SON DAKİKA
Hava Durumu

#Cevdet Yılmaz

Ekometre - Cevdet Yılmaz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cevdet Yılmaz haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yılmaz: Yüzde 30'un biraz üstünde enflasyonla yılı kapatacağız Haber

Yılmaz: Yüzde 30'un biraz üstünde enflasyonla yılı kapatacağız

Yüzde 30'un biraz üstünde bir enflasyonla bu yılı kapatacağız inşallah. Gelecek seneki hedefimiz yüzde 20'nin altına indirmek" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Ankara Sanayi Odası (ASO) tarafından bir otelde düzenlenen ASO 62. Kuruluş Yılı Ödül Töreni'ne katıldı. Dünya ekonomisinin büyümesi tarihsel ortalamanın altında Burada konuşan Yılmaz, dünya ekonomisinin büyümesinin tarihsel ortalamalarının altında seyrettiğini, dünya ticaretinin bunun da altında büyüdüğünü, savaşların yanı sıra ticaret savaşlarının da yaşandığını söyledi. ABD, Çin ve Avrupa Birliği gibi büyük ekonomik aktörlerin politikalarının ciddi şekilde yakından takip edilmesi ve Türkiye'nin buna göre stratejik olarak konumlandırılması gerektiğine işaret eden Yılmaz, "Dünyanın bu hali içinde Türkiye ekonomisi son 22-23 yılda dünyadan çok daha hızlı bir şekilde büyüdü. Dünya ortalama yüzde 3,5 büyürken, bizim ekonomimiz yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüme kaydetti. Dünyadan 1,9 puan her yıl daha fazla büyüdük. Bu önemli bir başarı" ifadelerini kullandı. Bu yılki ekonomik büyüme beklentisi Yılmaz, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,3 büyümesini beklediklerini dile getirerek, şunları kaydetti: "Bu yıl ekonomimiz 1,5 trilyon dolar seviyesini aşmış olacak. Bundan 22-23 yıl önce 238 milyar dolarlık bir ekonomimiz vardı. Bu sene inşallah 1,5 trilyon doları aşan bir ekonomik büyüklüğü görmüş olacağız. Geçen yıl itibarıyla nominal dolar bazında dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz. Satın alma gücüne göre 12. büyük ekonomisiyiz. Bu yıl IMF'nin dünyadaki ülkelerle ilgili tahminlerinin gerçekleşmesi halinde Türkiye nominal dolar bazında dünyanın 16. büyük ekonomisi olacak. Satın alma gücü paritesiyle ise 11. büyük ekonomi olacağız, IMF'nin tahminlerinin gerçekleşmesi halinde." 'Türkiye tarihinde ilk defa yüksek gelirli ülkelerden biri olacak' "'Son çeyrek asırda Türkiye neyi başardı?' diye soracak olursanız, Türkiye alt orta gelirden üst orta gelire yükseldi ve burada kalıcı hale geldi. Bu yılki gerçekleşmeler ışığında Türkiye, tarihinde ilk defa yüksek gelirli ülkelerden biri haline gelecek Dünya Bankası hesaplamalarına göre. İlk defa yüksek gelirli ülkeler ligine alt basamaktan da olsa bir adım atmış olacak. Ama bu daha zorlu bir dönem. Burada kalıcı olmak önemli olan ve ilerlemek. Bu da rakamsal dönüşümlerin ötesinde niteliksel bir değişimi gerektiriyor. Sadece rakamları büyüterek bu ligde kalamazsınız. Kurumlarınızı dönüştürmeniz lazım. Reformlar yapmanız lazım. Sadece devlet olarak değil, firmalar, kamu, sivil toplum bütün unsurlarıyla, ülkemizin bir dönüşüm sürecinden geçmesi gerekiyor." Merkez Bankası rezervi 180,6 milyar dolar Merkez Bankası rezervlerinin 21 Kasım itibarıyla 180,6 milyar dolar olduğunu hatırlatan Yılmaz, şöyle devam etti: "Bu resmi rezervimiz. Bir de bizim milletin rezervi var. Özellikle bu altın rezervi… Dünyada birçok ülkeden biraz ayrışıyoruz. Finans hesaplarına bu girmediği için bunu gösteremiyoruz maalesef. Milli rezervimizi gösteremiyoruz. Ama son dönemlerde özellikle altın fiyatlarının da artmasıyla hem Merkez Bankamızın hem de milletimizin rezervinde önemli bir artış olduğunu ifade etmek istedim. Keşke tabii bu rezervler sisteme daha fazla girse. Sisteme, finansal piyasalarımıza, yatırımların finansmanına daha fazla dahil olsa, bu bize ayrı bir güç verecektir diye inanıyorum." 'Yüzde 30'un biraz üstünde enflasyonla yılı kapatacağız' Yılmaz, birinci önceliklerinin enflasyon olduğunu vurgulayarak, bu konuda kararlı ve bütüncül bir politika takip ettiklerini söyledi. Geçen yılın mayıs ayında enflasyonun yüzde 75'lere ulaştığını, en yüksek zirveyi gördüğünü, o tarihten bugüne dezenflasyon sürecinin devam ettiğini anımsatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "En son yüzde 32,9 gibi bir rakama geldi. Yani yaklaşık 43 puan geriledi enflasyon. Ama hâlâ hane halklarında ve reel kesimde beklentileri arzu ettiğimiz ölçüde iyileştirebilmiş değiliz. Orada da bir iyileşme var, geriye gidiyor ama tam arzu ettiğimiz yerde değiliz. Şu anda yüzde 32,9. Eylül ayında biraz beklentinin üstünde gelmişti. Gıda fiyatlarından kaynaklı. Çünkü aynı yılda hem don hem kuraklığı yaşadık. Tarımdaki bu gelişme, büyümemizi bir miktar aşağı çekti, gıda enflasyonunu da bir miktar yukarıya taşımış oldu. Ancak burada da özellikle ekim ve bu kasım ayında da bunu gözlemliyoruz. Enflasyon yeniden ana eğilimine, düşüş eğilimine girmiş durumda. Bu ayın enflasyonunun da yine iyi bir noktada geleceğini öncü göstergelerden tahmin edebiliyoruz. Dolayısıyla tekrar o arzu ettiğimiz patikaya enflasyonun geldiğini söyleyebilirim. Yüzde 30'un biraz üstünde bir enflasyonla bu yılı kapatacağız inşallah. Gelecek seneki hedefimiz yüzde 20'nin altına indirmek, 2027'de ise hedefimiz tek haneli rakamlara ülkemizi yeniden kavuşturmak." 'Yeni bir teşvik sistemine geçtik' COP31'in gelecek yıl Türkiye'de yapılacağını hatırlatan Yılmaz, özel sektörün COP'a iyi hazırlanması gerektiğini, böylece enerji dönüşümünden su meselesine, yeşil finansa varıncaya kadar birçok konuyu Türkiye'nin gündem haline getirebileceğini, sanayinin uluslararası birtakım kaynaklar, teknolojiler ve imkanları kazanabileceğini söyledi. Yılmaz, yüksek teknolojinin Ankara'nın ihracatındaki payının yüzde 13,3 ile gelişmiş ülkelerin oranından dahi yüksek olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu: "Yeni teşviklerde Yerel Kalkınma Hamlesi dediğimiz yeni bir teşvik sistemine geçtik. Her il için her yıl 4 tane öncelikli konu belirliyoruz. 'Her ilin kendine göre üstünlüğü var.' diyoruz. Bu, gelecek yıllarda tabii farklılaşarak devam edecek. Bu yıl için Ankara'ya belirlediğimiz 4 alan şunlar, medikal enzim ve boyar madde üretimi, bitkisel kaynaklı katma değerli gıda takviyeleri, elektrikli-elektronik atıkların geri dönüşümü, tıbbi ürün ve ambalajların yerli üretimi. Bu 4 başlıkta 5,4 milyar liralık bir yatırım teklifi gelmiş durumda. İnşallah Ankara bunları da başaracak ve yeni hamlelerle devam edecek." Google Cloud ve Turkcell ortaklığı İstanbul'da lansmanı yapılan Google Cloud ve Turkcell’in ortaklığında gerçekleştirilecek Türkiye'nin ilk hiper ölçekli veri depolama projesini anımsatan Yılmaz, "1 milyar dolar Turkcell, 2 milyar dolar Google Cloud, toplamda 3 milyar dolarlık bir proje. Tabii bunun bir de tetikleyeceği projeler var. Altyapı oluşunca birçok startup oluşacak, dijital firmalar oluşacak. Onları hesapladığımızda 10 milyar dolara giden bir büyüklükten bahsediliyor. Bu projeye karar verildi ve bu proje Ankara'da yapılacak. Bu projenin Ankara'ya kazandırılmasıyla, Ankara'nın dijital ekonomi anlamında altyapısı çok daha farklı bir seviyeye yükselmiş olacak" diye konuştu.

Cevdet Yılmaz ekim ayı enflasyonunu değerlendirdi Haber

Cevdet Yılmaz ekim ayı enflasyonunu değerlendirdi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Ekim ayında yıllık enflasyon, yüzde 32,87'ye gerilemiş olup dezenflasyon süreci devam etmektedir. Bu görünüm, orta vadeli hedeflerle uyumlu patikanın korunduğuna işaret etmektedir." değerlendirmesinde bulundu. Yılmaz, Sosyal medya hesabından, ekim ayı enflasyon verilerine ilişkin yaptığı paylaşımda, dezenflasyon stratejisini para ve maliye politikaları ile eş güdüm içerisinde, yapısal reformlardan destek alarak kararlı şekilde yürütmeye devam ettiklerini belirtti. Tüketici enflasyonu ekim ayında yüzde 2,55 oranında gerçekleşirken gıda fiyatlarında don ve kuraklığa bağlı olumsuz etkilerin hız kestiğinin, enerji fiyatlarındaki ılımlı seyrin devam ettiğinin, hizmet enflasyonunun ise belirgin şekilde yavaşladığının görüldüğünü bildiren Yılmaz, giyim ve ayakkabı fiyatlarının ise geçen senenin aynı ayında olduğu gibi geçici şekilde artış kaydettiğine işaret etti. Yılmaz, "Ekim ayında yıllık enflasyon, yüzde 32,87'ye gerilemiş olup dezenflasyon süreci devam etmektedir. Bu görünüm, orta vadeli hedeflerle uyumlu patikanın korunduğuna işaret etmektedir. Ekonomi programımız, üretkenliği ve rekabet gücünü artırarak enflasyonu tek haneye indirmeye ve makroekonomik dengeyi tesis etmeye odaklanmıştır." ifadelerini kullandı. "KONUT STOKUNU ARTIRACAK ADIMLARIMIZI DEVREYE ALIYORUZ" Enflasyonun düşüşünü sadece rakamların ima ettiği seviye olarak ele almadıklarını vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti: "Ekonominin tüm alanlarında verimliliği artıran, güveni ve istikrarı pekiştiren, yatırım ortamını iyileştiren ve beklentilere yön veren adımlar atmaya devam ediyoruz. Yapısal reformlar yoluyla üretim kapasitesini ve rekabet gücünü artırırken arz yönlü politikalar çerçevesinde tarımsal üretimi destekleyecek, enerji arz güvenliğini güçlendirecek ve konut stokunu artıracak adımlarımızı devreye alıyoruz. Program doğrultusunda, enflasyonda düşüş trendinin yeniden devam etmesini öngörüyor, 2026'da yüzde 20'nin altını, 2027'de ise tek haneli seviyeleri hedefliyoruz. Türkiye ekonomisi, kamu kurumları arasındaki etkin koordinasyon ve beklentilerin olumlu yönde şekillenmesiyle, program disiplininden ödün verilmeden, dezenflasyonun kalıcı tesisinde başarıya ulaşacaktır."

Yılmaz:  2026’da enflasyon yüzde 20’nin altında olacak Haber

Yılmaz: 2026’da enflasyon yüzde 20’nin altında olacak

Yılmaz, yıl sonu için yüzde 30 civarında bir enflasyon beklentisi açıkladı. Yılmaz, 2026’da bu oranın yüzde 20’nin altına ineceğini, 2027’de ise tek haneli seviyelere ulaşılacağını söyledi. Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretinin ardından yaptığı değerlendirmede iki ülke arasındaki ekonomik, ticari ve savunma alanlarındaki görüşmelerin verimli geçtiğini belirtti. Türkiye’nin enerji arz güvenliği ve yatırımların çeşitlendirilmesine yönelik politikalarının sürdüğünü vurgulayan Yılmaz, özellikle enflasyonla mücadeleye odaklandıklarını ifade etti. Enflasyonda kademeli gerileme hedefi Yılmaz, “Son dönemde gıda ve eğitim alanındaki fiyat artışları beklentileri yukarı çekmiş olsa da yıl sonu için enflasyon tahminimiz yüzde 30’lar civarında. 2026’da yüzde 20’nin altında, 2027’de ise tek haneli bir enflasyon öngörüyoruz” dedi. Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde 2023’te yüzde 65 olan yıllık enflasyonun 2024’te yüzde 44’e gerilediği hatırlatılırken, Merkez Bankası’nın tahmin aralığına paralel olarak yıl sonunda 24-29 bandının hedeflendiği ancak bazı kalemlerdeki artışların bu oranı bir miktar yukarı çekebileceği değerlendiriliyor. OVP ile sürdürülebilir büyüme ve fiyat istikrarı OVP’nin odak noktası, fiyat istikrarı ve sosyal refah. Program, büyüme ve istihdamı korurken enflasyonu düşürmeyi amaçlıyor. Yılmaz, “Enflasyonu düşürelim ki kalıcı sosyal refah üretmiş olalım” diyerek kısa vadeli ücret artışlarının kalıcı çözüm olmadığını vurguladı. Ekonomide tarihi eşik: yüksek gelir grubuna geçiş OVP hedeflerine göre Türkiye’nin ekonomik büyüklüğü 2025 sonunda 1,5 trilyon doları aşacak. Dünya Bankası’nın Atlas yöntemiyle yapılan sınıflandırmasına göre Türkiye, ilk kez üst orta gelirli ülkeler grubundan yüksek gelirli ülkeler kategorisine geçmeye hazırlanıyor. 2002’de 238 milyar dolar milli gelir ve 3.600 dolar kişi başına gelir seviyesinden bugün AB ortalamasının yüzde 70’ine ulaşan Türkiye, son 22 yılda yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüyerek dünya ortalamasının üzerinde performans gösterdi.

2025 bütçesinde tahmini açık 1,9 trilyon lira Haber

2025 bütçesinde tahmini açık 1,9 trilyon lira

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2025 yılı bütçesine ilişkin detaylı bilgileri paylaştı. Yılmaz açıklamasında, 2025 yılında bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 3,1 olarak öngördüklerini belirtti ve bütçede gelirin 12,8 trilyon lira; giderin ise 14,7 trilyon lira tahmin edildiğini ifade etti.  Yılmaz, 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi'nde bütçe giderinin 14 trilyon 731 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 12 trilyon 800 milyar lira olacağını dile getirdi.   Hangi vergi ne kadar getirecek?  Cumhurbaşkanı yardımcısı, bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 3,1 olarak gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini kaydetti.  Yılmaz, vergi kalemlerini de tek tek saydı:   * Gelir Vergisi 2 trilyon 130 milyar lira, * Kurumlar Vergisi 1 trilyon 637 milyar lira,  * Özel Tüketim Vergisi 2 trilyon 121 milyar lira,  * Katma Değer Vergisi 3 trilyon 599 milyar lira,  * Diğer Vergi Gelirleri 1 trilyon 652 milyar lira, * Vergi Dışı Gelirler ise 1 trilyon 662 milyar lira.  Depreme yarım trilyon lira  2023'te yüzde 5,2 olarak gerçekleşen bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının, deprem harcamaları hariç tutulduğunda yüzde 1,6 seviyesinde olduğunu belirten Yılmaz, 2024'te bütçede, depremlerin yol açtığı hasarların süratle giderilmesi ve deprem bölgesinde yaşayan vatandaşların ihtiyaçları için toplam 1 trilyon 28 milyar lira ödenek tahsis edildiğini kaydetti. Bu yıl sonunda bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 4,9 olarak öngörüldüğünü, deprem harcamaları hariç ise bu oranın yüzde 2,5 olarak gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini aktaran Yılmaz, şunları ifade etti:  "2025 yılı bütçesinde deprem bölgesinin iyileştirilmesi ve afetlere karşı dirençliliğin artırılması için 584 milyar lira tutarında ödenek öngörülmüştür. Bu kapsamda Afetlere Dirençli Şehirler Projesi için ayrılan kaynak tutarı toplam 120 milyar liradır. Bu tutarın GSYH'ye oranının yüzde 0,9 olduğunu belirtmek istiyorum. Deprem hariç bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 2,2 seviyesinde gerçekleşeceğini öngörmekteyiz. Bu rakamların da gösterdiği gibi deprem harcamalarımızın etkisi giderek azalacaktır. Önümüzdeki yıldan itibaren bu yükün önemli oranda azalacağını ve bütçemizin çok daha güçlü bir şekilde yoluna devam edeceğini ifade etmek isterim. 2025 yılı bütçe ödeneklerinin ekonomik sınıflandırmaya göre dağılımını ise şu şekilde öngördük, personel giderleri için toplam 3 trilyon 911 milyar lira, mal ve hizmet alım giderleri 1 trilyon 24 milyar lira, cari transferler 5 trilyon 813 milyar lira, sermaye giderleri 1 trilyon 102 milyar lira, sermaye transferleri 338 milyar lira, borç verme giderleri 306 milyar lira, yedek ödenekler 287 milyar lira, faiz giderleri 1 trilyon 950 milyar liradır."  Yılmaz, "Bu tutarın GSYH’ye oranının yüzde 0,9 olduğunu belirtmek istiyorum. Deprem hariç bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 2,2 seviyesinde gerçekleşeceğini öngörmekteyiz" dedi.  Ekonomik sınıflandırmaya göre dağılım  2025 yılı bütçe ödeneklerinin ekonomik sınıflandırmaya göre dağılımını ise şu şekilde öngördük.  Personel giderleri için toplam 3 trilyon 911 milyar lira, mal ve hizmet alım giderleri 1 trilyon 24 milyar lira, cari transferler 5 trilyon 813 milyar lira, sermaye giderleri 1 trilyon 102 milyar lira, sermaye transferleri 338 milyar lira, borç verme giderleri 306 milyar lira, yedek ödenekler 287 milyar lira ve faiz giderleri 1 trilyon 950 milyar liradır.  Eğitim ve sağlık bütçesi  Yükseköğretimi de dâhil ettiğimizde eğitim bütçemizi; 2025 yılında 2 trilyon 181 milyar liraya yükseltiyoruz. Merkezi yönetim bütçesinden sağlık için ayrılan kaynağa Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılacak sağlık harcamalarını da eklediğimizde sağlık alanına ayrılan toplam kaynak; 2 trilyon 435 milyar liraya ulaşmaktadır.  Sosyal yardım ve destekler için 2025 yılı bütçemizde 651 milyar lira kaynak ayırdık. Bu tutar 2025 yılı bütçesinin yüzde 4,4’üne denk gelmektedir. Vatandaşlarımızın daha ucuz elektrik ve doğalgaz kullanabilmeleri için 2025 yılı bütçesinde 472 milyar lira kaynak öngörüyoruz.  Asgari ücreti vergi dışı tuttuk  2022 yılı Ocak ayı itibarıyla asgari ücreti vergi dışı tuttuk. Bu imkândan tüm çalışanlarımız yararlanmaktadır. Bu kapsamda 2025 yılında 810 milyar lira vergi istisnası öngörüyoruz. 2025 yılında bütçemizden tarıma 706 milyar lira kaynak ayırdık. Reel kesim destekleri için bütçemizden 561 milyar lira ödenek öngörüyoruz.  Savunmaya 1,5 trilyon lira   Savunma harcamaları için 913,9 milyar lira, iç güvenlik için 694,5 milyar lira ödenek öngördük. Savunma Sanayii Destekleme Fonu için ayrılan kaynak da dâhil edildiğinde toplamda savunma ve güvenlik sektörü için 2025 yılında 1 trilyon 608 milyar lira ödenek tahsis ediyoruz.  Mahalli idarelerimizi de güçlendirmeye devam ediyoruz. Büyükşehir ve diğer belediyelerimiz ile il özel idarelerimize ayırdığımız toplam kaynağı 1 trilyon 344 milyar liraya çıkarıyoruz. 2002 yılında bu kaynağın bütçe içerisindeki payı yüzde 4 iken bu oranı 2025 yılında yüzde 9,1’e yükseltiyoruz." Kanun teklifi tbmm başkanlığına sunuldu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, TBMM Başkanlığına sunuldu. Teklif, TBMM Başkanlığı tarafından Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilecek. 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının komisyondaki müzakerelerinin bir ay sürmesi öngörülüyor. Plan ve Bütçe Komisyonundaki bütçe görüşmelerine, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın 22 Ekim'de yapacağı sunumla başlanacak. Sunumun ardından komisyon üyelerinin hazırlıkları için çalışmalara bir hafta ara verilecek. Komisyon müzakerelerinin tamamlanmasının ardından süreç, TBMM Genel Kurulunda devam edecek. Yılmaz, "bütçe açığı yüzde 5'in altına inecek" demişti Cevdet Yılmaz Ağustos ayında yaptığı açıklamada, "Yıl sonu itibarıyla inşallah bu yılki bütçe açığımız yüzde 5'in altına gelecek. Cari açığın, bütçe açığının düştüğü, risklerimizin azaldığı, istikrarın arttığı bir dönemdeyiz." demişti. 2025 yılında bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 3,1 olarak öngörüldü. 2024 yılı için bütçe açığı öngörüsü daha fazla Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının 2024 yılı için yayınladığı bütçe rehberi raporunda ise şu veriler yer aldı: "2024 yılı bütçesinde depremlerinin yol açtığı hasarların süratle giderilmesi ve deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızın ihtiyaçları için 1 trilyon 28,3 milyar lira kaynak ayrılmıştır. Söz konusu harcamalar hariç bütçe açığının GSYH’ya oranı yüzde 3,9 olarak öngörülmektedir." Dolayısıyla geçen seneye oranla 2025 yılı için öngörülen bütçe açığı 0,8 daha az oranda.

Yılmaz: Ülkemizin risk pirimi düştü Haber

Yılmaz: Ülkemizin risk pirimi düştü

Eylül ayı enflasyonu açıklandığında göreceğiz ki 40'lı rakamlara inmiş olacak" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti Kütahya İl Başkanlığı'nca düzenlenen "Türkiye Buluşmaları" programında konuştu. Enflasyonun hazirandan itibaren düşüş eğilimine girdiğini vurgulayan Yılmaz, "İnşallah bu eğilim devam edecek. Eylül ayı enflasyonu açıklandığında göreceğiz ki 40'lı rakamlara inmiş olacak. Şu anki tahminimiz öyle. Eylül ayında 50'nin altını göreceğiz. Yıl sonunda ise orta vadeli programdaki tahminimiz yüzde 41,5" ifadesini kullandı. Yılmaz, enflasyonu gelecek yılın sonunda yüzde 17,5'e düşürmeyi hedeflediklerini ifade ederek, 2026'da ise tek haneli rakamlara indirmek için kararlı olduklarını belirtti. ''Ucuza borçlanma imkanına kavuşuldu'' Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Merkez Bankası'nın rezervlerinde ciddi artış kaydedildiğini anlatarak, şöyle devam etti: "Ülkemizin risk pirimi düştü. 'CDS' dediğimiz ülke risk primimiz 700'lü puanlardan 270'lere kadar geriledi. Bu ne demek? Hem devlet hem özel sektör artık dış dünyada daha ucuza borçlanma imkanına, kaynak bulma imkanına kavuştu demek. Bu önemli bir ilerleme. Daha da iyi olacak inşallah. Geçen yıl başlattığımız programımızı 2025-2027 dönemini kapsayacak şekilde güncelledik. Programımız ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyütmeyi hedefliyor. Yüksek katma değerli üretim ve yenilenebilir enerji yatırımlarıyla cari açıkta kalıcı iyileşmeyi sağlayacağız. Bu süreçte yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı dengeli ve sürdürülebilir büyüme hedeflerimiz doğrultusunda 81 ilimizin potansiyeliyle, gücüyle yürümeye devam edeceğiz." ''Bitme aşamasında olan projelere öncelik veriyoruz'' Proje bazında bitme aşamasında olan projelere öncelik verdiklerini vurgulayan Yılmaz, "Parayı, elinizdeki kaynağı birçok projeye dağıttığınız zaman hiçbiri bitmiyor. Memlekete, millete hizmet edemiyor ama bunu belli projelere odakladığınızda, öncelikle onları tamamladığınızda hem o projeler millete hizmet etmeye başlıyor hem de o projelerden elde ettiğiniz kaynakla bir sonraki sefer çok daha fazla projeye başlama imkanı buluyorsunuz. Dolayısıyla bitme aşamasında olan projelere öncelik veriyoruz. Sektörel olarak da sulama gibi iltisak hatları gibi bilişim gibi alanlara öncelik veriyoruz yatırımlarımızda" değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Risk göstergeleri iyileşti Haber

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Risk göstergeleri iyileşti

Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) ev sahipliğinde düzenlenen Küresel Yatırım Günleri programına katıldı. Burada konuşan Yılmaz, Türkiye'nin sahip olduğu stratejik konumu, genç ve dinamik nüfusu, güçlü altyapısı ve ekonomik potansiyeliyle her zaman uluslararası yatırımcılar için cazip bir ülke olduğunu vurguladı. Yılmaz, seçimlerin bittiği bir ortamda siyasi istikrar ve öngörülebilirliğin sağlandığını, geçen yıl hazırlanan Orta Vadeli Program ve 12'nci Kalkınma Planı ile politika anlamında öngörülebilir bir çerçeve oluşturduklarını belirtti. Küresel uluslararası doğrudan yatırımların, çok olumlu bir seyir sergilemediğini, geçen yıl bu rakamın 1,3 trilyon dolar civarında olduğunu belirten Yılmaz, bu rekabetçi ortamda Türkiye'nin payını yükseltmesinin, gelecekte küresel sermaye hareketleri yükseldiğinde, nicelik olarak çarpan etkisinin çok daha yüksek olacağını ifade etti. Türkiye'nin, jeostratejik konumu ve nitelikli insan kaynağı sayesinde uluslararası doğrudan yatırımlar için akla ilk gelen ülkelerden biri olduğuna dikkati çeken Yılmaz, son 20 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde aralıksız bir şekilde uygulanan reform gündemiyle yatırımcıların farklı ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaya öncelik verdiklerini vurguladı. Yılmaz, 2003 yılından önceki 30 yıla bakıldığında sadece 15 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım görüldüğünü ve Türkiye'nin bu dönemlerde küresel pastanın sadece binde 2'sine sahip olduğunu, 2003 yılından bu yana geçen 21 yıllık dönemde toplam 262 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım girişi gerçekleştiğini, yüzde 1'e yakın bir pay sahibi konumuna gelindiğini söyledi. 2003 yılında Türkiye'nin yalnızca 5600 uluslararası sermayeli şirketi varken, bugün 80 binden fazla uluslararası şirkete ev sahipliği yaptığını dile getiren Yılmaz, Türkiye'nin artık bu şirketlerin üretim faaliyetlerinin, AR-GE merkezleri, tasarım ekipleri, satın alma ofisleri, lojistik üsleri ve bölgesel yönetim merkezleriyle desteklendiği bir ekonomik merkeze dönüştüğünü kaydetti. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'nin çalışmalarına göre, son 15 yıllık süreçte ihracatın yaklaşık yüzde 31'ini uluslararası sermayeli şirketlerin gerçekleştirdiğini dile getirerek, bu ihracatın yüzde 60'ından fazlasının yüksek ve orta yüksek teknolojik ürünlerden oluştuğunu, özel sektör AR-GE harcamalarının da yüzde 30'unu uluslararası yatırımcıların gerçekleştirdiğini ve bu şirketlerin 1 milyon 300 bin kişiye istihdam sağladığını ifade etti. "Enflasyonla mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz" Ernst & Young tarafından geçen haftalarda yayımlanan rapora göre, Türkiye'nin 2023 yılında çektiği 375 yatırımla Avrupa'da 4. sırada yer aldığını, kıta genelinde duyurulan yatırım projesi sayısı yüzde 4 oranında düşerken, Türkiye'de yüzde 17'lik bir artış gerçekleştiğini aktardı. Türkiye'nin küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bir dönemde yeni bir global üretim merkezi olmaya aday olduğunu belirten Yılmaz, bu kapsamda uluslararası şirketlerin yatırımlarını daha da artırmalarını beklediklerini ve gerekli desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. Yılmaz, dünyada yükselen korumacılık ve Doğu ile Batı arasındaki jeostratejik ve jeopolitik rekabetlere dikkati çekerek, bu ortamın Türkiye'ye çok önemli avantajlar sunduğunu ve global siyaset açısından da önemli fırsatlar barındırdığını belirtti. Türkiye'nin ekonomik büyüklüğünün 1 trilyon 158 milyar dolara ulaştığını ve bunu daha yukarılara çıkarmak istediklerini vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti: "Bizim hedefimiz bir sıçrama gerçekleştirerek, üst orta gelir liginden yüksek gelirli ülkeler ligine çıkmak. Bunun planını, programını yapmış durumdayız ve özel sektörümüzle birlikte, uluslararası sermayeyle birlikte teknolojik düzeyimizi yükselterek katma değerimizi artırarak, beşeri sermayemizin niteliğini daha üst sıralara taşıyarak, dünyaya daha çok ihraç ederek rekabet gücümüzü, verimliliğimizi daha yüksek düzeylere çıkararak, kurumsal yapımızı daha etkili hale getirerek bunu başaracağımıza inanıyoruz." Yılmaz, rasyonel, öngörülebilir ve kurala dayalı politikalarla ekonominin daha dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesini gerçekleştirdiklerini belirterek, şöyle konuştu: "Büyüme kompozisyonumuzda bir düzelme söz konusu ve bir taraftan da tepe noktasını artık bulmuş düşme eğilimine giren bir enflasyon söz konusu. Bunu da bütüncül bir politikayla hayata geçiriyoruz. Para politikalarımız, maliye politikalarımız ve yapısal reformlarla bir bütünlük içinde enflasyonla mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. Bir taraftan da işsizlik rakamlarımız tek haneli seviyelerde devam ediyor. Bu da bizim için tabii çok kıymetli. İstihdam sadece ekonomik bir veri değil, aynı zamanda sosyal bir veri." Enflasyon mesajı Enflasyonla mücadele ile belli bir düzeyde büyümeyi eş zamanlı olarak başarmak için çalıştıklarını ifade eden Yılmaz, son çeyrekte elde edilen rakamların bu politikaların işe yaradığını gösterdiğini, bu başarının para, maliye politikaları ve yapısal reformlarla bütüncül bir yaklaşımla elde edildiğini vurguladı. Yılmaz, ekonomiyi büyütmenin amacının daha fazla kalıcı refah artışı sağlamak olduğunu dile getirerek, önümüzdeki süreçte en temel meselenin ve önceliğin enflasyonu düşürmek olduğunu söyledi. Merkez Bankası'nın bu yıl sonu enflasyona ilişkin öngörüsünün yüzde 38 olduğunu hatırlatan Yılmaz, "Gelecek yıl yüzde 20'nin altına düşen bir enflasyon tahminimiz, planlamamız var. Bir sonraki yıl yani 2026'da ise tek taneli enflasyona ülkemizin yeniden döneceğine inanıyoruz. İnanmakla kalmıyoruz. Bunun politikalarını, planlarını, uygulamalarını gerçekleştiriyoruz" şeklinde konuştu. Yılmaz, cari açığın düştüğünü, rezervlerin arttığını ve risk göstergelerinin iyileştiğini belirterek, "Yatırım için doğru bir zamanda olduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum. Türkiye'ye yatırım yapanlar kazanır, Türkiye'ye de kazandırırlar, kendileri de kazanır." dedi. 12. Kalkınma Planı'nın odağına yeşil ve dijital dönüşümü koyduklarına dikkati çeken Yılmaz, enerjiyi daha verimli kullanan ve daha az karbonla üretim yapan bir Türkiye'nin cari açığını daha da düşüreceğini ve rekabet gücünü artıracağını vurguladı. "Ulusal ve uluslararası yatırımları artırmayı hedefliyoruz" Yılmaz, çeşitli düzenlemelerle yatırımcı için uygun ortam oluşturmanın önemli olduğunu belirterek, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu'nda (YOİKK) 57 maddelik bir eylem planı üzerinde tam uzlaşma sağlandığını ve bu maddelerin uygulanmaya başlandığını, izleme mekanizmasının sıkı olduğunu, üç ayda bir gelişmelerin bütün kurumlardan takip edildiğini ve gerçekleşme oranlarına baklıdığını kaydetti. Para ile maliye politikalarını tamamlayan öncelikli üç sac ayağından biri olan yapısal reformların YOİKK eylem planının da esasını oluşturduğunu hatırlatan Yılmaz, "Nitelikli ve katma değeri yüksek alanlarda, ulusal ve uluslararası yatırımları artırmayı hedefliyoruz. Cari açığı düşürmeyi ve cari açığın finansman kalitesini yükseltmeyi amaçlıyoruz. Kalkınmakta olan bir ülkeyiz ve iç tasarruf oranlarımızı elbette artırmaya çalışıyoruz. Yatırımları düşürerek dengeyi sağlamayı değil, tasarruf oranlarını artırarak dengeyi sağlamayı hedefliyoruz. Hem iç tasarruf oranlarımızı artırarak hem de dış tasarrufları, uzun vadeli dış kaynakları ülkemize cezbederek kalkınmakta ve önemli hedefleri olan bir ülke olarak yatırımlarımızı daha sağlıklı bir şekilde finanse etmeyi öngörüyoruz." dedi. - "Eylül’de Yatırım Danışma Konseyi toplantısını gerçekleştirmeyi planlıyoruz” Yılmaz, kamu hizmetlerinin dijitalleşmesi ve bürokratik süreçlerin azaltılmasına, yapay zeka ve büyük veri teknolojilerine öncelik verdiklerini, Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Yönlendirme Kurulu'nda önemli kararlar aldıklarını aktararak, "Bir stratejimiz var. Bu stratejiyi güncelliyoruz. Güncellerken de çeşitli sektörlerde eğitimden sağlığa, enerjiden sulamaya her alanda yapay zekayı nasıl daha etkili kullanırız diye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı. "Ülkemizin yeni Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi'ni yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacağız." diyen Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi tarafından hazırlanan yeni stratejinin, yüksek katma değerli, sürdürülebilir dijital dönüşümü destekleyen, yüksek teknolojiye dayalı ve kaliteli istihdam sağlayan yatırımları ülkeye çekmeyi hedeflediğini söyledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şunları kaydetti: "Ülkemizin küresel sermaye pastasından aldığı payı 2028 yılı itibarıyla yüzde 1,5'a çıkarmak istiyoruz. Bugün yüzde 1 civarında olan payımızı yüzde 1,5'a yükseltmek istiyoruz. Stratejimizde yine sürdürülebilirlik, dijitalleşme, küresel değer zincirine entegrasyon, yetenek havuzunun geliştirilmesi ve ülkemizin yatırım ortamının etkin tanıtımı gibi alanlara odaklandık. Tamamladığımızda bunu kamuoyuyla paylaşacağız. Son aşamalara gelmiş durumdayız. Ayrıca yine eylül ayında Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı'nı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Burada da Sayın Cumhurbaşkanımız ile uluslararası şirketlerin CEO'larını bir araya getirip uluslararası doğrudan yatırım meselelerini tartışmak istiyoruz."

Kamuda ‘yeniden’ tasarruf dönemi başlayacak mı? Haber

Kamuda ‘yeniden’ tasarruf dönemi başlayacak mı?

Yılmaz, gündemde 15'ten çok daha fazla sayıda maddenin bulunduğunu; Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji Bütçe Başkanlığı tarafından çalışmalar yürütüldüğünü belirtti. Yılmaz, "Bütün bunları bir yerde toparlayıp, belli bir süzgeçten geçirip uygulamaya geçeceğiz" dedi.  “Kamuda tasarruf bizim için çok öncelikli bir konu. Ama tasarrufun özü de bir taraftan önceliklendirme, odaklanma, verimliliği artırma. Yani tasarruf derken harcamaların azaltılmasının yanı sıra mevcut harcamaları daha verimli hâle getirme, önceliklendirme, ekonominin rekabet gücüne, verimliliğine, sosyal refaha daha fazla katkı sunar hâle getirme boyutları da var. Bir adım geriden: Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, önceki hafta AK Parti kurmayları ve bakanlarla yaptığı toplantılarda kamuda kemer sıkma konusunda kararlı adımlar atılacağını söylemiş, “Kimse bana ek ödenek için gelmesin” demişti: “Kamu kurumlarına bir kuruş bütçe dışı ödenek verilmeyecek. Artık seminer adı altında tatil yok. Bakanlıklar ile belediyeler bütçelerinde öngörülen sınırların dışına çıkamayacak.” Uygulanacak tedbirler Bakan Şimşek'in açıkladığı tasarruf tedbirleri, kamudaki israfın boyutlarını ortaya koydu:  Fizikî gerçekleşmesi %60-70’in üzerinde olan yatırımlara ödenek verilecek; fizikî gerçekleşmesi düşük seviyede olan yatırımların ödenekleri yıllara yayılacak. Tarımsal üretim, sulama ve baraj gibi yatırımlar öncelikli olacak. Yeni kamu binası alınmasına kesinlikle izin verilmeyecek. Personel odalarına ek masa ve sandalye eklenerek alanlar daha verimli kullanılacak.Araç tasarrufuna önem verilecek. Eski araçlar satılmadan yenisi alınamayacak. Kiralama veya yeni araç alımında çok katı kurallar uygulanacak.Seminer ve konferanslar kurumlara ait binalarda yapılacak, şehir dışındaki 5 yıldız otellerde seminer düzenlenemeyecek. Yurt dışındaki bir toplantıya katılım zorunlu ise personel sınırı olacak.Kamu İhale Yasası'nda yapılacak değişiklikle ihale mevzuatı uluslararası norm ve standartlara uyumlu olacak şekilde güncellenecek. Kamu alımlarına yönelik harcamalar tasarruf odaklı olacak. İlk değil: Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021 yılında da kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması ile kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımı amacıyla birtakım tasarruf tedbirleri alınacağını duyurmuştu.  Genelgede taşınmazların edinilmesi veya kiralanmasından hizmet araçlarının tahsisine, basın yayın giderlerinden temsil ve tören giderlerine dek birçok başlıkta tasarruf öngörülüyordu. Tedbirler arasında özellikle makam araçlarının şahsi işler için kullanılmasını engellemeye yönelik maddeler öne çıkıyordu.Sayıştay raporları Sayıştay'ın Cumhurbaşkanlığının harcamalarına dair en güncel raporu 2022 yılına ait. Ancak Eylül 2023'te yayımlanan bu raporda, önceki yılların aksine harcama kalemlerine ilişkin detaylar paylaşılmamıştı.  Detaylar: Buna göre Cumhurbaşkanlığı'nın bütçesi 2022'de ek ödenek ile artırılarak 5,61 milyar liraya yükselmiş; Beştepe'nin bir yıllık gideri ise 5,67 milyar liraya ulaşmıştı. Böylece Cumhurbaşkanlığı'nın 2021'deki 3,71 milyar liralık harcamalarında Türk lirası cinsinden %52,7'lik artış yaşanmıştı.Öte yandan: TCMB'nin 2021 (USD/TRY=8,88) ve 2022 (USD/TRY=16,58) yıllarına ait döviz kuru ortalamalarını baz alarak yaptığımız hesaplamalarda 2021 yılında yaklaşık 417 milyon dolar, 2022 yılındaysa 341 milyon dolar harcama yapıldığı ortaya çıkıyor. Bu da Cumhurbaşkanlığı'nın harcamalarında dolar cinsinden tasarrufa gidildiğini ortaya koyuyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.