SON DAKİKA
Hava Durumu

#Enflasyon

Ekometre - Enflasyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Enflasyon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Enflasyona iyimser bakış Haber

Enflasyona iyimser bakış

TCMB'nin "karmaşık bir dezenflasyon sürecine" ek olarak zorlu bir makroekonomik zemin ve karmaşık bir likidite ortamı ile karşı karşıya olduğunu düşündüklerini belirten Citi, "İkinci çeyrekteki yatay büyümenin ardından, diğer faktörlerin yanı sıra finansal koşulların sıkılaşması, özel tüketimdeki normalleşme ve ihracattaki düşüş nedeniyle üçüncü ve dördüncü çeyrekte daralma öngörüyoruz. Sonuç olarak, politika yapıcılar için ortaya çıkan stagflasyon benzeri ortamı yönetmek muhtemelen daha zor hale gelecektir" dedi. Ekonomik faaliyette beklenenden daha derin bir yavaşlamanın erken bir gevşeme riskini artıracağı gibi, vergi gelirlerini ve mali konsolidasyon çabalarını da zayıflatabileceğini anlatan Citi, "Bize göre piyasa katılımcıları ileride bu risklere daha fazla dikkat edecektir. İleriye baktığımızda, para politikasının gelecekteki seyrinin esas olarak olası ekonomik yavaşlamanın hızı, para biriminin performansı ve rezervlerin gelişimine göre şekilleneceğine inanıyoruz" ifadelerini kullandı. Citi'nin notunda şu değerlendirmeler yer aldı: "Bize göre, ticarete konu olan ve olmayan fiyatlar arasındaki ayrışma da endişe yaratmaktadır. TCMB'nin büyük ölçüde döviz kuruna dayanan enflasyonla mücadele stratejisinin, hizmet fiyatlarının döviz kuru disiplinine tepki vermemesi durumunda daha az etkili olması muhtemeldir. Bu zorlu arka planı göz önünde bulundurarak, yıllık enflasyonun güçlü baz etkisiyle 2024 yılının geri kalanında düşüş eğilimi göstermesini ve yıl sonunda %45'in biraz altına gerilemesini bekliyoruz"

NarPOS uzun vadede enflasyonu düşürmeye katkıda bulunacak Haber

NarPOS uzun vadede enflasyonu düşürmeye katkıda bulunacak

Yapılan araştırmalara göre bu işletmelerin kepenk indirme oranı yüzde 38 ve bu oran 3 ila 6 ay arasında değişim gösteriyor. Bu işletmelerin maliyetlerini düşürüp verimliliklerini artırmak üzere tamamen Türk mühendisler tarafından geliştirilen NarPOS yazılımı, sunduğu çözümlerle işletmelerin kepenk indirme oranını düşürürken, aynı zamanda işletmelerin maliyetlerini azaltmayı ve uzun vadede enflasyonun düşmesine katkıda bulunmayı hedefliyor.   Yiyecek-içecek sektöründe operasyonel süreçlerin hızını ve verimliliğini artırmak amacıyla otomasyon ve robotik sistemlere dayanan çözümler giderek yaygınlaşıyor. QR menü ve mobil uygulamalar gibi yenilikçi sipariş ve ödeme sistemleri, müşteri yolculuğunu çok daha kolay hale getiriyor. Ayrıca, yalnızca online siparişle hizmet veren merkezsiz bulut mutfaklar, otomasyon sürecinin sağladığı hız ve kolaylığı bir adım daha ileri taşıyor. Yoğun ve karmaşık operasyonel süreçlere sahip yiyecek-içecek sektörü, restoran yönetim sistemleri (POS) sayesinde kazandığı verimliliği, gelişen teknolojilerle daha da artırmaya ve otomasyon çağında hızlı adımlarla ilerlemeye devam ediyor. İşletmeler, sipariş, müşteri ilişkileri ve stok yönetimi gibi çeşitli operasyonları yönetmek için pek çok farklı uygulamadan faydalanıyor. Verimliliği artırmak, maliyetleri düşürmek ve müşteri deneyimini iyileştirmek adına inovasyona dayanan sektörde, yeni bir dönüm noktası olarak tüm operasyonları tek elden yönetme imkanı sunan kapsamlı hizmet sağlayıcılar öne çıkıyor. NarPOS, bu devrim niteliğindeki hizmet sağlayıcılardan biri olarak Türkiye dahil toplam 8 ülkede 14 bin işletmeye hizmet veriyor. Sipariş yönetimi, ödeme alma ve stok takibi süreçlerini birleştirerek işletmelere uçtan uca operasyonel çözümler sunan NarPOS, Türkiye'de ilk kez el terminali ve yazar kasayı bir arada sağlayarak, bulut tabanlı veya ana merkezden veri yönetimi ile restoranların tüm iş süreçlerini tek bir yazılımla yönetmesine olanak tanıyor. İşletmelerin kepenk indirme oranı yüzde 38 2012 yılından bu yana sektörün önde gelen markaları için katma değer yaratan NarPOS, Türkiye’nin ilk hibrit altyapıya sahip restoran otomasyon sistemi olma özelliğini taşıyor. NarPOS Kurucu Ortağı ve CEO’su İlyas Akça, NarPOS’un hedeflerini “Türkiye genelinde yaklaşık 200.000 adet yiyecek-içecek sektörüne hizmet eden işletme bulunuyor. Yapılan araştırmalara göre bu işletmelerin kepenk indirme oranı yüzde 38 ve bu oran 3 ila 6 ay arasında değişim gösteriyor. Biz de NarPOS olarak restoranların yatırım maliyetlerini azaltma ve kazancını artırma hedefiyle daha çok işletmenin ayakta kalabilmesine olanak sağlayacak adımları atmaya başladık.” şeklinde özetliyor. Uzun vadede enflasyonun azalmasına katkıda bulunacak Geleceğin Türkiye’sinde sürdürülebilir ve kalıcı değerler yaratmak amacıyla yazılımsal çözümler üreten NarPOS, gücünü inovasyon kültüründen alıyor. İşletmelerin verimliliğini artırmayı, maliyetlerini düşürmeyi ve uzun vadede enflasyonun azalmasına katkıda bulunmayı amaçlayan NarPOS, bunu Amazon (AWS) sistemlerine bağlı bulut tabanlı yapısıyla sağlıyor. Restoranların tüm veriye her an ulaşabilmesini mümkün kılan bu sistem, ödeme alma, stok takibi, sipariş yönetimi, raporlama gibi tüm iş süreçlerini tek bir uygulama üzerinden kolayca yönetmelerine olanak tanıyor. Böylece, her süreç için ayrı uygulama kullanmak yerine tüm veriyi tek sistemde toplamak, restoranların maliyetlerini düşürüyor.

Enflasyon neden yükseliyor? Haber

Enflasyon neden yükseliyor?

Merkez Bankası, temmuz ayında enflasyonun yüksek çıkmasında maktu vergi güncellemeleri ile yönetilen ve yönlendirilen kalemlerdeki fiyat artışlarının etkisinin belirgin olduğunu açıkladı. Merkez Bankası tarafından temmuz ayı fiyat gelişmeleri raporu yayımlandı. Merkez Bankası, yıllık enflasyonun tüm ana gruplarda gerilediğini belirtirken hizmet grubunda aylık fiyat artışının güçlü seyrini koruduğunu belirtti. "Yıllık enflasyon, yüksek bazın da etkisiyle tüm ana gruplarda düşüş sergilemiştir" değerlendirmesinde bulunan TCMB'nin raporunda şu görüşlere yer verildi: "Aylık fiyat artışı ise önceki aya kıyasla güçlenmiş, söz konusu gelişmede maktu vergi güncellemeleri ile yönetilen ve yönlendirilen kalemlerdeki fiyat artışlarının etkisi belirgin olmuştur. Nitekim, enerji grubu, mesken elektrik tarifelerinde yapılan artış ile akaryakıt ve tüp gazdaki otomatik vergi düzenlemesini takiben, yüksek fiyat artışıyla temmuz ayında öne çıkmıştır. Gıda grubunda aylık enflasyon yataya yakın seyrederken, mevsimsel ortalamalarının üzerinde artış sergileyen taze meyve ve sebze fiyatları daha olumlu bir görünümün önüne geçmiştir. Hizmet grubunda aylık fiyat artışı güçlü seyrini korumuş, alt gruplar genelinde fiyat artışlarının yükseldiği izlenmiştir. Diğer taraftan, temel mal enflasyonu düşük seyretmeye devam etmiştir. Kur ve iç talep gelişmelerini takiben dayanıklı mal fiyatları ılımlı bir şekilde yükselmiş, mobilya fiyatlarındaki gerileme dikkat çekmiştir. Aylık üretici enflasyonu enerji grubu kaynaklı olarak artarken, yıllık üretici enflasyonu yüksek baz etkisiyle önemli ölçüde gerilemiştir. Bu görünüm altında, mevsimsellikten arındırılmış verilerle B ve C göstergelerinin aylık artış oranları, önceki aya kıyasla sınırlı bir şekilde yükselirken ikinci çeyrek ortalamasının altında kalmış, çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonları gerilemiştir."

Yasal takibe giren kişi sayısı sonbaharda 1 milyonu bulacak Haber

Yasal takibe giren kişi sayısı sonbaharda 1 milyonu bulacak

Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, cepteki paranın tüketicinin zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olmadığına işaret ederek “Bu durum tüketicinin kredi kartı borcunu şişiriyor. Yasal takibe giren kişi sayısı sonbaharla birlikte 1 milyonu bulacak. Talep olmadığı halde ürünlerin fiyatları yükseliyor. Tüketici güven endeksi ile enflasyonun kesişme noktası var. Orası bir felaket noktası. Çok ciddi bir yoksulluk felaketiyle karşı karşıya kalacağız” dedi. Şehriban Kılıç'ın Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz ile yaptığı söyleşinin satırbaşları şöyle;  Son dönemlerde yurttaşın ana gündemi ne, neyle dertleniyor? Yurttaşların ana gündemi zam. 2018’den bu yana yükselen bir enflasyon var. Özellikle 2021’de faiz indirimiyle başlayan ve daha da keskinleşen bir süreç. Kart borcundan dolayı yasal takibi düşen kişi sayısında her ay korkutucu şekilde artışlar var. Hem takibe düşen kişi sayısı, hem de harcama miktarı artıyor. İnsanlar özellikle 2022’den bu yana tüketim alışkanlıklarını değiştirmek zorunda kaldılar. Mesela konser, müzik, eğlence, sanat, turizm gibi ihtiyaçlarınını erteliyorlar. Özellikle zorunlu temel ihtiyaçları için bütçe yapıyor. Cepteki nakit para hiçbir zaman tüketicinin acil zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamadığı için market, fatura ödemeleri, eğitim, sağlık giderleri artık kredi kartıyla yapılıyor. Bu da ister istemez tüketicinin kredi kartı borcunu şişiriyor. Tahminlerimize göre işte ekim ayı gibi Türkiye ekonomisi çok ciddi bir sıkıntı yaşanacak. Güven azalıyor Nasıl bir sıkıntı? Tüketici güven endeksi ve TÜFE’yi çok yakından takip ediyoruz. Hüküketin izlediği ekonomi politikaları sonucu, tüketici güven endeksi son aylarda düşüyor. Hükümetin iddiasına göre tüketici almadığı zaman enflasyonun düşmesi gerekirdi. Ama böyle olmadı. Hem güven düşüyor hem de enflasyon yükselmeye devam ediyor. Tüketici güven endeksi ile enflasyonun kesişme noktası var. Orası bir felaket noktası. tam bir durgunluk noktasıdır. Talep olmadığı halde ürünlerin fiyatları yükseliyor. Bunun zirve noktasını Ekim 2024’te göreceğiz gibi. Yani ekim ayında felaket başlayacak.  Yurttaş açısından nasıl bir felaket, neler yaşanacak? Geçen ağustostan bu yana tüketiciye borçlanmayın diyoruz. Ama bu çok karşılığı olan bir çağrı değilmiş. Çünkü tüketici pazara çıktığında kredi kartını kullanmak zorunda. Akşam eve ekmek, peynir, patates, soğan götürmek istiyorsa mecburen kredi kartı kullanıyor. Bu yaz insanlar otobüs biletleri pahalı olduğu için memleketlerine gidemedi. Temmuz, ağustos ve eylülde enflasyonda hissedilebilir düşüş sağlanmazsa, güven endeksinin de düşüşüyle ciddi bir durgunlukla karşı karşıya kalacağız. Bu üretimin yapılmaması, tüketimin olmaması, borçların ödenmemesi anlamına geliyor. Bunu 2001, 1994 krizinde de gördük.  Ekim ayıyla birlikte tüketicinin kapısına icra memuru gelecektir. İki ekmek yerine artık bir ekmekle doymaya çalışacaktır. Okula giden çocuğuna ayakkabı alamayacaktır. Bu çok kötü bir tablodur. Eğer hükümetin istediği, peynir almayalım, su içmeyelim, ekmek almayalım ise ve bu şekilde enflasyon düşecekse bunun denemesini şimdi görüyoruz. Satın almıyoruz ama enflasyon yükselmeye devam ediyor. Demek ki yanlış giden bir şeyler var. Tüketici hak arama mücadelesinde yasal yollara başvurma konusunda nasıl, hakkını arıyor mu? Bizim yasamız 1995’te çıktı. Türkiye’de tüketicinin hakkını arayabileceği çok iyi bir yasa. 2008’den bu yana tüketici herhangi bir şekilde cebindeki paranın karşılığını almadığını düşündüğünde hemen şikâyet yoluna gidiyor. Bize geliyor, hakem heyetlerine gidiyor, mahkemeye gidiyor, sosyal medyada yazıyor. Gayet hakkını arayan ve istekli bir tüketici profili var. Yüzde 55’i tüketici lehine Kararlar daha çok kimin lehine çıkıyor? Eskiden başvurularda tüketici lehine daha fazla karar çıkardı. Ama son dönemlerde tüketicilere e-Devlet üzerinden başvuru hakkı getirildi. O başvurulardaki birtakım belge eksikleri nedeniyle tüketici aleyhine kararlar da çıkmaya başladı. Şu anda tüketicinin açtığı davalarda yüzde 55-60 civarında kısmını tüketiciler kazanıyorlar. En fazla şikâyet uçak rötarları, yüksek faturalar konusunda yapılıyor. Sepet 3 bin liraya çıktı Siz marketlerdeki 333 farklı ürünün fiyat endeksini açıklıyorsunuz, orada tablo nasıl fiyatlar artıyor mu? Hükümet mayıs ayından sonra enflasyon düşecek demişti, ama olmadı. Zamlar seçim döneminde zamlar biraz azalmıştı, şimdi yeniden fiyatlar artıyor. Bizim incelediğimiz ürünlerin fiyatları ocak ayında yüzde 6.55, şubatta yüzde 3, martta yüzde 2, nisanda yüzde 5.28, mayısta yüzde 1.50, haziranda yüzde 3.42 arttı. 2024’ün ilk yarısında market sepeti harcaması yüzde 23.73 arttı. Ocakta 2 bin 551 TL olan market sepeti, haziranda 3 bin lirayı aştı. 1 milyon kişi takibe düşecek Kart borçları için durum sizin öngördüğünüz kadar vahim mi? Toplumun büyük kesiminin geliri, yaşamını sürdürebilmek için yapması gereken harcamaya yetmiyor. 2024 Ocak-Mayıs döneminde 750 bin kişi bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe düştü. Bu aile fertleriyle 3 milyonluk nüfusa işaret ediyor. Takibe düşen kişi sayısı 1 milyona çıktığında aileleriyle birlikte direkt 5 milyon kişiyi etkilemiş olacak. Tüketicinin borcu 72 milyar TL’ye ulaştı. 3 milyon yurttaşımız ekonomiden tamamen kopmuş, icra kapısına düşmüştür. Sokağın ekonomisi bu olumsuzluğun giderek artacağını gösteriyor. Yurttaş kredi kartı borcunun asgari tutarını bile ödeyemez durumda. Ödeyemedikleri zaman kalan tutarı aylık yüzde 5 faiz uygulanıyor. Mesela karttan 1000 TL harcasanız, bir sonraki ay asgari tutarın, yüzde 40’nı ödeseniz, hiç harcama yapmazsanız, bu kredi kartı borcunu kapatmak 55 ay sürüyor. Biz uzun zamandır uyarıyoruz tüketicilerin banka borçları patlayacak diye. Patlarsa toplumsal barış bozulacak, huzurumuz kaçacak. Şimdiden önlem alalım. 180 güne yükseltilmeli Ne tür önlemler alınabilir? 90 gün olan yasal takip süresi geçici olarak 180 güne çıkarılmalı. Artık çevrilemeyen banka borç stokunun eritilmesi için borçların yapılandırılmasını sağlayacak bir yasa çıkarılmalı. Son dönemlerde dolandırıcılık olayları da çok arttı, bunun nedeni ne? Enflasyon ahlak bozar. Aç kalan insanın neler yapabileceğini hayal etmemek gerekiyor. Bu işin sonu iyi değil. Yüksek enflasyon ortamında bir tıkla bile zengin olmayı büyük paralar kazanmayı vaad eden uygulamalar reklamlar oluyor. Bu teklifler o an tüketiciyi cezbediyor. Yurttaş, bu tür dönemlerde üç kuruşa bile ihtiyacı olduğu için böyle tekliflere kanabiliyor.

Tüik Başkanı'nın enflasyon sözleri çarpıtılmış Haber

Tüik Başkanı'nın enflasyon sözleri çarpıtılmış

TÜİK'ten yapılan açıklamada: “Başkanımız bir soru üzerine ‘Yüzde 45 ve yüzde 75 oranlarının her ikisi de son derece yüksek enflasyon oranlarıdır’ ifadesini kullanmış olup açıklamalar bağlamından koparılarak maksatlı olarak medyaya farklı bir şekilde servis edilmiştir." Türkiye İstatistik Kurumu'ndan (TÜİK) yapılan açıklamada, Başkan Erhan Çetinkaya’nın “Enflasyonun yüzde 75 olmasıyla yüzde 45 olması arasında bir fark bulunmadığına” ilişkin sözlerinin bağlamından koparıldığını savunuldu. Açıklamada, “Başkanımız bir soru üzerine ‘Yüzde 45 ve yüzde 75 oranlarının her ikisi de son derece yüksek enflasyon oranlarıdır’ ifadesini kullanmış olup açıklamalar bağlamından koparılarak maksatlı olarak medyaya farklı bir şekilde servis edilmiştir” denildi. TÜİK'ten, Başkan Erhan Çetinkaya’nın önceki gün medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda yaptığı ve dün basına yansıyan değerlendirmelerine ilişkin açıklama yapıldı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Kurum Başkanımız Dr. Erhan Çetinkaya tarafından 08.07.2024 tarihinde medya kuruluşlarının Ankara temsilcilerine yapılan sunumda yer alan ve toplantıda konuşulan hususların manipüle edildiği görülmektedir. Başkanımız bir soru üzerine ‘Yüzde 45 ve yüzde 75 oranlarının her ikisi de son derece yüksek enflasyon oranlarıdır’ ifadesini kullanmış olup açıklamalar bağlamından koparılarak maksatlı olarak medyaya farklı bir şekilde servis edilmiştir.” Ne demişti? Erhan Çetinkaya'nın, medya kuruluşlarının temsilcileriyle yaptığı toplantıda, "enflasyonun yüzde 75 olmasıyla yüzde 45 olması arasında bir fark bulunmadığını' söylediği, “Fiyatlar artıyor. 100 TL olan ürünün fiyatı bir yıl sonra 175 veya 145 TL olacak arasında can yakıcılığı açısından bir fark yok. Psikolojik olabilir belki. TÜİK Başkanı ve bir vatandaş olarak da söylüyorum, matematiksel bir gerçeklik” ifadelerini kullandığı, basına yansımıştı.

Enflasyon farkı yetersiz kalıyor Haber

Enflasyon farkı yetersiz kalıyor

Memur ve Emeklilerin Ekonomik Yükü Artıyor;  TÜİK‘in Haziran ayına ilişkin enflasyon verileri açıklandı. Buna göre enflasyon, haziran ayında beklentilerin altında bir artış gösterdi. Son açıklanan verilere göre, memur ve emekliler için enflasyon ve vergi yüklerinin artması, maaşların erimesine ve alım gücünün azalmasına neden oluyor. Bu zorlu ekonomik koşullarda, maaşlara yapılacak katsayı düzenlemeleri ve enflasyon farkının tam olarak yansıtılmasını dile getiren Sahim-SEN Başkanı Özlem Akarken, sabit gelirli kesimin yaşam standartlarını koruyacak önemli adımların acilen atılmasını belirtti. Son açıklanan enflasyon verileri, memur ve emekliler için zorlu bir tabloyu ortaya koydu. Haziran ayında %71,30 olarak gerçekleşen yıllık enflasyon, maaşların erimesine ve alım gücünün azalmasına yol açtı. Yılın ilk yarısında enflasyon %24,73 artarak devam ederken, bu durum özellikle sabit gelirli kesimleri olumsuz etkiliyor. Maaşlardaki erime, geçtiğimiz aylarda artırılan memur maaşlarının gerçek değerinin düşmesine sebep oldu.  Sahim-SEN Başkanı Özlem Akarken, ‘‘Memur da emeklisi de geçinemiyor. Geçim ve alım gücü daha da zora girecek. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çektiği bu durumun, maaş artışlarının enflasyon karşısında yetersiz kalmasından kaynaklandığını ve ekonomik adaletsizliği derinleştirdiğini gösteriyor.’’ dedi. Memur Da Emeklisi De Geçinemiyor! Kamu hizmetlerindeki kesintiler ve vergi politikalarındaki ağırlaşma, özellikle sabit gelirli memur ve emekliler üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Son dönemde yapılan vergi düzenlemeleri ve elektrik fiyatlarındaki %38'lik zam gibi kararlar, gelirlerini sabit tutmaya çalışan kesimleri derinden etkilediğini belirten Özlem Akarken, ‘‘Yaşam maliyetlerinin artmasıyla birleşerek alım güçlerinin ciddi şekilde azalmasına neden oluyor. Sabit gelirlilere yönelik vergi yükünün artması, ekonomik dengesizlikleri derinleştiriyor ve gelir dağılımındaki adaletsizlikleri artırıyor. Bu bağlamda, vergi politikalarının adaletli bir şekilde yeniden düzenlenmesi ve kamu hizmetlerindeki kesintilerin gözden geçirilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor.’’ açıklamasını yaptı. Ekonomik Adalet İçin Enflasyon Farkı Maaşlara Yansıtılsın Enflasyonun yükselmesiyle birlikte maaşların gerçek değerinin düşmesini engellemek adına, enflasyon farkının doğru bir şekilde hesaplanarak maaşlara yansıtılması gerekmektedir. Ayrıca, sabit gelirli kesimin alım gücünü koruyabilmek ve yaşam standartlarını sürdürebilmek için maaşlarda yapılacak katsayı düzenlemeleri de büyük önem taşımaktadır. Konuya açıklık getiren Akarken, ‘‘Enflasyon farkının maaşlara doğru bir şekilde yansıtılması, maaşların gerçek değerinin korunmasını sağlamak açısından kritik bir adımdır. Enflasyonun artmasıyla birlikte alım gücünün düşmesini engellemek için bu tür düzenlemeler kaçınılmaz hale gelmektedir. Düzenlemeler, ekonomik zorluklarla mücadele eden memur ve emeklilere destek olmak amacıyla hayati bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla, sosyal adaletin sağlanması ve ekonomik adaletsizliklerin azaltılması adına bu önlemlerin zamanında ve etkili bir şekilde uygulanması gerekmektedir.’’ şeklinde konuştu. Yaşam Standartlarının Korunması İçin Acil Adımlar Şart! 2024 yılının ikinci yarısında, yapılan hesaplamalara göre bu ay itibarı ile memur ve emekli maaşlarına %9,31 oranında enflasyon farkı ödenecek. Ödenecek olan enflasyon farkı bir artış olmaktan ziyade dönem içinde meydana gelen erimenin dönem sonunda karşılanması nedeniyle kamu çalışanlarının zararlarını dahi karşılamaktan uzak kalan bir miktar olacak. Gerekli düzeyde yapılacak olan zam, yaşam standartlarını korumak ve ekonomik sıkıntıları hafifletmek adına acil bir ihtiyaç olduğunu belirten Akarken, ‘‘Memur ve emeklilerin ekonomik sıkıntılarını hafifletmek için etkili adımlar atılması gerekmektedir. Alım gücünü koruyacak ve yaşam standartlarını iyileştirecek politikaların hayata geçirilmesi, sabit gelirli kesimin refahını artıracaktır. Bu süreçte, adaletli vergi politikaları ve maaş düzenlemeleri önemli rol oynayacaktır.’’ dedi.  

Tokyo'da TÜFE yıllık bazda %2,1 arttı Haber

Tokyo'da TÜFE yıllık bazda %2,1 arttı

Japonya'nın başkenti için ulusal eğilimin öncüsü olan çekirdek tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) artış, %2,0'lık piyasa beklentilerini aşarak Mayıs ayında gözlenen %1,9'luk büyümenin ötesine geçti. Japonya Merkez Bankası (BOJ) bir sonraki faiz oranı kararının zamanlamasını belirlerken bu rakamları yakından takip ediyor. Özellikle zayıf yenin etkisiyle süregelen enflasyon, BOJ'un hedefi olan %2'nin üzerinde kalmaya devam etmekte ve aynı zamanda tüketici harcamalarını da azaltmaktadır. BOJ'un fiyat eğilimlerine daha geniş bir bakış için incelediği taze gıda ve yakıt fiyatlarındaki dalgalanmaları dışarıda bırakan alternatif bir endeks de Mayıs ayındaki %1,7'den Haziran ayında %1,8'e yükseldi. Japonya ekonomisi ilk çeyrekte yıllık bazda %1,8 oranında daralmış, hem şirketler hem de hane halkları harcamalarını kısarak merkez bankasının kademeli toparlanma beklentisini zora sokmuştur. İçinde bulunduğumuz çeyrekte büyümede bir toparlanma beklense de yumuşak yen, başta yakıt ve gıda olmak üzere ithal malların maliyetlerini artırarak hane halkı hissiyatını olumsuz etkiliyor. BOJ, uzun süreli radikal parasal teşvik döneminden uzaklaşarak Mart ayında sekiz yıllık negatif faiz oranlarını sonlandırdı ve %2'lik enflasyon hedefine ulaşmanın daha olası hale geldiğine dair göstergeler ortaya çıktı. BOJ Başkanı Kazuo Ueda, TÜFE ve diğer daha geniş fiyat ölçülerini içeren temel enflasyonun öngörüldüğü gibi %2 hedefine yaklaşmaya devam etmesi halinde merkez bankasının faiz oranlarını mevcut sıfıra yakın seviyelerden ayarlamaya hazır olduğunu belirtti. Merkez Bankası ayrıca ücretlerdeki artışın daha yüksek hizmet enflasyonuna katkıda bulunmasını ve parasal teşvik önlemlerini daha da azaltmak için bir koşul olarak belirlediği %2'ye yakın enflasyon oranlarını korumasını bekliyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.