Ülke gündemini Seçim Ekonomisi bloke etmişken dünya gündemini ise yeşil enerji ve yeşil üretim meşgul ediyor.
Şirketlerin yeşil fabrikaları için yeterli sayıda vasıflı işçiye ve yeterli miktarda nakit kaynağa ihtiyaçları söz konusu olacak.
Seçim sonrası, mevcut ekonomi politikalarının sürdürülebilirliği tartışılırken aynı zamanda yeşil ekonomi modeline kaynak yaratmak da gerekecek.
Asgari ücret artışı, memur ve emekli maaşlarındaki artışların karşılanmasının yanı sıra, üretimin de desteklenmesi durumunda karşımızda yeni enflasyon riski bulacağız.
Faiz, enflasyon ve döviz kuru üçlüsünün kontrolü ve yatırım süreçlerinin yeşil sürdürülebilir sanayiye geçmek olarak güncellenmesi, yeni birçok ekonomi paketi oluşacağının sinyalini veriyor.
Bankaların şirketlere kullandırdığı günlük kredi kullandırım limitlerinin kısıtlı devam etmesi, tahsis süreçlerinin uzaması, uzun vadeli kredi kaynaklarına ulaşım zorluğu şirketlerin nakit akışlarını daha sıkı takip etmeye mecbur edecek gibi duruyor.
Yeşil fabrika yoksa yurtdışından sipariş yok demektir. Sipariş yoksa ihracat yok, ihracat yoksa döviz yok demektir.
Döviz borçları için ihracata, sipariş alabilmek için fabrika revizyon kredilerine ihtiyaç var.
Önceliğin yine yatırım olması gerekiyor ki, güncellenen fabrika üretimleri ile geleceğe umutla bakalım.
Vakit nakittir, nakit vakit !
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sinem Toplan
Seçim ekonomisi mi, sürdürülebilir ekonomi mi?
Ülke gündemini Seçim Ekonomisi bloke etmişken dünya gündemini ise yeşil enerji ve yeşil üretim meşgul ediyor.
Şirketlerin yeşil fabrikaları için yeterli sayıda vasıflı işçiye ve yeterli miktarda nakit kaynağa ihtiyaçları söz konusu olacak.
Seçim sonrası, mevcut ekonomi politikalarının sürdürülebilirliği tartışılırken aynı zamanda yeşil ekonomi modeline kaynak yaratmak da gerekecek.
Asgari ücret artışı, memur ve emekli maaşlarındaki artışların karşılanmasının yanı sıra, üretimin de desteklenmesi durumunda karşımızda yeni enflasyon riski bulacağız.
Faiz, enflasyon ve döviz kuru üçlüsünün kontrolü ve yatırım süreçlerinin yeşil sürdürülebilir sanayiye geçmek olarak güncellenmesi, yeni birçok ekonomi paketi oluşacağının sinyalini veriyor.
Bankaların şirketlere kullandırdığı günlük kredi kullandırım limitlerinin kısıtlı devam etmesi, tahsis süreçlerinin uzaması, uzun vadeli kredi kaynaklarına ulaşım zorluğu şirketlerin nakit akışlarını daha sıkı takip etmeye mecbur edecek gibi duruyor.
Yeşil fabrika yoksa yurtdışından sipariş yok demektir. Sipariş yoksa ihracat yok, ihracat yoksa döviz yok demektir.
Döviz borçları için ihracata, sipariş alabilmek için fabrika revizyon kredilerine ihtiyaç var.
Önceliğin yine yatırım olması gerekiyor ki, güncellenen fabrika üretimleri ile geleceğe umutla bakalım.
Vakit nakittir, nakit vakit !