SON DAKİKA
Hava Durumu

#Deva Partisi

Ekometre - Deva Partisi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Deva Partisi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Karatutlu: Maraşlı esnaf zorda Haber

Karatutlu: Maraşlı esnaf zorda

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Dr. İrfan Karatutlu, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada deprem bölgesinde süregelen sorunlara ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın uygulamalarına eleştiriler yöneltti. Mücbir sebep kararını yerinde buluyoruz ama Milletvekili Karatutlu konuşmasında, deprem bölgesi için mücbir sebep süresinin 30 Kasım 2025’e kadar uzatılmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi ve iktidara teşekkür etti. Ancak aynı duyarlılığın yerinde dönüşüm süreci için gösterilmediğini vurguladı. Vatandaşların büyük bir bölümü hâlâ hukuki ve idari süreçlerle boğuşurken, 30 Haziran 2025’e kadar verilen sürenin yetersiz olduğunu belirtti. Karatutlu, yerinden dönüşüm süresinin en az 5-6 ay daha uzatılması gerektiğini ifade etti. Rezerv alan ilanları keyfi, şeffaflık sıfır Kahramanmaraş’taki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nü eleştiren Karatutlu, kurumun “Ali kıran baş kesen” tavrıyla hareket ettiğini belirtti. Vatandaşlarla herhangi bir uzlaşı sağlanmadan, tamamen keyfi kararlarla bazı bölgeler rezerv alan ilan edilirken, bazı bölgelerin hiçbir gerekçe gösterilmeden rezerv alan dışına çıkarıldığını dile getirdi. Bu uygulamaların, hukuki güvenliği zedelediğini ve halkta güvensizlik yarattığını vurguladı. AVM dayatması binlerce esnafı yıkıma götürür Konuşmasında Kahramanmaraş merkezinde planlanan bir AVM projesine de dikkat çeken Karatutlu, söz konusu projeyle birlikte binlerce küçük esnafın mağdur edileceğini söyledi. Deprem bölgesinde hâlâ toparlanamayan ticari hayat varken, büyük sermaye odaklı yatırımlarla küçük esnafın daha da ezileceğini belirtti. Karatutlu, yetkililere AVM projesinden vazgeçilmesi çağrısında bulundu. Deprem bölgesinde çözüm için birlik şart Dr. İrfan Karatutlu, konuşmasının sonunda çağrısını yineledi: “Yerinden dönüşüm süreci bir takvim değil, bir yaşam meselesidir. Bu halk daha fazlasını değil, adil ve uygulanabilir bir süreci talep ediyor. Gelin vatandaşın yanında durun; dönüşüm süresini uzatın, AVM dayatmasından vazgeçin!”

Karal: Emekli ikramiye oranı yüzde 66’dan yüzde 18’e düştü Haber

Karal: Emekli ikramiye oranı yüzde 66’dan yüzde 18’e düştü

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, yalnızca bayram ikramiyesiyle kurban kesmenin artık hayal olduğunu belirterek, “Bir emeklinin, bırakın bir kurbanlık almayı bir hisse alabilmesi için dahi en az 8 kişiyle birleşmesi gerekiyor. Bu tablo, sosyal çöküşün ve iktidarın emekliyi nasıl kaderine terk ettiğinin açık göstergesidir” dedi. DEVA Partili Hasan Karal, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde emeklilerin içinde bulunduğu ekonomik darboğaza ilişkin açıklama yaptı. Emeklilere verilen ikramiye faize, KKM’ye ödenen kaynaklar yanında devede kulak Karal, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın bayram ikramiyelerinin 31 Mayıs - 4 Haziran tarihleri arasında hesaplara yatırılacağını açıklamasını hatırlatarak, 4 bin TL’lik ödemenin bir lütuf gibi sunulmasına tepki gösterdi. Toplamda 57,4 milyar TL ödeme yapılacağının açıklandığını belirten Karal, “Bu rakam, faize ve Kur Korumalı Mevduat sistemine aktarılan devasa kaynaklarla kıyaslandığında adeta devede kulaktır” ifadelerini kullandı. Emekli maaşı- ikramiye oranı yüzde 66’dan yüzde 18’e düştü Emekli ikramiyelerinin ilk kez 2018 yılında verildiğini hatırlatan Karal, o dönemde 1.000 TL’lik ikramiyenin, emekli maaşının yüzde 66’sına denk geldiğini belirtti. Bugün ise bu oranın yüzde 18’e kadar düştüğüne dikkat çeken Karal, “2018’de verilen ikramiyeyle bir kurban kesilebiliyordu. Bugün ise emekli, o parayla 5 kilo et bile alamıyor. Reva görülen bu ücretlerle emekli açlığa ve yoksulluğa mahkum edildi; ikramiye ise bu tabloya sadece tuz biber ekiyor” şeklinde konuştu. Ekonomik şartlar nedeniyle bayramlar ne yazık ki birleştirici olmaktan çıktı Karal, Türkiye Ziraat Odaları Birliği verilerine göre büyükşehirlerde hisseli büyükbaş kurban fiyatlarının ortalama 33 bin 800 TL olduğunu aktardı. İstanbul’da hisse bedelinin 30-45 bin TL, Ankara’da 25-40 bin TL, İzmir’de ise 23-40 bin TL arasında değiştiğini aktaran Karal, sözlerini şöyle sürdürdü: “4 bin TL’lik ikramiyeyle bırakın bir kurbanlık almayı bir hisse almak için dahi en az 8 emeklinin birleşmesi gerekiyor. Bu rakamlar, ne ekonomik akılla ne de vicdanla açıklanabilir. Kurban, paylaşmanın adıdır. Ama bugün emekli, kurbanla değil, geçimle sınanıyor. Ekonomik şartlar nedeniyle bayramlar, özellikle emeklilerimiz için artık birleştirici olmaktan çıktı. Bu çok acı bir şey. Torununa harçlık veremeyen bir emekli gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu anlayışla ne sosyal barış korunabilir ne de toplumda adalet tesis edilebilir. Emekliyi yok sayan bu bütçe anlayışı sürdürülemez. Bu millet, böylesi bir muameleyi hak etmiyor. Emeklimizi bu çıkmazdan kurtarmanın yolu; insanca yaşamayı mümkün kılacak adil bir ücret politikası, bayram ikramiyelerinin alım gücüne göre yeniden düzenlenmesi ve sosyal devlet ilkesinin lafla değil, icraatla hayata geçirilmesidir.”

Ekmen: Tarım sanayisi için özel tedbirlere ihtiyacımız var Haber

Ekmen: Tarım sanayisi için özel tedbirlere ihtiyacımız var

Programda Mersin’e ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Ekmen, kente bir Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulmasının gerekliliğini vurguladı. Doğru yatırımlar yapıldığı takdirde Mersin’in tarım ürünlerinin ilaç, kozmetik ve kimya sanayisinde kullanımı için öne çıkan bir şehir haline gelebileceğini belirten Ekmen, “Mersin, Türkiye’de tarımsal gayrisafi hasıla bakımından 3. sırada yer alıyor; ancak hâlâ bir Tarım İhtisas OSB’si bulunmuyor” ifadelerini kullandı. DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Nil RTV’de Nil Sezer’in sunduğu “Perspektif” programına konuk oldu.  Mersin’e acil olarak Tarım İhtisas OSB’si gerekiyor Mersin’de yetiştirilen tarım ürünlerinin sadece sofrada günlük tüketim değil, sanayisi ile daha çok işlevsel hale getirilmesi hakkında konuşan Ekmen, “Mersin gibi Türkiye'de tarım gayri safi hasılasında 3. büyük üretici olan bir ilin Tarım İhtisas OSB’si yok. Greyfurt, portakal ve limon üreticimiz malını nereye satıyor? Neredeyse yek bir alıcı var meyve suyu fabrikası olarak o da istediği gibi malı öldürüyor ve çiftçiyi parmağına oynatıyor. Bizim gibi bir tarım şehrinin tarım sanayisi bu halde mi olmalıydı? Bugün meyve suyu fabrikaları başta olmak üzere çok yönlü tarım sanayii fabrikaları sadece Mersinimiz değil; Çukurova'yı, Osmaniye'yi, Adana'yı, yer yer Antalya gibi bize komşu üretimleri göz önüne alan bir tarım sanayisi olması gerekmez miydi? Peki, kozmetik ilaç ve kimya sanayi için tarım potansiyelimizi ne kadar kullanıyoruz? Neredeyse sıfır. Geçen gün bir video gördüm, Gaziantepli biri diyor ki ‘Japonlar narın kabuğunu satın almak istiyor’. Peki biz portakalın, limonun kabuğundan yağ üretiyor muyuz? İlaç sanayine çıktı üretiyor muyuz? Kimyevi madde üretiyor muyuz? Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü cins koruma ve yetiştirmede etkili. Tarım sanayi derken, geleneksel anlamda meyve suyu, şoklama, konserve üretimini kast etmiyorum; esas olarak inovatif alanda yani ilaç, kozmetik, kimya alanında bu ürünlerimizin değerini bilirsek bazen bir gram yağı birkaç bin dolara satmamız mümkün olur” açıklamasında bulundu. Kimya ve kozmetikte Mersin’in küresel potansiyeli yüksek Ekmen, “Tarım ürünlerinin kimya, kozmetik ve ilaç sanayilerinde aktif olarak değerlendirildiği bir aşamaya geçmemiz gerekiyor. Bu artık bir ihtiyaç haline gelmişken, Mersin’de konserve ya da meyve suyu fabrikalarından bile yoksunuz. Bu yıl şeftali 8 TL’ye mal edilirken 5 TL’ye satıldı. Oysa elimizde iyi bir konserve fabrikası olsaydı, şeftalileri gerçek değerinden alıp konserveye dönüştürerek tüm dünyaya ihraç edebilirdik. Bu noktada Sanayi Odası’nın önemi ortaya çıkıyor. Doğru politikalarla iktidarı ve yerel yönetimi yönlendirmek, Mersin sermayesine yol göstermek ve sonuç olarak Mersin sanayisini kimliği, planı ve programı olan bir yapıya dönüştürmek büyük bir öncelik. Tarımsal endüstriye yatırım yapılması ve doğru bir lobicilik faaliyetiyle Mersin’in taleplerinin Meclis’e ve yetkililere iletilmesi halinde çok güçlü sonuçlar elde edebiliriz. Gıda sektörünün yanı sıra ilaç, kimya ve kozmetik gibi alanlarda da doğru planlamalar ve üretim süreçleriyle dünyada çok iyi bir konuma gelmemiz mümkün” dedi.

DEVA Partili Ekmen: Gazetecilik kriminalize edilemez Haber

DEVA Partili Ekmen: Gazetecilik kriminalize edilemez

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, TBMM Genel Kurulunda, gözaltına altına alınan ve tutuklanan gazeteciler NOW TV muhabiri Ali Onur Tosun, gazeteci Zeynep Kuray, foto muhabir Bülent Kılıç, AFP foto muhabiri Yasin Akgül, İBB foto muhabiri Kurtuluş Arı, Sendika.org muhabiri Zişan Gür, BirGün yazarı Barış İnce, gazeteci Hayri Tunç, Bakırköy Belediyesi foto muhabiri Gökhan Kam ve foto muhabiri Murat Kocabaş hakkında konuştu. Gazetecilerin tutuklanması birçok açıdan vahim tabloya işaret ediyor Ekmen, “Gazetecilerin tutuklanması birçok açıdan vahim tabloya işaret ediyor. Gazetecilerin görevi, objektif bir şekilde haber alma hakkını topluma kullandırabilmektir. Eğer bir gazeteci görevini icra ederken meslek ilkelerine aykırı hareket ediyorsa bu ancak yine toplum tarafından kınanabilecek ve meslek örgütleri tarafından eleştirilebilecek bir durumdur. Gazetecilik görevinin kriminalize edilmesi kabul edilemez. Sahada olan biteni görüntülemekten ve seyircilere aktarmaktan ibaret olan bir faaliyetin, suç olarak tanımlanması düşünülemez. Müneccimlerim tutuklanmasından sonra gazetecilerin tutuklanması zannediyorum yakın dönemin en vahim olaylarından biri olarak kayda geçmiştir, geçecektir” dedi. İktidarın medya düzeni oldukça kırılgan Gazetecilere yönelik tutumun yıllar içindeki değişimine değinen Ekmen, “Bugün İletişim Başkanlığı'nın bir talimatı ile canlı yayınlara başlayanlar, canlı yayını kesenler, aynı gün, aynı ortak manşetler ile ortaya çıkan büyük medya ağına karşın; bağımsız, küçük mecralarda ve özgürce görevini yapmaya çalışan gazetecilerin tutuklanmış olması iktidara ait medya düzeninin ne kadar kırılgan olduğunu gösterir. Eğer bu gazeteciler toplumu yanlış bilgilendiriyorlarsa neredeyse 1'e 100 mesabesinde gücü kendi kontrolünde olan medya unsurları ile bu yanlışları afişe edebilirsiniz. Ancak sadece elinde taşıdığı cihazın merceğiyle görmüş olduğu fotoğrafı kamuoyuna servis ettiği için bir gazetecinin tutuklanması kabul edilemez. 2002 yılındaki medya düzenini hatırlatıyoruz, bugünkü medya düzenine bakıyoruz ve 22 yıllık aradan sonra yaşananların AK Parti'nin çıkış iddiasıyla uyuşmadığını görüyoruz” açıklamalarında bulundu.

Babacan: Adeta bir darbe teşebbüsüdür Haber

Babacan: Adeta bir darbe teşebbüsüdür

Babacan, Yeni Yol gruplarında yaptığı konuşmada, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bir yıldır ellerinde sopayla tek tek destek belediyelerini dolaşıyorlar” “Yerel seçimlerden bu yana bir yıl geçiyor. Arkadaşlar, siz bir kenara çekin hele. Burada bu işin uzmanı var' diyor. 'Bu popülist otokratlık modelimiz bizim patentimizdedir. “Farklı zaman aralıklarında birbirinden bağımsız konular bir sabah eş zamanlı olarak geliyorsa siyasi etkileşimin açık göstergesidir” “Bu sabahki operasyonlara gelince, bakın üç tane mali konu var. Bir tek bu artık kent uzlaşısı mı ya da terörle ilgilenilen konular mı, o başlık. Üçüncüsü de Gezi Olayları. Şimdi, bağımsız bir yargının olduğu ülkeler; bu kadar farklı olayların, hele hele ta bundan üç yıl önce on iki sene önce yaşananlarla ilgili olan, böyle eş zamanlı olarak, Tarafsız ve bağımsız yargının uğraştığı bir ülkede kendi yargı sürecinde işler. Eğer birbirinden bu kadar farklı konular, bu kadar sayıdaz bölümler; kimi on iki yıldır, kimi bir yıldır, kimi altı çözülen süreçlerden geçiyor da, toplumun sürekli olarak bir sabah geliyorsa, bu, bu bölümün siyasi olarak müdahaleyle yürüdüğünün en açık hali. “367 örnekte olduğu gibi Türkiye'deki sivil darbe teşebbüslerini görmüş bir ülkedir” “Gerçekten bugün Türkiye'nin yaşadıkları, değerli arkadaşlar, daha önce yaşanan o siyaset içinde görünen ya da farklı vesayet odakları yapılan darbe girişimlerinden farklı bir şey değil. İdari olanakları kullanarak, geçmişteki kararlarda gördüğümüz gibi, dayanıklı darbeleri ve darbe girişimlerini görmüş bir ülkedir.” “Türkiye'de sandığın kutsallığını sona erdiren bir teşebbüstür” “Şu anda bu sabah, eş zamanlı olarak demokrasinin pek çok unsuruna müdahale eden, seçilen pek çok belediye başkanınaş sürekli olarak müdahale eden bu süreç maalesef seçilmiş bir iktidar kesintileri, sandıktan çıkan bir iktidarın yapılan adeta bir darbe girişimidir. “Yargı süreci işletmiyor; Erdoğan'ın izni ve başkanlıklarıyla yapılıyor” “ Eğer Sayın Erdoğan bu konularla ilgili hiç konuşmasa, bu konularla ilgili en küçük bir tutum almasa diyeceğiz ki, ya 'Tamam yargı bu, süreç işliyor'. Sadece kendiniz demiyorsanız, 'Ya da turbun büyümüş heybede' diyen kendisi değil? “Demokrasi değil, başka bir yönetim rejimidir” "Gerçekten çok üzücü. Demokraside mücadele yeri. Hukuk içerisinde, adil bir şekilde bir demokratik demokrasiyi sağlayan demokratik gücün yönetimini da, idareyi de kullanarak, bütün olanaklarını kullanarak kapatması, dağıtması artık demokrasi değildir. “İktidar belediyeleri süreç boyunca farklı işliyor; 'Siz bırakın, biz gereğini yapın' diyorlar” “Şu var ki, hiç kimsenin önünde kanun dışı değil. Varsa bir çerçeve, tabii ki hukuk devleti faaliyetlerini da vermelidir. Ama şu şekilde, bir iktidar belediyelerine bakıyoruz, bir de belediyelerine bakıyoruz: Ya bu iktidar belediyelerinde en ufak bir dosya ya da benzer bir şey biliyor musun? Herkes bu tür hükümet belediyelerinde olabilir, daha önce örneklerini görüyorlar, ne yapıyorlar? Başkanları çağırıyorlar, 'Siz arkadaşlar bırakıyorlar' diyorlar. “İki yargılı sistem geçildi; muhalefetle uğraşacak yargı ve iktidara dokunulmayacak yargı…” “Türkiye artık, iki yargılı bir sistem, iki yargılı. Bir şey yok. Senin yargın, benim yargım. Muhalefetle uğraşacak, muhalefetin baskı oluşturacak yargı ve iktidara dokunulmayacak. Gerçek demokraside, tam demokraside bunlar kabul edilemez.” “Artık Türkiye'de seçilmiş bir iktidara sahip bir darbe yapılmıştır” “Bu ülkede siyasetin alanı daraltılıyor. Siyasetçilere şu anda verilen mesaj bu. 'Bakın hiç uğraşmayın ya'. Geçenlerde de açıkladı ya. 'Nasılsa emri hak bir gün vaki olacak. E bu koltuklarda da ilelebet oturamayacağız' dedi. Bu ne demek? 'Ya ben kafaya koydum artık. Ömrüm ve sağlığım yettiği sürece buradayım. Başkasına da bu iktidar yok' demek. Bu o demek yani. Şimdi eğer durum gerçekten böyleyse, durum böyleyse, o zaman değerli arkadaşlar Türkiye artık bir Dağıtıma devam etmek demektir, ama artık askeri darbeyi yapanlar ne der hemen? “Türkiye'de Demokrasi hayattadır, evet hastadır ama hayattadır” “ Ama beyhude beyhude… Türkiye artık çok değişti. Türkiye artık insanların uyandığı, insanların ne olduğu iyi anladığı bir ülke. Bakmayın şu anda seslerini çıkarmadıklarına. Bu ülkelerde hayattadır. Evet, şu anda Sayın Erdoğan ve şürekası ne kadar çaba gösterirse, bu millet bu ülkede sonsuza dek sürecektir. beraber. Hep beraber.” “İsrail büyük bir şımarıklık içinde!” “Dün Gazze'de katliam bırakıldığı yerden devam etmeye başladı. Artık soykırım diye adlandırabildiğimiz boyutlara varan bu insanlık suçu, bu savaş suçu yaygınlaşıyor. Buradan Gazze'deki bütün Filistinli kardeşlerimize orada kalıp dirençleri için, toprakları uğruna can verdikleri için ve 'Gazze Gazzelilerindir' deyip inadına orada bu mücadeleye devam etmek için, burada selamlarımı iletiyorum. Bir bakıyorsunuz insan yok oluyor, şehit oluyor.

Ekmen: Yasal düzenlemeleri muhalefetin olumlu katkılarına açın Haber

Ekmen: Yasal düzenlemeleri muhalefetin olumlu katkılarına açın

Başkanlık sistemiyle Meclisin birçok fonksiyonunu kaybettiğini söyleyen Ekmen, istişare mekanizmasına önem verilmesi gerektiğinin altını çizerek, iktidar partisinin yasal düzenlemelerde Meclisi muhalefetin olumlu katkılarına açması gerektiğine dikkat çekti. Ekmen, “Maalesef hepimiz biliyoruz ki milletvekili teklifi olarak sunulan birçok düzenleme, hatta tamamı bakanlık koridorlarında hazırlanılıyor. Bu, milletvekiline de haksızlık, Türkiye Büyük Millet Meclisine de haksızlık, milletimize de haksızlık” dedi.   DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde istişare mekanizmasının güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. AK Parti'nin Meclisin gündem ve çalışma saatlerini düzenleyen grup önerisi üzerine söz alan Ekmen, mevcut durumun yasama sürecinin sağlıklı işlemediği ve düzenlemelerin genellikle bakanlık koridorlarında hazırlandığına dikkat çekti. Meclis istişare zeminine açılmalı Ekmen, Mecliste istişare mekanizmasına önem verilmesi gerektiğinin altını çizerek, istişareyle Meclisin çalıştırılmasının çok kolay olduğunu vurgulayarak, “Meclis eğer 1.Meclis’in duvarında yazıldığı gibi; bir istişare zeminine dönüştürülürse, Meclis sayısal çoğunluğa dayalı değil, milletin bütün hassasiyetlerini ve kaygılarını dikkate alınmalı. Meclis çoğulcu bir istişare zeminine dönüştürülürse bütün yasalar hızlı bir şekilde ve kolay bir şekilde buradan geçer. Ama bir inatlaşmaya dönüşürse gece 23.00’te vereceğiniz kararı 5.30’da vermek zorunda kalırsınız. Gece 23.00’te uzlaşmayla verilecek bir kararı sabah beş buçuğa kadar defalarca kez alınan yoklama ve karar yeter sayıları kararından sonra vermek zorunda kalırsınız. Eğer Meclis bir istişare zeminine dönüşürse, eğer milletimiz adına muhalefet partilerinin dile getirdiği düzenlemeler ve kaygılar dikkate alınırsa burada üç günde, üç haftada geçmeyen düzenlemelerin yeri geldiğinde bir günde bile geçeceğini görürsünüz. Ama bunun için sayısal çoğunluğunuza güvenip burayı bir dayatma zeminine çevirmemeniz gerekir” ifadelerini kullandı.   Düzenlemeler bakanlık koridorlarında hazırlanıyor Başkanlık sistemiyle Meclisin birçok fonksiyonunu kaybettiğini söyleyen Ekmen, iktidar partisi yöneticilerinin başkanlık referandumu öncesi yasama ve yürütme arasındaki vaatlerini hatırlatarak, “Referandum döneminde yasama ve yürütme arasındaki ayrılığın Türkiye'de güçler ayrılığı açısından ne kadar iyi olacağı anlatılmıştı. Ama bugün maalesef hepimiz biliyoruz ki milletvekili teklifi olarak sunulan birçok düzenleme, hatta tamamı Bakanlık koridorlarında hazırlanılıyor. Komisyonda bir milletvekili arkadaşımız teklif sahibi olarak oturuyor, bir soru geldiğinde dönüp arkasındaki bürokratlara ‘bunun cevabı ne olacak?’ diye bakakalıyor. Bu, milletvekiline de haksızlık, Türkiye Büyük Millet Meclisine de haksızlık, milletimize de haksızlık. Bu Meclis torba kanunların Plan Bütçe Komisyonunda üçer beşer görüşüldüğü, birbiriyle ilişkisiz konuların kuyruğundan birbirine bağlandığı bir yönetim şeklini hak etmiyor. Türk milleti de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da bunu hak etmiyor.” Yasal düzenlemeleri muhalefetin olumlu katkılarına açın AK Partili Adalet Komisyonu Başkanı ve üyelerinin infaz düzenlemesiyle ilgili görüş bildiremediğini ifade eden Ekmen, söz konusu durumun Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama tarihinde utançla geçecek konulardan biri olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti; “Ve o yasal düzenleme yayınlandığında hangi suç makinelerinin o infaz düzenlemesinden faydalanarak dışarı çıktığı, yeniden karaborsacılığa, bahisçiliğe, kumarhaneciliğe, kadına karşı şiddete, çocuğa karşı cinsel saldırıya bulaştığını biz ancak o suçluların bir suç işledikten sonra haklarındaki GBT kayıtlarıyla anlıyoruz. Bu Meclisin bu milletin tamamı üzerinde, hukuk güvenliği üzerinde sonuçlar yaratan böyle bir düzenlemeyi burada enine boyuna tartışmaya hakkı yok muydu? Size basit bir önermede bulunuyoruz: Yasal düzenlemeleri muhalefetin olumlu katkılarına açın. Bu önerilere kulağınızı kapatmayın ki bir yasa yayınlandıktan sonra yürürlüğe girmeden bir daha değiştirmek zorunda kalmayın ya da yürürlüğe girdikten kısa bir süre sonra bir daha değiştirmek zorunda kalmayın.”

Ekmen: Yabancı turist güven bunalımı yaşıyor Haber

Ekmen: Yabancı turist güven bunalımı yaşıyor

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Bolu Kartalkaya’da yaşanan acı facia ile ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda konuştu. Yeni Yol TBMM Grubu’nun turizm sektörünün özellikle felâketler ve afetlere karşı dayanıklılığının mevzuat ve uygulama açısından denetlenmesi hakkında genel görüşme önerisi üzerine söz alan Ekmen, Anayasa’nın iç tüzükte TBMM’ye önemli görevler verdiğini hatırlatarak, araştırma komisyonlarından iktidar ve devlet sisteminin yeterince faydalanmadığı konusunda ciddi eleştirilerin olduğunu vurguladı.  Kanunun gereği yapılmıyor Araştırma komisyonlarının yaptığı birçok çalışmanın bitmesine rağmen yayınlanmadığını, Genel Kurula indirilmediğine dikkat çeken Ekmen, “Yayımlanan raporlardan da devlet kurumları faydalanmıyor, tavsiyeleri dikkatle inceleme ve hayata geçirmekte bir inisiyatif almıyor. Örneğin, 2019 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde hayvan hakları hususunda yayımlanmış olan rapor çok önemli ve nitelikli bir rapor olmasına rağmen, dört yıl boyunca hiçbir kurum bunun gereğini yapmadı. Biz burada, bütçeden hemen önce tartışmalı bir şekilde başka bir yasayı hayata geçirdik ama bu raporun da kanunun da gereği yapılmıyor” diye konuştu.  Yangın yabancı turistte güven bunalımı oluşturdu Bolu Kartalkaya Otel yangınıyla ilgili tutanakları, Meclise sunulan araştırma komisyonu kurulması önerilerini tek tek incelediğini ifade eden Ekmen, önerilerin genelinde yangın faciasının tüm boyutlarıyla aydınlatılması olduğunun altını çizerek, “Oysa bu yangının turizm sektörü üzerinde çok ciddi bir güven bunalımı yarattığı, birçok yabancı turistin kendi acentelerini benzer bir olayın ya da durumun kendi başlarına da gelip gelemeyeceği endişesi içerisinde sorgulamaya tabi tuttuğu anlaşılıyor. Hatta öyle bir durum var ki artık İstanbul'a gelecek turistler otellerden, konaklayacakları otellerden depreme karşı güvenlik belgesi istiyorlar ama böyle bir belge sunulamadığı için rezervasyonlar da yapılamıyor. Turizmin ülkemiz için gerek istihdam gerek doğrudan döviz temini yoluyla ne kadar önemli olduğunu ve bunun Türkiye açısından bu alanda yaşanacak bir sonucun, bir sorunun nasıl sonuçlar yaratacağını en iyi siz takdir edersiniz” ifadelerini kullandı.  Acil durum planları güncellenmelidir Ekmen, 6 Şubat deprem felaketinin turizm sektörü üzerindeki sonuçlarının henüz atlatılmadığına dikkat çekerek, şöyle devam etti:  “Kartalkaya yangın faciasının, turizm sektörü üzerindeki etkilerine ilişkin daha geniş çerçeveden bir genel görüşme yapmak zorundayız. Böyle bir genel görüşmede mevcut mevzuatın yeterliliği, denetim mekanizmalarının etkinliği, afet risklerinin, bütün afetlerin turizm sektörü üzerindeki etkileri, sadece belirli değil, bütün personelin yangın başta olmak üzere diğer olası afetlere karşı eğitim kapasitesinin incelenmesi, acil durum planlarının güncellenmesi, sigorta ve finansal güvencelerin yeterliliği, uluslararası uygulamalardan alınabilecek örneklerin enine boyuna konuşulması gerekir. Mesela Türkiye'deki uluslararası otel zincirlerinin bu konudaki güvenlik yetkinliği maalesef, yerel otellere göre çok daha üst standartta.” Küçük ve orta ölçekli işletmelere finansal destek sağlanmalıdır! Güvenlik tedbirlerinin sağlanmasında Küçük ve orta ölçekli turizm işletmelerine yönelik finansal desteğin sağlanması gerektiğini belirten Ekmen, şunları kaydetti:  “Özellikle küçük ve orta ölçekli turizm işletmelerinin başta yangın olmak üzere olası afetlere karşı deprem, sel ve benzeri afetlere karşı yeterli hâle getirilmesi için ihtiyaç duyulan finansal desteklerin sağlanması. İmar sorunları, otorite boşluğu, iş ve meslek hastalıklarına ilişkin tedbirlerin alınması gibi iş güvenliği ve eğitiminin bütün çalışanlar hakkında sağlanması çok önemli. Çünkü bu eğitimi almış bir çalışanın duyarlı bir şekilde birçok kişinin hayatını kazandırması söz konusudur. Merkezî bir otoritesi olmayan itfaiye standartlarının belirlenmesi gibi birçok konuda uzmanların ve siyasi partilerin yapacağı çalışmaların bir genel görüşme yoluyla ele alınmasının turizm sektöründe ciddi bir ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.”  Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a seslenen Ekmen, “Bu acı olay hepimize ders olsun ve turizim sektörünün ihtiyaçlarını bütüncül bir şekilde ele alalım” dedi.

Esen: Nas politikalarınızın bedelini halka ödetmeyin Haber

Esen: Nas politikalarınızın bedelini halka ödetmeyin

Esen, 16 milyon sigortalı çalışanın 9 milyonunun asgari ücret aldığını hatırlatarak “Asgari ücretin 22 bin 104 TL olarak açıklanmasının ardından milyonlarca asgari ücretlinin evine ateş düştü. Yangın yeri evlerde büyüyen çocukların beslenmesinden, eğitiminden, sağlığından çalan bu korkunç karar bir neslin hayatını ve onların çocuklarının yaşamlarını etkileyecek” dedi.  Nas politikalarının bedeli Esen ekonomiyi kısır döngüye sokan Bakan Nebati dönemini işaret ederek “NAS politikalarınızın bedelini ödettiğiniz insanların derdini gırtlaklarına basıp lokmalarını sayarak azaltamayacağınızı artık anlayın! Bu rakamı asla kabul etmiyoruz!” dedi. Esen ayrıca sosyal hizmetlerin yetersizliği ve yoksulluk ilişkisini hatırlattı “Sosyal yardımla övünüp sosyal hizmet üretmeyen, ne işte ne eğitimde sayısız ev genci üreten bu sistem halkını aç, yoksul, mutsuz ve yalnız bırakmıştır” yorumunda bulundu. “İddialı hedefleri bırakın, gerçekçi hedefler belirleyin” Vekil Esen, 22 bin 104 TL olacak asgari ücret rakamının gerçekçi bir hedef olmadığını, maaşların kaşıkla zamlandığı yerde, gıda, kira ve günlük yaşam maliyetlerinin yüzde 60’a yakın oranlarda sürekli zamlandığını belirtti. Esen, ekonomi politikalarına yönelik eleştirilerini detaylı bir şekilde dile getirerek şu ifadelerde bulundu: “Döviz kurlarına müdahale bu reçetenin ilacı olamadı, para ve döviz politikaları işin uzmanlarıyla yeniden değerlendirilmeli. Vergiler ve dış ticarette korumacılık yerine artık kamu harcamalarında kısıtlamaya gerçekten gidilmeli, mali disiplin vergi arttırmakla olmaz, Arjantin örneğindeki gibi kamu harcamalarını azaltmakla olur.” “Enflasyonla mücadele alım gücünü bitirmekle olmaz, tasarrufa ikna ile olur” Esen ayrıca, gerçekçi hedefler beklediklerini ifade ederek, enflasyonla mücadelenin vatandaşın alım gücünü yok etmekten değil, vatandaşın gelecekte fiyatların daha da yükselmeyeceğine ikna olması ve harcama yerine tasarrufa yönlendirilmesinden geçtiğini söyledi.

Şahin: 86 milyonu silkeleyen bir iktidarla karşı karşıyayız Haber

Şahin: 86 milyonu silkeleyen bir iktidarla karşı karşıyayız

Şahin, “Sadece belediye başkanlarını değil, dar gelirliyi, emekliyi, asgari ücretliyi ve 86 milyon insanı silkeleyen bir iktidar ile karşı karşıyayız” dedi. “İşte itiraz ettiğimiz sistem budur!” Elips TV’de 1'E 1 programına katılan Şahin, gazeteci Bülent Aydemir'in sorularını yanıtladı. Asgari ücretin gerektiği gibi istişare edilmeden belirlendiğine işaret eden Şahin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerinden iktidara yüklendi: “Görüşmeler ne zaman başladı ne zaman müzakereler gerçekleşti. Sayın Vedat Işıkhan’ın önünde bir metin ve bu metni okuyor. İşte itiraz ettiğimiz Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi budur.” “Vergiyi yüzde 46 ile toplayacaksınız, gariban asgari ücretliye yüzde 30 reva göreceksiniz!” Şahin, asgari ücrete yüzde 30 oranında zam yapılmasına tepki göstererek “Vatandaştan vergiyi yüzde 46 ile toplayacaksınız, yeniden değerlenme oranına yüzde 44 diyeceksiniz, Motorlu taşıtlar vergisine yüzde 43 diyeceksiniz ve en tabandaki gariban asgari ücretliye yüzde 30’u reva göreceksiniz” ifadelerini kullandı. “Sayın Işıkhan, önüne koyulan metni okuyor!” Şahin, “Bakan Işıkhan Balıkesir’de son dönemlerin en büyük iş kazası ziyaretinde incelemelerde bulunurken, asgari ücret toplantısının Perşembe ya da Cuma günü olacağını daha önce duyurmalarına rağmen, son anda asgari ücretin 20:30’da açıklanacağını söylediler. Görüşmeler ne zaman başladı ne zaman müzakereler gerçekleşti. Sayın Vedat Işıkhan’ın önünde bir metin ve bu metni okuyor. İşte itiraz ettiğimiz Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi budur. Bir kişinin dediğine göre bu ülkenin yönetilmemesi gerekir” diye konuştu.   “Bu, kul hakkı değil mi?” Şahin, “Bu rakamın en az yüzde beşi Ocak ayında işçinin daha cebine girmeden eriyecek. Bu reva mı, sayın Erdoğan? Bu kul hakkı değil mi? Bir asgari ücretliye yapılan bir zülümdür. Bakan Işıkhan, Erdoğan’ın ‘muhalefetin belediye başkanlarını silkele’ sözünü yanlış anladı. Sadede belediye başkanlarını değil, dar gelirliyi, emekliyi, asgari ücretliyi ve 86 milyon insanı silkeleyen bir iktidar ile karşı karşıyayız” değerlendirmesinde bulundu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Ekometre En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.