SON DAKİKA
Hava Durumu

#Enflasyon

Ekometre - Enflasyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Enflasyon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Şimşek kasım ayı enflasyon verilerini değerlendirdi Haber

Şimşek kasım ayı enflasyon verilerini değerlendirdi

Şimşek ayrıca, 2026 yılında dezenflasyon sürecine katkı sağlayacak unsurları da sıraladı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kasımda son 2,5 yılın en düşük aylık enflasyonunun gerçekleştiğini belirterek, "Kasımda yıllık enflasyon son 4 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 31,1'e geriledi ve 2024 yılı Mayıs ayına göre iyileşme 44 puanı aştı." ifadesini kullandı. Enflasyondaki düşüş trendine dikkati çeken Şimşek, "Son 2,5 yılın en düşük aylık enflasyonu gerçekleşti. Kasımda yıllık enflasyon son 4 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 31,1'e geriledi ve 2024 yılı Mayıs ayına göre iyileşme 44 puanı aştı. Yıllık temel mal enflasyonu yüzde 19'un altına düştü. Ağustos-ekim aylarında uzun dönem ortalamasının oldukça üzerinde gerçekleşen gıda enflasyonu kasımda normalleşti. Aylık enflasyondaki ılımlı seyrin aralıkta devam etmesini bekliyoruz." ifadesini kullandı. Şimşek, 2026'da dezenflasyon sürecine katkı sağlayacak temel unsurları ise şöyle sıraladı: "Destekleyici küresel finansal koşullar ve ılımlı emtia fiyatları, sıkı para politikası, güçlenen finansal istikrar, destekleyici maliye politikası, vergi ve harç güncellemeleri ile yönetilen-yönlendirilen fiyatların bütçe imkanları dahilinde enflasyon hedefleriyle uyumlu belirlenmesi, eğitimde kural bazlı fiyatlama, enflasyondaki düşüşün devamıyla beklentilerdeki iyileşmenin hızlanması, gıda, konut ve enerji başta olmak üzere birçok alanda uygulanan arz yönlü politikalar." Bakan Şimşek, fiyat istikrarını merkeze alan programı kararlılıkla uygulamaya devam edeceklerinin altını çizdi.

2026'da ekonomide umut ışığı var mı? Haber

2026'da ekonomide umut ışığı var mı?

Uzmanlara göre sonuçlar, ‘geçiş dönemi’ niteliğinde ve 2026 için umut vadediyor. Bankacılık ve sigortacılık güçlü bilançolarla öne çıkarken, reel sektörde yüksek finansman maliyetleri tabloyu sınırladı. Analistler, enflasyon muhasebesinin etkisinin azalmasıyla toparlanmanın hız kazanabileceğini belirtiyor. Borsa İstanbul'da üçüncü çeyrek bilanço dönemi, beklentilerin büyük ölçüde karşılandığı, sektörel ayrışmaların belirginleştiği ve kademeli bir toparlanmanın sinyallerini verdiği bir tabloyla geride kaldı. Piyasa analistlerine göre, ikinci çeyreğe kıyasla operasyonel kârlılıklarda iyileşme görülse de yüksek finansman giderleri özellikle sanayi şirketlerinin net kârları üzerinde baskı oluşturmaya devam etti. Uzmanlar, olumlu bilançoların hisse fiyatlarına yansıması makroekonomik belirsizlikler nedeniyle gecikse de beklentileri aşan sonuçların 'en kötünün geride kaldığı' bir geçiş dönemine işaret ettiğini ve 2026 yılı için önemli bir umut ışığı olduğunu vurguluyor. 2026 için umut ışığı oldu İnfo Yatırım-Yatırım Danışmanı Tunç Safa Altunsaray, üçüncü çeyrek bilanço dönemine ilişkin yaptığı değerlendirmede, ikinci çeyreğe göre toparlanmaların olduğunu ve olumlu bir dönem geçirildiğini belirtti. Beklentilerin altında kalabileceği düşünülen dönemin sonuçlarının pozitif olduğuna dikkat çeken Altunsaray, “Özellikle borsada ağırlığı yüksek olan şirketlerde gelen beklenti üzeri olumlu bilançolar, 2026 yılı için umut ışığı oldu diyebiliriz” dedi. Sektörel bazda bankacılık ve sigortacılığın öne çıktığını ifade eden Altunsaray, “XBANK tarafında özel bankların beklenti üzeri bilançolar açıklamasının, genel görünüm açısından olumlu olduğunu söylemek mümkün. Sigortacılık tarafında primlerin güzel gitmesi ve yeniden değerlemelerin devreye gitmesi bilançoları olumlu etkiledi” diye konuştu. Reel sektörde finansman baskısı Reel sektör bilançolarında kısmi toparlanmalar görülse de yüksek finansman maliyetlerinin ve rekabetin kâr marjlarını baskıladığını aktaran Altunsaray, bu durumun sanayi tarafında bilançoların baskılı gelmesine yol açtığını kaydetti. Altunsaray, bu sektördeki toparlanma için “Bu tarafın birazcık daha finansman maliyetinin düşmesiyle bilançoların toparlanacağını düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı. Fiyatlara neden yansımadı? Olumlu bilanço sonuçlarının henüz hisse fiyatlarına yansımadığını vurgulayan Altunsaray, “Bunun sebebi ise dezenflasyon süreci ile faiz indirim hızımızın yavaşlaması. Özellikle dezenflasyon sürecinin ve faiz indirimlerinin hızlanmasının fiyatlamaya hızlı yansıyacağını düşünüyorum” dedi. Gelecek döneme ilişkin beklentilerini de paylaşan Altunsaray, “Gelecek bilançolarda enflasyon muhasebesinin etkisinin azalacağını düşünecek olursak toparlanmaların devam edeceğini, en kötünün ise 2. çeyrek bilançolarında kaldığını söylemek doğru olacaktır” dedi. Finansman giderleri İntegral Yatırım Ekonomik Araştırmalar Müdürü Seda Yalçınkaya Özer ise üçüncü çeyrek finansal sonuçlarının önceki çeyreklerden çok farklı ayrışmadığını belirterek, “Genel olarak finansman gideri baskısı devam etti. Enflasyon muhasebesi uyumu bazı şirketlerde daha fazla hissedildi” dedi. Reel bazda kâr marjlarını koruyan şirketlerin yeniden güçlü tarafta ayrıştığını ifade eden Özer, bazı şirketlerin operasyonel verimliliğe verdiği hassasiyetle bilanço yapılarını güçlü kılmakta başarılı olduğunu kaydetti. Özer, “Özellikle maliyet yönetimi ile birlikte brüt kârlılığın daha güçlenmesi, dikkatimizi çeken unsur oldu” diye konuştu. Açıklanan finansallar üzerinden bir analiz de paylaşan Özer, “Tüm endeks dikkate alındığında cirosu, FAVÖK’ü, EFK’sı ve net kârını artıran 62 şirket var” dedi. Sektörel ayrışmalar Bilanço döneminde pozitif ayrışan sektörlere de değinen Özer, şu değerlendirmeyi yaptı: “3. çeyrek bilanço döneminde perakende, telekomünikasyon ve sigorta sektörleri güzel bilançolar açıkladı. Otomotiv sektöründe ise çeyreklik toparlanma izlendi. Çimento sektöründe sınırlı bir toparlanma olurken, demir çelik ve beyaz eşya sektörü zayıf diyebileceğimiz sonuçlar açıkladı.” Özer, piyasanın beklentileri aşan kârlılıklara rağmen durgun seyrini ise “Piyasada hem şirketlerin zayıf kâr dönemi hakim olurken hem de Merkez Bankası’nın faiz indirimi vitesini düşürdüğü fiyatlanıyor” sözleriyle açıkladı. 2025 yılının finansallar açısından zayıf bir yıl olarak kayıtlara geçtiğini belirten Özer, 2024 yılı ikinci çeyreğinde başlayan zayıf bilanço döneminin 2026'da sona ermesi beklentisini paylaştı. Özer, sözlerini şöyle tamamladı: “Merkez Bankası mart ayında faiz indirim döngüsüne başlasaydı muhtemelen 2026 yılı 1. çeyrek sonuçlarda çok daha güçlü bir toparlanma görecektik. Defter değerinin altında fiyatlanan sanayi şirketlerinin 2026 yılında iyi bir fırsat sunabileceğini düşünüyorum.” Toparlanma ve geçiş dönemi Marbaş Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Erdem Yıldız, üçüncü çeyrek bilanço döneminde iç dinamiklerdeki değişimle oluşan kademeli toparlanma sürecinin devam ettiğini belirtti. Enflasyondaki aşağı yönlü eğilim ışığında, bilançolar üzerindeki faaliyet gideri, finansman gideri ve net parasal pozisyon kaynaklı baskıların zayıfladığı bir dönemin geride bırakıldığını söyleyen Yıldız, “Bilanço beklentilerinde ise büyük ölçüde beklentilere paralel ya da üzerinde sonuçlar açıklandığını takip ettik. Sonuç olarak beklentiler dahilinde kademeli toparlanma sürecinin devam ettiğini ve geçiş dönemi içerisinde bulunduğumuzu görüyoruz” dedi. Kırılgan yapı sürüyor “2025 ikinci çeyrek itibarıyla sektörel anlamda en kötünün geride kaldığını izlerken üçüncü çeyrek bilançolarında da kademeli toparlanmanın etkilerini takip ettik” diyen Yıldız, buna karşın hem içeride hem de dışarıda PMI verilerinin hâlâ zayıf ve kırılgan yapının sürdüğünü gösterdiğini vurguladı. Yıldız, “Özetle ikinci çeyrek itibariyle en kötü geride kaldı demek mümkün fakat hâlâ sektörel toparlanmaların istenilen seviyelerde olmadığını da belirtmek isteriz” diye konuştu. Hangi sektörler öne çıktı? Bilanço döneminde ön plana çıkan sektörleri sıralayan Erdem Yıldız, bu ayrışmanın arkasındaki dinamikleri şöyle özetledi: - Telekom: Güçlü ARPU büyümesinin devamı ve müşteri kazanımının güçlü sürmesi. - Taahhüt: Backlog büyümesinin güçlü ve sürdürülebilir devam etmesi, döviz bazlı kârlılık kazanımı. - Gıda perakende: Dezenflasyon sürecine rağmen sektörün diri kalması ve operasyonel anlamda büyümenin sürmesi. - Enerji üretim: Özellikle kapasite artışına giden ve hikayesi olan şirketlerde artan enerji üretimi eşliğinde sürdürülebilir kârlılık. - Sigorta: Hayat tarafının düşük baz etkisiyle canlanmaya devam etmesi ve hayat dışı özelinde iştahın sürdürülebilir hale gelmesi. - Banka: Kamu öncülüğünde sektörde net faiz gelirlerinde düşük baz etkisiyle birlikte gözle görülür artışlar. - Sağlık: TTB’nin bileşik yüzde 44 zammı çerçevesinde sağlık turizminin olumsuz etkisine rağmen iştahın artış göstermesi. - Madencilik: Altın fiyatlarının yüksek seyretmesine karşın üretim maliyetlerinin yatay seyretmesi, tenör artışı ve üretim artışı.

İş dünyasında 'Enflasyon Düzeltmesi' tartışması sürüyor Haber

İş dünyasında 'Enflasyon Düzeltmesi' tartışması sürüyor

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Emre Özerçen, enflasyon düzeltmesinin bir yanda “vergi gelirlerini düşürdü” şeklinde eleştirilirken, diğer yanda şirketlerin ilave vergi ödemek zorunda kaldığına dair tespitler bulunduğunu söyledi. İlk bakışta çelişkili görünen bu iki sonucun aslında aynı sistemin farklı yönlerden ortaya çıkan doğal etkileri olduğunu dile getiren Emre Özerçen şöyle devam etti: “Enflasyon düzeltmesi sonrası birçok işletmede bilançonun yapısı değişti ve matrahı düşüren sonuçlar ortaya çıktı. Aynı uygulama bazı şirketlerde ise tam tersine yapay kâr yarattı. Hatırlanacağı üzere, 2023 yılına ait düzeltme farkları vergilendirilmediği için bu uygulama doğrudan vergi gelirlerini etkilememişti. Ancak bu durum ertelenmiş bir vergi etkisi yaratarak 2024 yılında şirketlerin ödediği kurumlar vergisini azalttı. Keza Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz da bütçe görüşmelerinde kurumlar vergisinde yaşanan düşüşün büyük ölçüde enflasyon düzeltmesi uygulamasından kaynaklandığını ve bu durumun vergi tabanında erozyon yarattığını söyledi” Özerçen, “Vergi gelirlerindeki reel düşüş, kurumlar vergisi tahsilatının hedeflerin gerisinde kalması ve geçici vergi dönemlerindeki uygulamalarla yıl sonu arasındaki uyumsuzluklar; enflasyon düzeltmesinin 2025 hesap dönemi sonunda hem bütçe dengesi hem de vergi sistemi açısından ciddi riskler barındırdığını gösteriyor” diye konuştu. İş yükünü de artırıyor Enflasyon düzeltmesinin özellikle KOBİ’ler ve mali müşavirler için önemli bir iş yükü ve operasyonel karmaşıklık yaratmaya devam ettiğinin de altını çizen Emre Özerçen şunları söyledi: “2025 yılı geçici vergi dönemlerinde düzeltme zorunluluğunun kaldırılması olumlu bir adım olsa da, yıl sonu itibarıyla uygulamanın sürmesi hâlâ ciddi belirsizlikler doğuruyor. Özellikle matrahın aşınması nedeniyle birçok mükellef açısından yüksek tutarlı iade süreçleriyle karşılaşılması muhtemel görünüyor. Bu nedenle, 2025 yıl sonunda enflasyon düzeltmesinin ya tamamen kaldırılması, ertelenmesi ya da en azından vergisiz şekilde uygulanması; hem mükelleflerin gereksiz maliyet ve uyuşmazlıklardan korunmasını sağlayacak; hem de mali idarenin iş yükünü azaltarak bütçe dengesi üzerindeki baskıyı hafifletecektir”

Enflasyon Merkez Bankası'nın elini zayıflattı Haber

Enflasyon Merkez Bankası'nın elini zayıflattı

Prof. Dr. Selimler, faiz indirim sürecinin devam etmesini beklediğini, ancak Eylül ayı enflasyon verilerinin bu süreçte dikkatli olmayı gerektirdiğini belirtti. Prof. Dr. Selimler, Merkez Bankası’nın faiz indirim sürecine devam etmesini beklediğini söyledi. Ancak, Eylül ayı enflasyon verilerinin bu süreçte dikkatli olunmasını gerektirdiğinin altını çizdi. Faiz İndiriminde Enflasyon Freni Merkez Bankası'nın faiz indirim döngüsüne 2024 yılının sonundan itibaren başladığını ve bir süredir devam ettiğini ifade eden Selimler, normal koşullarda yıl sonuna kadar %35 civarında bir faiz oranının hedeflendiğini belirtti. Ancak, Eylül ayı enflasyonunun beklentilerin üzerinde gelmesi ile Merkez Bankası'nın elinin bir miktar zayıfladığını kaydetti. Bu gelişmenin, 250-300 baz puanlık daha yüksek indirim beklentilerini düşürdüğünü dile getirdi. "Eylül ayı enflasyonunun Merkez Bankası'nın elini biraz zayıflattığını düşünüyorum. Yine indirim bekliyoruz. Ben 150 baz puanla, yani %40.5'ten %39'a indirilmeye devam edileceğini düşünüyorum." Ekim ve Kasım ayı enflasyon oranlarının piyasa beklentileri doğrultusunda gelmesi halinde, aralık ayında 250-300 baz puanlık daha agresif bir indirimle telafi olabileceğini sözlerine ekledi. Yıl sonu faiz ve enflasyon hedefleri Yıl sonu hedeflerine de değinen Prof. Dr. Selimler, piyasa beklentilerine göre yıl sonu enflasyonunun %31 ila %32 bandında olacağını vurguladı. Merkez Bankası'nın yıl sonu faiz tahmininin %37.5 civarında olduğunu hatırlatarak, bu oranın enflasyonun üzerinde bir getiri sağlaması nedeniyle makul bir hedef olduğunu söyledi. Faiz kararlarında sembolik de olsa indirime devam edilerek, yılın %37 ila %38 aralığında bir faizle kapatılacağını tahmin ettiğini ifade etti. Krediler ve Piyasalar üzerindeki etki Faiz indirimlerinin piyasaya istenilen şekilde yansımadığını da gözlemlediğini belirten Selimler, bu durumun temel nedenlerini şöyle açıkladı: Piyasada Risk Devam Ediyor: Merkez Bankası faizi indirse dahi piyasada hala bir tedirginliğin devam ettiğini vurguladı. Krediye Erişimde Zorluk: İndirimlere rağmen, firmaların ve bireylerin finansmana erişiminin zayıf olduğunu, kredi maliyetlerinin (konut, tüketici, kredi kartları) çok yüksek seyrettiğini dile getirdi. Mevduat Faizi: Mevduat faizlerinin dolarizasyonu önlemek amacıyla %40-%45 seviyelerinde yüksek tutulmasının, kredi faizlerinin düşüşünü engellediğini sözlerine ekledi. Merkez Bankası'nın iletişim tonu Son olarak, Merkez Bankası'nın iletişim dilinde bir değişiklik beklemediğini söyleyen Prof. Dr. Selimler, "sıkı para politikası" mesajının devam edeceğini dile getirdi. "Enflasyon hala yüksek seviyelerde ve Merkez Bankası'nın tahmin aralığının üzerine çıkacak. Dolayısıyla, enflasyondaki bozulma olduğu zaman para politikasını sıkılaştıracağız mesajını koruyacağını düşünüyorum."

Yılmaz:  2026’da enflasyon yüzde 20’nin altında olacak Haber

Yılmaz: 2026’da enflasyon yüzde 20’nin altında olacak

Yılmaz, yıl sonu için yüzde 30 civarında bir enflasyon beklentisi açıkladı. Yılmaz, 2026’da bu oranın yüzde 20’nin altına ineceğini, 2027’de ise tek haneli seviyelere ulaşılacağını söyledi. Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretinin ardından yaptığı değerlendirmede iki ülke arasındaki ekonomik, ticari ve savunma alanlarındaki görüşmelerin verimli geçtiğini belirtti. Türkiye’nin enerji arz güvenliği ve yatırımların çeşitlendirilmesine yönelik politikalarının sürdüğünü vurgulayan Yılmaz, özellikle enflasyonla mücadeleye odaklandıklarını ifade etti. Enflasyonda kademeli gerileme hedefi Yılmaz, “Son dönemde gıda ve eğitim alanındaki fiyat artışları beklentileri yukarı çekmiş olsa da yıl sonu için enflasyon tahminimiz yüzde 30’lar civarında. 2026’da yüzde 20’nin altında, 2027’de ise tek haneli bir enflasyon öngörüyoruz” dedi. Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde 2023’te yüzde 65 olan yıllık enflasyonun 2024’te yüzde 44’e gerilediği hatırlatılırken, Merkez Bankası’nın tahmin aralığına paralel olarak yıl sonunda 24-29 bandının hedeflendiği ancak bazı kalemlerdeki artışların bu oranı bir miktar yukarı çekebileceği değerlendiriliyor. OVP ile sürdürülebilir büyüme ve fiyat istikrarı OVP’nin odak noktası, fiyat istikrarı ve sosyal refah. Program, büyüme ve istihdamı korurken enflasyonu düşürmeyi amaçlıyor. Yılmaz, “Enflasyonu düşürelim ki kalıcı sosyal refah üretmiş olalım” diyerek kısa vadeli ücret artışlarının kalıcı çözüm olmadığını vurguladı. Ekonomide tarihi eşik: yüksek gelir grubuna geçiş OVP hedeflerine göre Türkiye’nin ekonomik büyüklüğü 2025 sonunda 1,5 trilyon doları aşacak. Dünya Bankası’nın Atlas yöntemiyle yapılan sınıflandırmasına göre Türkiye, ilk kez üst orta gelirli ülkeler grubundan yüksek gelirli ülkeler kategorisine geçmeye hazırlanıyor. 2002’de 238 milyar dolar milli gelir ve 3.600 dolar kişi başına gelir seviyesinden bugün AB ortalamasının yüzde 70’ine ulaşan Türkiye, son 22 yılda yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüyerek dünya ortalamasının üzerinde performans gösterdi.

Bolat: Gıda fiyatlarında tarihi düşüş yaşıyoruz Haber

Bolat: Gıda fiyatlarında tarihi düşüş yaşıyoruz

Bolat, Temmuz'da 25 milyar dolarla rekor kıran ihracatın dezenflasyon sürecini desteklediğini vurguladı. Bolat, "Enflasyonla mücadelede sağlanan kazanımlar kalıcı hale geldikçe hem fiyat istikrarı hem de vatandaşlarımızın alım gücü bakımından çok daha güçlü bir döneme gireceğiz" dedi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, yıllık enflasyonun yüzde 33,52 ile 44 ayın en düşük seviyesine gerilediğini belirterek, dış ticarette sağlanan olumlu gelişmelerin dezenflasyon sürecini desteklediğini açıkladı. Temmuz ayında 25 milyar dolarla rekor kıran ihracata dikkat çeken Bolat, fahiş fiyat denetimlerinin sürdüğünü ve vatandaşların alım gücü açısından daha güçlü bir döneme girileceğini söyledi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Temmuz ayı enflasyon verilerinin ardından sosyal medya platformu X üzerinden değerlendirmelerde bulundu. Bolat, TÜFE'nin yüzde 2,06 arttığını, yıllık enflasyonun ise yüzde 33,52 ile son 44 ayın en düşük seviyesine gerilediğini belirtti. Bu düşüşle birlikte enflasyon, 2024 Mayıs ayında görülen yüzde 75,5’lik tepe noktasından 42 puan aşağıya inmiş oldu. Gıdada tarihi düşüş, ihracatta rekor Bakan Bolat, gıda ve alkolsüz içeceklerdeki fiyat artışının Temmuz ayında yalnızca yüzde 0,07 olduğunu ve yıllık gıda enflasyonunun yüzde 27,95 ile son yılların en düşük seviyesinde gerçekleştiğini ifade etti. Temmuz ayında ihracatın yüzde 11 artışla 25 milyar doları aştığını açıklayan Bolat, bu rakamın bugüne kadar ulaşılan en yüksek Temmuz ihracat değeri olduğunu vurguladı. Aynı dönemde dış ticaret açığında da yüzde 12,1 oranında bir gerileme yaşandığını belirtti. “Dış ticaret tarafından sağlanan bu olumlu gelişmeler, dezenflasyon sürecini desteklemektedir” ifadelerini kullanan Bolat, dış talep ve güçlü ihracatın enflasyonla mücadelede itici güç olduğunu belirtti. FAHİŞ FİYATLARA KARŞI DENETİM VURGUSU İç ticarette ise ekonomik temellerle açıklanamayan fahiş fiyat artışlarına karşı denetimlerin sürdüğünü belirten Bolat, tüketici aleyhine hareket eden kişi ve firmalara karşı kararlı bir mücadele yürütüldüğünü söyledi. “GÜÇLÜ BİR DÖNEME GİRİYORUZ” Ömer Bolat, paylaşımını şu ifadelerle tamamladı: “İleriye dönük kararların düşen enflasyon oranlarına göre alınmasıyla birlikte dezenflasyon sürecinde düşük enflasyon seviyelerine hızlı bir şekilde geleceğimizi ifade etmek isterim. Enflasyonla mücadelede sağlanan kazanımlar kalıcı hale geldikçe hem fiyat istikrarı hem de vatandaşlarımızın alım gücü bakımından çok daha güçlü bir döneme gireceğiz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.