SON DAKİKA
Hava Durumu

#Dijital Pazarlama

Ekometre - Dijital Pazarlama haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dijital Pazarlama haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

E-ticaret hacmi 3 trilyon TL'ye ulaştı Haber

E-ticaret hacmi 3 trilyon TL'ye ulaştı

Türkiye e-ticaret ekosisteminin önde gelen aktörlerini bir araya getiren, e-ticaretin geleceğinin rekabet, regülasyon ve tüketici deneyimi odağında konuşulduğu "Yapay Zeka Çağında e-Ticaretin Geleceği" zirvesi İstanbul'da başladı. Ticaret Bakanlığının himayesinde, İstanbul Ekonomik Araştırmalar Derneği (İEAD) ev sahipliğinde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye e-Ticaret Sektör Meclisi, Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD) ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Dijital Teknolojiler İş Konseyi işbirliğinde İstanbul'da düzenlenen zirvenin açılışında konuşan Bolat, e-ticaret sektöründeki gelişmeleri paylaştı. Kovid-19'un e-ticaret sektörünün Türkiye'de anlaşılmasının ve bir anda kıymetlenmesinin önemli etkisi olduğunu dile getiren Bolat, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kovid-19 ile birlikte karantina günleri ve ayları başlayınca, herkes evine çekilmek zorunda kalınca, üretim, ticaret ve alışveriş yavaşlayınca e-ticaret sektörü, bilişim sektörü çok kıymetlendi. Tıpkı sağlık, lojistik, tarım ve gıda sektörü gibi. Bunlar Kovid-19 döneminin parlayan yıldızlarıydı. Şöyle ki 2019'da genel ticaret içinde yüzde 4,5 payı olan e-ticaret sektörü geçen yıl itibarıyla yüzde 19,5'e kadar yükseldi. Daha da önü açık görünüyor." "Buradaki sonuçlardan istifade edeceğiz" Bakan Bolat, dünya ticaretindeki trendlerin etkisiyle son yıllarda işletmelerin hem iç hem de yurt dışı pazarlarda online kanallar aracılığıyla ticarete daha yoğun bir şekilde sarıldığını belirterek, Kovid-19 ortaya çıktığında henüz e-ticarete girmeyen işletmelerin duyduğu pişmanlıktan bahsetti. O dönemde online satışa geçmiş olan şirketlerin öne çıkmayı başardığını anımsatan Bolat, bugün düzenlenen sempozyumda e-ticaretin yapay zeka açısından geleceğinin, ihtiyaç duyulan regülasyonların ve mevcut durumun ele alınacağını anlattı. Bolat, "Bu açıdan çok faydalı sonuçlar çıkacağına inanıyorum. Buradaki konuşmaların ve sonuçların da inşallah raporlaştırılmasını ve bizim de bundan istifade edeceğimizi belirtmek istiyorum." diye konuştu. "İnternetten sipariş verenlerin oranı yüzde 55,7'ye yükseldi" Ticaret Bakanı Bolat, 2022 yılında 5,5 trilyon dolar olan küresel e-ticaret hacminin geçen yıl itibarıyla 7 trilyon dolara yükseldiğini kaydederek, 2026'da 8 trilyon doları aşmasının beklendiğini söyledi. Bolat, "Ülkemizde de baktığımızda genç ve dinamik bir nüfusa sahip olmamız, yoğun bir şekilde mobil cihaz kullanılması, internetin ve sosyal medyanın yaygınlığı, coğrafi konumumuzun ülkemize kazandırdığı bölgesel güç olabilme avantajı gerek milli düzeyde gerekse uluslararası düzeyde e-ticaret sektörünün ufkunun açık, geleceğinin parlak olduğunu göstermektedir." şeklinde konuştu. Türk filmlerinin yurt dışında çok izlenmesinin Türk ürünlerinin tercih edilmesine dolaylı etki sağladığına değinen Bolat, şu değerlendirmelerde bulundu: "E-ticaret çalışmalarının da aynı şekilde yaygınlaştığını görmekten memnuniyet duyuyoruz. Avrupa'da bile, Kafkaslar'da, Orta Asya'da, Orta Doğu'da, Balkanlar'da, Afrika'da e-ihracatımızın yaygınlaşmakta olduğunu görmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz ama tek başımıza değiliz tabii. Çok büyük devler, dev oyuncular var. Onlarla rekabet edebilmek kolay değil ama bu gelişme dış ticaret çalışmalarımızda yeni bir alan haline geldi. Müzakere alanı, anlaşma alanı haline geldi. Bütün bu konularda siz değerli sektör paydaşlarıyla istişare ve koordinasyon içinde çalışıyoruz. Ülkemizde TÜİK verilerine göre internet üzerinde mal ve hizmet siparişi veren fertlerin oranı 2020'de Kovid-19'un ilk yılında yüzde 35 iken bu yıl yüzde 55,7'ye yükseldi. 5 yılda iki katından fazla e-ticaretle sipariş verme oranı yükselmiş oldu." "Türkiye'de e-ticaret hacmi 3 trilyon lirayı aştı" Bakan Bolat, Türkiye'de e-ticaret hacminin 2024'te bir önceki yıla göre yüzde 61,7 artarak 3 trilyon lirayı aştığını belirterek, bu rakamın 90 milyar dolara tekabül ettiğini bildirdi. Söz konusu rakama ilişkin detaylar paylaşan Bolat, toplam e-ticaretinin 3'te 2'sinin perakende e-ticaretten geldiğini söyledi. Bolat, Ticaret Bakanlığı olarak e-ticaret konusunda yaptıkları çalışmalara değinerek, bu alanda hayata geçirilen düzenlemelere ilişkin örnekler verdi. Türk üreticilerin ve pazar yerlerinin dünyadaki rekabet gücünü koruyabilmek, yurt dışına yönelik satışları ve sektördeki ileri teknoloji yatırımlarını teşvik etmek amacıyla Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun'da geçen yıl yapılan düzenlemelere ilişkin bilgi veren Bolat, "Bazı yurt dışı pazar yerlerinin bizim pazarımızda çok ciddi pazar payı alarak yurt içindeki işletmeleri silip süpürebilme tehlikesi vardı bunu önlemek istedik." dedi. Bolat, bu düzenlemenin ardından yönetmelikte de değişiklikler yaptıklarını, burada özellikle satıcıların da şikayetlerini dikkate aldıklarını vurguladı. "Ekonominin makro göstergelerinde ve bütün göstergelerde olumlu bir trend söz konusu" Ticaret Bakanı Bolat, yurt dışına satışlarda verilen destek ve teşviklerden bahsetti. Bu düzenlemelerle e-ihracatı ve istihdamı artırmayı hedeflediklerinin altını çizen Bolat, şunları kaydetti: "Ticaret Bakanlığı olarak sektöre yön gösteren, yol açan, sektörle birlikte omuz omuza geleceği şekillendiren bir bakanlığız. 21 Kasım'da sektör oyuncularıyla, siz değerli işletmelerle birlikte bir e-ticaret festivali düzenleyeceğiz. Buradaki amacımız ekonomiyi canlandırmak ve ekonomideki canlılığı artırmaktır. Sosyal medyada ne kadar felaket senaryosu çizilmeye çalışılsa da memnuniyetle görüyoruz ki ekonominin makro göstergelerinde ve bütün göstergelerde olumlu bir trend, güçlü bir istikrara doğru iyileşme söz konusu. Salgın, savaşlar ve depremler sonrasında yaralarımızı hızla sardık. Ülke, millet ve toplum olarak meydan okumalarla karşı karşıya kaldığımızda gerçek gücümüzü ortaya koyan ve dayanıklılığı çok güçlü olan bir ülke ve milletiz. Hangi doğal afet, hangi uluslararası kriz olduysa her birinden adeta Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi teğet geçerek güçlü bir şekilde tekrar zirveye doğru tırmanmayı başarabiliyoruz." "Teşvikte e-ticareti de unutmuyoruz" Bakan Ömer Bolat, e-ticaret ile ilgili aktörlerle etkileşim içinde çalışma yapmaya devam edeceklerini belirterek, birçok ilde e-ticaret konusunda farkındalık, tanıtım ve bilinirlik eğitimleri yapılacağını, toplam 30 ilde bu eğitimlerin planlandığını, 2026 başında tamamlanacağını söyledi. Bütçelerinin yüzde 60'ını mal ve hizmet ihracatına destek olarak sunduklarını dile getiren Bolat, "Burada e-ticareti de unutmadık. e-Kolay İhracat Platformu var. Bu şekilde e-ihracatı ve diğer mal ve hizmet ihracatını teşvikte e-ticareti de unutmuyoruz. Onu da aynı şekilde destekliyoruz." diye konuştu. Bolat, e-ihracat yapan şirketlerin işlerini kolaylaştırmak ve ihracatlarını artırmak için hayata geçirdikleri uygulamalardan bahsederek, bu alanda düzenlenen etkinliklere ilişkin örnekler verdi. Bu yıl 21 Kasım'da düzenleyecekleri e-ticaret festivalinin yanı sıra Ankara'da e-ihracat zirvesi de düzenleyeceklerini kaydeden Bolat, sözlerini şöyle tamamladı: "Bir yıl Ankara'da bir yıl İstanbul'da. İstanbul'daki Küresel E-İhracat Zirvesini IGEXX'i de 2026 eylül başında düzenleyeceğiz. E-ihracat desteklerinin inceleme süreçlerini hızlandıran dijital teşvik takip modülümüz çalışmakta. Bütün amacımız sürdürülebilir ihracat hamlesini başarmaktır ama esas hedefimiz kaliteli, itibarlı, teknolojisi iyi olan Türk ürünlerinin dünya vitrinine taşınmasını ve dünya alıcılarıyla buluşmasını sağlamak, ülkemize döviz kazandırmak ve dövizin bir sorun olmasını engellemektir. Ticaretin yeni otobanı olan dijital pazarlarda Türk firmalarının ve ürünlerinin daha çok pay almasını sağlamaktır." Bakan Bolat, konuşmasının ardından etkinliğin sponsor firmalarının temsilcilerine plaket takdim etti.

E-ticaret girişimcilerine kritik uyarı Haber

E-ticaret girişimcilerine kritik uyarı

Perakende e‑ticaret hacmi ise 1 trilyon 619 milyar TL’ye ulaştı. Ancak yükselen bu grafik, girişimciler için başka bir tehdit tablosunu da beraberinde getiriyor: marka korsanlığı. Tescilsiz markalar fırsatçıların eline geçiyor Son dönemde pazaryerlerinde marka korsanlığı ciddi bir tehdit haline geldi. Marka tescilini hiç yaptırmamış ya da yalnızca sınırlı sınıflarda koruma sağlamış birçok girişimci, yıllar süren emeğiyle kurduğu markasını artık kendi adıyla bile satamaz hale geliyor. Satış hacmi artan, müşteri yorumları çoğalan ve arama sonuçlarında üst sıralara çıkan markalar, sistemdeki hukuki boşluklardan faydalanan kötü niyetli kişiler tarafından tescil ettiriliyor. Gerçek girişimci platformdan dışlanırken, o markayla bağ kurmuş tüketiciler de sahte ürünlerle karşı karşıya kalıyor. Üstelik bu durum yalnızca girişimcinin değil, tüketicinin de mağduriyet yaşamasına yol açıyor. Gerçek markanın itibarına zarar verilirken, müşteri şikayetleri de doğrudan gerçek sahibine yöneliyor. Süreç hem maddi hem manevi kayıplarla sonuçlanıyor. “Küçük girişimcinin emeği gasp ediliyor” Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan İletişim ve Sosyal Medya Uzmanı Nurhan Demirel, son dönemde artan ihlallerin küçük ve orta ölçekli işletmelerin önünü kestiğine dikkat çekiyor: “Marka tescil ihlalleri, taklitçilik vakaları ve platform içi haksız rekabet uygulamaları, küçük girişimcilerin haklarını gasp eder hale geldi. Bu durum yalnızca bireysel kayıplara değil, ülke ekonomisine de ciddi zarar veriyor. Ne yazık ki bu ortamda global marka çıkarmamız her geçen gün daha da zorlaşıyor.” Demirel’e göre bir markanın tanınması ve güven kazanması; ürün geliştirmeden dijital pazarlamaya, müşteri deneyiminden inovasyona kadar pek çok başlıkta uzun yıllar süren bir çaba gerektiriyor. Ancak tüm bu yatırım, marka tescili yapılmadığı takdirde birkaç tıkla başkalarının eline geçebiliyor. “Ürününüz satmaya başladığı anda risk de başlar.” E-ticaret sektöründe markalaşmak isteyen girişimcilerin, işin başında marka tescili konusunda gerekli adımları atmaması, ilerleyen süreçte ciddi mağduriyetlere yol açabiliyor. E-ticaret Danışmanı Tuğer Akkaya, özellikle pazaryerlerinde kısa sürede yüksek satış hacmi yakalayan ürünlerin fırsatçılar tarafından hedef alındığını belirterek şu uyarıda bulunuyor: “Pazaryerlerinde ürününüz ilgi görmeye, yorumlarınız çoğalmaya ve aramalarda üst sıralarda yer almaya başladığında; eğer marka tesciliniz yoksa, kötü niyetli kişiler sizden önce markanızı tescil ettirebilir. Üstelik bu kişiler daha sonra hem sizin satışlarınızı engelleyebilir hem de sizi hukuken zor durumda bırakabilir.” Akkaya, e-ticaret dünyasında markalaşmanın yalnızca bir logo ya da isim oluşturmakla sınırlı olmadığını, fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunmasının başarıyı sürdürülebilir kılmak için temel bir unsur olduğunu vurguluyor. Bu nedenle girişimcilerin ürünlerini satmaya başlamadan önce değil, ürün fikrini netleştirdikleri anda markalarını koruma altına almaları gerektiğini ifade ediyor. Sisteme ilk giren değil, markasını ilk tescil ettiren avantajlı! Birçok girişimci markasını yıllarca büyütmesine rağmen, resmi tescil başvurusunu geç yaptığı için bir sabah markasının artık başkasına ait olduğunu öğreniyor. Hatta bazı durumlarda, tescilli markaların bile rahatlıkla taklit edildiğine dikkat çeken Av. Orhan Sinan Dural, art niyetli satıcıların pazaryeri platformlarının açıklarından yararlanarak haksız kazanç elde ettiğine dikkat çekiyor. Av. Dural, bu tür durumların hem “haksız rekabet” hem de “marka gaspı” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Gerçek marka sahipleri, haklarını aramak için arabuluculuk ve dava süreçleriyle zaman kaybederken; tüketiciler, taklit ürünler nedeniyle yanıltılıyor. Bu süreç hem girişimcilerde ciddi maddi kayıplara hem de itibar zedelenmesine yol açıyor. Marka taklitleri, özellikle reklamlar yoluyla tüketici güvenini sarsıyor. Taklit satıcılar, orijinal markanın logosunu ve görsellerini kullanarak güven algısı oluşturuyor; tüketiciler ise sahte ürünleri gerçek sanarak satın alıyor. Bu durum hem tüketicinin zarar görmesine hem de gerçek marka sahibinin itibar kaybına neden oluyor. Sonuçta hem tüketici hem de girişimci tarafında ciddi bir mağduriyet ortaya çıkıyor. Taklit markalar, gerçek marka sahiplerini mağdur ediyor Taklit markalardan alışveriş yapan tüketiciler, yaşadıkları sorunlar karşısında gerçek markaya ulaşarak çözüm talep ediyor. Ancak ürün ya da hizmeti sunan taraf taklit bir satıcı olduğunda, gerçek marka sahibi haksız yere şikâyet edilip itibar kaybı yaşıyor. Av. Orhan Sinan Dural, bu tür durumların yalnızca girişimciyi değil, doğrudan tüketiciyi de etkilediğini ve güven ilişkisini zedelediğini belirtiyor. Böylece hem tüketici mağdur oluyor, hem de gerçek marka sahibi itibar ve zaman kaybına uğrayarak, müşteri memnuniyeti sağlayamadığı için ticari zarara uğruyor. Av. Orhan Sinan Dural, e-ticaret yapan girişimcilere şu hayati uyarılarda bulunuyor: E-ticaretin büyüyen yapısı, beraberinde marka haklarının korunmasını da zorunlu kılıyor. Girişimciler, ürün kalitesine ve pazarlamaya olduğu kadar fikri mülkiyet haklarına da özen göstermeli. Aksi halde emeklerinin başkaları tarafından sahiplenilmesi kaçınılmaz olabilir. İşte Dural’ın öne çıkardığı 5 kritik öneri: 1. Tescilsiz marka ile satış yapmayın Marka tescili, sadece isim hakkı değil; dijital varlık ve itibar korumasıdır. Tescilsiz markalar haksız rekabete karşı sınırlı koruma sağlar. Oysa tescilli markalar, ihtiyati tedbir, tazminat ve hızlı hukuki müdahale gibi avantajlar sunar. Bu nedenle tescil, girişimciler için hayati bir yatırımdır. 2. Marka tescil sınıflarınızı geniş tutun Marka tescilini yalnızca ürün sınıfıyla sınırlandırmak, kaleyi koruyup surları savunmasız bırakmak gibidir. E‑ticaret, mağazacılık, dijital hizmetler, reklamcılık ve eğitim gibi alanları da kapsayan sınıfları (özellikle 35, 38, 41 ve 45) mutlaka dahil edin. Aksi halde, markanız başka sektörlerde başkaları tarafından tescil edilerek sosyal medya, dijital platformlar veya mağaza tabelalarında kullanılabilir. Bu da markanızın bütünlüğünü ve büyüme potansiyelini ciddi şekilde zedeler. 3. Dijital varlıklarınızı arşivleyin Markanızla ilgili tüm dijital varlıkları güvence altına alın: logo, alan adı, sosyal medya hesapları, web sitesi içerikleri, tasarımlar ve reklam görselleri düzenli olarak yedeklenmeli. Ayrıca iş ortaklarıyla yapılan yazışmalar, sözleşmeler, fatura ve ilk satış kayıtları da dijital arşivde saklanmalı. Bu belgeler, olası bir marka hakkı ihlalinde veya dava sürecinde delil niteliği taşıyacak güçlü kanıtlardır. Unutmayın, sosyal medya kullanıcı adları ve domain'ler de tescil kadar stratejik önem taşır; sahiplik iddiası için zaman damgalı arşiv büyük avantaj sağlar. 4. Marka başvurularını takip edin Türk Patent ve Marka Kurumu’nun bültenlerini düzenli olarak kontrol edin. Markanıza benzer başvurulara zamanında itiraz etmek, ileride yaşanabilecek itibar ve satış kayıplarının önüne geçer. 5. İşbirliklerini yazılı sözleşmeye bağlayın Pazaryeri platformları ve influencer’larla yapılan işbirlikleri, markanızın görünürlüğünü artırsa da beraberinde önemli riskler getirebilir. Tedarikçi, influencer veya platform fark etmeksizin tüm iş ilişkilerinizi mutlaka yazılı sözleşmeyle güvence altına alın. Bu sözleşmeler; içerik üretimi, ödeme koşulları ve kullanım haklarını netleştirerek sizi hukuki belirsizliklerden korur, markanızı ve emeğinizi güvenli bir zemine taşır.

Çerezsiz Dijital Pazarlamada gelecek planları Haber

Çerezsiz Dijital Pazarlamada gelecek planları

Gizlilik konularındaki değişikliklerden doğrudan etkilenecek pazarların başında gelen dijital pazarlama sektörü için ise önemli değişim ve dönüşümün başladığına dikkat çeken Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin Kaplan, “Bu durum reklamcıları daha genel ve geniş stratejilere yönlendirebilir. Aynı zamanda sektöre kazandırılan yeni teknolojiler ile dijital pazarlama süreçleri daha teknik ve bilgi gerektiren bir yöne evrilecek. Reklam verme ve hedefleme yöntemleri farklılaşarak yerini data ve yapay zeka odaklı kişiselleştirilmiş reklama bırakacak ve reklam verimliğini artıracak" dedi. Dijital pazarlamanın en önemli gündem maddelerinden biri olan gizlilik, Google’un 2024 yılının ikinci yarısında çerezleri kademeli olarak kaldıracağını duyurmasıyla daha da dikkat çekici bir hale geldi. Gizlilik önlemlerinin reklamcılıkta hedefleme teknolojilerini doğrudan etkilediğini söyleyen Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin Kaplan, “Bu değişiklikler teknik açıdan evrilebilir ve değişebilir. Bu durum reklamcıların daha genel ve geniş kapsamlı stratejilere yönelmelerine neden olabilir. Aynı zamanda daha az doğrudan hedefleme de reklam verimliliğini etkileyecektir” şeklinde açıklamada bulunarak, bu gizlilik kararına ilişkin mecralar kendilerine göre hedefleme teknolojileri geliştirerek önlemlerini aldıklarını ve bu sürecin ardından dijital pazarlama süreçleri daha teknik ve bilgi gerektirecek bir altyapıya sahip olmanın önemli olduğuna dikkat çekti. Reklam verme ve hedefleme yöntemleri farklılaşarak yerini data ve yapay zeka odaklı kişiselleştirilmiş reklamlara doğru evrileceğini belirten Kaplan, “Blockchain teknolojileri ve yapay zekâ kullanımıyla dijital reklam sektörü ve kullanıcı davranışları anlamlandırılarak kişiselleştirilmiş reklamların daha da geliştirileceği ve önem kazanacağı bir döneme gireceğiz. Bu dönemde ölçümleme metodolojisi biraz daha farklılaşacak. Sunucu bazlı ve çeşitli teknolojiler kullanılarak kişiselleştirilmiş reklam stratejileri daha belirgin hale gelecek. Yeni uygulamalar ile reklam pazarı daha şeffaf, güvenilir ve kullanıcı odaklı hale gelmesine olanak tanırken, aynı zamanda kişiselleştirilmiş reklamların daha da geliştirilmiş ve anlamlı hale gelmesine olanak tanıyacaktır. Bu, kullanıcıların ilgi alanlarına daha uygun reklamlarla karşılaşmalarını sağlayarak reklam verimliliğini artıran bir adım olacak” dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.