan sektör ortalaması yıllık basit faizi ise politika faizine paralel iniş çıkışlar sonrası 12 Eylül itibarıyla yüzde 39,15 düzeyinde oluştu. Buna göre konut kredi faizlerinde bu dönemde 1,72 puanlık bir düşüş yaşandı. Ancak konut kredisi faizinde kamu bankalarının uyguladığı düşük oranlar ortalamayı aşağı çekiyor. Aynı dönemde taşıt kredilerinin ortalama yıllık basit faizinin ise 3,1 puan artarak yüzde 38,9’dan yüzde 42’ye yükselmesi dikkati çekti. Bankaların faiz düşürmede çekinceleri Merkez Bankası’nın toplam 950 baz puanlık indirimine rağmen kredi faizlerinde indirim konusunda daha ketum davranan bankalar maliyetlerini (mevduat fonlama, risk primi vb.) gerekçe göstererek oranları yüksek tutma eğiliminde. Bu durum, reel sektörde finansman baskısı yaratmaya devam ediyor, yatırımlar erteleniyor. Sanayicilerden “Bu faizlerle üretim mümkün değil” şeklinde tepkiler gelmeye devam ediyor. Bankaların temkinli davranmasında, enflasyon beklentilerine göre belirlenmiş kredi büyüme sınırlamalarının da etkisi bulunuyor. Ancak kredilerdeki büyümenin kısıtlanmasının arzı baskılayıp enflasyonu tetikleme olasılığı da bulunuyor. Yüksek kredi faizleri sanayiciler için ise yüksek üretim maliyeti anlamına geliyor. Özellikle KOBİ kredilerinde faiz indirim talepleri artıyor. Alternatif olarak, 1,5 milyondan 2,5 milyona çıkarılan esnaf limitleri gibi devlet destekleri bu konuda kısmen rahatlama yaratıyor.

Fed'in önceliği enflasyonla mücadele Haber

Fed'in önceliği enflasyonla mücadele

Fed, Federal Açık Piyasa Komitesinin 29-30 Temmuz'da yapılan toplantısına ilişkin tutanakları yayımladı. Politika faizinin beklentiler doğrultusunda yüzde 4,25-4,50 aralığında sabit tutulduğu son toplantının tutanakları, Fed yetkililerinin tarife etkilerinin verilerde daha belirgin hale geldiğini düşündüğünü gösterdi. Tutanaklarda, birkaç yetkilinin, tarife etkilerinin enflasyonun temel eğilimini gizlediğini ve tarife etkileri bir kenara bırakıldığında enflasyonun hedefe yakın olduğunu belirttiği ifade edildi. Yetkililerin genel olarak enflasyonun yakın vadede artmasını beklediği bilgisi verilen tutanaklarda, yetkililerin bu yılki gümrük vergisi artışının etkilerinin zamanlaması, büyüklüğü ve kalıcılığı konusunda önemli belirsizliklerin devam ettiğini değerlendirdiği belirtildi. Tutanaklarda, gümrük vergisi maliyetlerinin ağırlıklı olarak yerli işletmeler ve tüketiciler tarafından karşılandığına işaret edildi. Fed yetkililerinin, işsizlik oranının düşük seviyelerde seyrettiğini aktardığı belirtilen tutanaklarda, istihdamın maksimum istihdam tahminlerine yakın veya bu seviyelerde olduğunun kaydedildiği ifade edildi. Ekonomik belirsizlik yüksek Tutanaklarda, yetkililerin ekonomik görünümle ilgili belirsizliğin yüksek seviyede kaldığına karar verdiği, ancak bazı yetkililerin maliye politikası, göç politikası veya gümrük vergisi politikasıyla ilgili belirsizliğin bir miktar azaldığını belirttiği aktarıldı. Enflasyon ve istihdam hedeflerine ilişkin risklere işaret edilen tutanaklarda, "Yetkililerin çoğu, enflasyona yönelik yukarı yönlü riskin istihdama yönelik aşağı yönlü riskten daha büyük olduğunu değerlendirdi." ifadesi kullanıldı. Tutanaklarda, birkaç yetkilinin enflasyon ve istihdam risklerinin neredeyse dengede olduğunu, birkaç yetkilinin ise istihdama yönelik aşağı yönlü riskin daha belirgin olduğunu düşündüğü belirtildi. Veriler, faiz oranının belirlenmesine yardımcı olacak Tutanaklarda, bazı yetkililerin, gelecek aylarda verilerden çok şey öğrenilebileceğini aktardığı, bunun risk dengesi ve faiz oranının uygun şekilde belirlenmesi konusundaki değerlendirmelerine yardımcı olacağını vurguladığı kaydedildi. Tutanaklarda, "Bazı yetkililer, para politikası duruşunu ayarlamadan önce gümrük vergilerinin enflasyon üzerindeki etkilerinin tamamen netleşmesini beklemenin mümkün veya uygun olmayacağını belirtti." bilgisi verildi. Geçen ayki para politikası toplantısında, Fed'in Denetimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Michelle Bowman ile Yönetim Kurulu Üyesi Christopher Waller, iş gücü piyasasına dair artan endişeleri nedeniyle faiz indirimi yönünde oy kullanmıştı. Fed'in gelecek toplantısı 16-17 Eylül'de yapılacak.

Dakikada 3.8 milyon lira faiz ödüyoruz Haber

Dakikada 3.8 milyon lira faiz ödüyoruz

Naki Bakır'ın yazısına göre yerel yönetimler ve sosyal güvenlik kurumları dışında­ki devlet birimlerini kapsayan merkezi yönetimin iç ve dış borç faiz ödemeleri ocak-ma­yıs döneminde yüzde 75,9’la diğer bütçe harcamalarında­kinin yaklaşık iki katı bir artış kaydederek 835 milyar 765,1 milyon liraya ulaştı. Geçen yı­lın aynı dönemine göre 360,6 milyar lira daha fazla faiz öde­mesi gerçekleşti. Günde ortalama 5,5 milyar TL Hazine ve Maliye Bakanlı­ğı’nın açıkladığı verilere göre merkezi yönetim bütçesinde bu yıl ocak ayında 163 milyar, şubatta 139,7 milyar, mart­ta 160,7 milyar, nisanda 260,3 milyar ve mayıs ayında 110,8 milyar lira faiz ödendi. Buna göre anılan dönemde merkezi yönetimin aylık ortalama fa­iz ödemesi 167,2 milyar liraya oldu. Bu da hafta sonları dahil 151 güne bölündüğünde günde ortalama 5 milyar 534,9 mil­yon, saatte ortalama 230,6 mil­yon, dakikada ortalama 3 mil­yon 844 bin ve saniyede yakla­şık 64 bin liraya denk geliyor. Faizin bütçede payı son 15 yılın zirvesinde Ocak-mayıs döneminde merkezi yönetimin faiz öde­meleri geçen yılın aynı döne­mindekini neredeyse ikiye katlarken, personel giderleri, cari transferler, yatırım har­camaları ve diğer kalemler ol­mak üzere faiz dışındaki top­lam bütçe gideri ise yüzde 39,1 oranındaki bir artışla 4 trilyon 503,7 milyar lira oldu. Böyle­ce toplam bütçe gideri beş ay­da yüzde 43,8 artışla 5 trilyon 339,5 milyar liraya ulaştı. Geçen yılın ocak-mayıs dö­neminde yüzde 12,8 olan faiz ödemelerinin bütçe harcama­ları içindeki payı, bu yıl aynı dönemde yüzde 15,7’ye fırladı. Bunun, son on beş yılın en yük­sek düzeyi olduğu belirlendi. Ancak faizin payındaki bu yük­selişte artan faiz oranları ve borçlanmalara bağlı olarak fa­iz ödemelerinin tutarında ya­şanan artışın yanı sıra, faiz dışı bütçe harcamalarındaki ve do­layısıyla toplam bütçe giderle­rindeki artışın görece hız kes­mesinin de etkisi bulunuyor. Verginin beşte birini yuttu Bu yıl ilk beş ayda toplam bütçe gelirleri ise 4 trilyon 6,5 milyarı vergi tahsilatı olmak üzere 4 trilyon 689,2 milyar liraya ulaştı. Geçen yılın aynı dönemine göre vergi gelirleri yüzde 46,7, toplam bütçe geliri yüzde 44,7 arttı. Bütçe gelirlerindeki artış faizdekine göre çok daha düşük kaldı. Bunun sonucunda; 2024’ün ocak-mayıs döneminde yüzde 14,7 olan faiz ödemelerinin bütçe gelirine oranı bu yıl aynı dönemde yüzde 17,8’e yükseldi. Faiz ödemelerinin vergi gelirlerine oranı ise yüzde 17,4’ten yüzde 20,9’a ulaştı. Buna göre ilk beş aylık dönemde devletin topladığı her 100 liralık verginin yaklaşık 21 lirasını faiz yuttu. Beş aylık faiz gideri dışarıda tutulduğunda merkezi yönetim bütçe dengesi 185,5 milyar liralık bir fazla ile sonuçlanırken, faiz ödemeleri ile birlikte 650,3 milyar liralık açık verildi. Yıllık hedef yüzde 13,2 idi Geçen yıl eylül ayında hazırlanan 2025-2027 dönemine ait Orta Vadeli Program’da (OVP) bu yılın tümünde toplam merkezi yönetim bütçe harcamalarının 14 trilyon 731 milyar, bunun içinde faiz giderinin 1 trilyon 950 milyar lira olacağı öngörülmüştü. Buna göre yılın tümünde faiz ödemelerinin bütçedeki payına ilişkin öngörülen oran yüzde 13,2 düzeyindeydi. İlk beş ayda yıllık hedefe göre toplam bütçe harcamalarında yüzde 36,2, faiz ödemelerinde ise yüzde 42,9’luk gerçekleşme yaşandı. Buna göre ilk beş ay itibarıyla toplam bütçe harcamalarında gerçekleşen tutar yılın tümünde öngörülen tutara göre düşük kalırken, faiz giderleri yıllık hedefle uyumlu seyretti. Bu da faizin bütçedeki payının öngörülene göre daha hızlı bir yükselişle yüzde 16’ya yaklaşmasında etkili oldu. Toplam bütçe harcamalarında yılın tümünde beklenene göre daha düşük bir artış ivmesi yaşanmasında ise faiz dışı harcamalardaki gerçekleşmenin ilk beş ayda yüzde 35,2’de kalmasının etkisi bulunuyor. OVP’de 2026 yılında toplam bütçe harcamalarının 17 trilyon 300 milyar lira olacağı, bunun içinde faiz ödemelerinin 2 trilyon 282,2 milyar lira ile yüzde 13,2 pay alacağı öngörüsü yer alıyor. 2027 yılı için öngörülen bütçe büyüklüğü 19 trilyon 496,8 milyar ve faiz ödemesi ise 2 trilyon 518,9 milyar lira ile bunun yüzde 12,9’u düzeyinde. Ancak eylül ayında hazırlanacak yeni OVP’de bu yılki gerçekleşmeler paralelinde revize edilecek söz konusu bütçe büyüklüklerinin önemli oranda değişeceği görülüyor. Pandemi döneminden daha yüksek Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizinin yaşandığı 2001 yılında toplam bütçe giderlerinin yüzde 50’sine yaklaşan faiz giderinin payı, izleyen dönemde kademeli düşüşle 2008’e kadar olan dönemde yaklaşık dörtte bir düzeyinde seyretmişti. 2009’da yüzde 20’nin altına, 2010’da yüzde 16,4’e, 2015’te yüzde 10,5’e düşen faizin bütçedeki payı, sonraki yıllarda da sürekli gerileyerek 2017 itibarıyla yüzde 8,4’e kadar inmişti. Kovid 19 pandemisinin küresel ticaret ve ekonomik ilişkileri olumsuz etkilediği 2020 yılında yeniden artarak yüzde 11,1’e, salgının büyüyerek devam ettiği 2021’de yüzde 11,3’e çıkan faizin payı, normalleşme sonrası 2023’te yüzde 10,2’ye gerilemişti. Aşırı yükselen faiz ve yüklü borçlanmalarla merkezi yönetim borç stokunda rekor büyümenin damgasını vurduğu 2024 yılında ise söz konusu oran yüzde 11,8’e yükseldi. Bu yılın ilk beş ayında faizin bütçedeki payının yüzde 15,7’ye ulaşması ise kayda değer bir sıçramaya işaret ediyor.

Faiz düştü vade kısaldı Haber

Faiz düştü vade kısaldı

Mevduat faizlerindeki gerileme, vade tercihlerini de kısaltmaya başladı. Bankaların 6 ay ve üzeri mevduatlara verdikleri faizler yüzde 30’lara kadar gerilerken daha kısa vadeli dönemler içinse faizler hala yüzde 40 ve üzeri seviyelerinde bulunuyor. Bu da müşterinin uzun vadeden kısa vadeye geçmesine neden oluyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun açıkladığı son verilere göre 2025 Ocak ayında 6-12 ay vadeli mevduat miktarı 289.6 milyar düzeyinde oldu. Eylül 2024 tarihinde bu rakam 647 milyar liraydı. Aylık seyre bakıldığında her ay düzenli olarak gerileme kaydedildiği görüldü. Ekim’de rakam 516 milyar, kasımda 334 milyar ve aralık 2024’te 290 milyar lira oldu. Eylülde hızlandı Nefes'ten Emel Yiğit'in haberine göre kısa vadede ise mevduatlarda artış dikkat çekti. 1-3 ay arası mevduatlar ocak ayında 4 trilyon 785 milyar lira olarak gerçekleşirken, aynı vadede aralık 2024 tarihinde mevduat toplamı 4.7 trilyon oldu. En hızlı hareketin olduğu ay olan eylül ayında 1-3 ay vadeli mevduat toplamı 3.5 trilyon lira olmuştu. Ekimde bu rakam 4.2 trilyon liraya, kasımda da 4.6 trilyon liraya yükseldi. Daha yüksek faiz fırsatlarından yararlanmak isteyenler vade kısaltırken diğer yandan her an koşulların değişebileceği bir dönemde yatırımcının alternatif yatırım araçları fırsatlarını kaçırmak istemediği için de kısa vadeye yöneldiği belirtiliyor. Enflasyon, kur dalgalanmaları veya Merkez Bankası politikaları gibi belirsizlikler yatırımcıların uzun vadeli taahhütlerden kaçınmasına neden oluyor.

Bankalar yüksek mevduatlara yüksek faiz uyguluyor Haber

Bankalar yüksek mevduatlara yüksek faiz uyguluyor

TCMB internet sitesinde yeni bir Ekonomi Notu yayımlandı. Nota göre bankalar yüksek mevduatlara yüksek faiz uyguluyor. Analizde, düşük ve yüksek bakiyelere uygulanan faiz farkının 9 puanı aştığı belirtildi. Mevduat büyüklüğü, faiz oranını da belirledi Bankaların mevduata uyguladıkları faiz oranlarının mevduat büyüklüklerine göre belirgin olarak ayrıştığı ve küçük tutarlı mevduata büyük tutarlı mevduata göre daha düşük faiz oranı uygulandığı belirtildi. Yüksek ve düşük mevduatlardaki faiz arasındaki fark para politikasının sıkılaştığı dönemlerde yükseldi Yüksek ve düşük tutarlı mevduat faiz oranları arasındaki farkın enflasyon beklentilerinin bozulduğu ve para politikasının sıkılaştığı dönemlerde yükseldiği vurgulandı. Notta "Mevduat büyüklüğüne göre faiz ayrışmasının boyutu, analiz edilen tüm dönemlerde bankaların büyüklüğüne duyarlıyken, bankaların likiditesi de söz konusu ayrışmada etkili olabilmektedir." denildi. TL'ye geçiş hedefleri de etkili oldu Söz konusu ayrışmanın politika düzenlemelerine de duyarlı olduğu ve özellikle Türk Lirası'na geçiş hedeflerinin uygulanmakta olduğu 2022 yılı son çeyreği sonrasında faiz farklılaşmasının arttığının gözlendiği ifade edildi. Raporda, yüksek ve düşük tutarlı mevduat faiz oranlarının enflasyon beklentilerine göre reelleştirilmiş değerlerinin farkı 2014-2022 yıllarında ortalama 3,3 yüzde puan iken, 2023-2024 yılları arasında bu fark 9,2 yüzde puana yükseldi.

Japonya Merkez Bankası faiz yükseltti Haber

Japonya Merkez Bankası faiz yükseltti

BoJ'dan bugünkü para politikası toplantısının ardından yapılan açıklamada, kısa vadeli faiz oranlarının yüzde 0,25’ten yüzde 0,5'e yükseltme kararı alındığı belirtildi. Trump’ın göreve başlamasından bir kaç gün sonra Böylece, BoJ, faiz oranlarını 2008 küresel finansal krizinden bu yana en yüksek seviyesine çıkardı. Faiz artırımı, ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve başlamasından sadece birkaç gün sonra gelmesi dikkati çekti. Kısa vadeli politika faizini artırma karanının yönetim kurulu üyesi Toyoaki Nakamura'nın muhalif kalmasıyla 8'e karşı 1 oyla alındığı belirtildi. Karar metninde, ücretler artmaya devam ettiği, temel enflasyonun da yüzde 2'ye doğru kademeli olarak arttığı ifade edildi. Ayrıca metinde, Ocak Görünüm Raporu'nda sunulan görünümün gerçekleşmesi halinde, Bankanın politika faiz oranını artırmaya ve parasal genişlemenin derecesini ayarlamaya devam edeceği aktarıldı. Söz konusu kararın ardından yen dolar karşısında yaklaşık yüzde 0,5 artışla 155,32 seviyesine yükseldi. Nikkei 225 endeksi de yüzde 0,4 değer kazanarak 40 bin 120 puana yükseldi. Üç aylık ekonomik ve fiyat görünüm raporunda kurul, fiyat tahminlerini yükselterek çekirdek enflasyonun üç yıl art arda yüzde 2 hedefinde ya da üzerinde seyredeceğini öngördü. BoJ, çekirdek tüketici enflasyonunun 2025 mali yılında yüzde 2,4'e ulaşacağını ve 2026'da yüzde 2’ye gerilemesini bekliyor. Banka, Japonya ekonomisinin 2025 mali yılında yüzde 0,9 ila yüzde 1,1 arasında 2026'da yüzde 0,8 ila yüzde 1 arasında büyüme tahmininde de bulundu.

Piyasaların gözü MB'nin faiz kararında Haber

Piyasaların gözü MB'nin faiz kararında

Merkez’in geçen ayki PPK toplantısında güvercin mesajlar vermesi, hem yurt içindeki piyasa aktörlerinin hem de yabancı bankaların bu ay faiz indirimine gidileceğine yönelik beklentilerini artırmıştı. Piyasadaki son beklenti ise, Merkez’in bu perşembe günü 150 baz puanlık indirime gideceği yönünde. Enflasyonu dizginlemek amacıyla uygulanan sıkı para politikası devam ederken; yurt içi piyasalarda gözler Merkez Bankası’nın (TCMB) bu hafta perşembe günü açıklayacağı faiz kararına çevrildi. TCMB’nin geçen hafta açıkladığı yılın son piyasa katılımcıları anketi, TCMB’den bu ay faiz indirimi beklendiğini ortaya koymuştu. Anketin sonuçlarına bakıldığında piyasadaki genel beklenti, son 8 aydır politika faizini yüzde 50’de sabit tutan Merkez’in bu hafta 150 baz puan indirime giderek politika faizini yüzde 48.50’ye çekmesi yönünde. Piyasanın 3 ay sonrasına ilişkin faiz beklentisi ise yüzde 43.50 olarak kaydedildi. Ekonomistler ise 2025’in sonunda politika faizinin ortalama yüzde 29.50’ye gerileyeceğini öngörüyor. Ancak, Merkez’in alacağı faiz kararı kadar, PPK metninde yer alacak açıklamalar da merakla bekleniyor. Çünkü, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme eğilimi gösterse de, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ediyor. Bu nedenle de, bu ay bir faiz indirimi gelse de bunun ‘faiz indirim döngüsünün başlamış olduğu anlamına gelmeyeceği’ düşünülüyor; dolayısıyla Merkez’in temkinli olmaya devam etmesi bekleniyor. Goldman yine pas geçmesini bekliyor TCMB, geçen ay politika faizini yüzde 50 seviyesinde tutmuştu; ancak piyasa, karar metnindeki ifadelerden faiz indirimlerinin yaklaştığı mesajını almıştı. Eylülde enflasyonun ana eğiliminin bir miktar yükseldiğini söyleyen TCMB, ekim ayı için bu ifadeyi yumuşatınca da PPK metnindeki bazı ifadeler ‘Merkez’in enflasyon konusunda daha olumlu mesajlar vermesi’ şeklinde algılanmıştı. Merkez’in uzun sürenin ardından güvercin mesajlar vermesi de ‘aralıkta faiz indirimi gelebilir’ beklentisine neden olmuştu. Ancak dün, ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs’tan yurt içi piyasalardaki yaygın beklentinin aksi bir tahmin geldi. Gelecek ay 100 baz puanlık indirim bekleyen banka, bu ay ise Merkez’in yine pas geçeceğini öngörüyor. Bu ay olası bir faiz indiriminin ‘erken bir indirim’ olabileceğine işaret eden banka ekonomistleri Clemens Grafe ve Başak Edizgil, bu nedenle Merkez’in bu perşembe günü yapacağı toplantıda politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bırakacağı tahmininde bulundu. Banka ekonomistleri buna gerekçe olarak ise ‘dezenflasyon sürecinin durağanlaşması’nı işaret etti. Son çeyrekte enflasyonda hem TCMB hem de kendi projeksiyonlarına göre yukarı yönlü sürprizler yaşandığına dikkat çeken banka, mevsimsellikten arındırılmış göstergelerin dezenflasyonun ikinci çeyrekte durgunlaştığına vurgu yaptı. 3 yabancı banka indirim bekliyor Öte yandan, TCMB’nin geçen ay, enflasyondaki yavaşlamayla beraber faiz indirimi olabileceği sinyali vermesinin ardından yabancı bankalar Merkez’in faiz indirimine yönelik beklentilerini öne çekmişti. ABD’li banka Morgan Stanley, faiz indirim tahmini ocak ayından aralık ayına çekerken; sıkı para duruşunun ise süreceğine vurgu yapmıştı. Bankanın paylaştığı raporda “Daha yumuşak bir ton ve örtülü reel faiz yönlendirmesi, Merkez Bankası’nın gerçekleşen ve beklenen enflasyondaki düşüşe paralel faiz indirimlerine başlamaya hazırlandığı sinyalini veriyor” ifadelerine yer verilmişti. Geçen ayki PPK sonrası açıklama yapan Citigroup ekonomistleri İlker Domaç ve Gültekin Işıklar da, Merkez’in aralık ayında faiz indirimi için zemin hazırlandığını ifade etmişti. Alman Deutsche Bank ise geçen ay, TCMB’nin aralık ayında indirim için kapının açıldığı belirten bir not yayımlamıştı. Küresel piyasalara noel molası ABD Merkez Bankası’nın (Fed), faiz oranını düşürmesine rağmen gelecek yıl gevşeme döngüsünün yavaşlayabileceğine yönelik sinyaller vermesi, küresel piyasalarda negatif bir seyire neden oldu. Ancak yeni yıla sayılır günler kaldığı için, ABD ve Avrupa piyasaları Noel tatili nedeniyle kısa bir haftaya başlamış durumda. ABD’de yarın Noel tatili nedeniyle Türkiye saati ile 21:00’da borsalarda ve bankalarda erken kapanış olacak. 25 Aralık’ta ise ABD borsaları ve bankaları tam gün kapalı olacak. İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve Hong Kong piyasaları çarşamba ve perşembe günleri işleme kapalı olacak. Bu nedenşe hafta boyunca piyasaların sığ kalması bekleniyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.