SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ekometre Gazetesi

Ekometre - Ekometre Gazetesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekometre Gazetesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Muhtarlarla ‘Çevre Düzeni Planı’ buluşmaları sürüyor Haber

Muhtarlarla ‘Çevre Düzeni Planı’ buluşmaları sürüyor

 Bu kapsamda ilçe muhtarlarıyla gerçekleştirilen Bölgesel Muhtarlar Çalıştayı’na bu kez Gemlik ev sahipliği yaptı. Bursa Planlama Ajansı ve Bursa Muhtarlar Derneği iş birliği ile Çevre Düzeni Planı kapsamında daha önce dağ yöresi, İnegöl, Karacabey, Mustafakemalpaşa, Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer, Kestel ve Gürsu ilçelerindeki muhtarlarla buluşarak kente dair fikir alışverişinde bulunan Büyükşehir Belediyesi, bu kez Gemlik, Mudanya ve Orhangazi ilçelerinin muhtarları ile bir araya geldi. Gemlik Cemil Meriç Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Bursa Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanı Nazlı Yazgan, İmar ve Şehircilik Şube Müdürü Deniz Tireci, Bursa Planlama Ajansı Genel Koordinatörü Uluay Güvener, İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Terzi, Muhtarlar Derneği Başkanı Erol Yılmazer, ilçe muhtarlar derneklerinin başkanları ve muhtarlar katılım gösterdi. ‘’Bugün bizim için milat olmalıdır’’ Çalıştayda konuşan Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, muhtarların mahallelerin gözü, kulağı ve vicdanı olduklarına vurgu yaptı. Muhtarların varlığının belediyelerin işleyişini rahatlattığını söyleyen Deviren, muhtarlık kurumuna verdiği önem ve gösterdiği vizyon nedeniyle Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. ‘’Kent planlamasında mahallelerimizin dinamikleri ve muhtarlarımızın bakış açıları çok önemli” diyen Deviren,  “Gemlik, Orhangazi ve Mudanya üçgeninde bulunan kıymetli muhtarlarımızla birlikte ortak bir kaderi paylaşıyoruz. Fakat coğrafya kader değildir. Bizi bekleyen felaketler önlenebilir. Geçici çözümler yerine kalıcı ve önleyici adımları hayata geçirmeliyiz. Bugün bizim için bir milat olmalıdır. Artık sürekli bir şeyleri düzeltmek yerine, baştan doğru planlamalar yapmalıyız. Hepimizin fikirleri kıymetli. Sorumluluk almalı ve düşüncelerimizi paylaşmalıyız. Önemli olan, çocuklarımıza emanet aldığımız bu coğrafyayı hoyratça değil, doğayı ve çevreyi koruyarak bırakmaktır. Bu konuda birlikte çalışacağımıza inanıyorum" ifadelerini kullandı. ‘’Yerelin sesi sizlersiniz’’ Deviren’in ardından söz alan Bursa Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanı Nazlı Yazgan, coğrafi yakınlık nedeniyle aynı koridor üzerinde yer alan Gemlik, Mudanya ve Orhangazi muhtarlarıyla bir araya geldiklerini söyledi. 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın yapımı aşamasında muhtarların görüşlerinin son derece önemli olduğunu dile getiren Yazgan, ‘’Halkta yayılımın sağlanması muhtarlarla başlar. Plan çalışmalarımıza ilk etapta muhtarlarımızla başladık. Çalışmalarımızın mihenk taşı ve yerelin sesi sizlersiniz. Sorunlar, çözüm önerileri ve potansiyeller hakkındaki görüş ve önerileriniz bizim için çok kıymetli. İçinde bulunduğumuz coğrafi konum itibariyle hem Mudanya hem de Gemlik fay hattının üzerinde. İlçelerimizin geleceği için el birliğiyle çalışmalıyız. 1/100.000’lik plan da bunun bir başlangıcı’’ diye konuştu. Konuşmaların ardından Prof. Dr. Fatih Terzi tarafından ‘Bursa’nın yeni planlama vizyonu’ adlı sunum gerçekleştirildi.

Başkan Bozbey’den gündeme dair önemli açıklamalar Haber

Başkan Bozbey’den gündeme dair önemli açıklamalar

Bolu Kartalkaya’da çıkan yangının herkesi derinden üzdüğünü söyleyen Başkan Bozbey, Uludağ’da bulunan konaklama tesislerinin incelendiğini, raporların Turizm Bakanlığı’na ve ilgili yerlere gönderildiğini açıkladı. Başkan Bozbey, “Uludağ İtfaiye binasında 18 personelimiz ve 3 aracımız var ve 2 dakikada otellere ulaşabiliyorlar. Tespitleri Bakanlığa iletiyoruz, iletmeye devam edeceğiz” dedi. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki toplantıya, Başkan Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Genel Sekreter Yardımcıları, daire başkanları ve çok sayıda basın mensubu katıldı. Başkan Mustafa Bozbey, ‘afet yönetimi, çevre yönetimi, mali yönetim ve genel değerlendirmeler’ başlıkları altında yürütülen çalışmalar hakkında gazetecilere bilgi verdi. “Bursalılara tekrar geçmiş olsun diyorum” Konuşmasına dün yaşanan Bursa merkezli depremi hatırlatarak başlayan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, herkese geçmiş olsun dileklerini iletti. Bursa’nın aktif fay hatları üzerinde bulunduğunu ve 1855’deki büyük deprem düşünüldüğünde periyodun yaklaştığını belirten Başkan Bozbey, Nilüfer’de başlattıkları çalışma sonucunda aktif olan ‘Kayapa-Yenişehir’ fay hattını da tespit ettiklerini hatırlatarak, “Bursalılara tekrar geçmiş olsun diyorum. Elbette deprem olacaktır. Önemli ve stratejik bir kentte olduğumuzu, çevresiyle ve havasıyla sorunların yaşandığı bir kentte olduğumuzu bilerek hizmetlerimizi yapmamız gerekiyor. Bunu yaparken sadece belediyelerin değil, halkımızın da bilinçlenmesi son derece önemlidir. 99 depremini yaşadık ders alamadık. 6 Şubat’ı yaşadık. ‘Umarım bundan ders alırız’ dedik. Ders ala ala da ailelerimizde ocaklar sönüyor. Biz bunları hak etmiyoruz. Hepimizin sorumlulukları var. Bu sorumlulukları yerine getirmek zorundayız” dedi. “Güç birliğini çok önemsiyoruz” Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin kentin dört bir yanında birçok önemli projeyi yürüttüğünü ifade eden Başkan Bozbey, çalışmaları her ay düzenli olarak belirli başlıklar altında paylaşmayı, böylece daha verimli bir iletişim kurmayı hedeflediklerini anlattı. Bursa’da bir güç birliği oluşturma anlayışında olduklarını söyleyen Başkan Bozbey, “Bu güç birliğini sivil toplum kuruluşlarıyla, sendikalarla, iş insanlarıyla, basınla ve milletvekillerimizle oluşturarak Bursa’nın sorunlarına duyarlılığı artırmak istiyoruz. Çözüm konusunda önerileri almak istiyoruz. Güç birliğini çok önemsiyoruz. Buna yönelik toplantılarımızı sürdüreceğiz. Yıllardır olmayan bir anlayış farkını ortaya koymak zorundayız. Bizim farkımız bu. Bursa’da siyasi atmosferi yatay hale getirip, hizmete öncelik vererek farklı düşünsek de aynı kentte yaşadığımız bilinciyle hareket etmeliyiz. Bursa’da yeni bir yönetim modeli ortaya çıkmıştır. Bu yeni model, katılımcı, hiç kimseyi ötekileştirmeyen ve farklı dünya görüşündeki insanların bir araya gelip fikrini ortaya koyduğu bir sistemdir. Bursa bizimdir. Bursa hepimizindir” dedi. Bolu’daki yangın faciası Bolu Kartalkaya’da çıkan yangının herkesi derinden üzdüğünü ve yaraladığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, bunun bir facia olduğunu dile getirdi. Suçlu aramanın yanında eksikliklerin, yapılmayanların konuşulması gerektiğini söyleyen Başkan Bozbey, “Bundan sonra bu tür faciaların önüne nasıl geçileceğini net olarak ortaya koymalıyız. Bu yanlıştan herkesin dönmesi lazım. 78 vatandaşımızı kaybettik. Yöneticilerin haricinde çalışanların ve halkımızın da bilinçsiz olduğunu fark ettik. Kızgın yağdan çıkan yangın, 78 vatandaşın canına mal oldu. Çalışanlar bilinçli olsaydı vatandaşlarımız belki yaşıyor olacaktı. Umarım bu vahim durumdan ders çıkarırız. Biz de geçen hafta yurtdışında 7 tane itfaiye aracı almıştık. Onların başlangıç onayıyla ilgili ziyaret yaptık. Bu konuları orada tartışırken bu faciayla karşı karşıya kaldık. Bursa’da günlük ortalama 30’a yakın yangın ihbarı alıyoruz. Ağırlıklı olarak elektrik kaynaklı yangınlar çıkıyor. Halkımızın, elektrik aksamlarını mutlaka gözden geçirmelerini istiyorum. Belediye Meclisi’ne önümüzdeki süreçte bir karar getireceğiz. Elektrik teknisyenleri artık sorumlu olacak. Ayrıca hemşerilerimizin bacalarını da temizletmesini istiyorum. Sadece yangın çıkınca nasıl söndüreceğimizi değil, öncesinde yangın olmaması için tedbirleri de almalıyız” dedi. “Uludağ’da denetimler devam ediyor” Gönüllü itfaiyeciliğin önemine de değinen Başkan Bozbey, İtfaiye Daire Başkanlığı’nın bu konuda hazırlık yaptığını, gönüllü itfaiyeciliğin yaygınlaşması için çalışmaların hızlanacağını anlattı. Yangın faciasının ardından talimat vererek başta Uludağ olmak üzere kentin farklı noktalarında denetim yapılmasını istediğini belirten Başkan Bozbey, “Uludağ’da başlayan denetimler devam ediyor. 13 otel tamamen incelendi. Sorunlar belirlendi. Bunlar ufak tefek sorunlar. Büyük bir sorun görünmüyor. Kısa süre içerisinde tamamlanması öngörülüyor. Raporu ilgili makamlara gönderdik. Bu raporlara göre artık süreç içerisinde bunların yapılıp yapılmadığını Uludağ Alan Başkanlığı kuracağı ekiple orada yerinde tespit etmesi lazım. Bizim görevimiz, oradaki eksiklikleri tespit edip Bakanlığa bildirmektir. Öyle bir şart olmamasına rağmen bildirmek zorundayız. O işletmelerin durdurulmasına biz yasal olarak sorumlu değiliz. İşletme ruhsatını vermekle ilgili de biz sorumlu değiliz. Turizm Bakanlığı’na ait. Orası zaten alan itibariyle tamamen Turizm Bakanlığı’nın kontrolü içerisinde. İnanıyorum ki eksikler bir an önce tamamlanacaktır. Bu konuda hassasiyetimizi de belirtmek istiyorum” dedi. “Uludağ’da iki dakikada otellere ulaşabiliyoruz” Kendilerinin de sorumluluklarını yerine getirmek üzere Kasım ayından itibaren itfaiyeyle ilgili güçlendirmeyi yaptıklarını ifade eden Başkan Bozbey, ne kadar doğru yaptıklarının da ortaya çıktığını dile getirdi. Yoğun alanlarda bunların yapılması gerektiğini bir kez daha gördüklerini söyleyen Başkan Bozbey, 1989 yılında reorganizasyon çalışmalarını başlatan Teoman Özalp’e, itfaiye altyapısını güçlendiren Erdem Saker’e ve diğer belediye başkanlarına çalışmalarından dolayı teşekkür etti. Uludağ’daki itfaiye binasının 2019’da inşa edildiğini belirten Başkan Bozbey, “Göreve geldiğimizde orada 1 araç ve 6 tane personel vardı. Biz bunu Uludağ için yeterli görmedik. 18 personele çıkardık. 2 araç daha ilave ederek 3 araca çıkardık. Biz Uludağ’da iki dakikada otellere ulaşabiliyoruz. Özellikle otellerde ve toplu alanlarda çalışanlar, yangınla ilgili eğitim almalıdır. Bunun yönetmelikle şart haline getirilmesi gerekiyor. İtfaiye teşkilatının güçlendirilmesi ve yeni binaların yapılmasıyla ilgili çalışmalara hız verdik. Dünya Bankası’ndan 10 milyon Euro’luk kredi aldık. Bunun 4,5 milyon Euro’sunu 7 yeni itfaiye aracı için kullandık. Geri kalanı iki kısımda ihale ederek 10 milyon Euro karşılığında yaklaşık 16 civarında araç takviyesini itfaiye teşkilatımıza sağlamış olacağız. Bu çalışmalarla ilgili yerinde görmek maksadıyla ziyarette bulundum. Çok nitelikli araçlar olduğunu bir kez daha gördüm. İtfaiye teşkilatını personel olarak da güçlendiriyoruz” dedi. “Büyükşehir Belediyesi, Uludağ Alan Yönetimi’nde daha güçlü yer almalı” Başkan Bozbey, “Ulaşım, su, otopark, itfaiye ve diğer alanlarda sorumlu olacaksınız ama Alan Yönetimi’nin danışma kurulunda etkili yer alamayacaksınız. Nasıl Alan Yönetimi bilemiyorum. Orada yapılan işleri birebir takip ediyoruz. Yetkileri çok fazla. Büyükşehir Belediyesi’ne ait otoparkları kaldırdılar, özel şirkete verdiler. Problem oldu. Yine biz devreye girdik. Otobüs gönderdik. ‘Otobüsü çekin, gerek yok’ denildi. Şikâyetler olunca kabul etmek zorunda kaldılar. Bu konuda Valimize destekleri için teşekkür ediyorum. Alan Yönetimi’nin bir kez daha kendini gözden geçirmesini, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Alan Yönetimi içerisinde etkin yer alması gerektiğini hatırlatmak istiyorum.” dedi. “Bursa’da 36 tane belediye var” Bursa’da 36 tane belediye bulunduğunu söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, “17 ilçe ve Büyükşehir Belediyesi var. 36 belediye nereden çıktı diyebilirsiniz. Her OSB aslında bir belediyedir. Uludağ Alan Yönetimi, bir belediyedir. Bunların mali güçleri var. Ruhsat veriyorlar. Teknik ekipleri var. Bakıldığında Bursa’da Büyükşehir ile birlikte 18 belediye yok. Büyükşehir ile birlikte 36 tane belediye var. Bunların koordinasyonu çok önemli. Bu yapıların oluşmasıyla herkes kendi bölgesinden sorumlu. Herkes kendi kararlarını veriyor. Uludağ’da ve OSB’lerde aynı şekilde. Bütünlüğün nasıl oluşturulacağı ve müdahalenin nasıl yapılacağı tartışılmalıdır” dedi. “Bursa’da 1202 adet acil toplanma alanı bulunuyor” 6 Şubat depreminin yıl dönümünün yaklaştığını hatırlatan Başkan Bozbey, bir daha bu acıları yaşamamak üzere çeşitli proje ve programları uyguladıklarını söyledi. Afetlere hazırlık amacıyla Nilüfer’de başlattıkları mahalle afet konteynerlerinin kentin tamamına uygulanması için çalışmaların sürdüğünü, mahalle afet gönüllüleri projesinin yaşama geçirileceğini anlatan Başkan Bozbey, stratejik noktalara afet konteynerleri yerleştirilerek deprem olduğunda profesyoneller gelene kadar halkın müdahale edebilmesini amaçladıklarını ifade etti. ‘Deprem Parkı’ adını verdikleri çalışmaların da devam ettiğini söyleyen Başkan Bozbey, mobil mutfak tırının da yapımının sürdüğünü dile getirdi. Bursa’da 1202 adet acil toplanma alanı bulunduğunu hatırlatan Başkan Bozbey, “Bunun 45 tanesi Büyükşehir Belediyesi uhdesindedir. 478 çadır kent alanında 316 adet acil çadır kent, 162 adet de çadır kent şu anda mevcut olarak görülmektedir. Kent genelinde 12 adet konteyner kent alanları belirlenmiştir. 1202 adet acil toplanma alanı, üzerinde acil ihtiyaçları giderecek tesislerin de olabileceği alan haline dönüştürülecektir. AFAD ile birlikte yapmış olduğumuz çalışmalarla depreme hazırlık süreçleri devam ediyor. Ayrıca Afet İşleri Dairesi Başkanlığı’mızın bünyesinde Bursa Acil Müdahale Ekibi oluşturuyoruz. Güncel teknolojiye sahip ekipmanlarla donatılmış bu ekip, olası afetlerde hızlı ve etkili müdahale için hazır bulunacaktır” dedi. “Nilüfer Çayı’na birçok sanayi bölgesinin atıkları gidiyor” Depremlerin yalnızca binaların değil, aynı zamanda kentlerin dayanıklılığını ve çevresel sürdürülebilirliğini de test ettiğini anlatan Başkan Bozbey, dirençli kentler için altyapı yatırımlarından çevre düzenlemelerine kadar her adımı bu bilinçle atmak gerektiğinin altını çizdi. “Nilüfer Deresi’nin kirliliği ve Marmara Denizi’nde ortaya çıkan müsilaj sorunu, çevre göz ardı edildiğinde yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini açıkça göstermektedir” diyen Başkan Bozbey, “Bursa, sanayisi ve nüfus yoğunluğu ile dikkat çeken bir kenttir. Ancak bu yoğunluk, beraberinde hava kirliliği gibi ciddi sorunları da getiriyor. Hedefimiz, sanayi ve çevre arasında bir denge kurmak ve bunu sürdürülebilir hale getirmektir. Kentimizin havasını, suyunu kirleten firmaları kamuoyuyla paylaşacağımı belirtmiştim. Bunların hazırlıkları son aşamaya geldi. Nilüfer Çayı’na birçok sanayi bölgesinin atıkları gidiyor. Sanayi bölgelerinin arıtma tesisi olduğunu biliyoruz. Bunların atıkları olduğu gibi yine Nilüfer Çayı’na akıyor. Arıtma tesislerinin mutlaka ileri biyolojik arıtma tesislerine dönüştürmesini istiyoruz. Bu kentin havasını ve suyunu hep beraber kullanıyoruz. Nilüfer Çayı, 4. derece suya dönüşmüş durumdadır. Bu, Nilüfer Çayı’ndan sulanan hiçbir ürünü yememek gerektiği demektir. Yani Nilüfer Çayı, su kalitesi olarak 4. dereceye düşmüştür. Buradan sulanan binlerce dönüm arazi var. Bunlar hepimizin sofrasına geliyor.” dedi. “‘Lütfen maske takın’ diyeceğiz” Bursa’nın suyunu olduğu gibi havasını kirletenlerin de olduğunu anlatan Başkan Bozbey, kentteki hava ölçüm cihazlarının sayısını artırdıklarını, hedeflerinin ise 5 yılın sonuna kadar 50 adete ulaşmak olduğunu söyledi. Kentin farklı noktalarına koyacakları dijital panolarla anlık olarak hava kalitesini göstereceklerini belirten Başkan Bozbey, “Halkımıza maalesef ‘Lütfen maske takın’ diyeceğiz. O hale geldi. İnegöl’de bugün vatandaşlar maske takmalıdır. Kestel zaman zaman alarm veriyor. O anlarda halkımız maske takmalıdır. İnegöllülerin aldığı her nefes, onların sağlığını bozuyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Kestel’de de çimento fabrikasının artık kendine gelmesini istiyoruz. Atık yakan tesisler var. Filtrelerini çalıştırmıyorlar. Analizleri devam ediyor, bunları da kamuoyuyla paylaşacağız. Biz, havamızı temiz istiyoruz. Tüm tesisler takibimizde. Yaptırım gücümüz yok. Keşke olsa. Bunları halkımızla paylaşıyor ve ilgili makamları harekete geçirmeye çalışıyoruz. El birliğiyle bunları çözmek zorundayız. Temiz yer altı suyuna ihtiyacımız var. Bu konuda etkin önlemler talep ediyoruz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün bizim önerimizle bir teklifi oldu. Bir araya gelerek beraber ekip kuracağız. BUSKİ’den yetkin arkadaşlarımız da olacak ve sahada adım adım takip edilecek.” dedi. “Deşarj yapan fabrikaları kapatın da bir göreyim” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nü göreve davet ettikleri için Doğu Arıtma Tesisi’ne gidilerek ceza kesildiğini anlatan Başkan Bozbey, “Bir müsilaj olmuş. Bir kurul kurulmuş. 22 maddenin 3 maddesi uygulanmamış. Onlardan bir tanesi ileri biyolojik arıtma tesisini yapmak. Büyükşehir Belediyesi olarak 2021’de müsilaj yaşamışsınız. Biliyorsunuz ama 2022’nin Eylül’ünde Doğu Arıtma Tesisi’nin kapasite artışını yaptırıyorsunuz. Bunu yaparken hem İller Bankası hem de Bakanlık ile birlikte yapıyorsunuz. Bu sürecin 2025’in Ağustos’unda tamamlanacağını müdürlük olarak biliyorsunuz. Yoğun yağışlarda Doğu Arıtma Tesisi’ne gelen su miktarı fazla olduğu için bir miktarının dışarıya arıtılmadan verildiğini de biliyorsunuz. Sonra yağışlı bir günde gelerek denetim yapıyorsunuz. Ceza kesiyorsunuz. Biz arıtma tesislerini yapıyoruz hiç merak etmeyin. Biz gerekeni yapıyoruz. Siz de gerekeni yapın. Deşarj yapan fabrikaları kapatın da bir göreyim. Doğu Arıtma Tesisi’ndeki çalışmayı daha erkene çekmeye çalışıyoruz. Bakanlık aslında bir nevi eski yönetimi cezalandırdı. Bizi değil. Çünkü onlar yapmamış. 2021’de hemen başlamış olsaydı şimdi zaten bitmişti. Her zaman belgeli konuşuyorum. Havamızı ve suyumuzu kirleten tesislere ne yapıyorsunuz? Bize açıklayın. Vatandaşın bildiğini, siz niye bilmiyorsunuz? Kirli havadan veya sudan dolayı bir vatandaşımızın başına bir iş gelmişse vebali, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün ve Bakanlığı’nındır” dedi. “Marmara’nın tümünü kapsayacak müsilaj sorunuyla karşı karşıya olabiliriz” Uludağ'ın eteklerinden doğan ve Bursa’yı besleyen Nilüfer Çayı’nın kanallarla birleştiği noktalarda kirlenmeye başladığını söyleyen Başkan Bozbey, bu kirliliğin sebeplerinin de sanayi atıkları, kaçak deşarjlar, tarımsal atıklar ve evsel atıklar olduğunu dile getirdi. Sonucunda Nilüfer Çayı’ndaki kirliliğin insan sağlığını da tehdit ettiğini söyledi. Durumun Marmara Denizi’nde müsilaj gibi büyük çevresel sorunlara yol açtığını da belirten Başkan Bozbey, Marmara havzasındaki tüm atıkların Marmara Denizi’ne ulaştığını da vurguladı. Müsilajın yeniden başladığını hatırlatan Başkan Bozbey, “Deniz suyunun bir iki derece daha ısınmasıyla belki de Marmara’nın tümünü kaplayacak müsilaj sorunuyla karşı karşıya olabiliriz. Bunun için en önemli çalışma, tüm belediyelerin ileri biyolojik arıtma tesislerini yapması ve tam kapasiteyle çalışmasıdır. Ve iyi denetlenmesiyle Marmara’nın kurtulması mümkündür. Bu konuda Bakanlığımıza talebimizi ilettik. Bu konuda sıfır faiz ve uzun vadeli kredi olanağını mutlaka sağlamalıdır. Bakanlığın yerel yönetimlerle birlikte hareket etme zorunluluğu var. Alan bulma sorunu yaşıyoruz. Bu konuda da Bakanlığın, belediyelerin önünü açması lazım. Aksi takdirde Marmara ölüyor. Böyle giderse 20-25 yıl sonra daha az canlı türüne rastlanacak. Zaman aleyhimize işliyor. Marmara Denizi’nin kirlenmesini önlemek için yapılması gereken çalışmaları da yürütüyoruz. Yaklaşık 155 kilometrelik sahil şeridimiz var. Burada birçok yerde hayalet ağ olduğunu tahmin ediyoruz. Bu konuda çalışmalar yürütülüyor” dedi. “Depremde etkilenecek olan bölgelerdeki çalışmaları artırıyoruz” Bursa’da gürültü kirliliği haritalarını da oluşturduklarını anlatan Başkan Bozbey, eylem planlarının hazırlandığını, Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak önlem almaya devam edeceklerini dile getirdi. Dirençli kentler için yeni bir uluslararası işbirliği başlattıklarını hatırlatan Başkan Bozbey, BM’nin Making Cities Resilient 2030 programına üye olduklarını ifade etti. Bu üyelikle, kenti afetlere karşı daha dirençli, daha güvenli ve daha sürdürülebilir hale getirme kararlılığını pekiştirdiklerini anlatan Başkan Bozbey, dünya çapında 1792 kentle deneyim ve teknolojik çözümler paylaşma imkanına sahip olduklarını söyledi. Afet risklerini azaltmak için kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verdiklerini belirten Başkan Bozbey, “1/100000 planla ilgili çalışmalarımız hızla devam ediyor. Bu yıl sonuna kadar tamamlamayı ve önümüzdeki yılın başlarında da onaylamayı hedefliyoruz. Bursa’nın anayasasını oluşturacak, 2050 vizyonuyla yaptığımız plan. Olası depremde etkilenecek olan bölgelerdeki çalışmaları artırıyoruz. Yalova Yolu ile Sırameşeler bölgesini ağırlık olarak çalışıyoruz. Sonrasında Yıldırım bölgesi. Buralarda özellikle sıvılaşma potansiyeli olduğundan hasar görme riskleri çok daha fazla. Mikrobölgeleme etütleri aşağı yukarı tamamlandı. Bursa Teknik Üniversitesi ile bor kökenli zemin enjeksiyonu üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Kentsel dönüşüm projelerinde Altıparmak ve Merinos arasındaki bölgeyi kapsayan çalışma devam ediyor. Bölgeyi rahatlatacak ve kentsel ihtiyaçların eksikliklerini giderecek bir çalışma yürüyor. Burada Büyükşehir’in elinde bulunan gayrimenkullerde takas yöntemini kullanarak nüfus azaltmayı da hedefliyoruz. 1050 Konutlar projesi, Beşyol etabı, Gaziakdemir projesi, Karapınar-Değirmenönü projesi, Yiğitler projesi, Orhangazi terminal alanında çalışmalar sürüyor” dedi. “Büyükşehir’in borçlarını azaltıyoruz” Geçtiğimiz aylarda 1.1 milyar TL civarında haksız kesintiye uğradıklarını hatırlatan Başkan Bozbey, bu kesintinin 4.5 milyar TL iş hacmine dönüşebileceğini dile getirdi. Bu durumun işlerin bir kısmının aksamasına da sebep olduğunu anlatan Başkan Bozbey, “Görüşmelerimizi yaptık. Elbette devlette devamlılık esastır. Biz bu borçları ödeyelim ama uzun vadeye yayılarak belediyelerin önündeki maddi sorunun aşılmasını talep ettik. Bir anda cephe bize döndü ve kesintiler yaşandı. Bunun nedeni, tamamen siyasi. Biz hiçbir konuya siyasi olarak bakmıyoruz. Bizim siyasi görevimiz 31 Mart akşamı bitti. Biz artık hizmet eriyiz. Hizmetle insanlarımızı mutlu etmenin yolunu arıyoruz ve bunları sağlıyoruz. Kesintilere rağmen sıkı mali disiplin uygulayarak Büyükşehir’in borçlarını azaltıyoruz. Doğru projelere harcama yapıyoruz. Bu kentte öncelikler sıralamamız değişti. Büyükşehir Belediyesi’nin borcu yüzde 9 düştü. Ama BUSKİ’nin borcu yüzde 36 yükseldi. 5 milyar TL civarında BUSKİ’nin borcunda artış var. Tahminimize göre bu yılın sonuna kadar BUSKİ’nin borcu 25 milyar TL’ye çıkıyor. Çünkü projelerin hepsi dövizle yürütülüyor. BUSKİ’nin durumu vahim. 986 milyon dolar borçla teslim aldık. Şu anda toplamda borcu dolar bazında da aşağı çektik. Bursalılar merak etmesin. Biz bunu başaracağız” dedi. “Siyaset, adaletin üzerinden elini çeksin” Son günlerde yaşanan hukuki gelişmelerin adalet, ifade özgürlüğü ve demokrasi gibi toplumun temel değerlerini derinden sarstığını da ifade eden Başkan Bozbey, adaletin farklı sesleri bastırmanın değil, hak ve özgürlükleri korumanın aracı olması gerektiğine inandıklarını belirterek, “Yargının, siyasetin aracı haline gelmesi kabul edilemez. Hukukun üstünlüğü ve adalet, demokrasinin temelleridir ve bu temellerin zedelenmesi toplumsal güveni ciddi şekilde zayıflatır. Bugün adalet kavramı, giderek daha çok sorgulanmakta ve yıpratılmaktadır. Ancak unutmamalıyız ki hak ve adalet er ya da geç yerini bulur. Adaletsizliğe ortak olanlar ise tarihin vicdanında yargılanacaktır. Bizler, adaletin herkes için eşit olduğu, ifade özgürlüğünün güvence altına alındığı, şeffaf ve tarafsız bir yargı sisteminin hakim olduğu bir Türkiye için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Yaşanan hukuki süreçlerin adil, şeffaf ve hukuka uygun bir şekilde sonuçlanmasını bekliyor, tüm mağduriyetlerin bir an önce giderilmesini talep ediyoruz. Adalet, bir gün hepimize lazım olacak. Adalete ve yargıçlara gölge düşürmeyelim. Siyasetin gölgesinden çıkıp vicdanlarıyla hareket ederek bu sorunları çözmeliler. Siyaset, adaletin üzerinden elini çeksin. İnanın çok şey değişecektir. Siyasetin işi, sorunlara çözüm bulmaktır” dedi. Başkan Bozbey, konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.  

Çalgıcı Mektebi Roman Orkestrası’ndan muhteşem konser Haber

Çalgıcı Mektebi Roman Orkestrası’ndan muhteşem konser

Bursa Büyükşehir Belediyesi Orkestra Şube Müdürlüğü Çalgıcı Mektebi Roman Orkestrası tarafından düzenlenen konsere, vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Atatürk Kongre Kültür Merkezi Osmangazi Salonu’nda coşkulu anların yaşandığı konserde sahne alan Semih Ersoy ve Emre Övek, seslendirdiği şarkılarla dinleyenlere eşsiz bir müzik ziyafeti sundu. Birbirinden hareketli ve sevilen şarkıları salonu dolduranlar için seslendiren Semih Ersoy ve Emre Övek, sanatseverlerden büyük alkış aldı. Roman esintilerinin de bol bol hissedildiği konserde, dinleyenler de şarkılara oldukları yerden hem dans ederek hem de seslendirerek eşlik etti. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de beraberinde CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk ve Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız ile birlikte konsere katılarak müzik ziyafetine ortak oldu. Coşkulu konseri keyifle izleyen Başkan Mustafa Bozbey, istek üzerine sahneye çıkarak şarkı söyledi. Başkan Bozbey, Çalgıcı Mektebi Roman Orkestrası eşliğinde ‘Yeşil Ördek Gibi’ adlı eseri seslendirerek salonu dolduranlardan büyük alkış aldı. Kuruluşunun 15. yılını kutlayan Çalgıcı Mektebi Roman Orkestrası’nı tebrik eden Başkan Mustafa Bozbey, Bursa’da roman orkestrasını kuran ilk belediye başkanlarından biri olduğunu söyledi. Bu zamana kadar birçok ortak proje geliştirdiklerini anlatan Başkan Bozbey, “Bunlardan bir tanesi engelli vatandaşlara müzik eğitiminin verilmesiydi. O projenin sonuçlarını görünce, aileler ve bizler gözyaşlarımızı tutamamıştık. Roman orkestralarının diğer ilçelerde de kurulması için planımız var. Sanatçılarımızın bilgi ve birikimlerinin çocuklara aktarılmasını sağlayacağız. Keyifli bir akşam yaşatan sanatçılara, konserin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve coşkuyu paylaşan Bursalılara teşekkür ediyorum” dedi. Gecenin sonunda Başkan Mustafa Bozbey ve Milletvekili Hasan Öztürk tarafından sanatçılara çiçek takdim edildi.  

“Etki ajanlığı düzenlemesi taslağı iptal edilmelidir” Haber

“Etki ajanlığı düzenlemesi taslağı iptal edilmelidir”

Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün engellenmesi, gazetecilere, yazarlara, yayıncılara yönelik baskıların artması ve TBMM’den geçirilmek istenen etki ajanlığı düzenlemesi nedeniyle altı meslek örgütü sorunları dile getirmek için bir toplantı düzenledi. Toplantı 15 Kasım 2024 Cuma günü saat 11.00’de TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda yapıldı. Moderatörlüğünü TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş’in üstlendiği toplantıda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Munyar, Türkiye Gazeteciler Sendikası Eğitim Sekreteri Didem Mercan, Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Sekreteri Tahir Şilkan, PEN Yazarlar Derneği Başkanı Zeynep Oral, DİSK Basın İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu ve Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk söz aldı. Toplantıda, toplumu sarsan her olayda gazetecilere, yazarlara, yayıncılara yönelik hedef gösterme, fiziksel saldırı, haksız, hukuksuz gözaltı ve tutukluluğa itirazlar gündeme getirildi. TBMM’de şimdilik torba yasadan çıkarılan etki ajanlığı düzenlemesinin iptal edilmesi istendi. Vahap Munyar: Etki ajanlığı düzenlemesinin kaldırılmasını istiyoruz Toplantıda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Munyar yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engellerin yine Türkiye gündemini belirlediği bir günde birlikteyiz. Yurttaşların gerçekleri öğrenme, doğru haber alma hakkı olan basın özgürlüğünün önündeki engeller, gazetecileri, yazarları, yayıncıları, aydınları ve bu ülkede yaşayan her yurttaşı olumsuz etkiliyor. Sansür, oto sansür, haberlere erişimin engellenmesi, yayın durdurma, ağır para cezaları, resmi ilan kesintileri, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki önemli sorunlar olmaya devam ediyor. Basın emekçilerine yönelik psikolojik ve fiziksel şiddet, hedef gösterme eylemleri maalesef her gün biraz daha artıyor. Haksız gözaltı ve tutukluluk kararlarıyla gazetecilerin mesleklerini sürdürmeleri, haberin serbest dolaşımı engelleniyor. Son olarak ekim ayı içinde TBMM’ye getirilen Noterlik Kanun Teklifi’nde yer alan Etki Ajanlığı Düzenlemesi ise yaşadığımız ağır sorunları farklı bir boyuta taşıyor. Temel hak ve özgürlüklere müdahale niteliğinde olan etki ajanlığı düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu ve yasa teklifinden çıkarılması gerektiğine hep dikkat çektik. Düzenlediğimiz toplantı öncesi TGC’nin, basın meslek örgütlerinin, muhalefet partilerinin itirazlarıyla etki ajanlığı düzenlemesinin şimdilik torba yasadan çıkarıldığını gördük. Yapılan açıklamalara göre TBMM’deki bütçe görüşmelerinden sonra muhalefet partileriyle görüşüldükten sonra bu düzenleme yeniden gündeme getirilecek. Daha önce de açıkladığımız gibi etki ajanlığı düzenlemesi ile toplumda infial yaratan,  şok eden, rahatsız eden bilgi ve düşüncelerin susturulması bu yolla mümkün olabilecektir. Düzenlemenin neyi cezalandırdığı belli değildir. Düzenlemenin muğlaklığı Anayasanın 38. Maddesi’nde ifadesini bulan suç ve cezada kanunilik ilkesine de aykırı bir düzenlemedir. Biz bu düzenlemeden tamamen vazgeçilmesini istiyoruz. Ayrıca biliyorsunuz,  dünyada gerçeğin peşinde olan gazetecilere şiddetin arttığı bir dönemdeyiz. İsrail’in insanlık dışı saldırılarıyla bugüne kadar Gazze’de 188 gazeteci öldürüldü. İsrail’in sivillere, sağlık çalışanlarına ve gazetecilere yönelik saldırılarını bir kez daha kınıyoruz.” Sibel Güneş: Gazetecilere suç uydurmak için çalışılıyor Toplantının moderatörlüğünü yapan TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş ise gazetecinin haber yaparken engellendiğine, hedef gösterildiğine, basın kartının iptal edildiğine işaret ederek şöyle konuştu: “Gazetecilere, yazarlara, yayıncılara suç uydurmak, buna bir yasal düzenleme yapmak amacıyla çalışan iktidar ve ortaklarının görev yaptığı bir ülkedeyiz. Toplumu sarsan her olayda gazeteciler hedef gösteriliyor.  İktidar ve ortaklarının kamu yararını ihlal eden çalışmalarını haberleştiren her gazeteci haksız gözaltı ve tutukluluk baskısı altında tutuluyor.  Tekzip yayınlanacak haberlerde bile gazetecilerin tutuklandığı bir döneme geçtik. İktidar ve ortaklarından söz ederken ‘gülümsedi’ diye hedef gösterilir oldu gazeteciler. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak haberin suç olmadığını anlatmaya devam edeceğiz. Gazeteciler görevlerini yapmasa Narin Cinayeti, Yeni Doğan Yoğun Bakımda ölen bebekler kamuoyunda böyle etkili yer alacak, yaptırım uygulanacak mıydı? İyi ki evrensel etik ilkelerle görevini yapan meslektaşlarımız yılmadan görevlerini yerine getiriyor. Etki ajanlığı düzenlemesinin tamamen kaldırılmasını istiyoruz.”   Didem Ercan: Gazetecilere yönelik son saldırı etki ajanlığıdır Türkiye Gazeteciler Sendikası Eğitim Sekreteri Didem Mercan da yaptığı konuşmada ”Mesleğimize yönelik her türden saldırıya karşı olduğumuzu ifade etmek için toplandık. Gazeteciliğe ve gazetecilere yönelik son saldırı, etki ajanlığı yasa tasarısıdır. Tasarı şimdilik bertaraf edilmiş gözüküyor ancak bu tehdide karşı uyanık kalmaya devam etmek, tetikte olmak meslek örgütü olarak, sendika olarak sorumluluğumuzdur” dedi ve şöyle devam etti: “İktidar ortakları AKP ve MHP tarafından geçen Mayıs’ta gündeme getirilen etki ajanlığı tartışması, yaz döneminde rafa kaldırılmıştı. Meclis açılır açılmaz, Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun  teklifinin içinde yeniden önümüze getirildi. Meslek örgütlerinin, sivil toplumun, muhalefetin kitlesel tepkisi ile geri çekildiği açıklandı. Ancak Dezenformasyon Yasası sürecinden de biliyoruz ki, iktidar bir yasaya ihtiyaç var diyorsa, onu meclisten geçirmek için ne gerekiyorsa yapar. Hâlihazırda iktidar, iktidardakilerin aileleri ve iktidara yakın iş insanlarıyla ilgili haber yapmanın fiilen yasak olduğu, haberlere saniyesinde erişim engeli getiren savcıların, hâkimlerin olduğu bir hukuk sisteminde, ajan damgasının en kolay yapıştırılacağı meslek grubunun gazeteciler olacağı açıktır.  Bu sebeple söz konusu teklif, ne şimdi, ne de daha sonra yasalaşmalı, zaten kırıntılarını arayıp bulmaya çalıştığımız basın özgürlüğü, tamamen ortadan kalkmamalı.” Tahir Şilkan: "Etki ajanlığı" yasa tasarısını kabul etmiyoruz!                                                 Türkiye Yazarlar Sendikası adına söz alan  Genel Sekreter Tahir Şilkan ise konuşmasında şu görüşlere yer verdi:                                                   “Torba Kanun içerisinde Meclis'e sunulan ve  etki ajanlığı olarak nitelenen yasa tasarısı, basın özgürlüğüne, düşünce özgürlüğüne açık bir tehdit, söz söyleme ve yazma hakkına doğrudan saldırıdır. Belirsizliklerle dolu bu tasarı  ile gazetecilerin halkı aydınlatacak haber yapmaları, ağır hapis cezası tehdidiyle ortadan kaldırılmak istenmektedir. Demokratik kitle örgütlerinin siyasi iktidarı eleştirmesi engellenmeye çalışılmaktadır. Biz gazeteci-yazar ve yayın örgütleri olarak;  bu yeni suç düzenlemesine karşı birlikte karşı koyacağımızı kamuoyuna duyurmayı görev sayıyoruz. Halkın haber alma hakkını savunmak ve gerçeği ortaya koymak adına üzerimize düşen her sorumluluğu yerine getireceğiz. Bu nedenle, tüm meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla dayanışma içinde bu hukuk dışı yasal düzenlemeye karşı çıkacak ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz.  Özgür bir basını, ifade özgürlüğünü, söz söyleme ve yazma özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz.” Zeynep Oral: Etki ajanlığı yasalaşırsa partiler bile düşüncesini açıklayamaz PEN Yazarlar Derneği Başkanı Zeynep Oral ise etki ajanlığı düzenlemesiyle iktidarla aynı düşüncede olmayan herkesin hukuki kanıt olmadan casus olarak nitelendirilebileceğini vurgulayarak şu konulara dikkat çekti: “İktidarın etki ajanlığı düzenlemesi ikinci kez geri çekildi. Yarın öbür gün, sözleri değiştirip yeniden önümüze sürecekler. Ama herhangi bir şeyin değişeceğini sanmıyorum. Çünkü iktidarın amacı bellidir. Ekonomi, yoksulluk, işsizlik, hukuksuzluk, eğitim rezilliği, kadın, bebek, hayvan cinayetleriyle değil de etki ajanlığı üzerinde bunca ısrarın nedeni bellidir. Amaç bilindiği gibi tüm muhalif sesleri susturmaktır. Bu teklif yasalaşırsa, bundan sonra partiler bile kendi düşüncesini açıklayamaz, bu doğrultuda kampanya yapamaz. Demokratik, evrensel, çağdaş söylemleri benimseyen her STK artık casus muamelesi görebilecek. Demokratik, laik hukuk devletinin olmazsa olmazları yerine getirinceye kadar gazeteciye, yazara, yayıncıya baskıya hayır diyoruz.” Turgut Dedeoğlu:  Ekim ayı içinde 104 gazeteci yargılandı DİSK Basın İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu ise konuşmasında son bir ay içindeki gazetecilere yönelik hak ihlallerine işaret etti ve şunları söyledi: “Geçtiğimiz ekim ayı içinde 39 dosyada 104 gazeteci yargılandı, 11 gazeteciye 19 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Yedi gazeteciye soruşturma, altı gazeteciye dava açıldı. 19 gazeteci gözaltına alındı. Yedi gazeteci tehdit edildi. Yeni Yaşam Gazetesi’nin beş sayısına toplatma kararı verildi. 30 yıldır yayın yapan Açık Radyo’nun RTÜK kararı ile karasal yayını durduruldu. Gazetecilere baskılar arttı.  Etki ajanlığı düzenlemesi bu tabloyu daha da ağırlaştıracak. Sonuç olarak demokratik hukuk devletinde geçerli olan temel anayasal güvencelere aykırı düşen, ceza hukuku ilkeleriyle çelişen, ülkemizin bağlı olduğu uluslararası insan hakları hukuku kapsamında saygınlığını olumsuz etkileyecek bu düzenlemenin taslaktan çıkarılmasını talep ediyoruz.” KENAN KOCATÜRK: BU DÜZENLEMEYLE CEZAİ İŞLEM VE YARGILAMALARIN ÖNÜ AÇILIYOR Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk de konuşmasında  etki ajanlığı düzenlemesinin geri çekilmesine dikkat çekerek ““Demokratik bir hukuk devletinde, kişi özgürlüğü ve güvenliği ile ifade özgürlüğü hakkını yakından ilgilendiren, ceza hukuku alanında belirsiz, ne şekilde yorumlanacağı öngörülebilir olmayan ifadelere yer verilmesini kabul etmek mümkün değildir” dedi. Kenan Kocatürk konuşmasını şöyle sürdürdü: “Söz konusu düzenleme, Türkiye Yayıncılar Birliği’nin ana çalışma konularından biri olan düşünce, ifade ve yayınlama özgürlüğü önünde sansürün ve daha da kötüsü, giderek normalleşen oto sansürün de artmasına neden olabilecek bir kapsama sahiptir. Bugüne kadar hem kültür kitaplarında, hem K-12 eğitim yayıncılığında, çocuk, gençlik kitaplarında gördüğümüz baskıların, keyfi değerlendirmelerin neticesinde, böyle bir kanun teklifinin araştırma yayınlarına ve akademik alandaki çalışmalara yeni baskılara yol açacağı gerçekçi bir endişemizdir. Günümüzde ders kitaplarından aşk kelimesinin çıkarıldığına tanıklık ediyoruz. Tamamen belirsizlik getiren bu taslakla yazarlar, muhalifler, demokratik kitle örgütleri ve STK’lara karşı cezai işlem ve yargılamaların önü açılmaktadır. “

 Osmangazililer ücretsiz interneti çok sevdi  Haber

 Osmangazililer ücretsiz interneti çok sevdi 

 Ücretsiz internetten 6 ayda 21211 kişi yararlandı Depremden etkilenen Gaziantep’in İslahiye ilçesinde yaşayan vatandaşlar için de ücretsiz internet noktası oluşturan Osmangazi Belediyesi’nin bu hizmetinden 2024 yılının ilk altı ayında 21 bin 211 kişi faydalandı. Günümüz teknolojisinin tüm imkanlarını kullanan Osmangazi Belediyesi, vatandaşların yoğun olarak bulunduğu Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’nin yanı sıra sıra belediyeye ait tesislerde, ücretsiz olarak kablosuz internet hizmeti sunuyor. Geçtiğimiz yıl yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerden en çok etkilenen bölgelerden biri olan Gaziantep’in İslahiye ilçesinde de ücretsiz internet noktası oluşturan Osmangazi Belediyesi’nin bu hizmeti, vatandaşlar tarafından çok sevildi. Wi-fi cihazlarına cep telefonu, tablet ve dizüstü bilgisayarları ile bağlanan vatandaşlar, hayatımızın ayrılmaz parçası haline gelen internete anında erişim sağlıyor. Bilgiye hızlı ve kolay erişimi sağlamak, acil durumlar sırasında iletişimi kolaylaştırmak ve sosyal etkileşimi artırmak için kamusal ortak kullanım alanlarında verilen ücretsiz internet hizmetinden 2024 yılının ilk altı ayında 21 bin 211 kişi faydalandı. Özellikle öğrenciler tarafından yoğun ilgi gören kablosuz internet erişim noktalarında, toplam 132 bin 852 kez oturum açma işlemi yapıldı. Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, ücretsiz kablosuz internet erişimi hizmetini daha da yaygınlaştırmak istediklerini belirterek, “İnternet artık hayatın akışında bir zorunluluk haline geldi. Neredeyse her anımız internet üzerinde devam ediyor. Sosyal belediyecilik anlayışımız doğrultusunda, vatandaşlarımızın ücretsiz, hızlı ve güvenli bir internete bağlanabilmesi için özellikle vatandaşlarımızın yoğun olarak bulunduğu bölgelerde ve belediyemize ait tesislerde ücretsiz internet hizmeti veriyoruz. Vatandaşlarımızın bu hizmetimize gösterdikleri ilgiden dolayı çok memnunuz. İlerleyen süreçte ücretsiz kablosuz internet ağımızı daha da genişletmek istiyoruz” dedi.   

Deepfake kripto suçlarının yüzde 70’ini oluşturabilir Haber

Deepfake kripto suçlarının yüzde 70’ini oluşturabilir

Kripto varlık platformu ve Web3 şirketi  Bitget,  deepfake teknolojilerinin kripto para sektörü üzerindeki etkisini araştırdı. Yayınlanan rapora göre, suç amaçlı deepfake kullanımında keskin bir artış var. 2022 yılının başından bu yana kripto para dolandırıcılığı kayıpları 79,1 milyar dolara ulaştı. Sosyal mühendislik ve bot dolandırıcılığı, 2024 yılının ilk çeyreğinde deepfake suçlarının ,21'ini oluşturdu ve kayıplar 2,03 milyar dolara ulaştı. Raporda, etkili önlemler alınmadığı takdirde, kripto deepfake suçlarındaki yükselişin 2026 yılının başlarına kadar %70 oranında artabileceği belirtiliyor. 2025’te Maliyet Artabilir Bitget Deepfake raporu, kripto sektöründe geçen yıla kıyasla 2024'te küresel olarak %245 artış gösteren kötü niyetli deepfake kullanımının giderek karmaşıklaştığını vurguluyor. Bazı ülkelerin çeşitli girişimlerine rağmen, deepfake kullanımından kaynaklanan 2024 yılında 25,13 milyar doları bulması bekleniyor. Bitget CEO’su Chen Uyardı: Kullanıcılar en etkili savunma hattı  En etkili savunma hattının kullanıcılar olduğunu belirten Bitget CEO’su Gracy Chen, "Deepfake'ler kripto sektörüne güçlü bir şekilde giriyor. İyi bir eğitim ve farkındalık olmadan bu saldırıları durdurmak için yapabileceğimiz çok az şey var. Küresel ölçekte kapsamlı bir yasal ve siber güvenlik çerçevesi oluşturulana kadar, kullanıcıların dikkatli olmaları ve dolandırıcılık ile gerçek teklifleri ayırt etme becerileri, bu tür suçlara karşı hala en etkili savunma hattı. İşte bu nedenle Bitget Haziran ayında Dolandırıcılık Önleme Ayı kampanyasını başlattı. Slowmist ve diğer işbirlikçilerle ortaklık kurarak, daha fazla kullanıcının kriptoda güvenli bir şekilde gezinmesine yardımcı olmak için bir dizi eğitici içerik yayınlayacak. Güvenlik ipuçları içeren X (Twitter) Spaces'e ev sahipliği yapacak ve dış mekan güvenlik uyarı reklam panoları yerleştireceğiz." Sosyal Mühendislik ve Botlar Kullanılıyor Araştırmanın raporunda, suçlular tarafından kullanılan tekniklerin derinlemesine analizi, tercih ettikleri yöntemlerin sosyal mühendislik ve botlar olduğuna değiniliyor. Dolandırıcılar ayrıca davranışsal örüntü tanıma teknolojileri, ses değiştirme, makine öğrenimi ve yüz değiştirme algoritmaları da dahil olmak üzere yapay zekadaki yeni gelişmeleri aktif olarak kullanıyor. Bu tür gelişmeler, suçluların dolandırıcılık amacıyla kimlik hırsızlığı ve taklitçilikten yararlanmasına ve kriptoda dolandırıcılık eylemleri gerçekleştirmesine olanak tanıyor. Raporda yer alan veriler, 2026 yılının başlarında kripto sektöründeki deepfake suçlarının %70 oranında artabileceğini gösteriyor. Kötü niyetli deepfake faaliyetlerindeki artışın başlıca nedenleri piyasadaki dalgalanma, deepfake teknolojisindeki ve sosyal mühendislik taktiklerindeki ilerlemeler ve doğrulanmamış bilgilerin yol açtığı artan yatırımcı risk alma eğilimi. Rapor, kripto alanındaki en yaygın deepfake türleri arasında kimlik hırsızlığı, bot ağları için deepfake tarafından oluşturulan sahte kimlikler, piyasa manipülasyon planları, yatırım dolandırıcılığı ve diğerlerinin yer aldığını gösteriyor. Kayıplar açısından sahte haber suçlarının en büyük alt kümesinde dolandırıcılık, yasadışı bağış toplama, sahte arabuluculuk, sosyal mühendislik saldırıları, dezenformasyon ve sahte duyurular bulunuyor. Mevzuat çerçevelerinin uyarlanması ve sektör oyuncularının teknolojik yeteneklerinin geliştirilmesi, kripto alanında deepfake kullanımının artışını engellemek için büyük önem taşıyor. Piyasa katılımcıları ve hükümetler arasındaki işbirliği, bu tür suçların bölgesel hakimiyetinin değişmesini önlemek için küresel olarak çok önemli olduğu belirtildi. Bitget, kullanıcılara zarar verebilecek deepfake ve diğer oltalama saldırıları konusunda farkındalık yaratarak kullanıcılarına yardımcı oluyor. SumSub gibi işbirlikleriyle Bitget, kimlik doğrulama, yüz biyometrisi, doküman dışı doğrulama ve veritabanı doğrulama ile deepfake dolandırıcılıklarını %99'un üzerinde bir doğruluk oranıyla tespit edip önleyerek dünya çapındaki 25 milyon kullanıcısını güvence altına almayı hedefliyor.

Ülkemize gelen turist sayısı yüzde 1,02 azaldı Haber

Ülkemize gelen turist sayısı yüzde 1,02 azaldı

2023 yılı Kasım ayında 2 milyon 551 bin olan turist sayısı bu yıl Kasım ayında 2 milyon 525 bin oldu. 11 aylık ziyaretçi sayısı 53 milyona yaklaştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Ocak-Kasım dönemi turizm verilerini açıkladı. Buna göre, 2023 yılı Kasım ayında Ülkemizi ziyaret eden yabancı sayısında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,02 azalış kaydedildi. Veri Şubat 2021 tarihinden beri görülen ilk gerileme olarak kaydedildi. Emniyet Genel Müdürlüğü'den alınan geçici verilere göre; 2023 yılı Kasım ayında Ülkemizi ziyaret eden yabancı sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,02 oranında bir azalarak 2 milyon 525 bin 345 oldu. Türkiye 2023 yılının 11 ayında toplam 52 milyon 742 bin 526 ziyaretçi ağırladı. Gelen turistin 46 milyon 725 bin 424’ünü yabancılar, 6 milyon 17 bin 102’sini ise yurt dışı ikametli vatandaşlar oluşturdu. Ocak-Kasım 2023 döneminde Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısında geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla yüzde 10,82 artış yaşandı. Türkiye’ye 11 ayda en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında bir önceki yılın aynı dönemine göre Rusya Federasyonu yüzde 23,02 artış ve 6 milyon 83 bin 696 kişi ile birinci, Almanya yüzde 8,73 artış ve 5 milyon 959 bin 843 kişi ile ikinci, İngiltere (Birleşik Krallık) ise yüzde 12,44 artış ve 3 milyon 711 bin 802 kişi ile üçüncü oldu. Bu ülkeleri Bulgaristan ve İran izledi. Rusya Kasım’da da birinci Türkiye’ye bu yılın Kasım ayında gelen yabancı ziyaretçi sayısı ise 2 milyon 525 bin 345 olarak gerçekleşti. Kasım ayında en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında da yine Rusya Federasyonu birinci, Almanya ise ikinci oldu. Bulgaristan’ın üçüncü olduğu sıralamada İran dördüncü, Gürcistan beşinci oldu.

Sertalp ten Rektör Prof. Dr. Yılmaz a tebrik Haber

Sertalp ten Rektör Prof. Dr. Yılmaz a tebrik

EKOMETRE Gazetesi İmtiyaz Sahibi Kenan Sertalp Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörlük görevine yeni atanan Prof. Dr. Ferudun Yılmaz’a bir tebrik ziyareti gerçekleştirdi. Rektörlük görevinden öncede Rektör Yardımcılığı görevini yürüttüğünü hatırlatan Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, “Yeni başlamış bir rektör olarak araştırma üniversitesi liginde Uludağ Üniversitesi’ni daha üst gruplara taşımayı kendime temel hedef olarak belirmemiş durumdayım. Hocalarımın kalitesine güveniyorum” dedi. Türkiye’de 207 üniversite, 23 araştırma üniversitesi bulunduğuna dikkat çeken Rektör Ferudun Yılmaz, “Araştırma üniversitesi sıralamasında yerimizi daha da yukarı çıkarabilmek için araştırma geliştirmeyi merkeze alan, üniversite sanayi iş birliğini de yine kendi hedefi haline getirmiş bir yönetim olarak yola çıkmış durumdayız. Araştırma görevlilerini projeler marifetiyle destekleyerek sanayiyle buluşturmaya çalışacağız” diye konuştu. Kenan Sertalp Rektör Prof.Dr.Yılmaz’ı tebrik ederek “Bendeniz de bu dönem bir iktisat hocasının Rektör olmasının sanayi ve Üniversite işbirliğinde yeni fırsatları başlatacak olmasından duyduğu mutluluğu” ifade etti ve ekledi “70 bin öğrencisi olan Uludağ Üniversitesi'ni yönetmek zorlu bir görev. Sadece Tıp Fakültesi Hastanesi'ne her gün 10 bin insan geliyor büyük bir sorumluluk, kolaylıklar dilerim.” Yayın kabiliyetini arttırmak istiyoruz Rektörlükleri döneminde ‘Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) Koordinatörlüğü’ ihdas ettiklerini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Yılmaz, “Bu birim ile araştırmacı ve proje kabiliyeti yönü daha fazla öne çıkan hocalarımız desteklenecek. Genel bir organizasyon şeması oluşturuyoruz. Her bir fakültede araştırma geliştirme koordinatörü temsilcisi olacak. O temsilciler marifetiyle fakültelerimizin araştırma geliştirme kabiliyetini, proje kabiliyetini, yayın kabiliyetini arttırmak istiyoruz. Bu yayın kabiliyetini arttırma yönünde üniversitemizin hem verisini derlemek, hem de bu veriyi daha yukarı doğru çıkarabilmek için üst yönetim olarak elden gelen desteği ilgili fakültelere vereceğiz” ifadelerini kullandı. Yapı projeleri hızlandı Üniversite olarak 2 sene sonra 50.yıla gireceklerini kaydeden Rektör Yılmaz, oldukça güçlü olmasına rağmen hala yapı stoklarına ihtiyaç duyduklarını söyledi. Bir önceki dönemde yapılaşma adımları atıldığının altını çizen Yılmaz, sürecin hızlanarak ilerlediğini belirtti. Hem devlet bütçesi hem hayırseverlerin desteğiyle sürecin yürüdüğünü aktaran Yılmaz, “Güney Marmara’da bölge hastanesi hüviyetini koruyan 900 yatak kapasiteli Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin dörtte birinden fazla büyüklükte ‘250 yatak kapasiteli Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ inşaatı hızlı bir biçimde sürüyor. Alt yapısı oldukça iyi düzenlenmiş, büyük amfilere ve büyük miktarda kapalı alana sahip tüm fakülte öğrencilerinin yararlanacağı ‘merkezi derslik’ projesi var. Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Bursa Büyükşehir Belediyemiz marifetiyle yapmakta olduğumuz, içinde olimpik havuzunda olduğu ‘spor kompleksi’ kampüsümüze çok büyük zenginlik katacak. Depreme dayanıklı olmayan merkezi konumdaki bir yurt binamızı yıkarak, yerine ‘gençlik merkezi’ yapmak üzere inşaat temelleri atıldı. Bunun yanında sosyal donatı olarak ‘kafeler, alışveriş merkezleri, zincir marketler’ kampüs içinde bir cazibe merkezi oluşturacak. Ayrıca ‘diş hekimliği fakültesi’, ‘organ nakli merkezi’, ‘veteriner fakültesinin diseksiyon binası’, ağırlıklı mühendislik fakültesi birimlerinin kullanacağı büyük bir ‘teknoloji merkezi’ ve içinde ayrıca ‘mükemmeliyet merkezinin’ yer aldığı inşaat çalışmaları ise hayırseverlerin katkılarıyla sürüyor. Bu kadar binanın birlikte yürüyor olması az bir şey değil. Bunlar tamamlandığında tabiri caizse yapı problemlerimizi halletmiş olacağız. Bir iki tane temel bina ihtiyacımız kalacak. Ve yine konsantrasyonumuzu araştırma üniversitesi ufkumuza verme imkanı da yakalamış olacağız” açıklamasında bulundu. En çok öğrenciyi barındıran BUÜ sayıyı azaltacak Uludağ Üniversitesi’nin 67-70 bin bandında değişen öğrenci hacmi ile Türkiye’nin öğrenci sayısı en büyük üç üniversitesinden biri olduklarını belirten Yılmaz, “Bu öğrencilerden 21 bini ön lisans. Ön lisans öğrencileri şu açıdan kıymetli. Bursa bir sanayi şehri biliyorsunuz. Dolayısıyla o sanayinin aradığı elemanın hızlı ve etkin bir biçimde yetiştiği bir yer. Genelde bizim yüksekokullarımızın mezunları çok tercih ediliyor. Güçlü yüksekokullarımız var. Ayrıca önümüzdeki yıllardan itibaren öğrenci sayımızı bir miktar düşürebilme yönünde Yüksek Öğretim Kurumu’na tekliflerimiz olacak. Kabul edilirse bir miktar öğrenci sayılarımız azalma söz konusu olabilir” ifadelerine yer verdi. Tercih yapacak öğrencilere çağrı Yaklaşan üniversite tercihleri öncesi seçim yapacak öğrencilere de çağrıda da bulunan Yılmaz, “Güçlü bir geleneği ve yarım asırlık bir tarihi var. Hemen hemen bütün fakülteler kendi klasmanlarında oldukça seçkin bir yerde yer alıyorlar. Son derece güzel bir kampüsü ve güzel bir şehrin üniversitesi. Uludağ Üniversitesi’nin kampüs içinde yurt kapasitesi oldukça yüksek. Birkaç yıl önce yurtlarla alakalı şikayetlerin arttığı dönemde sıkıntının duyulmadığı yer Bursa'ydı” şeklinde konuştu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Ekometre En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.